-Beni, aldatıyorsun sürekli..-Seçim senin..-Ne demek bu?-Yani, şu demek, karnındaki çocuğu doğur, git nereye gidersen, o benim..-Sen, ne biçim bir adamsın..-Bak kızım, bu bolluğu şanı şöhreti bulabileceğin başka bir yer varsa hemen git..-Gideceğim tabii ki, ailem şimdilik bu durumu bilmiyor, bana zaman ver biraz, kendimi toparlamam lazım..Üstelik beni bu kadar üzmen doğru değil, bebeğimizin sağlığı için, o ikimizin de çocuğu ..Sonra hemen boşanırız.-Tamam, bu süre içinde, ne koparsam kar dır zihniyetine girme, sakın..-Sen, beni bu kadar karaktersiz mi sanıyorsun, nafaka bile istemiyorum, yeter ki uzak ol benden..-Burnunu kırmak istiyorum, bana, her zaman emin bakan gözlerini sevmiyorum, kendine olan sonsuz güvenin beni güçsüzleştiriyor, dedi kötü adam..Nasıl bir hayattı bu, doğmamış bebeğim ve ben..Yapayalnız geçen geceler ve gündüzler..Gelinliğim bembeyazdı, ama bahtım kapkara, Türk film repliği gibi, ama ne tuhaftı ki, filmlerdeki kadınlar kadar çaresiz ve acınacak haldeydim..Kuaför sormuştu, düğün günü..-Saçınız böyle iyi mi?-Şu kısmını, duvağın öbür tarafına geçirip, biraz daha kıvırcık olmasına çalışın lütfen..Ne önemi vardı ki bütün bunların. Şimdi sorsaydı keşke , çıkarın o duvağı paramparça yapıp bir kenara fırlatın derdim.. Tıpkı bana yaptığı gibi..İçimdeki minicik bebeğimin, tarifsiz sıcaklığını hissedip, farkında olmadan gülümserken, ruhumun soğukluğunu aynalardaki yüzümde görmek ve terlediğimi hissetmek..Bu gece içimde garip hisler var, doğmanı istemiyorum, beni dinle bebeğim, çünkü acı çekeceksin, bu hain baban seni, benden alacak, ikimiz de mevsimsiz açan çiçekler gibiyiz. Şu anda varlığına sevinmem gerekir aslında değil mi? ama ben ağlıyorum..Uykuya dalmışım.Sabaha doğru, derin bir sancı ve kanamayla hastaneye kaldırıldım..Bebeğim, hayatta ilk ve son kez , iyi bir seçim yapamamış, annesinin sözünü dinlemişti.-Seni daima seveceğim, derken akıttığı gözyaşları, kaybettiği kandan çok daha fazla zarar vermişti ona.. .-Ne oldu sana ya? Dedi, kötü adam..-Def ol git, avukatlarımla konuşursun..dedi kadın..