bildirgec.org

SNT

11 yıl önce üye olmuş, 8 yazı yazmış. 13 yorum yazmış.

hata ettim..

SNT | 08 September 2009 10:27

hata ettim sevgilim affet beni..
adının geçmediği bir günüm bir gecem yok.. hata ettim sevgilim affet beni. seni, olduğundan başka bir şeye dönüştürmek istemek çocukluktan başka birşey değildi. hata ettim ablam, annem, babam, kardeşim, herşeyim..
hani parlardı ya gözlerin. bi tek ben görüyorum sanırdım. bi tek benim için parlarlar sanırdım.. şimdi başka gözlere bakarken, gözlerim dolar, ağlarım. bahaneler isterler gözyaşlarıma.. ne bahanesini, ne sebebini bilirim.
ama yine de başka birinin kararının pişmanlığını yaşamaktansa, kendi kararlarının pişmanlığını yaşamak daha onurluca ne dersin..
İstesem alır mısın yine bana milföy tatlısı, yine bavulların hep toplu sırt çantan hep hazır mı? hala mis gibi kokuyormusun? hala için gülüyormu bana, hala bana hediye ettiğin kumsalın tapusu benim mi? yine yüzün bana dönük mü? yine yolların zorlu ve dik mi? hala çabuk sarhoş oluyor musun? hala film izlerken uyuyakalıyormusun her seferinde? yine saçlarımı tarayacakmısın? yine twisterım yere düştüğünde seninki vermeyecekmisin bana? yeniden severmisin beni? yine güzel yüzlüm, güzel gözlüm diyecekmisin bana? çıkıp gelsem bir akşam.. bir akşam beklesem kapında? bakacakmısın yüzüme? konuşacakmısın benimle?

Benim Yolum

SNT | 20 July 2009 15:53

Evet bu benim yolum,
Beni elinde büyütürken, bana anlattığın “ne olursa olsun kendininkini seç” dediğin “yol”um. doğrularımla yanlışlarımla, hatalarımla, günahlarımla, ayıplarımla, mutluluklarımla, planlarımla, hayallerimle..
zorlasa da günlük alışkanlıklar, ben kendi yolumdayım artık. senden uzakta. bedenler farklı yönlere gidiyor bazen, ruhlar birlikte kalsada. ya da bir ruh diğerininkinden kopaMAsada. Sevginin bazen gitmene neden olmasını savunurdunda, literatr cümleleri etme bana derdim. “Zorlarsa sevgin gitmelisin”i savunurdun da, akıl sır erdiremezdim. Çocukmuşum sevgilim. affet beni. Benim sevgim gitmemi emretti, seni değiştirmenin daha doğrusu bunu istememin yanlışlığını gösterecek kadar olgunlaştı içimdeki sen. Sen hep aynı çizgideydin. hep kendi yolunda yürüdün. ben ise hep tali yollarla bağlandım sana, kendi yolumda gittiğimde oldu elbet, ama düzenli aralıklarla senin yoluna girdim. Beraber yürüyelim istedim. yollardaki kişi zamirlerinin önemi yok dedim kendi kendime. ne farkederdiki senin yolun “bizim yolumuz” olsaydı..
çok şey farkediyormuş..
ben kendi yolumdayım şimdi. kendi yolumda gidiyorum. bu seni de beni de acıtıyor, acıtacak daha biliyorum. ama Bedellerini ödemeye razıyım. artık yeni bir tali yol yok benimkinden sana geçiş için. senin yolunu bile kaybettim. göremiyorum. bulamıyorum, aramıyorum.
Benim yolumda senden çok şey var ama Sen yoksun.. Tıpkı seninkinde hiç varolamayan ben gibi.

SNT

AİTLİK&SAHİPLİK

SNT | 04 June 2008 12:54

Küçücük ömrümün öğrettiği en temel iki gerçek;
1.) Aitlik
2.) Sahiplik
dünyada gerçekten ama gerçekten bu iki kavram kötü hiçbirşey yok. İnsanı durup düşündüren bütün yaşanmışlıklar (ve dahi yaşaNAMAmışlıklar) bu iki kavram üzerine kurulu ( bana göre tabikide)
Elbette 10 sene farklı düşünüyor olacağım, belki birçok madde daha ekleyeceğim bunlara, belkide gözardı edeceğim bunlar dahil herşeyi.
Kendini bir şeye ait hissetmeye çalışmak, ya da bir şeyin sahibi hissetmeye çalışmak.. ikisinin sonucuda hüsran. Asla hiçbirşeye/hiçkimseye sahip olunamaz ve asla biryerlere/birilerine ait olunamaz. Olunmamalı!. insan kendine yapmamalı bu kötülüğü..

Kendi hikayelerimizin kahramanlarıyız

SNT | 22 February 2008 09:27

Gülebiliriz.. Mutlu olduğumuz için ya da mutlu görünmek istediğimiz için. Çokluklardan yokluklara, aydınlıklardan karanlıklara, sebeplerden sonuçlara, olanlardan olacaklara uzanan, uzanacak olan bazen yalın bazen karmaşık hayatlarımızda herbirimiz başrol isteriz. Bilmeyiz aslında yönetmenlerin bile bizler olduğunu; jenerik biziz, kameraman, söz yazarı (senarist) ve hatta replikler bile biziz. Hepsinden öteee, başrol bizim. Oyuncuları kendimiz seçiyoruz. Aktör/aktris sen ol, arkandaki fonda bir manav olsun veya bir deniz ve biraz da güneşli hava. Seçimler seçenekler sınırsız (beyin kıvrımlarınla sınırlı!). Seç, yaz, oyna sonra geç karşısına izle. Çünkü izlerken tebessüm edebildiğin kadar başarılısın hayatında, tebessüm edebildiğin kadar mutlu…

Hafıza i Beşer

SNT | 11 February 2008 09:54

Bazen bir kelimede bazen bir cümlede, insan kendi hayatından bişeyler bulurda düşünürde düşünür ya, kararlar alır yeniden yeniden, uygulayamaz bozar, yeniden şekillendirir yeniden bozar gelir geçer, sonra tekrardan tekerrürler..
Ben şüpheyle bakıyorum “ben hiç kindar değilim” diyen insanlara.. Yalan söylediklerini düşünüyorum. Yalan değilse de akılsız adam unutur yaşadığı hayal kırıklıklarını, çünkü akıllı adam için bu gelecekte karşılaşacağı benzer durumlar için bir klavuzdur. bence doğrusu da budur. gerek varmı tekrar tekrar yaşamaya ? ama bir yandan da bizi unutmaya meyilli yetiştiriyoorlar bunu da biliyorum. okuldayken ben, çok net hatırlıyorum, döenm arasında hocalarımız değişirdi. yeni gelen hoca eskisinin tarzını beğenmezdi( doğru olsa da olmasada, beğense de beğenmesede beğenmezdi.) bize unutturmaya çalışırdı eski sistematiği. unuturduk. onun kendi işleyiş biçimine adapte olurduk. sonra bi başkası sonra bi başkası. karşılıklı iliişkkilerde böyle. eskinin gölgesine kalma korkusuyla, olunmayan insanlar gibi davranmanın tek sebebi de bu değil midir zaten?. “ben bi iki ay kasayım da kendimi, nasıl olsa yeniye alışınca eski halime dönebilirim, şimdi illa ben olmayayyım, saklayayım biraz kendimi”
Bireysel unutkanlıklarımız haricinde toplumsal olarakta unutmaya meyilli yetiştiriliyoruz. unutuyoruz VATAN dediğimiz, DİL imiz dediğimiz kavramların nasıl oluştuğunu. unutuyoruz nasıl kazanıldıklarını.. uzun lafın kısası beni okuduğum bir söz bu konulara sürükledi “HAFIZA-İ BEŞER NİSYAN İLE MALÜLDÜR”.. Yani diyorki “insan hafızası unutkanlık ile yaralanmıştır”..
unutmamak lazım. iyiyi kötüyü, güzeli çirkini, yaşanmışlıkları, hayalleri, idealleri,rüyaları, riyaları ve nokta noktaları….

SNT

Benim devrik cümlelerim..

SNT | 11 February 2008 09:51

Gerçektende insanlar kodlarla konuşuyor birbirleriyle sevinci, istenci, hüznü vs.. anlatmak için, birşeyler göstermek için sürekli kodlar var etrafımızda. Bir yandan umursamaz olmaya çalışıp bir yandanda bütün vakitlere dair hesaplaşmalar yaşıyoruz. Bazen sorulsun istiyoruz beklediğimiz sorular, sorulmayıncada kendi kendimize çözüm yolları arıyoruz anlatabilmek için. Dinle’nmek istiyoruz, dinlesinler istiyoruz. Çok dinlemek değil, az dinleyip çok anlatmak istiyoruz..
Bir kaç şeye birden sahip olmayı istiyoruz. Elde edince yeni bir hedef belirliyoruz. Kazanılanın sevincini yaşamayı gölgede bırakıyor yeni hedeflerin hırsı..
Az gülüyor çok mızmızlanıyoruz.
Erteliyoruz.. Çok erteliyoruz ve sonra da vazgeçiyoruz.. Benzetmeye çalışıyoruz okuduğumuz kitaplardaki hayatları kendi hayatlarımıza. Hep Kahramanı seçiyoruz, zorla zorla kahramanı benzetmeye çalışıyoruz kendimize..
Kendimize kurallar koyuyoruz doyasıya yaşamak yerine. Sonra yıldığımız kurallarla birlikte bizden de gidiyor birkaç satır. Geçmişi siliyoruz. Olduğu, yaşandığı gibi kabul etmek yerine. Kendimizi unutmaya alıştırıyoruz.
Sevmemeyi öğreniyoruz kendimize savunma masalları anlatarak. Sonra sevmeyide unutuyoruz. Hatırlamayı sildiğimiz, unutmayı sevdiğimiz ve öğrendiğimiz içinde dertlenmeye başlıyoruz daha sonra. Kendimize cizdiğimiz ‘ben’ cizgilerini geçmek istiyoruz, gecemeyince yine kendimize kızıyoruz.
Özlemek için özlenmeyi bekliyoruz, sevmek için sevilmeyi..
Unutulmak korkusundan Önce biz unutmak istiyoruz. Ve ‘susacağım’ diyoruz sıkışınca iki ince dal arasında

SNT

AYRILIKTAN SONRA

SNT | 09 February 2008 11:08

Seninleyken hem havalarda uçtum, hem yerlerde süründüm. Hem sevinçten ağladım, hem acıdan, çaresizlikten, günahtan..

Şimdi bir noktada, Dönülmez Akşamın Ufkundayım.

Ne bir kapı kaldı ardımda yarı açık, ne de bir umut.

Sadece ne kadar süreceği bilinmeyen bir bekleyiş var bugünümde.

Dilerim yanında yaşadığım pişmanlıklardan büyük olmasın sensiz yaşayacağım günlerin pişmanlığı.

Hiç diyemedim sana “sevgili”

Adını anamadım dost sohbetlerinde. Adlarınızın anıldığı işittim, dinledim, duymak istemeden, bilmek istemeden.

BÜYÜK ÇANTALAR

SNT | 09 February 2008 10:51

Sabahları ellerinde mini mini çantalarla (ki içerilerine belki ancak bir telefon ve cüzdan sığabilecek) fıttırı fıttırı yürüyen hemcinslerimi görüp hep hayretle bakmışımdır. Bir insan nasıl olurda bu kadar küçük bir çantayla dolanabilir, ihtiyacı olan herşeyi nasıl sığdırabilir bu küçük şeyin içine diye..

Ben koskocaman çantalar alıyorum, taşıyorum. Dün akşam anladım ki bu durum psikolojik bir bozukluk. Eşyalara “gereğnden fazla” bağlanıp, onlara anlam yükleyen ben ve benim gibi insanların yaşadığı bir durum. İhtiyaç olsun olmasın, sürekli eşyalara bağımlı kalma durumu. Yaş kemale yaklaştıkçada bağlanılan eşyaların sayısı arttığı için, çanta ebatları da gün be gün büyüyor. Artık o kadar benden ki çantamın içindekiler, kıyafetlere uydurmak için farklı rengi ile değiştirirken bile hiç bakmadan boca ediyorum tüm içindekileri diğerine..