bildirgec.org

ayrılık hakkında tüm yazılar

ÇIĞLIĞIN KARANLIKTA

bahard17 | 08 April 2008 01:03

Karala ismimin üzerini gönül defterinde
sil kokumu evin duvarlarından
çıkar at ruhumu yatağından
ne yaparsan yap
istersen bu evi defalarca yak. yinede atamassın hayalimi,hiç bir zaman yakamassın senin için tatlı bir esinti olan saçımın bir telini.
üzülür ağlarsın belki .
belki de terkedersin bu şehri.
ne yaparsan yap silemezsin benim sendeki izlerimi.

aptal tebessüm

ceysuu | 02 April 2008 20:00

derin bir sessizlik..ayrılığın arkasından takındığı maskesi hala yüzündeydi,aptal bir tebessüm.kimseye anlatamamıştı,sadece ayrıldık demekle yetiniyordu.eskisinden daha fazla gülüyor,daha çok şarkı söylüyor,boş şeylere kahkaha atıyordu.unutmuştu sözde.gidenin arkasından bakılmazdı.hele üzülüp ağlamak yaraşmazdı terkedilene.başka tenlere umursamadan dokunuyordu,herkes öyle bilmeliydi.ama her kokuda onu arıyordu.hani giderken daha bir ağır gelen parfümünü hatırlıyordu herkeste.ama kimsenin teni onunki gibi kokmuyordu ki…

Veda…

sekoci | 14 March 2008 23:37

Kapıyı açtı…
Yan yanaydılar…

belki de bir daha hiç olamayacakları kadar yanyana
ve
yakın….

İstanbul’a bu yıl ilk kar yağdığı gündü
Cumartesi….
akşam saatleri…

oysa ‘sanki hiç yağmamış gibi’
olmuştu
yağmurdan sonra….
bir tek kar tanesi yoktu şehirde…

‘acelen mi var?’ dedi…

ayakkabılarını hırsla hızla giyiyordu’ ki

Sonra Sarıldı…

Daha önce onlarca kez yaptığı
Ama daha önceki onlarcasının hiç olmadığı gibi…

‘bir sorunun ya da ihtiyacın olduğunda beni ara’

AYRILIKTAN SONRA

SNT | 09 February 2008 11:08

Seninleyken hem havalarda uçtum, hem yerlerde süründüm. Hem sevinçten ağladım, hem acıdan, çaresizlikten, günahtan..

Şimdi bir noktada, Dönülmez Akşamın Ufkundayım.

Ne bir kapı kaldı ardımda yarı açık, ne de bir umut.

Sadece ne kadar süreceği bilinmeyen bir bekleyiş var bugünümde.

Dilerim yanında yaşadığım pişmanlıklardan büyük olmasın sensiz yaşayacağım günlerin pişmanlığı.

Hiç diyemedim sana “sevgili”

Adını anamadım dost sohbetlerinde. Adlarınızın anıldığı işittim, dinledim, duymak istemeden, bilmek istemeden.

Bir Ayrılık..

pillibebekkuyuda | 19 January 2008 13:28

-Beni, aldatıyorsun sürekli..
-Seçim senin..
-Ne demek bu?
-Yani, şu demek, karnındaki çocuğu doğur, git nereye gidersen, o benim..
-Sen, ne biçim bir adamsın..
-Bak kızım, bu bolluğu şanı şöhreti bulabileceğin başka bir yer varsa hemen git..
-Gideceğim tabii ki, ailem şimdilik bu durumu bilmiyor, bana zaman ver biraz, kendimi toparlamam lazım..Üstelik beni bu kadar üzmen doğru değil, bebeğimizin sağlığı için, o ikimizin de çocuğu ..Sonra hemen boşanırız.
-Tamam, bu süre içinde, ne koparsam kar dır zihniyetine girme, sakın..
-Sen, beni bu kadar karaktersiz mi sanıyorsun, nafaka bile istemiyorum, yeter ki uzak ol benden..
-Burnunu kırmak istiyorum, bana, her zaman emin bakan gözlerini sevmiyorum, kendine olan sonsuz güvenin beni güçsüzleştiriyor, dedi kötü adam..

3 adımlık evime minnet..

darjeeling | 17 January 2008 09:07

Ey karanlık, ey evimin nahoş karanlığı..
3 senedir mahkumum sana. Hangi mahkum mutludur ha?
Evim..
Senin için ufacık, küçücüksün ebatlarında ama sıkıntılarla dolusun. Duvarlarını aydınlatan televizyonun ışığı ya da o kutudan gelen ses sahte mutluluk kaynakları bana. Kaç adımsın diye saydım bugün ilk defa seni, 3 yıldan sonra. Banyo girişten 4 adım, çıktım banyodan yatak odası 2 adım, çıktım odadan mutfağın lavabosu 7 adım. Pencereye ne hacet?1 adım olsa ne yazar? Ne zaman oradan dışarı baktım ki? Sevgiyle yeni günün güneşini bünyeme hapsedip ciğerlerime havayı çektim ki? Sen bilirsin, neredeyse hiç..
Ne kadar küçükmüşsün gerçekten. Ya bir de kocaman olsaydın ha? Apaydınlık olsaydın? Eski püskü bir Beşiktaş dairesi yerine havalı bir Etiler dairesi olsaydın? Acaba daha mı mutlu olurduk seninle? Ben sende yaşadığım sürece aşka, sevgiye, kucağa, buluşmalara ihtiyaç duydum, sevdiğimi hergün görmenin heyecanını hissettim.. Aşka daha çok sarıldım ben. Onun değerini daha çok bildim.Onu daha çok boğdum, sıktım ama aynı zamanda ona sarıldım da ben.. Onu sardım yorgan gibi kendime.. Çünkü yorganlar yetmedi bana pamuk dolu. Kuş tüyü yastıkların zenginliğiyle, bomboş buzdolabının fakirliği arasında gittim geldim ben sende. Sonuca bakıyorum hep. Mutsuzum. Her yalnız yaşayan kişinin yaşadığı mutsuzluğu yaşıyorum. Çoğu itiraf edemiyor ama öyleler ya da öyle olacaklar biliyorum çünkü bir yerde onlarda buna doyacaklar. Ben bu akşam bile sana gelen tüm yol boyunca ağlıyorsam zaten mutlu değilimdir.
Bir gün seni aldatmanın hayalini kuruyorum. Bu hayatımdaki tek ve anlamlı aldatma olacak çünkü o zaman seni boyutları önemli olmayan bir evle ve sevdiğim adamla terk ediyor olacağım.
Ama o gün sana etmediğim kadar minnet edeceğim. Bittiğin için, bunca yıl bağrış çağrışlarıma katlandığın için, sana özenmediğim için ama yine de bana çatı olduğun için.
O gün gelirse, sana minnet edeceğim. Söz veriyorum..

Umarsız Yazı

pilli pati | 09 December 2007 00:43

..
Yavaşça toparlıyorsun öykünü. Gitmeye karar verdiğini görüyorum… Bütün cümlelerin ansızın çırılçıplak kaldığını da! Sesini, kokunu, dokunuşunu, bakışlarını ve tebessümünü toparlayıp gitmek istiyorsun… Usulca noktalıyorsun bu öyküyü.

Ümitlerin var. Ümitlerini apar topar bir bohçaya dolduruyorsun. O ellerinde taşıdığın nehir, soluğunda taşıdığın rüzgar, o tenindeki serseri yaşam; hepsi silinecekler hayatımdan. O kendini alıp gidişin, bedenime birazdan şiddetli depremler bırakacak, biliyorum.

elveda

gkaraarslan | 07 December 2007 12:18

sözler de suskun artık
kelimeler bitik
çalıntı cümleler derdime derman değil
duygularım son dörtlüğü tamamlamak için çırpınıyor
çırpınışlar var içimde
kesik kesik sonu olmayan ışıksız cümleler
gözyaşlarım akamıyor artık
hüzün benle bütün
yavaş yavaş damarlarımda geziniyor ayrılık
anılar sadece hatırlanmak için değil artık
seni anlatmak basit olsun istemiyorum
ama anlatacak bir yolunu da bulamıyorum
o yüzden bunları sana yazıyorum
belki bir başlangıçtır seni anlatmak için
ama hala bulamıyorum ışıklı kelimelerimi
ışığım sendin çünkü
şimdi karanlıkta yapayalnızım
zamanı durdurmak istemiyorum artık
ilerlesin durmadan seni benden alıp gitsin
hak ediyor musun beni,şiirlerimi,,duygularımı,
yoksa ben mi kördüm o aydınlık güzel ışığında
elveda…

Zaten inanmıyordum aşka !

arseli33 | 06 December 2007 19:24

Diş doktoru bir arkadaşım aradı bugün.Üniversiteden bu zamana kadar süren ilişkisinin bittiğini anlattı buruk bir sesle.’ sebep ne’ diye sorduğumda, aklımda o tanıdık senaryolar yerini almıştı bile.Sebep’ işlerimin yoğunluğuymuş, ona vakit ayıramıyormuşum, 5 sene boyunca ayrı şehirlerde olmamıza rağmen hiçbir sorun yaşamadan devam eden ilişkimiz, aynı şehirde buluştuğumuz anda bitti’ dedi…Güldüm, bu bir sebep olamazdı çünkü.Zaten buna ne o inanmıştı ne de ben.
Ekledi ardından’ işimden arta kalan bütün vakitlerim onundu, sırf ona daha yakın olabilmek için annemlerin yanından ayrıldım ve birlikte kalmaya başladık biliyorsun’
Konu konuyu açtı, muhabbet uzadıkça uzadı.Elimden gelen tek şey teselli etmekti şu durumda , öyle yaptım.
Sorunun ne olduğunu anlayabilmek ,biraz olsun arkadaşıma yardım edebilmek için bu kadar komik bir sebep sunarak arkadaşımı yarı yolda bırakan bayanı aradım.’ lütfen hayatımdan çekilin, yeni bir ilişkim var ve çokta mutluyum’ dedi pişkin pişkin.İşin garibi ilgisizlik,vakitsizlik diye dert yanan arkadaşın hayatındaki insanda pilotmuş.Aradığı bolca vakti ve ilgiyi eminimki onda bulur!!!
20 gün önceki olayı anımsadım sonra.Yine üniversite boyunca devam eden bir ilişki , okul bittikten sonra evliliğe ilk adım için takılan nişan yüzükleri.Damat beyin mezun olduktan sonra özel bir sektörde ziraat mühendisi olarak hemen işe başlaması sorunların başlangıç noktası oldu.Sürekli küçümsemeler,aklına eserse aramalar,huzursuz bir birliktelik halini aldı.Sebep’ Gazi mezunu arkadaşımın çıkışının geç verilmesi ve hemen formasyon alamaması’ Bu sene formasyon alamadın diyerek kestirip atılan bi ilişki.Ve bi de dipnot’ eğer puanın iyi gelirse ve yerleştirilirsen hatamı telafi ederim’ Şaka gibi, inanması bile güç gerçekten.
Ve en kötü ayrılık sahnesi….12 senedir süregelen bir ilişki.Üniversiteden sonra birinin öğretmen olarak atanması ve diğerinin de özel bir sektörde hemen iş bulması.Nişan tarihi, hazırlıklar….Sonra kız tarafının çıkardığı bir saçmalık’ neymiş efendim erkek sırtını devlete dayamalıymış ,özel sektörde çalışana kız verilmezmiş’ Maddi durumu devlet dairesinde çalışan bir insandan çok çok iyi olan arkadaşım sırf bu sorunlar yüzünden ,sırf mutlu olma isteği yüzünden polislik sınavına girdi ve kazandı.Eğitimleri sırasında aldığı bir telefonla yıkıldı ‘ cuma günü nişanım var , bir daha beni arama’ Bunu söyleyen 12 sene boyunca bir dediğini iki etmediği , canından çok sevdiği ve herşeyi göze alarak onun için istemediği bir hayatı seçtiği kişiden başkası değildi. Sonrası psikolojik tedavi, haplar.Işığı sönmüş bir hayat.’Herkesin kaderi ne kadar da acı yazılmış’ diyorum bazen kendi kendime.Ne aşklara inancım kalıyor, ne insanlara.Bazen kendime bile güvenemiyorum.Bu kadar yenilmişliğin arasında bu kadar laçkalaşmış ilişkiler gördükten sonra ‘acaba ben nasıl olurum ‘ diye düşünüyorum çoğu gece.
Kalp acısını bir kere yaşıyan bir insan ,ikinci kez aynı acıyı taşıyamamaktan korkar.Taşıyamaz da zaten.Yeni birini tanımak için ayıracağı zaman , ona güvenmek ,ona kendini anlatabilmek , herşey çok güzel giderken bile ‘acaba bu da mı öyle’ diye düşünmekten de kendini alamaz çoğu zaman.
Aşktan umudumu tamamiyle keşmiştim zaten , böyle olaylara şahit oldukça tamamen kapattım kalbimin kapılarını artık.

Araya AyrıLık…

necronamber | 06 December 2007 19:09

  • Biliyorum çok şey söylecektin bana. Hayatının sırlarına ortak edecektin beni. Kendini anlatacaktın, özlemlerini, beklentilerini, nasıl,
    Ama araya ayrılık girdi.
  • Sen anlatacaktın, ben dinleyecektim. Hiç bıkmadan bir dinleyici olacaktım. Ne kadar konuşursam o kadar mutlu olacaktım. Ağzından çıkan her cümleyi büyük bir açlıkla içime çekip beynime kazıyacaktım. Sonsuza kadar çıkmayacaktı oradan…
    Ama araya ayrılık girdi.
  • En sevdiğin şarkıyı söylecektin örneğin ben hemen çalacaktım. Bulamazsam, kendim söylecektim. En sevdiğin yemekten söz edecektin, ben üşenmeyip sana onu yapacaktım.“Duru sudan daha temizdir benim sevgim ; Sevgiyle bu oynayış da hakkımdır benim, halden hale girer başkaların da sevgi: Neyse hep odur.”
    Ama araya ayrılık girdi.
  • Hayallerini anlatacaktın bana, ben de seninle o hayalin ortasın da olacaktım. Karın yağışına falan aldırmayacaktık, kendimizi güneşin ısıttığı kumsala atacaktık. Masmavi deniz bizi bekliyor olacaktı. Serin suların vücudumuzu ürpertmesine izin verecektik. Sonra yeniden kumsala uzanıp, hayalin içinde başka bir hayak kuracaktık. En çok nereye gitmek istediğini söylecektin, yolculuğa vuracaktık kendimizi. Git git bitmeyecekti yollar ama biz sıkılmayacaktık…
    Ama araya ayrılık girdi.
  • Bana sevdanı anlatacaktın, yüreğim heyecanla çarpacaktı. Bir sevgiliye sunuluş gibi sözcüklerin yüreğime işlecekti. Konuşssaydın, sözcüklerinle sevişecektim. Gözlerimi kapatıp, hazzın en dorukların da pervasızca dolaşacaktım. Kokunla sarhoş olacaktım.
    Ama araya ayrılık girdi.
  • Kelimeler tutuldu sende. Ben gözlerinle konuştum. Bir dalgıç edesıyla daldım derinlere. Bodrum katın da sakladığın ne var ne yok çıkardım gün ışığına. Utandın, sıkıldın, sakladın ama yorulmaz bir keşifle karşı karşıyaydın sen…
    Ama araya ayrılık girdi.
  • Kelimeler tutuldu ama gözlerin konuştu benimle. Sen sustun, gözlerin içini gösterdi bana. Bir konuşsaydın, ah konuşsaydın… Senin kıyılarına vurmuş ve binlerce seferden sonra yorulmuş köhne bir tekne olurum ben.