bildirgec.org

fatih sultan mehmet hakkında tüm yazılar

Kapılarda Karşılananlar (Ali Kuşçu)

Kamil Cengiz | 07 December 2010 09:52

Tarihimizdeki önemli astronomi ve matematik üstadı bilim adamlarından biri Akkoyunlu Devleti’nde rasthanenin (gözlemevinin) başında iken bir ara elçi olarak Osmanlı padişahına gönderilmiştir. Geldiğinde bu bilim adamına İstanbul’da kalması için Fatih Sultan Mehmet ricada bulunmuştur. Koskoca Osmanlı Padişahının bu büyük lütfuna karşın “çok memnun oldum ama az bekle kardeş, başkasına sözüm var, ondan sonra gelirim” manasına gelen bir cevap vermiş ve Tebriz’de Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’a verdiği söz gereği işini bitirip daha sonra padişahın İstanbul davetine icabet etmiştir. Tüm bunlara karşın Fatih Sultan Mehmet onu büyük kısmı devrin ileri gelen bilim adamlarından oluşan bir heyetle sınırda karşılatmıştır. Bununla da yetinmeyip müderris olarak 200 altın da maaş bağlamıştır.
Kuşçu lakabını babasının Uluğ Bey’in doğancısı olmasından ötürü alan tarihimizdeki bu nadide bilim adamı Ali Kuşçu (Ali Bin Muhammed), bugün yıldönümü olan 6 Aralık 1474, diğer bir araştırmaya göre de 16 Aralık 1474’te vefat etmiştir.
Bu vesileyle hem onu anmış olalım, hem de o günkü durumu bugüne bağlayalım istedim. Peki bugün neler oluyor?
Yabancı futbolcular havaalanlarında, kulüp yöneticileri ve coşkun taraftarlardan oluşan bir grupla tezahüratlar altında ve omuzlarda karşılanıyor. İmza törenleri düzenlenip milyonlarca dolar ya da avro ödenen futbolcular son futbol demlerini Türkiye’de öylesine geçiriyorlar.
Havalimanlarında karşılanan pop yıldızlarına otellerine varıncaya kadar organizatörler, sponsor temsilcileri ve kimisi sevinçten ağlayan çılgın hayranları şarkılarla eşlik ediliyor. Ertesi gün 150-250 TL’ye satılan biletleri kapışan insanlar stadyumda toplanıyor, en az yarım saat geç başlayan konser sona erdiğinde ünlü pop yıldızı Mısır Çarşısı’nda alışverişini yapıp cukka ettiği miyonlarla ülkeyi terk ediyor.
Kapılarda karşılanan daha neler neler var: Kapılarda karşılanan gurulardan mı bahsedeyim, televizyonlarda övgüler düzülen mankenlerden mi, üst seviyede törenlerle karşılanan dış kapının mandalı siyasetçilerden mi yoksa sınırda karşılanan teröristlerden mi?
Her ne hikmetse bir sürü insan kapılarda karşılanıyor. Bir de kapıda karşılanmayanlar var. Onların başında da bilim adamları geliyor.
Bilime hak ettiği değer vereceğimiz günler için…

türkiye’de ki ilkler

maydesign01 | 27 November 2010 10:31

ülkemizdeki ilkler
ülkemizdeki ilkler

şimdi ülkemizde ki ilklere bir göz atalım; bakalım tarihimizde neler var.

1.ilk nüfus cüzdanı :ilk defa 1863-64 te yapılan nüfus sayımı sonrası verilmiştir.

ilk nüfus cüzdanı
ilk nüfus cüzdanı

2.ilk gecekondu evleri: benim de şuanda oturduğum bu gecekondu evleri ilk defa 1945 yılında yapılmış.

ilk gecekondu evleri
ilk gecekondu evleri

3.ilk iftar topu :sultan iii. mustafa döneminde (1757-74) uygulanmıştır.

ilk iftar topu iii.mustafa
ilk iftar topu iii.mustaf dönemi

4.ilk şampiyon galatasaray :1962-63 döneminde ilk kez düzenlenen türkiye kupası’nı galatasaray almıştır.

ilk şampiyon galatasaray
ilk şampiyon galatasaray

5.ilk otomobilimiz :ilk otomobil yapımı 1959 da gerçekleşti ve 1966 yılında anadolmarka otomobilkullanılmaya başlandı.

ilk otomobilimiz anadol
ilk otomobilimiz anadol

6.ilk dolmuşlar :ilk kez dolmuşlar 1940-41 yılında istanbulda kullanılmaya başlandı.

ilk dolmuş kullanılmaya başlandı
ilk dolmuş kullanılmaya başlandı

7.ilk grevler 1872 yılında başladı.

ilk grevler
ilk grevler

8.ilk develüasyon 1946 da yaşandı.

9.ilk yerli film : 1914 yılında fuat uzkınay tarafından çekildi, ilk renkli film ise 1953 yılında -halıcı kız- adıyla muhsin ertuğrul tarafından çekildi.

ilk yerli filmi çeken fuat uzkınay
ilk yerli filmi çeken fuat uzkınay

10.ilk devlet hazinesi fatih sultan mehme tarafından kuruldu.

ilk devlet hazinesini fatih sultan mehmet kurdu
ilk devlet hazinesini fatih sultan mehmet kurdu

11.türkiye nin ilk kadın yazarıfatma aliye

12.ilk elçimiz 1417 de venedik e gönderildi.

ilk elçi
ilk elçi

13.i̇lk dış borç 1854’te abdülmecit döneminde alındı.

abdülmecit
abdülmecit

14.i̇lk özel türk gazetesitercüman-ı ahval 1860’da yayınlanmaya başladı.

tercüman-ı ahval
tercüman-ı ahval

15.ilk telefon1911 yılında ülkemizde kullanılmaya başlandı.

1911 de telefonla tanıştık
1911 de telefonla tanıştık

kaynak

Fetih 1453 (2010) – Nihayet “Kendi” Tarihimiz

salvador zirdeli | 03 August 2010 16:35

Efendimiz buyurdu ki, Istanbul bir gün mutlaka feth olunacaktır. Ne güzel askerdir o asker, ne güzel kumandandır o kumandan…..

Fetih 1453 (2010)
Fetih 1453 (2010)

Yıllarca, hiç bıkmadan usanmadan izledik hepimiz Hollywood filmlerini. Bunların çoğunda da Amerika’nın savaşlarda neler yaptığını öğrendik. “vay be adamlar yapmış” dedik. Ancak hiç kimse çıkıp ” Olm manyak mısınız siz? Kendi tarihinizi bilmiyorsunuz ama Pearl Harbor’u biliyorsunuz.” demedi.

Efsane İstanbul

MerakliKedi | 17 June 2010 14:49

Bir tam günü Emirgan’a ayırıp içine kültür, tarih, müzik dahil etmeden olmazdı. Ben de, Sakıp Sabancı Müzesi’nde yeni açılan “Efsane İstanbul” sergisine gitmek için o günü uygun buldum. Hatta serginin açılışına da katıldığım halde, özellikle içime sindirerek gezebilmek amacıyla, o akşam sergiyi gezmemiş daha dingin, daha kendi başıma gezmek istemiştim.
Sergi hakkındaki ilk duyumlarım çok olumluydu. Herkes çok beğenmişti. Ama okul hayatımız boyunca aldığımız eğitimde İstanbul tarihi Geç Bizans ve Osmanlı dönemini içerdiğinden bunlardan oluşan bir sergi benim ihtiyaçlarımı karşılamayacak ve çok büyük ihtimalle ben diğerleri kadar mutlu ayrılmayacaktım sergiden. Ciddi bir önyargıyla sergiyi gezmeye başladım.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamındaki sergiden İstanbul’un 8000 yıllık tarihinden örnekler sergileniyor. Serginin girişindeki açıklamaları okuyunca İstanbul’a bakışım değişti. Neanderthal adamın göçünden başlayıp, ilk çağlarda İstanbul’daki yerleşmeyi görünce inanamadım. Marmaray kazıları sırasında ortaya çıkan bu eserlerden sergilenenleri görünce nasıl bir tarihin üzerinde yaşadığımız anlıyor insan. İstanbul’da Neolitik dönemdeki yerleşimin Dudullu, İçerenköy, Fikirtepe, Pendik ve Tuzla’da olması, buralarda yeterli incelemelerin yapılması durumunda daha ne eserlerin ortaya çıkacağı konusunda fikir veriyor. Yalnızca değerini bilemediğimizden yakın dönemde yurt dışına kaçırılan eserler değil de Haçlı Savaşları sırasında yağmalanarak götürülen eserleri de görünce ne büyük bir kaybımız olduğunu, en azından kalan ve hiç farkında olmadan üzerinde oturduğumuz eserlerin hakkını verebilmeyi umarak gezdim sergiyi.

Başucumuzda neler vardı

mhbbslmn | 21 March 2009 12:24

İlime katkıları bakımından dünyada; Türk, Müslüman ve Doğu medeniyetine ait birçok şahsiyetin bulunmasına rağmen, batılı medeniyetler bu kişilerden istifade ederken biz sadece izlemekle yetindik. Yaşadığımız devirde birçok ilmî konuda katkılar sağlayan bu insanlar hakkında da birazcık bilgimiz olsun istedim. Çok detaylı olmasa da bu metni okuyan birkaç kişinin merak edip araştırması, az da olsa bilgi sahibi olması, bir kazançtır.

Ortaçağda, bir yanda dogmatik düzenle insanlık adına buhranlı bir devir geçiren Avrupa varken, bir yanda da; matematik, coğrafya, fizik, astroloji, geometri, kimya, maden ve daha birçok alanda çalışmalara imza atıp kendini geliştiren bir medeniyet vardı. Ne yazık ki zamanla bu yolda geri kaldı… Bilim dünyasına bir şeyler kazandırmış
Roma,
İskenderiye,
Atina vs. gibi merkezlerin yanı sıra Buhara,
Şam,
Semerkant,
Konya,
Bağdat ve
Bursa gibi ilim merkezlerinin payını unutmamalıyız…

Yakın olduğumuz medeniyetin insanlarını yine o kadar uzak olduğumuz garp (batı); bilip, öğretip uygulamakta. Yakınımızdaki birçok kaynağı kullanma konusunda neden bir Avrupalı kadar yetkin olamadık? Bugün Avrupa’daki en ünlü fakültelerde, üniversitelerde, ilim yuvalarında adını bile bilmediğimiz birçok bilimcinin eserleri, araştırmacılar tarafından kendi dillerine çevrilip okutulmaktayken biz çoğunun ismini bile bilmemekteyiz…

  • Mesela bir Ebu Kâmil Şuca; kimbilir bu metni okuyan kaç kişinin aklında ”bu kim ki ?” diye bir soru işareti belirmiştir. Evet bu kişi ”Avrupa’ya matematiği tanıtan insan” diye anılıyor ama kimler anıyor? (Ondan önce Avrupa’da matematik yokmuş diye anlaşılmasın, kazandırdıklarının önemi yüzünden böyle bir şey söylenmiş olabilir.) 2. derecenin üzerinde bilinmeyen denklemleri hassasiyetle çözen ilk kişilerdendir. Bazı terimler koymuştur, sistematik birçok eserinden yararlanılmıştır. Leonardo Fibonacci (orta çağın en yetenekli matematikçisi olduğu söyleniyor), Ebu Kâmil ve daha birçok Müslüman alim ve matematikçinin eserlerinden yararlanarak Avrupa’ya sistematik birçok bilgi aktarmıştır…

Olmazlara Direnen İnsanlar…

SuBirikintisi | 08 January 2009 11:57

Tarih bu tarz insanların başarılarıyla doludur. En ümitsiz anlarda bile ümitvar olan, yapılamaz denilen işleri gerçekleştiren insanlar. Şöyle bir düşünsek tarihimizden kimbilir kaç örnek buluruz. Aşılamaz diye düşünülen Konstantinapol surlarını yerle bir edip, fethedilemez denilen bu şehri fetheden Fatih Sultan Mehmet geliyor aklımıza.

Ancak hakkında yeterince bilgi sahibi olduğumuz, her fırsatta ziyadesiyle anlatılan Fatih Sultan Mehmet Han’ı anlatmak yerine burada gözlerden uzak kalmış ama 2. Dünya Savaşı’nda önemli işler yapmış bir askerden, bir komandodan; Otto Skorzeny’den bahsetmek istiyorum.

Çocukluk ve gençlik yılları hakkında fazla bir bilgi bulunmamakla birlikte mühendislik okuduğu ve bir düello sırasında yanağından yara aldığı biliniyor.

Gönüllerin Fatihi: Fatih Sultan Mehmet

toz66 | 05 June 2008 09:28

O; sadece bir kaleyi veya bir toprağı fethetmedi; o insanların gönüllerini fethetti ve “Fatih” ünvanını sonuna kadar haketti…Bu yıl İstanbul’un fethinin 555. yılını kutladık. Yani Fatih’in şanlı ordusunun İstanbul’u almasının 555. yılı… Tarih 1453 yılına kadar böyle fetih görmemişti. Bir devlet ki yabancı toprakları fethedecek, ki bu fethedilen yer İstanbul olacak ve halkının tamamının fetheden hükümdardan farklı dine mensub olacak ama fetheden hükümdar ve ordusu geldiğinde sevinçle ve çiçeklerle karşılanacak… Tarih 1453 yılına kadar ve 1453 yılından sonra bile böyle bir olaya tanık olmadı… Böyle bir fethi sadece FATİH SULTAN MEHMET yapabilirdi ve yaptı.Bu yıl istanbulda fetih kutlamaları görkemli bir şekilde yapıldı. Fakat belkide kimilerinin aklına “Fatih istanbulu 21 yaşında fetih etti, şimdi 21 yaşındaki geçliğimiz beyoğlunda ne yapıyor acaba?” sorusu aklına geldi.