Sultanahmet, dünya medeniyetinin başladığı bir meydandır. İstanbul dördüncü asırdan beri bir dünya başkentidir. Bu dünya başkentine birçok medeniyetler sahiplik yapmış ve eserler bırakmışlardır. Öyleki yerüstünde olduğu kadar yeraltındada bir çok gizli eserler vardır, bunlardan bir taneside tabiat harikası olan yerebatan sarayıdır. Yerebatan sarnıcının etrafına birtakım suistimaller sonucu birçok yüksek yapılar yapıldı. Oysa Roma İmparatorluğu döneminde buranın korunması için buraya hiçbir inşa yapılmamış, at meydanı olarak kullanılmıştı. Osmanlı’da burayı at meydanı olarak kullanmış, bu sayede bu yapılar hiç zarar görmemişti. Günümüzde ise buraya oteller yapılmak istenmekte, sanki sultanahmet adliye binası yeterince görüntü kirliliği yaratmıyomuş gibi.
Buranın 1500 yıllık tarihi dokusu korunmaldır, bunun için bizler elimizden gelen herşeyi yapmalıyız. Mesela etraftaki eski ahşap evler, çeşmeler restore edilmeli tarihsel doku yeniden canlanmalıdır. Meydandaki dikilitaş 500 yıllık bir diklitaştır, sultanahmet camii ile uyum içerisinde bir görüntü sergilemektedir. Bu meydandaki en büyük şaheserse 537 yılında yeniden yapılan ayasoyfa kilisesi, 1500 yıldır ayakta kalmayı başarmış hatta kendisinden 1000 yıl sonra yapılan diğer bir şaheser olan Sultanahmet camiine kadar dünyanın en büyük ve görkemli ibadethanelerinden biriydi. Şu an müze olarak kullanılmakta. Sultanahmet cami son Osmanlı şaheseridir, 6 minaresi vardır, çinileriyle ve akustiğiyle dünyaca meşhur bir başyapıttır. Sultanahmet, bugün artan şehir gürültüsü, yüksek binalar ve tramway hattı yüzünden büyük tehlike altındadır. Dünyanın en güzel açık hava müzesi olan, başka hiçbir ülkenin sahip olmadığı 1500 yıllık tarihi zenginliği içinde barındıran bu özel semte sahip çıkalım, onu hep birlikte koruyalım. Yanlızca Ramazan aylarında gidilen bir mesire yeri olmaktan çıkaralım, kültürümüze hatta dünya kültürüne sahip çıkalım.
sultan ahmet camii ve meydanı
sultan ahmet camii
yorumlar
Sultanahmet Meydanı hakikaten enteresan bir mekan. tarihin hala soluk aldığını hatırlatan tarafları kadar Adliye Binası’nın varlığı ile de insanı bir anda içinde bulunduğu güne döndüren tarafları mevcut.o bölgede oteller yetersiz kalıyorsa belki iyi bir şehir planlaması ile meydanın daha uzakta kalan bölgelerine izin verilebilir çünkü bu bölgenin bir çok ülkeden turist çektiğini gözardı etmemek gerekiyor. hatta belki koşulları iyi olmayan pansiyonlara küçük ve orta ölçekli turizm işletmelerini kalkındırma planı adı altında bir elden geçirmek mümkün olabilir.benim asıl merak ettiğim ise Adliye Binası’nın altında daha ne tarihi kalıntıların saklı durduğu…
geçen sene ramazan ayında gitme gafletinde bulunduk. bizi insan seli karşıladı, nefes alamadık, adım atamadık, birbirimizi kaybettik, iftar edecek tek boş yer bulamadık.birdaha hiç bir güç beni ramazan ayında sultanahmete götüremez.
evet, Ramazan’da o insanların nereden geldiklerini merak ediyor insan. sanki hepiciği orada yaşıyormuş da çarşıya çıkmışlar gibi… yanyana masalarda iftar açmak güzeldir ama şimdi!
Ankara iftar çadırını hiçbir şeye değişmem :))
Neden oraya at meydanı denilmiş?
Roma imparatorluğu zamanında at yarışları düzenleniyormuş, yani bugünkü veliefendi gibi hipodrom olarak kullanılmış, osmanlı’da bunu devam ettirmiş, biraz kaba bir tabir gibi amao zaman at meydanı denirmiş.