C.Eren ÇELİKNasıl bir ülkede yaşıyoruz anlamak mümkün değil…Bu ülkede yaşayan vatandaşların AKP’ye oy verenlerinden %27’si Ergenekon soruşturmasının hakkaniyetle yürütülmediğine inanıyor, ama aynı %27 AKP dışında partiye oy vermeyceğini ifade ediyor.Bu ülkede yaşayan vatandaşların %59’u Türkiye’nin geleceğinin Avrupa’da olduğunu düşünüyor ama AB kriterlerinden olan idamın geri getirilmesini savunanların oranı %65.Bu ülkenin vatandaşları,siyasileri,aydını sağda solda önüne gelen her yerde demokrasi nutukları atarken mangalda kül bırakmıyor ama demokrasinin temel unsurlarından birisi olan “temsil edilme hakkaniyeti” nin tam olarak sağlanması için barajın indirilmesini yalnızca %17’lik bir kesim savunurken “Bu günkü hali iyidir, böyle evam etsin” diyenlerin oranı %47’yi buluyor.Bu ülkede yaşayan vatandaşların %42’si “laiklik elden gidiyor” diye kaygılanıp, tasalara düşerken yine aynı vatandaşlar şeriatla yönetilen İran hariç hiç bir yabancı ülkeyi kendileri için tehlike olarak görmüyor, İranı da tehlike olarak görenlerin oranı %3 !Bu ülkede önüne gelende sokağa çıksanız bir Amerikan hayranlığı, bir özenti yadsınamaz derecede kendisini gösterirken ve kıçımızdaki dona kadar Amerikan mallarının özenti sonrası gönüllü esaritine kapılmışken, yine bu memleketin aynı insanı en büyük dış tehlike olarak %42 ile Amerika’yı görüyor.Bu memleketin insanı “Başlarım böyle başbakana nasıl çiftçiye küfreder” deyip sandıkta sandıkta yine o Başbakana oy veriyor, seçimden 1 sene önce “fındığımız satılmıyor” diye miting yapıp bakan kovalayan ilde iktidar oy rekoru kırıyor.Bu memleketin insanı lafa geldiği zaman siyasetçiler için “Şöyle yolsuzluk yaptı, böyle vurgun vurdu” diye atıp tutuyor, ama aynı siyasetçi kıytırık 2 park bir şelale yapsın, hele bi de üstüne makarna,yağ falan dağıtsın “Helal olsun adama. Yiyor ama çalışıyor” deyip yolsuzluğu bir anda meşru kılıyor.Ve bu ülkenin insanı ilginçtir, hem de çok ilginç… Memlekette %47 oy almış bir iktidar varken TV ekranlarındaki yağdanlıklardan ve parti teşkilatlarındaki avanta kovalayıcılarından başka sıradan vatandaş bir türlü ben oyumu AKP’YE VERDİM DEMEZ, KİME SORSANIZ OYUNU BAŞKASINA VERMİŞTİR.İşte böyledir benim yurdumun güzel insanı, çelişkiler yumağı içerisinde kendisi hakkında özel bir bilimsel sosyolojik araştırma hakedecek kadar tuhaftır ama olsun özünde saftır.Ve ne perhizi ne lahanayı tutturamasa da bu memleketin insanının bir huyu vardır, geç uyansa da uyandığı zaman kendisine ihanet edeni, kendisini aldatanı gördüğü zaman affetmez.O yüzden müsterih olunuz efenim,”necip Türk milleti” kendisine kazık geçirile geçirile kabartılan hesabı bir gün asli sahibine isot kıvamında bir acılıkla mutlaka ödetecektir.Ben de buraya not düşüyorum; demedi demeyin…NOT: Rakamlar MetroPOLL araştırma şirketi’nin Akşam Gazetesi için hazırladığı 2011Nisan Ayı Raporu’ndan alınmıştır…
yorumlar
ab’ ye girmeyi istememenin tek bir amacı var; vizenin kalkması.
Milletin manevi, sosyal ve kültürel değerlerine sahip çıkması ve onları yaşatıp yaygınlaştırmaya çalışması güzel ve faydalı bir iş ancak bu değerler üzerinden siyaset yapılması çok çirkin bir harekettir.Hangi parti yada bürokrat bahsedilen değerler üzerinden siyaset yapıyorsa çirkinliğin sahibidir.Siyasetçilerden kaynaklanan hataları lütfen Türk milletine yüklemeyin..Ayrıca yanlızca yabancı mallar ülkemizde tüketilmiyor bakın abd de yapılan kampanyaya”Buy American/Amerikan satın al” ayrıca amerikan malı al örgütü başkanı ne demiş;lütfen tamamını okuyun”(William J. Lynott) Diğer ülkelerden aldığımız kaliteli mallar ile bizim diğer ülkelere sattığımız kaliteli mallar arasındaki değer, bizim trendimizi belirler: kendi mallarımızın, kendi ülkemizdeki satışını arttırmak; nihayet bunları, kaliteli dünya ürünleri haline getirip, dışarıya satmak; ulusal ekonomimizin sağlıklı işlemesi için temel şarttır. Bu şartı yerine getirmezsek, dışsatım (ihracat) gelirimizden vazgeçmemiz gerekir ki, bu da milyonlarca yurttaşın işlerini elinden almak, asker-sivil bütün yatırımları baltalamak, yani ülkemizin çöküşünü hazırlamak demektir….ayrıca tarih gösteriyor ki, bir ülkenin dünyadaki ekonomik yerini belirleyen, o ülkenin üretim gücüdür. XVIII yy’da İngiltere, bu sayede İspanya’nın; XIX yy.’da da Amerika, İngiltere’nin yerine geçmiş, diğer ülkeleri de kontrol edebilen, dünyanın en büyük ekonomik gücü haline gelmiştir…’iki yüz yıldır ulusal piyasamız farklı kültür, uygarlık ve düşüncedeki ülkelerin mallarına açıktır. Tarih bize açıkça gösteriyor ki, bunun hiçbir dönemde faydası olmamıştır. Hatta birçok yabancı firma, bizim bu nezaketimizden yararlanarak, iç piyasamızın belli bölümlerini ele geçirmeye başlamıştır. Bu yanlışlıklar sürüyor, bu yüzden de elektrik, otomobil ve makine aksamı gibi birçok kritik üretim sahasında, imkânlarımızı yabancı devletlere kaptırdık… birçok yurttaşımız, kendi mallarımızın kalitesini beğenmemektedir. Bu kesinlikle yanlış bir düşüncedir. Aksine, en iyi fiyatla satılan, gayet kaliteli mallar üretiyoruz; ayrıca kendi mallarımızı alırsak, bu sayede okul, köprü, polis ve itfaiye; ayrıca sosyal güvenlik ve halk için, yeni iş imkânları sağlamış oluruz..”yerli malını elbette alacağız buna kimse itiraz etmesin ancak globalleşen dünyada yaşadığımızı unutmayalım sadece abd ile değil tüm dünya ülkeleri ile alış-veriş içerisinde olmamız lazım..
Mansolızed, hayallerini yıkmak istemem ama AB daha bizimle müzakerelere başlarken peşin peşin TAM ÜYE OLSAK dahi serbest dolaşım hakkını vermeyeceğini açıkladı.
hah isabet olmuş