Bir oyun oynayalım istedik, expresyon ile. Sonra dedik bu oyuna başkaları da katılmaz mı, beyin fırtınası yapmazlar mı? Bir hikayeye başladık, bir yerde bıraktık diğeri devam ettirdi. Bu hikayenin nereye kadar gideceğini merak ediyoruz. Bayrak yarışı gibi. İster bir cümle, ister 10 cümle. Diğerinin bıraktığı yerden devam etmek tek şartımız. Neden böyle bir şey yapalım diyenlere ise “sen de haklısın kardeş” dışında sözümüz yok. Oynamak isteyenleri hikayenin başlangıcına, alt satırlara alalım.
NEVDALİST
Bir yazıyla başladı her şey. Duvardaki bir yazıyla. Kiracı aranıyor yazıyordu, başka hiçbir şey yok. El yazısıyla yazılmış, duvara asılmıştı. Adres Taksim’de bir caddeyi işaret ediyordu. Uzunca zamandır ev problemi olan genç kız “kurtuluyorum” diye düşündü. Kağıdı duvardan sökerek aldı, etrafa hızlıca göz gezdirdi. Olur da biri görürdü. Kimsenin kendisine bakmadığını görünce kağıdı kot pantolonunun cebine sıkıştırdı. Kağıt girmemek için ısrar ediyordu.Merdivenleri indikten sonra tabelaya baktı. Tabelada şarapçı sokak yazıyordu. Genç kızın ise korkusu yoktu. Uzunca zaman önce korku denilen duyguyla vedalaşmıştı. Hele kaybetme korkusu hiç yoktu. Siyah düz saçlarını bir tokayla kafasında tutturdu. Ev sahibine ciddi, hanım hanımcık bir görüntü çizmek istiyordu. İçini görmemeliydiler. Zaten kimse birbirinin içini görmez, merak da etmezdi. O da bu dünyada sessiz akıp giden canlılardan biriydi. Kalbi atmaya, elleri terlemeye başladı. Heyecanlandığında ilk elleri terliyordu. Sonra kalbini bir el sıkıyor gibi hissediyor, sonra nefesini tutuyor ve en son rahatlıyordu. Henüz 23 yaşında bir kadındı. Aslında çocuk- kadın demek daha doğruydu. Henüz 23 çiçek açmıştı bu ömründe.—Şırrakkk diye bir ses duydu. Kadının biri elinde kırık bira şişesiyle bağırıyordu.—Ulan pezeveng seni doğrarım. Bir daha vermeyecem demedim mi?Bu sefer korkuyu duydu. Evet duydu, hissetmedi. Kulağına sesi geldi, korkunun. Uğultu şeklinde, rüzgar şeklindeydi. Saçağın dibine iyice çöktü. Kadının uzun eteklerini toplayıp, koca kıçını sallayarak apartmana girmesiyle saklandığı yerden çıktı. Gideceği yer şu ilerideki yeşil boyalı evdi. Kapı numarasına bakmadan bunu anlamıştı. Yeşil psikolojide güveni simgeler demişti hocası. Sonra onu yeşile boyalı evine atmış, onunla yatmış ve gitmişti. Kız sadece “yeşil güvendir” diyebilmişti. Üstelik hocasıyla her karşılaştığında onun kendisini görmediğini fark ederdi. Yoksa hayal miydi bunlar?Düşüncelerini kafasından kovdu. Koşar adımlarla yeşile boyalı eve yaklaştı. Kağıdı sıkıştırdığı cebinden çıkardı. Evet, bu apartmandı. Özlem apartmanı, No:8, Kat:9’du. Otomattan bir travestinin sesi duyuldu,–Kim o?EXPRESYON
Ses onu tedirgin etmişti. Hayatının geri kalanında farklı maceralar yaşamak istediğini aklına getirdi ama yine de başına bela almak istemiyordu. “Ne belası” dedi sonra kendi kendine. Hem zaten ev yeşildi, güvenin içine girecekti. Cevap verdi,–Kiralık eve bakmak için gelmiştim.Evet sadece bakacaktı ve öyle karar verecekti, evin fiyatı ve ev sahibinin cinsel tercihi daha sonra düşüneceği detaylardı.–9. kata çık! dedi ses, ve kapı açıldıAsansör çalışmıyordu. Tozlu merdivenleri o adını koyamadığı ve hiçbir şeye benzetemediği iğrenç kokuyu teneffüs ederek çıkmaya başladı. Her katta bir daire vardı ve her dairede farklı insanların yaşadığını kapılardan ve kapı önündeki ayakkabılardan fark edebiliyordu.8. kata geldiğinde koku ortadan kaybolmuştu hatta güzel bir koku duyduğuna emindi. Belki de burnu alışmıştı ya da beyni ona bir oyun oynuyordu. Son merdivenleri çıkarken kafasını yukarı kaldırdı ve ona gülümseyen travestiyle göz göze geldi. Son basamağı da çıktıktan sonra çaktırmadan süzdü –bir travestiyi ilk defa bu kadar yakından görüyordu- çok uzun boyluydu.–eğer biraz daha uzun olsaydın beni bile sollardın vallahi!dedi travesti gülerek ve sanki dalga geçerek. İkisi de süzmüştü birbirini ve ikisi de en çok boylarına dikkat etmişti. Ancak bacak arasında fark edilen bir fazlalığı daha vardı travestinin. Kendini zorlayarak gülümsedi, ama travestinin söylediği bu cümleye daha sonra kahkahalarla gülecekti.dairenin kapısını açtı ve tüm kelimeleri yayarak bir emlakçı edasıyla evde olan ve olmayanları gezerek anlatmaya başladı;– Kiralık daire bu. Isıtma yok, sıcak su yok, her oda güneş görüyor, mobilyalı, kirası çok uygun. Bavulunu al ve yerleş. Bir öğrenciye göre gerçekten çok iyi bir ev. Öğrencisin değil mi?Öğrenci değildi, ama öğrenci olduğunu söyledi. Birkaç arkadaşı hariç ailesi bile onu öğrenci sanıyordu. Hızlı kararlar almayı seviyordu ve sanki evi başkası kapacakmış gibi birkaç saat sonra bavulunu getirip eve yerleşti. Adının Gizem olduğunu öğrendiği ev sahibi travesti ile o gün yarım saatlik bir sohbet etiler. Gizem’e ne iş yaptığını sormadı, ama biliyordu…Üçüncü günün sabahı kapısı tıklatıldı. Bu gizem olmalıydı, ya da başka bir komşu.–kim o?–lütfen açar mısınız?Ses yine bir travestinin sesiydi ama gizem değildi.
yorumlar
uykulu, yorgun, monoton ve cızırtılı bir sesle tekrar sordu– kim o dedim?– ben de lütfen açar mısınız dedim. lütfen açın önemli, ben Berrak, Gizem’in arkadaşı– Peki bi dakka lütfen..Çıplaktı üzerine giyecek bi şeyler bulmak üzere dolaba yöneldi, akşam neyini nerde çıkardığının farkında bile değildi, dolaptan eline ilk gelen kazağı üstüne geçirdi, bir de kot, çıplak ayakla kapıya kapıya doğru yürümeye başladı…
durmadan kapı böyle çalınacak mı diye düşünerek öfkeyle kapıya doğru gitti..daha geleli üç gün bile olmamışken birileri ‘önemli lütfen açın’ diye kapısını çalıyordu..neydi önemli olan?..uykusundan daha önemli birşey düşünemiyordu hayatta..gerçekten önemli olmasını diledi..yoksa cıngar çıkarabilirdi..
Yazı harika yazılmış ama ben yine de kapıdaki Kimdi çok merak ettim.
kapıyı açın artıkkkkk, delirtmeyin beni bu kasvetli salı gününde. pardon dayanamadım.kapı açıldı.
oh şükürler olsun, ne kapıymış yau, daral geldi içime valla,
3 haber sıra sende. işte kapıdakinin kim olmasını istiyorsan o olacak.yine pardon:))) dayanamayıp hep araya giriyorum.
kapıyı açtığı gibi geri kapattı:)
kapının arkasına yaslanıp derin nefes aldı. cesaretini toplayıp tekrar açtı.kapı ikinci kez açıldı.
-eve taşınmışsınız dedi travesti-evet öyle oldu dedi kadın-gizem size yeterince açık davranmamış ve açıklamak bana düşecek galiba dedikadın merakla ve huzursuzlukla baktı-burası benim evim konuyu size daha net açıklayacağım ama izin verirseniz içeriye gireyim. hatta buna alışalım ikimizde çünkü artık burada birlikte yaşayacağız gibi görünüyor. ha bu arada gizem kayıplara karıştı haberiniz olsun.
mansonılızed harikasın demeden edemedim.
alternatif yazdım boşa gitmesin. isteyen burdan devam etsin:)ama olamaz! dedi yığılırken koyu yeşil kapının eşiğine. bir an için gördüğü sesini duyduğu tıpatıp babasıydı. ama travestiydi bu sonra kapı yumruklanmaya başladı. ses kalınlaştı. ismiyle seslendi ona bu sefer, babasının ikizi olduğunu ve kapıyı açmazsa kıracağını. bir yerlerden gece melek ve bizim çocuklar filminin müziği geliyordu, kapıyı açtı.
teşekkürler
len mantık çerçevesinde onun evi olsa anahtarını sokar açar, daatmayın konuyu,
gizem değiştirdi belki olum o yokken anahtarları ne çamur insanmışsın ayol. babalar gibi de oturdu mantık çerçevesine. hayret bir olay ya.
sen şimdi gizem berraka kızdı anahtarları değiştirdi, evi başka birine kiraya mı verdi diyosun yani, niye yapsın ki böle bişey? mantıki bi açıklaması yok bana kalırsa
bi sus efendi ol arkadaşım rezil ettin yazıyı
devam. hadi seyirci istemiyoruz, herkes katılsın.kadın ve erkek arasındaki kişiyi içeriye aldı. ses aynı babasınındı. bir şey belli etmemeye çalışarak,–gizem’e ne oldu diye sordu?
oldu ben rezil ettim de mi,sen evine girerken kapıyı mı çalıyon müdür ?
abi bak husumet yaratmayalım cıngar cıkacak oyuna katılmıyon bozma bari.
manson’ın bıraktığı yerden devam:Sonra hızla kızın yanından geçti ve söylenerek mutfağa daldı.– Dün gece bana geleceğini söylemişti. Onun yüzünden iki koca adamla sabaha kadar uğraşmak zorunda kaldım! Bunu daha önce de yapmıştı, bu defa pek şansı olabileceğini sanmıyorum. Kahve yok mu bu evde??Kız sendeledi, üzerine doğru düzgün geçiremediği kazağının kollarını ellerine doğru çekiştirerek neler olduğunu algılamaya çalıştı. Acaba hala uyuyor olabilir miydi? Ne dediğini pek de bilemeden sesi titreyerek konuşmaya çalıştı, bir yandan da telefonun nerede olduğunu saptamaya çalışıyordu.– Bakın ben bu evi dün akşam tuttum, Gizem aldı bavulunu çıktı. Bana bir hesap numarası verdi. Her ayın 15’inde kirayı yatırmamı söyledi. 3-4 ayda bir ben uğrarım dedi. Sizi tanımıyorum ben, Gizem 3-4 ay sonra gelecek, onunla konuşursunuz bu konuyu.– Anlatamıyorum galiba, Gizem yok artık gelmeyecek. Berrak var artık.
hımm
anam bu ne? beynim dumur oldu.sıra büyücü de, yaz şekerim ben milleti tutuyorum.
sörsi bekleyin sırayla kardeşim. sörsi sen yaz kardeşim tutuyorum ben burayı.
lesor sen devam et.
hakan olmasin sen devam et.
arkadas su hikaye üstadlari nerdeler yaw
canı yanan berrak hırlayarak böördü- hay ananı! seni pespaye sürtük seniii,kız arkasına bakmadan mutfağa kaçıp kapıyı kilitledi, lanet olsun diye geçirdi aklından cep telefonu yatak odasındaydı,tanrım bi de 3nci kattayız üstüne üstlük diye mırıldandımutfak penceresinden karşı bloğa baktı, 5nci katın balkonunda bir genç adam iplere beyaz donlar asıyodu,tamam işte olmuştu, onuın dikkatini çekip yardım istemeliyim diye düşündü…
on dakika geçti ya da geçmedi yerde yan yana yatıyorlardı. saç baş darmadağan. berrak elinin tersiyle suratını silerken kadın üzerini başını düzeltmek üzere doğruldu.telefonun sesiyle irkildiler. berrak alışkın hareketlerle ahizeye ulaştı-buyruuunnn…. tabi hayatım, olur kocacım, kaçta dedin?…tamam canım kapatıyorum şimdi.çıkmam gerek güzelim. o kaltak gizem eşyalarımı da götürmüş. telefonda söyledi. birkaç elbise almam gerek. geldiğimde sakinleşmiş olursan görüşürüz. katakulli yapmaya kalkma yavrum.ha dın ne bu arada.- rahime dedi kadın ne olduğunu anlamamış bir şekilde.
anaa kopanla ben aynı anda yollamışık ama. noolcek şinci.
hadi buyrun !
çok duygusal oldu
tüm centilmenliğimle kopana bırakıyorum sahneyi. ben buyum işte.hadi bakalım kopandan devam.
düello teklif ediyorum. kazananın yazdığı kalsın, diğeri gözyaşları içinde sahneyi terk etsin.
nevdalist, hiç spontan bir şeyler yazmak aklıma gelmedi bir türlü, ama güzel ilerliyor, okuyorum!!
clicia karar versin buna bence, benimkini yada mansonunkini seçsin ordan yürütelim hadiseyi
orcinali bacım test ettim ben. nevdalist çok ordubozan gördüm seni. yalnız kadının adı rahime olsun çok kadınsı.
ortalarda dolaşan sahindenlermi türedi ?
üstteki yorumum dikkatlerden kaçtı heralde,
bu yazıyı bir atasözü ile özetlemek gerekeysedı hangi atasözünü yazardınız ?
clicia buraya yumruk havaya diyorum.bir tur daha atabilirsek doktor iyileşecekler. yalnız aralarından kaçanlar var. PBK, anthro biraderim gibi.makaleci bir cümlecik patlat bari.
hayır sadece görmezden gelindi. ben çekildim hemi kopandan devam edilsin. kadının adı rahime olsun. sahinden gerçek. nevsalist ve expresyon komplocu.
anthro solaryuma gitti az sonra piiling bitince dönecekmiş haber salmış bana
Ben geliyorum. Hadiseyi kapmam lazım önce ama. Bi duello kaçağı ile uğraşıyodum da. Bana “Üç kişi ile duelloya gelinmez loo” deyuuu..
hamdi beyin teklifini duyalım önce 1hadiseyi kaptırmam 2konuyu daatma ant, 3
elinde ansızın hissettiği acıyla kendine geldi jülide, patates doğrarken elini kesmişti ve biraz önce içine daldığı hayalinden böylelikle sıyrılmış oldu. kapı neden iki defa açılıp kapandı diye düşündü düşünü. bu hadise başına arada sırada gelirdi. bir keresinde kasiyerin karşısında hadi bu tarafa bu tarafa gelin işte orada bakın çiftleşiyor diye bağırmıştı. o sırada hayalinde serengeti’de aslanları inceleyen bir bilimkadınıydı. bu bölünmüş kişilik aynı, bir blogda tek bir hikayenin hakkından gelmeye çalışan insanların yarattıkları garip yaratık gibiydi ruhunda. ve ruhuna uzun zamandır tahammül edemiyordu. bir hayale daha yeri kalmamıştı. buçağı aldı ve…
kim o? senin hikaye bizimkini sollayacak mı ne?neyse devam ediyorum kopanisti’nin yazdıklarından.rahime karşı balkondaki adama–yardım edin diye bağırdı.genç adam 4 yıl önceye klicia ile tanıştığı güne gitti. onunla da böyle bir balkonda tanışmış, başına gelmeyen kalmamıştı.
siyah düz saçlarını kafasında tutturmuştu da gerçekte omuzlarında kuzgunun kanatları uçuşuyordu.Rilke’nin deyimiyle daha da yaklaşıyordu kendine. “çocuk kadın”. tesadüf müydü bu? içini okumasın diye sahibi bir evin yine kafasında tutturduğu bir Türkü ile -ayrımcılık olmasın “ır” demeli her tınıya düz hesap- istemeden savurdu siyahın mavisinde ipek yelelerini cinsini terkeyleyen dişi arslan misali…durdu. ne güzeldi yükselen kokusu sakin sakin yükselen korkunun. hey!canlıydı.karar verdi. bu kez ve ilk kez korkunun kollarına sere serpe serilecekti.doyurup da aç bırakan tatlı bir sevişmenin ardından sessizlikte saklanan “harika” sözünü çekici kıvrımlı dudaklarından iç gıcıklayıcı bir şekilde “merhaba” diyerek fışkırttı tek kişilik kalabalığa bütün korkusuyla. ne düşünüyordu ki? kapıyı açtığında…… merhaba… bilmenizi istedim, Gizem yok artık, dedi Berrak, şırıl şırıl inceden emin bir sesle…. yok mu? !… evet, Gizem yok artık, Bahar geldi…… Bahar mı? kim o? dedi Reyhan. ıslak uykudan uyanmış güzelliğinde, ala gözünü zangoç memelerin kopçasından kurtamaya çalışarak…
bıçağı
yeni taşınmıştı mahalleye, annesinin gelinlik ayakkabılarını giyip, tenis raketiyle halı döverdi, mahalleli cesaret edememişti ”Hoşgeldin”demeye..Çok sinirlendiğinde geğirme krizi tutardı..Önce başını balkondan aşağı uzatır tam bir inek edasıyla geğirirdi..Derken mahallede yağız bir delikanlıdan hoşlanmaya başladı..Hususi onu görmek için ekmek almaya gider, bakkalda kepek ekmeği bulamadığı için sürekli kilo alırdı..Ne biçim bir mahalleydi burası..Kalbi yanıyor, çocuğa kaş göz yapıyordu..ve 6 kez gittiği yüz okuma semineri, bir sonuç vermiyordu..Çocuk onun ilgisini görmezden geliyordu..Derkene mahalleden birinden onun ”gay” olduğunu öğrendi, Habersiz aldığı traş takımı, ve açık arttırma sonucu bin bir güçlükle elde ettiği barış manço nun kol düğmelerini çöpe attı ağlayarak, sonra içi rahatladı birlikte dantela örüp ağda yaptılar, sonsuza dek..
ya hakkaten çok güzel şeyler yazıyosunuz da arkadaşlar, devam şeklinde yapmalıyız. yoksa hikaye durur ve karışır.velhasıl benim yazdıklarımdan devam. adam 4 yıl önceye gidiyor.hadi bakalım. mengü? lecteur? PBK?
nevdalist işi gücü bırak tuttum buradan devam diye eylem planı ve organizasyon hazırla. kolay gelsin güzel kardeşim.
bi önerim varyazacaklarınızı bir wörd sayfasına yazın sona tarayın kopyalayın buraa çakın.yoksa olay titan oluyo bi kol 3 kol üretiyo,
çok heyecanlıyız, sakince yazsak böyle olmaz. baktık kimse yazmıyor, araya girip çakarız yorumu.benim ortak expresyon anladı işin vehametini, tüydü.c47’de yer açın, bu akşama kadar kessin ben de oraya geliyorum.
ah o meşum kaza dört yıl önce demetaryalize olabildiği zamanlarda tanımıştı klicia yı. adından da anlaşıldığı üzre buralı değildi bu kız, uzaklardaaan uzaklardaaan geliyordu. ancak adam ki adamın adı da adam dı bir gün beykozda yürürken başına ismet usta düşmüştü. o gün bu gündür gezegenler arası seyahat yalan olmuştu kendisine
Ara ara kuş dili kurslarına gittiler beraber, dedi kiBegen, agaz ögencege, hikayegecigiğiğijgihihimi (neyse bu kelimeyi boşver) yagazdıgım segevgigiligi Negevdagaligist ciğgigim..
c47 de tek bi boş odamız var, o boş odada da tek bi boş yataamız var,dolu olan diğer yatak clicia isminde bi ingilize ait, kendi halinde tüm gün tez yazıyo, bazen kalkar bi dolanır sona tekrar döner tezinin başına
adam, üzerinde gömlek kravat pantolon, elinde beyaz bir donla, tam da donu ipe asacakken öylece kalakaldı. karşı dairedeki kız yardım istiyordu. üzerinde sadece bir yün kazakla, bir kız ne kadar yardım isteyebilirdi ki?
hiç bir erkek yün kazak gıymış bir kıza yardım etmeyı sevmez..
biraz zorlasa kendini hemen orada olabilirdi adam, gözlerini kapadı ve kızın bulunduğu odanın ardiye dolabında açtı gözlerini. kapıyı itti ve balkonda çaresizce etrafına bakınan kızı gördü. klicia ya öyle benziyordu ki. lanet olsun. çok sevmişti onu. onu korkutmamaya çalışarak balkon penceresini açtı.
çok ağır konuştun müdürüm, açık ortamda bana fırça atman hoş deil, bi odaya çekip yapabilirdin, ben ki bu koğuşun bu günlere gelmesinde emeği olan biriyim bilirsin
inanmıyoruuummm, frambuazlı dondurmaaaa
Ben aldım önceden Lesör öyle bir kutu yok artık:))Güzel birşey bıraktım yerine sadece Kop a özel ” minik deniz atı”..
allahım duygusal anlar bunlar.ağlamak istiyorum sayın seyirciler avrupa böyle gol görmedi.
sörsi var ya, işte bu an benim bittiğim andır
endırsın sondaj aletini getir bu anı ölümsizleştirmek istiyorum.
Pamuk,dedin de fasulye koymuştum en son pamuk tarlasına Anthro bir baksın cinlenmiş mi..diye
jülide’nin bıçağı elinde televizyonda gece melek bizim çocuklara reklam girmişti. adam kız’a nasıl oldu da bu kadar çabuk geldiği konusunda yandaki boruları gösterdi parmağıyla. o anda üstünde durmadı kız, evden acilen çıkması gerekiyordu. içerden berrak’ın telefon konuşmasını dinlemişti. oranın belalı pezevenklerinden kesik necmi’yi çağırmıştı berrak bağıra çağıra. elinde kocaman bir yara açmıştı kız kanıyordu, tepinip küfür ediyordu. kendi eviydi, kapıyı kırmak istemiyordu.kimse devam etmezse ben bitireceğim hikayeyi. 🙂
run lecteur run…
herşey bir rüyaymış oysa.
Gol mu?dedi, tv nin karşısında içkisini karıştıran yaşı yetmez çocuk kadın….olmaz ki! bu kadar tez kaybedilir miydi serengetide doğan arslan yavruları luxor’un kumlu kapılarında? diye düşündü unutmadan utancını.kimdi? kimliği nereye kaçmıştı?aniden bir dize geldi aklına hesapsız yazılmış bir şiirden:”bilinir mi kaç kişilik yaşadığım”…buzdolabından çıkmıştı sankim dedi dışından.halla! modern zamanlar müzesi miydi c47 bilmiyordu ki… yer yokmuş dedi Berrak uzaklardannasıl olur buna dayanamaz bu can!yer mi yokmuş? Rüya değildi şaka ertesi 2 Nisan’da yaşanacakları hayal etti. Evet, evet kesinlikle Chealse’yi görmeye çalışacaktı tanrı.Kim o? dedi çocuk? Tanımıyorum onu! Hiç işim olmaz! Elinde feneri dayanmıştı günah kapısına! Kabul buyursa yüce Allah kesinlikle doğurtacaktı bu ecnebi veleti…Heyhat!Delikanlı gelmişti! Yaşadığıysa bir rüyanın sıcaklığıydı harbiden…Kim o? Adınız? Ah! Evet, az önce ve biraz sonra yine gelecek o…Meraklı bekler … gelecek gelecek…
Evet….. odaya döndüğünde yatağının üstüne kırmızı bir kutu gördü. Nereden gelmişti acaba bu. Üstünde “endırsın’dan sevgilerimle..” yazıyordu. Yatağa doğru ilerlerken ahşap parke gıcırtıları kulak zarında ameliyata girişmişti. “Allahım.. keşke ben kutuya ulaşana kadar bu kutu patlasa” dedi içinden. Bu yürüyüş anı hiç bitmeyecek gibiydi. Aşilin tosbaası gibi hissediyordu kendini. Yolun yarısına ulaşıyordu.. sonra kalan yolun yarısına.. sonra onunda yarısına… ama gıcırtılar bütün gerginlik veren frekanslarıyla beyninde çınlyordu…
jülide iki gün sonra evinde ölü bulundu. polisler içeri daldıklarında televizyon hala açıktı.
kutunun içinde çıkmış olan kara mamba asla bulunamadı.the end
kutuyu da bi daha asla gören olmadı artık
the end dedik usta.
Reyhan kokusunu tanımıştı Gizemin.Rahime de yanındaydı bu kez…Evet, gelen O idi. gözlerinde saklanmıştı kimliği. tıpkı Berrak’ta olduğu gibi. Reyhan mıydı Gizem kokan yoksa. Aman canım! dedi. Evet, aniden sakındı. Çok aniden olmuştu her şey. Elinden damlayan kan yüreğinden pompalanırken filizlenen ekmek tahtasına – ah! evet ne çok zaman geçmişti- güldü, ne komik dedi ve ne hüzünlü? Bir kararda duramayan zaman bir gelip bir gidiyordu. Neydi bu bir’in derdi? Zamanı gelmişti. “Şimdi” demek geldi içinden. İstisnasız küfürü savurdu kendine hepsinden önce. zamanı gelmişti ve o gitmeliydi.Şenol geldi aklına. Sırası mıydı şimdi? Ne fark eder, hatırladı sözlerini, hem suyun insanıydı Şenol, Karadenizli. “Ben gol yiyeyim hem de çok gol, yeter ki maçı biz kazanalım” demişti bir defasında.Ferah bir iç çekişle biz bize olduğu zamanları andı hafiften eskiden… Onlar andı! kimliklerin ve kişiliklerin karışmadan aynı bedende yaşadığı zaman olmuştu. Tuhaf, dedi şu zaman.Eyvallah ı olmazdı ya olur olmaz bilmeden “eyvallah” dedi hürmeten.Uyandı. Yine rüyadaydı. “oh, çok şükür”, dedi. Allah’tan maça zaman vardı. Kısmet dedi. Siyahtan beyaza aktı. Yola koyulmuştu bile. İsterse kaleye de geçerdi. Kazanan kazansın da kaybeden daha iyi kaybetmeliydi.Ellerine baktı. İlk elleri terlerdi. İşte yine aynı.Elini kaldırıp turkuaz renkli kapının arslan başlı tokmağını tahtaya yapıştırdı. “tok tok tok…”“Kim o” dedi, içeriden bir ses. Heyecanlandı. Bu kez duyduğu net bir erkek sesiydi. Durdu kaldı.Denize açılırken balıkçılar sabahın kör şafağında bir bir, birine sela veriliyordu, ve biri başı sonu belli olmayan bir partiden atmıştı kendini dışarı yalpalayarak, biri de salınıyordu hazanlardan kalma bir tebessümle bakarak etrafına, biri işe gidiyor, biri dönüyordu hayatın ritmini yakalamaya çalışırcasına ve biri de birden “kim o” dedi.Eli ayakta ve kapıda bir çocuk kadın… tüm kimliklerini sayarken duyduğu seslerde kendine gelip tüm kimliklerini topladı bir bir.“Kim o” dedi erkek, üçüncü kez…Son son değildi.Daha maça az zaman daha vardı…(Nevdalist ve Expresyon fikriniz ilham müptelası etti beni neredeysem. neredeysem uygun bir açık hava akıl sağlığı koğuşuna kapatılmama karar verildi yakinen. tercihan denize nazır bir ada olsun olacaksa:) selam saygı, bir kaç kelam işte…
the end demişti
bırak döksün içini yav. bi kıyak olsun.
oyun hiç bitmez! başlığa dikkat sayın kopanisti :)bu sebeptendir ki “the end” ya da “fin” gibi şeyler bu yazıya göre değidir.
oooo bize gelince the end dedik oluyo amagideyim endru nun yılanının zeirini burnuma çekeyim de geçici körlük yaşayayım görmiyeyim bunları
kıyamam ulen dağıtırım bünyemi kopanellam sıcak ekmek bandırdığım tereyağım kaymağım.
yes, evet, affirmative, thank u, kıyak, c, yak, cıyak, iç dökülsün,dış sökülsün, let it be, bırak, oyun, game, set, no end, hiç bitmez,never ever finished, match.ecnebi ve yerli lisan hususunda sadece iki tanesi hakkında ihtisas sahibiyim. Fransız dilini çözemedim… şimdi yazmıyorum artıkın sonaa yazarım. over!
ooomaaygaaadd!mamma miyaa!
çenıl fortifayf çenıl fortifayf oova!
aa yenge miymiş ki ne vallaha ben erkek olarak şeettimdi. hatta kağan ismi gibi diye..
Bu hikaye devam etmiyor mu?
:)bildin vallah! büücü müsün? ben gidiyorum.over!
çok feci alt üst oldu bütün dengelerim şu an sayın sörsi ve mengu yincge. şok halindeyim.
halindeyim den sonra over! demenizi beklerdim açıkçası
acaba? dan sonra over! dememişiniz
O yesillikler benden uzak. Yesilsiz olmuyor mu?Cik disari ne Hakan’i dedin; ben de ciktim. E, ne oldu? Ben de sen döktüreceksin sanmistim. Sen yesilliklerden bahsediyorsun. Kullanmam öle gavur seylerini ben.)))
over yumurtalık demek tıp dilinde. kadın sömürüsüne karşı olduğumdan kullanmıyorum o kelimeyi sevgili kopanella.
sörsi, derhal yüklüyorum, karadisleri soğutmayalım, bi ara bakarız sörçten neler gelecek ekrana
sayın sorsi, si vat yu hev dan!şeym an yu!ol dı balıns iz left tu yu.Hu iz kadın wat iz banyo, disayd apon sam griin if yu wiş.(bay dı vay, “taklitler asıllarını yaşatırmış” diyerek muhterem Kopanisti’nin hal be hal ecnebi aksanının muhteşem tınıları iş bu durumlarda tebessüm sebebim olagelmiştir, diim dedim dedim)“hiç bitmez” fikrine saygıda kusur etmek istemem…Saygılar sarkıtır ayrılırım.Ovır ( bu olsun artık:)
gimme a break diye bi dizi vardı süperdi. zenci şişman bir kadın. nostaljik bünyem bu kadarını da kaldıramayacak artık.
ooo ”Big Mama”..
kovacam sizi haaa!oyunbozanlar. çabuk biriniz hikayeyi kaldığı yerden toparlasın.
oo biz bitirdik hikayeyi nevdalistim.
anaa niye be? o kadar yalan rüzgarını geçsin, yıllarca sürsün, oyun hiç bitmesin dedik.
Baştan sona heyecanla okudumHarikasınız ya:)
hep kopan bozdu ha. ilk o başlattı çamuru yoksam ne güzel uzayacaktı olay.
Mengu yazmış en son ordan devam etsin mi
Türkiye’ nin en uzun dizisi halen devam etmekte olan bizim evin halleri’ dir. Ve harika bir dizidir
Türkiye’ nin en uzun dizisi halen devam etmekte olan bizim evin halleri’ dir. Ve harika bir dizidir
o dizideki misket karakterini tekme tokat dövmek istiyorum.
Şöyle bişi olsun o zaman. Nevdalistten yetki belgesi almayan yazmasın. Yazmadan önce tekmil versin. Ve beş dakika arayla yeni bölüm girsin. Alternatif zaman kırılmaları yaşanmasın. Olmaa mı?
ben zamanı bükerim anthro gerekirse o konuda kafanı yorma güzel kardeşim.
manson, misket çok tatlı:)) ama o şeyda denilen şahsiyeti çok fazla önemsiyor, rüzgar’ ı çok üzüyor:(( fakat eğer şu aralar izliyorsan dizide tansiyon çok yükseldi, özellikle bugün ki bölümü izlemeni tavsiye ederimle sorcier, buyrun abi!:)
ben izlemiyorum bir iki kere şahit oldum sadece
Zaten olay iyice çığrından çıktığında General Manson Clover olay el komasaydı cıngar büyüyodu. Gerçi olan benim kutuya oldu ya. Generalin emrine itaat gerekli ama.
niye yav kutudan kara mamba çıkardık işte daha ne istiyosun aksiyon ve diskaviri tadında
Makaleci misketi bilmem de, o mavi gözlü kızın adı neydi kocası kel olan. Sinir oluyorum ona, resmen adamı boynuzlayıp duruyor. Ne zaman baksam (iki ayda bir) ağlıyor ve dizide bir gün 3 bölüm sürüyor:)
evet o durağanlık vardı, ama sanırım bu durağanlıktan izleyicinin sıkıldığını hissettiler, bu aralar acayip tansiyonlu, hele bugün!!a bu arada, o kız çok tatlı; gerçek adı zeynep! aynı okuldanız onunla, laf yok:)
Tamam mak kızma ya:)Şahsına söylemedim ki, oynadığı karakteri eleştirdim
biliyorum biliyorum:))) o senaryonun gidişhatındandı:(( artık neva karakteri o ağlak durumdan çıktı:)
heh!!! Neva idi tamam. Adamın hep “nevaaaaaaaaaa” diye bağırmasından hatırladım. En son bıraktığımda misket çocuk aldırmaya kalkıyordu (muhabbete bak süper:) )
yok yok:)) artık dizide çok yol alındı…bugünlerde çözümlemeler oluyor, olaylar değişiyor…
Kapıyı bir açtı karşısında travesti olan komşusu ve yanında da anne ve babası vardı.!
Yorumlar çok şimdi işe gidecegim onları akşam okuyacagım. Bu arada annesi sana yaptıkarımız verdiklerimiz gözüne dizine dursun.Seni okutmak için gönderdik ,varımızı yoğumuzu harcadık sen nerede yeşil görüyorsan oraya gidiyorsun(Hocasının evi de yeşildi ya)Baba da bu arada eliyle kalbini tutuyordu.Kız kekeleyerek ama anne bu ev açık yeşil hocamın evi koyu yeşildi derken baba sendeleyerek yere yığıldı.Babaya ambulas çağırıldı beklerkende üşümesin diye travesti komşusunun getirdiği yeşil battaniye üzerine örtüldü.
Ses yine bir travestinin sesiydi ama gizem değildi.Zira adam üst düzey bir yöneticiydi işe giderken takım elbise giyiyor eve gelince kadın kıyafetlerini giyip travesti oluyordu.
Travesti mıravesti yoktu aslında gizli kamera çekimi yapmak için adam travesti gibi giyinmişti.Yok bunu sevmedim.
Eeee kız babana bir şey olsun bak ben seni yeşillere sarıp nasıl dört kolluya bindiriyorum dedi.
112yi 911i arayın, doktor çağırın, yoğun bakımı ameliyathaneyi hazırlayın.
vat a faking hell
oyyy anacığım.köprüye atlamaya gidiyorum, döncem.
döv onları büyücü. biri de bana sen şarkıcı nev’misin diye sormuştu.”he babam he” dedim.
Jülide kapıyı açtı ve koşarak dışarı fırladı. (Ölmüş olup olmadığından emin olmayan bir ruh gibi hissediyordu kendini…) Ne travestiler ne de kavgalarla uğraşacak gücü kalmamış, yorulmuş ve hayatından bezmişti. Sokağa çıktığında spor ayakkabılarının bağcıklarını bağlamadığını fark etti ama yine de koşmaya devam etti. Sokağın sonuna kadar durmaya hiç niyeti olmadığını anladı. Yaşadığı bütün bu aptalca olaylardan sonra sanki yaşadığı sokak ona düşman olmuştu. Kiralık ev aradığı o ilk günü ve elyazısıyla yazılmış ilanı gördüğünde yaşadığı heyecanı hatırladı. Daha hızlı koştu…Bira şişeleriin patlatıldığı, sarhoşların kol gezdiği, gecesi gündüzü birbirine karışmış olan bu suçlar aleminde 23 yaşında bir kıza göre yaşaması gerekenden fazlasını yaşamış gibi hissediyordu. Oysa ilk günü ne kadar umutluydu, bir şeylerden kaçmak isteği vardı içinde ilk gün. O istek şimdi yine vardı ama bu kez bir zamanlar ulaşmak istediği şeydi o. Bir zamanlar ulaşmak istediği şeyden kaçmaya çalışıyordu. Yokuşu çıktıktan sonra yavaşlamıştı. İstiklal caddesinin güven veren kalabalığına karıştığında kendini rahatlamış hissetti. Yürürken ceplerine baktı ve sigarasını evde unuttuğunu fark etti. Zaten yürürken sigara içmediğini düşündü. Ya yürümeye devam edecek ve sigara içmeyecekti ya da bir yere oturacaktı. Birden arkasından gelen tanıdık bir sesle irkildi.”Jülide!”…
hakikiinan6666 yorumu silinsin hakaret içeriyor şikayettir bu açıkça.
silmezler manson,şimdi niko gelir, hakikiinan6666, kopanisti dir der,ben aypisini tespit ettim ikisi de aynı pisiyi kullanıyo der,yönetimde buna bakar
hakikiinan6666 benim….
niye lam benim aypim hakikikikiinan6666 bi kerem, benim o
peki araba nerde
biz üç kişiydik; hakiki, inan ve 666…
yaa niye hakikilinet diye biri çıkmıyor kıskandım çok fenaaa….
üçümüz birimiz birimiz üçümüz için…
O benim, zakkum hoşafı hazırladım kendisine..
İlahi ne güldüm:)Hakikiinan6666 bizim beygirdir kesin
sörsi voltran görünümlü hakikiinan666 kostümü almaya gitti. dönecekmiş. bana da spidermanlisinden al dedim. isteyen varsa sipariş geçeyim.
bana da betmenlisinden alsın o zaman bi zamet
hafif pembe dizi part 15 başladı, duyrulur.
bakkalınızdan öz müseccel marka, recistıreytıd treydmark hakikikinan6666 isteyiniz,taklitlerinden sakınınız
bekliyoruz bakalım tarafımıza yapılan çirkin yakıştırma silinecek mi. hem alenen hem de şikayet butonuyla şikayet ettim.
mansın bebeğim, şikayet butonu bu tufeyliye işlemez, hafif uyku derin uykudadır şimdi zaten, meşgul etme yönetimi
Noluyoruz şincik. “Hakiki inanı tramvayda kıstırdılarla” mı devam ediyoruz hikayeye. Herkes kim olduğuna kararversin de ben de hikayeme devam edeyim. hakikinan ayakta kaldı. Oturtmak lazım zira.
bakiciiz artık nasıl oluyormuş o işler. hem bir şikayetin ne kadar sürede işleme alındığını da öğrenmek bakımından faydalı bir eylem oluyor bak.
oturturken azami dikkat sartfedin biyeri uf olmasın
şikayet alındı maili9.29da elime ulaşmış.
hangi saate göre manson, griniçe göre mi losencılısa göre mi yoksam tokyo saatiyle mi
silinmiş bakınız. demek ki çok önyargılı olmamak lazım. ve ilahi adalet gerçekleşti.
İlahi, adalet. Ne hoş şeymişsin sen de.Yakında öz hakiki inan piyasalara sürülücek. beyleyiniz anacımm.
yorumumu sildim, siz yakalamadan söyleyeyim. bir sinirle saçmalamışım.bu hakiki salağın gerçek inan ile hiçbir alakası yoktur. taklitlerden sakınınız.
efendi manson, yorumun silinmesi iş değil rumuzun silinmesi lâzım, bıraksınlar bu bana dokanmayan yılan bin yaşasıncılığını felsefesini şeysini
oyuna tekrar başlayayım. burası zaten film gibi, işim de yok bugün.ohhh ne güzel, bütün gün konuşup dururum.
izmir 30 derece ortalık kavruluyo
nevdalist’ cim…kalbimiz karşılıklıymış…ben şurada tepkimi belirttim, çemkirildi bana…!ama sen de gıcık olmuşsun, haklısınbu ne yahatta yani
bundan istifade edip cildine zeytinyağı sürmek gafletinde bulunan bir adet sarışın bundan mütevellit acile kaldırılır. Doktor aranmaktadır
binenelaleyh…
madem öyle sırayla bütün hafifçilerin yazılarını ayaklandıralım.hep bana hep bana yapmayayım :))kopanisti, burası da yanıyor, şekerciğim. bayılacağız.
eee ben devam ettirdim siz muhabbet ediyorsunuz.Bayrak attım kaprisliyim gidiyorum:)
denize mi gitsek napsak..
dejavuu, dur cancağazım; eylemdeyiz.türkiye seninle gurur duyuyor çığlığı isterim, ama…
lorienimmm olsaydı şimdi friuuuu friuuuuuu ıslık bilem çalardı.Tamam başla dediğiniz yerden bek de katkıda bulunurum dağıtalım burayıııı
ya bunun üstüne oynayalım lütfennnnn! çok eğlenceli olur.
evlenmeden ilşkiye giriş çıkış artık ogs ile. daha hızlı daha pratik. kuyruk da beklemiyorsunuz.
kızlar, (nevdalist ve manson)iyi ki varsınız:)
:)))Tamam başlıyorum öhmmmmKadın çığlıklar atarak sokağa fırlamıştı, huysuz ve yaşlı adam pencereden bakıyor ve olan biteni çözmeye çalışıyordu. Kadın bir elinde şemsiye diğer elinde ayakkabısının tekiyle delirmişçesine karanlıkta koşarak kaybolmuştu. Adam peşinden aşağıya indi……
sende iyi ki varsın makaleci.yalnız ogs sakat. kgs daha iyi gibi. konturum bitti ayağına yatabilirsin.
bu yorum için 27 darbali matkap etkisi derim ben. takdir ettim kendimi.
darbeli matkap…
kgs de pozisyon zorluğu yaratıyor ama nevdalist. tam oldu olacak derken bakıyorsun başaramayacaksın. çok can sıkıcı.
anacığım evir çevir benzer pozisyonlar. kgs iyidir, gel beni dinle. son kontur çok değerli olur.ogs’de haşatın çıkabilir.
yok ogs**** nonstop..
her çalışmanın serisinden yanayım. bir cinayet olsun, fuhuş olsun. profesyonel arkadaşlardan ricam bu. seri olun canımı yeyin.
ooov, kızlar kulubu..!kaçiyim, rahatsız etmeyeyim..
evlenmeden seri meri olmas…ebruyu dinlemiyor musunuz siz hiç kuzum…olsa olsa elleşmek ne bileyim kıkırdaşmak suretiylen bir nebze cilveleşmek belkiii…gerçi onu da sormak lazım, caiz midir bilemedim şimdi..
dolmuşta fordçuluk hikayeleri serisi istiyorum…
ünlü türk düşünürü ayşen gruda’yı anmak istiyorum bu noktada;-annem göster ama elletme dedi…
seri işi beni bozar. alışkanlık yapar, kopamazsın sonra. aidiyet problemim var, üstüme gelmeyin çok reca ediyorum.elleşmek caizdir sedacığım, cilveleşmek değildir.
acayipsiniz yahu:)))))))))))))
gözle taciz günah mıdır?
gözle taciz yapanın gözüne kızgın şiş sokulması gerekir diyor endırsın. haramdır.
kalpten geçirmek günahtır…
o zaman gözle soyarız , onun cezası var mı
gözle soymanın cezası has çırayla közlenmiş ateşin göze sokulmasıdır diyo endırsın.
gözler kalbin aynasıdır
o zaman kalbim mi soymuş oluyor
e tabi
yok yok kesin bu sitede virüs var.. dalga dalga yayılıyor.. bir nevi 28 gün, 28 hafta sonra filmlerindeki gibi olacak sonumuz… korkuyorum lan.. var mı bu bokun aşısı maşısı acep..
bokun deme sed ayıp, b.kun de ayıp olmasın
bilemedim kopican affet.. lan da demişim hem.. hemen kendime 100 zincir vurayım..
evet lan da demişim , l.n de bundan sonra
sörsinin hesabı açık görünüyor, geri döndü mü??
şiştt dej kimse duymasın. yazısıyla beraber gelecek.
ayol rutin kontrol mu ediyon nerden gördün. ya sabır.
Gözümden kaçmaz
alıştıra alıştıra söyleseydiniz bari durumu…şoka falan girmesin …
Yazı gelmeden haberi ifşa oldu bilene Manson.Kimse duymuş gibi yapmasın diyelim artık..
nevdalist burada, expresyon nerede…
expresyon bahama da tatilde kopican..
ovvv, süper. ben de yarın acapulco’ya uçuyorum, geçerken uğrarım selâmımı söylerim…
sesi, teli kopuk bir kemanı çalmaya çalışan âmâdilencinin akciğer kanserine para yetiştiremediği için fahişelik yapan karısının sararmış, ucuz tekstil atölyelerinde binbir lotaryen hayallerle bezeli iç geçirmelerin kahredici mesailerinde dokunmuş çiçekli pazen çarşaflarda dalgalanan allahsızlığın alnına düş’tü…
“half of sex is fear”