Diş doktoru bir arkadaşım aradı bugün.Üniversiteden bu zamana kadar süren ilişkisinin bittiğini anlattı buruk bir sesle.’ sebep ne’ diye sorduğumda, aklımda o tanıdık senaryolar yerini almıştı bile.Sebep’ işlerimin yoğunluğuymuş, ona vakit ayıramıyormuşum, 5 sene boyunca ayrı şehirlerde olmamıza rağmen hiçbir sorun yaşamadan devam eden ilişkimiz, aynı şehirde buluştuğumuz anda bitti’ dedi…Güldüm, bu bir sebep olamazdı çünkü.Zaten buna ne o inanmıştı ne de ben.Ekledi ardından’ işimden arta kalan bütün vakitlerim onundu, sırf ona daha yakın olabilmek için annemlerin yanından ayrıldım ve birlikte kalmaya başladık biliyorsun’Konu konuyu açtı, muhabbet uzadıkça uzadı.Elimden gelen tek şey teselli etmekti şu durumda , öyle yaptım.Sorunun ne olduğunu anlayabilmek ,biraz olsun arkadaşıma yardım edebilmek için bu kadar komik bir sebep sunarak arkadaşımı yarı yolda bırakan bayanı aradım.’ lütfen hayatımdan çekilin, yeni bir ilişkim var ve çokta mutluyum’ dedi pişkin pişkin.İşin garibi ilgisizlik,vakitsizlik diye dert yanan arkadaşın hayatındaki insanda pilotmuş.Aradığı bolca vakti ve ilgiyi eminimki onda bulur!!!20 gün önceki olayı anımsadım sonra.Yine üniversite boyunca devam eden bir ilişki , okul bittikten sonra evliliğe ilk adım için takılan nişan yüzükleri.Damat beyin mezun olduktan sonra özel bir sektörde ziraat mühendisi olarak hemen işe başlaması sorunların başlangıç noktası oldu.Sürekli küçümsemeler,aklına eserse aramalar,huzursuz bir birliktelik halini aldı.Sebep’ Gazi mezunu arkadaşımın çıkışının geç verilmesi ve hemen formasyon alamaması’ Bu sene formasyon alamadın diyerek kestirip atılan bi ilişki.Ve bi de dipnot’ eğer puanın iyi gelirse ve yerleştirilirsen hatamı telafi ederim’ Şaka gibi, inanması bile güç gerçekten.Ve en kötü ayrılık sahnesi….12 senedir süregelen bir ilişki.Üniversiteden sonra birinin öğretmen olarak atanması ve diğerinin de özel bir sektörde hemen iş bulması.Nişan tarihi, hazırlıklar….Sonra kız tarafının çıkardığı bir saçmalık’ neymiş efendim erkek sırtını devlete dayamalıymış ,özel sektörde çalışana kız verilmezmiş’ Maddi durumu devlet dairesinde çalışan bir insandan çok çok iyi olan arkadaşım sırf bu sorunlar yüzünden ,sırf mutlu olma isteği yüzünden polislik sınavına girdi ve kazandı.Eğitimleri sırasında aldığı bir telefonla yıkıldı ‘ cuma günü nişanım var , bir daha beni arama’ Bunu söyleyen 12 sene boyunca bir dediğini iki etmediği , canından çok sevdiği ve herşeyi göze alarak onun için istemediği bir hayatı seçtiği kişiden başkası değildi. Sonrası psikolojik tedavi, haplar.Işığı sönmüş bir hayat.’Herkesin kaderi ne kadar da acı yazılmış’ diyorum bazen kendi kendime.Ne aşklara inancım kalıyor, ne insanlara.Bazen kendime bile güvenemiyorum.Bu kadar yenilmişliğin arasında bu kadar laçkalaşmış ilişkiler gördükten sonra ‘acaba ben nasıl olurum ‘ diye düşünüyorum çoğu gece.Kalp acısını bir kere yaşıyan bir insan ,ikinci kez aynı acıyı taşıyamamaktan korkar.Taşıyamaz da zaten.Yeni birini tanımak için ayıracağı zaman , ona güvenmek ,ona kendini anlatabilmek , herşey çok güzel giderken bile ‘acaba bu da mı öyle’ diye düşünmekten de kendini alamaz çoğu zaman.Aşktan umudumu tamamiyle keşmiştim zaten , böyle olaylara şahit oldukça tamamen kapattım kalbimin kapılarını artık.
yorumlar
Kadınlar hakkında genelleme yapmaktan nefret ederim ama çoğunlukla para veya kariyer uğruna terk edebiliyorlar anlatırken yücelttikleri ölümsüz aşklarını. Hiç bir şey olmamış gibi mutlu, sakin ve huzurlu devam ederlerken hayatlarına geride kalan erkek kalıyor kendi anlam veremediği sorularıyla baş başa…”İyi bir kadınla evlenirsen mutlu olursun, kötü bir kadınla evlenirsen filozof olursun”(Kim demişti bu lafı ya?)
Kadın erkek diye ayırmak yanlış olur aslında.Ne erkeğe güvenebiliyorsun ne de kadına..Erkeklerin aklı ev kadını arar,ama kalbi ve hayal gücü başka özellikler peşindedir..Kadına inanan kendini aldatır, inanmayanda kadınını aldatır…
Aldatma olayı şart yani, kendini veya başkasını.
Aldatmadan hayatını devam ettirenlerde çok
Bilemiyorum, kendini aldattığının farkında olmayan biri kendini aldatmıyordur.Bunun yanında “paronayak olmam takip edilmediğim anlamına gelmez” demiş paronayağın biri.Düşün de çık işin içinden…
Ayrılık nasıl olursa olsun, acı veriyor.
Hayat şairin kalemi ile hayat kadınının vizite ücreti arası sıkışmış… Kimileri selpak satar kimileri şiir yazar…
İnsanları tanımak gerçekten çok zor ne kadar süre geçerse geçsin ve sen ne kadar iyi tanıyorum desen deTanıyamadığın diğer bir yüz kesinlikle vardır.Her insanın ikinci bir yüzü var ve bunu farklı ortam da farklı şekil de yansıtır.Aşk kavramı üzerine yazılan onca yazı, şiirler ve makaleleri boşa çıkaran bir yazı olmuş…ve madalyonun diğer yüzü de var ki oraya tutunabilmek ise şans işi desem ne kadar doğru olur bilmiyorum ama hayatta kötü örneklere karşı iyi örnekler de var.Psikolojik olarak mutlaka etkilenmek insan beynin en doğal işlevi ve psikolojiyi yine kendimiz beynimiz yani biz düzeltemez isek hiç bir zaman x kişi ile düzelmezAşk kavramının A’sını bile göremeyen insan için bu kadar kendine zulüm etmek ise insanın kendisine yapacağı en büyük haksızlık ve yersizlik.!
İnsanları tanımak imkansız.’Tanrı kadınlara geçmişi ve geleceği,erkeklere ise yaşadığı günü armağan etti.Kadınlar geniş bir zaman yayıldıkları için huzursuz,erkekler daracık bir zamana sıkıştıkları için anlayışsız olurlar’ demiş Ahmet Altan…Kadın da erkekte doyumsuzdur her zaman.Hep daha iyisini isterler,herşeyin iyisini.Ve daha iyisini bulduklarında da vicdanları sızlamadan bırakıp giderler geridekileri…
aldatmak tamamen bir kişilik sorunu. insan olmamanın kanııt.
akoni ne güzel demiş…ayrılık nasıl olursa olsun zor.aldatan ya da sebepsiz yere çekip giden için değil elbette ama sevip de geride kalan için çok ağır.geçmiyor mu acısı? geçiyor. ama her seferinde biraz daha eksilterek kişiyi..
zorkedi, hiç aldatmadım deme bana, inanmam…
zaten inanmıyordum aşka gerçekten mi ?yok hayır sahidenseni seviyorumneyisevişmek istiyorumevetben de senisikmek istiyorum.öp beniöphikayehikaye aşk mı sevgi?seni seviyorum bir tanem her şey bir yana sen bir yana..
Aldatılmamak mı, helede çivisi çıkmış bir yerde ,imkansız…
İnsanlar o kadar çeşitli ki herhangi bir konuda tek birşey asla söylenemez..hele de aşk için….aşk nasıl birşeydir, neye benzer, biter mi bitmez mi, var mı yok mu bilmiyorum ama önemli olan sevgilinle bir şekilde uzun süreli mutlu olabilmeyi başarmak…öyle bir insanı bulmak biraz da şans işi….hissettiğimiz şeylerin hayatımızı zehir etmesine izin verirsek iş biraz çığrından çıkıyor…sonuçta bu dünyada herkes yalnız..onu paylaşacak biri bulunursa ne ala ama olmadıysa da kaldığı yerden devam etmesini bilmeliyiz….(tabi bu söylediklerim kendi başıma gelince de aynı soğuk kanlılıkla bunları söyler miyim bilemiyorum ama teorik olarak doğru)
Aşk imkansızlıktır…
yürüyün be ne aski… E5’i takip edin…