Her hangi bi meşreb yahut kanaat taassubuna sapmadan,insafla düşündüğüm vakit söven kadına hayranlılığım ciddi biçimde artıyor.beylelerinin şehvetlerine düşkün,kendi kendilerine işler karıştırmış, kalbleri me’sur, ruhları meşgul, nefisleri meftûn olduklarına dair düşüncem zinhar yoktur. aksine beylelerinin iltifaten teveccüh mahalli olan yüze-surata karşı söyleyeninin makbul olduğunu düşünüyom..zaten benim anlatmak istediklerimde buna meyledenlerdir.Küfrü , dilin bi icabet hazinesi olarak görmekten söz etmiyorum. ancak ilişkilerde hasseten birbirine karşı muhabbetin ve iştiyakin birlikte irtibat ve rabıta sağlamada önemli olduğunu düşünüyom.küfürden medet ummak manevi bir illet deyildir.insanlık tarihi erkeğe nasıl bir meşruiyyet tanımışsa kadın da aşikare bu muhabetten nasiplenmelidir.hakikaten de bunda şaşılacak bişey yoktur; dozunda kullanıldığı taktirde küfür en katı erkeği ya da salikleri yola getirmede kullanılacak en tesirli yollardan biridir..Kadının kendini sevmesi, kendiyle zevklenmesi hatta en tutkulu biçimde kendine hayran olması insanlık tarihi ve yaradılışı ile alakalı gerçeklerdir; yani bir erkek maslahatından mahrum yetişen kadının saldırgan cinselliğini neyle örteceğini sanırsınız? kadın kendini tanımaya başladığından beri erkeklik organından yoksun bırakılmanın ezikliği ve kıskançlığı içinde yetişir. kendine meyledişi, vücudunu keşfedip onunla haşır neşir olması hep bu sebeptendir.. erkeğin devamlı kınında duran kılıcı onda yoktur.o halde kadın da küfredecek sövüp sayacak ki, beylece edilgenliğinin verdiği rahatsızlığı bir nebze hafifletebilsin.insana, lazım olan her şart ve edebi öğrenmenin yanında iyi ve kötü halleriyle ünsiyet kurduğu için “insan” adı verilmedi mi? o halde küfrün nimetinden mahrum edilmiş kadına ulûhiyyet izafe etmek bence fesatlıktır.Hatta beylerinin zaman içinde hidayete erdiklerini bilem bu gözler görmüştür..