KADINLAR VE ŞAİRLER
Bu ifadeyi bir şairle yapılan bir röportajda okumuştum: “Kadınlar şairleri sevmezler”. O zamanlar anlayamamıştım bu sözü. “Nassı yani? Sen kalk kadınlar için şiir yaz. Onların (belki de sadece uykusuzluktan dolayı) hülyalı bakan gözlerinde bile ummanları gör, ondan sonra seni sevmesinler! İnanmıyorum!” şeklinde bir tepkim olmuştu.Fakat zaman geçtikçe bu sözün aslı, zihnime soğuk su gibi sızdı. Yaşanacak ve görecek şeyler varmış demek ki! Anlamadığınız sözleri hemen unutmayın, saklayın. İlk duyduğunuzda anlamadığınız sisli ifadeler, zamanla zihninizde, gevşek bohçalar gibi çözüleceklerdir. Bunu derim başka şey demem!“Kadınlar şairleri neden sevmezler?” sorusuna “iç ürperten” cevaplar aramadan önce soruyu “kadınlar şiirleri neden sevmezler” diye okumamanızı, “kadınlar şairleri neden sevmezler?” diye doğru bir şekilde okumanızı tekrar rica ediyorum.Yoksa ben nadir de olsa şiir okumayı seven sıra dışı kadınlara rastladım! Özellikle kadınların kendilerine şiir okunmasından çok hoşlandıklarını da düşünüyorum. Bundan bir kuşkunuz olmasın, ama kadınlar, şairleri pek sevmezler; bundan da kuşkunuz olmasın!Kadınların şairlere beslediği “soğuk” duygunun sebepleri neler olabilir? Kısaca aklıma gelenleri sizlerle paylaşayım: (Bu yazıda, şairler erkek ve muhatapları da kadınlar olarak ele alınacaklardır.)Size baktığını farkına vardığınız, ama size değil de sanki sizin ötenize baktığını sonradan anladığınız bir erkek, sizi ne derece heyecanlandırır? Evet, gözlerini, sizin ışıl ışıl parlayan, hayat dolu gözlerinize dikmiş ama aslında sanki başka bir resme bakıyor gibidir. Böyle bir durumda, bu kişi sizinle değil sizin ona hatırlattıklarınızla ilgileniyor demektir. Bu kişi, size baktığında sözgelimi yağmurlu bir sonbaharı görüyor olsun; her seferinde bunu yapan ve görünüşte size, ama gerçekteyse kendi hayaline dalıp-giden birisiyle ne kadar sık görüşmek isterdiniz? Siz, ona cenneti de hatırlatsanız, dünyaya, sizin yanınıza dönmesini ve sizinle ilgilenmesini istemez misiniz? Evet, size bakıyor gibi durur. Ama gördüğü şey siz değilsiniz. İşte şairler bu adama benzerler; şairler, kadınların kendilerinden çok, kadınların onlara verdikleri baştan çıkarıcı ilhamlarla, kadınların ve genel olarak etraflarındaki insanların ve eşyaların ötesiyle ilgilenirler. Oysa kadınlar, ilginin merkezinde olmayı isterler.Bir kadın için bir şaire ilham vermek, başlangıçta yürek hoplatan, hoş bir deneyimdir, ama ya sonraları? Şairinizin, sizin verdiğiniz ilhamlarla değil, sizinle ilgilenmesini istediğinizde, beklediğiniz o sıcak, romantik ve hak ettiğiniz tepki gelmezse ne olacak? Nur topu gibi şiirler doğacak, ama ilişkiniz size odaklanmış olmayacak. Ne kadar sıkıcı değil mi?Kadınların şairleri sevmemelerinin ikinci sebebiyse şu olabilir: Şairler, her an her yerde ilhama açıktırlar ve onlar, her insana, her kadına, farklı tonlarda ama benzer duygularla yaklaşabilirler. Çünkü algıları duyarlı bir anten gibi evrene ve bütün insanlara açıktır. Her kadına sıcacık aşk şiirleri yazmazlar ama başka kadınlardan da masum ve çocukça bir şekilde ilham alabilirler. Hatta her kadın, bir şaire kendi ilham perisini hatırlatır da diyebilirim. Fakat böyle de olsa, kadınlar bu türlü bir paylaşıma karşı ne hissederler? Tahammül edebilirler mi? Bir şair sizinle olacak, ama kentin bir yerinde rastladığı başka bir kadın için de şiir yazacak veya o kadının ilham ettikleriyle bir şeyler üretecek. Bunlar aşk şiirleri olmayabilirler, ama en nihayetinde, yazılanların sebebi, başka bir kadındır.Kadınların şairleri sevmemelerinin başka bir sebebi de, şiir yazmanın emek istemesi ve mesai saatiyle sınırlanmayan bir çalışma süreci olmasıdır. Tabiî ki piyasada müzik eşliğinde okunan ve benim yüreğimde ürperti yerine “midemde kaynama” yapan “arabesk” bile olamayan sözlerden bahsetmiyorum. Bendeniz bir gün bunlardan yazmayı denemiş ve televizyonlarda “şiir” diye okunan şeylerden 5 tanesini on dakika içinde döktürmüştüm! Bu konudaki rekorumu yine ben kırmak isterdim ama bana göre anlamsız bir şey olacağı için bu çabayı göstermekten vazgeçtim.Ben, Sezai Karakoç, Attila İlhan, Federico Garcia Lorca, Aragon gibi şairlerden söz ediyorum. Bu ustaların şiirlerinde yoğun bir emek vardır. Bir şiir üzerinde için geceler, günler, aylar veya yıllar boyu çalışabilirler. Hatta Yahya Kemal Beyatlı, bir şiirinin, yazıldıktan 20 yıl sonra yaptığı küçük bir değişiklikle “artık tamamlanmış” olduğunu hissetmiştir. Şiirleri üzerinde çalışan şairler, sizce kadınlara ne kadar zaman harcayabilirler? Düşünün ki bir şair sizinle yemek yiyor. Aklına gelen ilhamları bir an önce kâğıda dökmek telaşı içindedir, sizden çok ilhamlarıyla meşguldür veya zihni daha önce yazdığı bir şiiri mükemmelleştirme çabası içindedir. Aslında her şeyin sebebi ve kaynağı siz olsanız bile, o şairle yemek yemek ne kadar keyifli olabilir? Kendinizi sonu gelmeyen bir araştırma ve merak sürecinin içindeki bir denek gibi hissetmez misiniz?Bu yanıyla şairler, matematikçilere benzerler; bir matematikçi mesleğinde ne kadar iyiyse, o kadar yalnızlaşır ve içine kapanır. Şairler de bir bakıma öyledirler. Onlar sizinle zaman geçirmek isteseler de, ilhamları onları kâğıda ve kaleme çağırır.Bir şaire âşıksanız, bir gün ona ilham vermemeyi özlersiniz.Bir şaire ilham vermek, zamanla size onu başka sevgililerle tanıştırmak gibi gelir!Nerden mi biliyorum, ben de şairim de ondan!www.radyocu.com
yorumlar
Elinize sağlık sayın şairimiz.Sizlerde haklısınız. Her çiçekten bal almak varken bir tanesinde takılı kalmak bir nevi kendini nimetlerden mahrum etmek gibidir.Bence her şeyin temelinde bakış açısı, kabullenme ve hazmetme yatıyor. Eğer ben veya bir kadın bir insanı yani karşısında ki şairi, erkeği öyle kabul etmişse ve bu onun işi, geçim kaynağı veya zevki ise o zaman kabul ettiğimiz gerçekleri uygulamamız gerek diye düşünürüm. Tabi karşınızdaki kişi en azından sizinle olan özel zamanlarda bunun hakkını veriyor ve sizin şair olarak her şeyden ilham alabileceğinize rağmen özel olduğunuzu hissettiriyorsa, aklı başında insanlar için sorun olmaz diye düşünüyorum.Yine de ben burada şairlerin kendilerine çıkış yolu yaratmak için yakaladıkları bir genelleme olduğunu düşünüyorum özür dileyerek. Çünkü sorun bence kadın ve onun kabul etmemesi değil. Çeşitli yerlerde de “her ne kadar kadın baz alınmış olarak gösterilsede” şairin her şeyden ilham alabileceği belirtilmiş. Tabi şair kadına “kadınların ve genel olarak eşyaların ötesiyle ilgilenirler” cümlenizde belirttiğiniz gibi bir eşya gözüyle bakıyorsa ve kadın da bunu hissediyorsa tabi ki kadın o erkekle, şairle beraber olmak istemez.Yukarıda ki çıkış yolu ve genelleme kelimelerim de anlatmak istediklerime de açıklama getirmek isterim.Genelleme derken, şairliğin haricinde de yoğunluğa sahip işler ve işi her an yanında gezen bir sürü insan var. Önemli olan birlikte olunan özel anların nasıl geçirildiğidir. Niyet burada önemli yani :)Çıkış yolu derken de, örnek olarak bende “şairler kadınları neden sevmek istemezler” diyeceğim. Neden mi ? Çünkü herkeste hadi haklarını yemeyelim çoğunda aynı şeyleri hissederler sadece hissettiren temalar farklıdır. Obje farklılığı yani. Belki de kendilerini paylaşmak, sabitlemek ve bağlanmak istemiyorlardır. Sakın eğer öyleyseniz “ama ben evliyim demeyin” çünkü evliliğin ne amaçla yapıldığı önemlidir bence. Şahsınız için konuşmuyorum ama çoğu insan bizim toplumumuzda evlenmek gerek diye evleniyor ve gereği yerine getiriyorlar maalesef.Birde yemek örneğiniz için aklıma birşey yazmak geldi ve kendi kendime güldüm. Nedeni ise dedim ya “insan isterse herşeyi yapar, mühim olan niyettir” diye, ona güldüm. Güzel, yemeğe kağıdınızı kaleminizide getirin. Zaten sizi kabul eden bir insansa bundan zevk alır. Özellikle de paylaştığınız için. Hem belki size gelen ilhamlarda fark edip ama adlandıramadığınız birşey için onunda yardımı dokunur ve çok hoşlanacağınız bir fikir verir. Ne dersiniz ?Bence çok hoş olurdu. :)Kısaca bu kadar genellemenin bir şairde çok dar bir bakış açısı doğuracağını ve belki yazdıklarınızı haklı çıkarabilecek birçok kadın için geçerli olsada, geçerli olmayacak kadınlar içinde büyük haksızlık ve kırıcı bir bakış olduğunu düşünüyorum. Bence şairlerin de dönüp kendilerine acaba biz paylaşmak ve gerçekten birşey vermek istiyorumuyuz diye sormaları ve kendilerinle cesurca yüzleşmeleri lazım. Tabi bu tüm insanlar için geçerli.Konumuz şairler ve kadınlar olduğu için bende hep onlar üstüne konuştum ve genelleme yaptım 🙂 direk olarak şairler diye. Tüm şairlerimizin ve kadınlarımızın da Allah yardımcısı olsun bu arada. :)Duygu yüklü bir yazı tekrar elinize sağlık.Saygılarımla
Selamlar Hypatia,bu yoruma şapka çıkarmaktan başka bir şey elimden gelmez. Cevap yazayım diyorum gözüm almıyor. Bu cevaba “nasıl cevap yazılır? Yazdıklarım gereksiz olmaz mı?” diye düşünüyorum. Ama durun bakalım yapıcaz bir şeyler. 🙂 Şimdilik, size bir şarkı göndereyim bari.Yusuf İslam (Cat Stevens): Peace Train-Barış TreniSaygılarımla
Teşekkür ederim. çok naziksiniz…Bunlar benim o anda aklımdan geçenlerdi. Çünkü ben insanların gerçekten isterlerse her şeyi yapabileceğine inanırım. Burada niyet önemlidir. Çünkü yazınızda sanki şairler adına bir kaçış, bir bencillik belki de bir bağlanma ile sanki herşeyden mahrum olacaklarmış gibi bir korku duyduklarını ve kaçışı da tüm bunları gizledikleri ve bedelini başkalarına ödettikleri gibi algıladım açıkçası.Eğer kişiler bazı şeyleri karşılıklı kabul ederlerse zaten sorun olmaz diye düşünüyorum.Yani benim bakışım bu…Şarkınız içinde teşekkür ederim, size başarılar dilerim.Saygılarımla
“her kadın bir rus şaire aşık olur” diye bi kitap var ama..
Selamlar,Redogre,Yorumun için teşekkür ederim ve şöyle derim.Bir şaire aşık olmak başkadır, onunla yaşamak daha başkadır.Aşık olan kişi onu olduğu gibi kabul ederse, o ayrı konu.“Sanatçılar güzel olan herşeylerini eserlerine koyarlar. Bu yüzden, sanatçılarda pek güzel bir şey bulamazssınız.” Lord Henry (Oscar Wilde’ın yazdığı “Dorian Gray’in Portresi” adlı romandaki ikinci baş karakter)Saygılar
Selamlar,ya böyle bir yazıya nasıl yorum gelmez. İnanmıyorum ya? Burada kesildi. A a a a a a!Yani rekor kırmak değil maksadım. Hafif camisaı bu yazıya ilgisiz kaldı. İnanamıyorum!Saygılar
çok enteresan sayın radyocu!bunda inanamayacak ne var ki! gayet normal bir hadise bu!”şiir, şair” gibi popülaritesi düşük iki sözcükten müteşekkilyazınızın bu kadar yorum alması bile muhteşem!”has şiir” kitabı bin adet satarsa, göbek atmaktadır şair ve yayıncı. klişe ifadeyle: acı ama gerçek budur.vakt-i zamanında müteveffa naylon vicdan’ın “şiir” üzerineistemeden polemik kasırgaları yaratan son yazısını da mıokumadınız?şiir dedikçe, şiire neden yasak konuluyor dedikçe, tekme tokat hizaya çekilen, ucuz kahramanlık yaptığı suçlamasıyla damgalanan… ne diyeyim daha…son bir “çalışmamı” aktarayım yazının mana ve ehemmiyetine binaen o halde…buyrunuz sayın şair-radyocu arkadaşım… muhabbetle…ezan gibi cümlelerin solgun dudaklarındagittiğin bu şehirdeki öksüz kaldırımlardayakamozlara aldırma bir ateist küfrederkenmutlu ülkenin mızmız çocuklarınaderbeder bir derebeyidir aslında ellerimizuzanınca usulca toprağasakın bakma ardına üşürken geçmişinelimizde kalan hatalı fragmanları çekyatağında akan bir ırmağın üstüneeritilmiş kanlı toprakların çığlığınıtrapezcinin ürperten boşluğa atlayışından
Teşekkürler,Mefkud.Saygılar
ressam severim ama saiir sevmem erkegin romantik olani beni boguyor …ben matematik kafali adam seviyorum….biraz metafizik,biraz esoterik ve fictionssssssssssss siir miir uuffff ,,,ama bukowskiyi severim heheheh.-))))))))
Zez,Romantik erkekle, şair başka kavramlardır. “Nassı yani?” diyebilirsiniz ama öyle. Şairler, şiir yoluyla bütün duygularını başka bir mediuma-ortama aktardıklarından, onları kaba bile bulabilirsiniz. Ama romantik erkekler, genellikle şiir yazmayan tiplerdir. Ha, şiir yazdıklarını iddia ederler. Ama yazdıkları, cikletlerde çıkan tekerlemelere benzerler. BU tipler, duygularını daha çok hareketleriyle dışa vururlar, bu da sizi bayabilir. Ama şairler, başka bir alemdirler. Sözgelimi, çok ünlü bir şiirine ilham olan bir kadın şaire gelir ve ona “neden daha önce söylemedin? İşte seninim” der. Cevap nedir? Şudur: “Ben bu şiiri yazdıktan sonra, çok geç. Herşeyimi ona aktardım. Sana bir şey kalmadı.” Sizce bu romantik bir cevap mı? Hayır. İşte şair budur. Romantik bir erkek olsa, başlardı edebiyata. Bilmem iyi örnekleyebildim mi ayrımı?Buyrun o şiiri okuyun burdan. Şairimiz bu şiir 20 yaşında yazmışŞairler, habire şiir okuyup serenat yapan ve ortada baygın-baygın gezen kişiler değillerdir. O bazı filmlerde verilen şair imajıdır. Şairlerin pek çoğu, düşünürdür, felsefeden, hayattan anlarlar. Şiir de sadece ilhamla yazılmaz zaten. Fikir, emek, zihinsel çaba da gerektirir. Yoksa ben de şairim. Elimde kâğıt-kalemle, hangi çiçekten ilham alayım diye gezmiyorum laf aramızda.Sıkıcılıkları, baktıkları şeylerin aslında ötesini görmeye çalışmalarından gelir. Ha o da önemli bir özelliktir ama kadınları bayabilir. Bu açıdan fazla belli etmeyeceksin aslında nereye baktığını. :)Kısaca, şairlere haksızlık etmeyin diyorum.Saygılar
insanlarımız ne zaman kategorik düşünmeyi bırakırsa,belki o zaman…şairlik, şairanelik ve sulu romantizm…elma, armut, ananas…nasıl ki, bir vakitler yeşil parka giyene solcu dendiyse…üç şairle birlikte çalışma şansına sahip oldum.hiçbiri de cıvık, sulu romantik değillerdi.hayata şairane bakmasını bilen düşünürlerdi sadece.hayatla ve insanlıkla problemi olan ve bu problemihiç alışılmadık dizelerle söyleyen “sıradan” insanlardırşair kavmi…
çok ayıp bişey söyleyeceğim, içimden geldi ne yapayım… deveye diken hesabı biz kadınlar kendini yerden yere vuran erkeğin peşinden koşturmaya bayılırız… yaramaz abicim öyle kadına ilgi gösteren erkek… kadını bozar… bakın çevrenize salya sümük ağlayan kadınlar hem itilir kakılır (fiziksel olarak algılamayın)hem de bir taraftan aşkıııııımmmmmmm aşşşkıııııımmmmm diye sızlanır durur adamın ardından… ne kaba bir yorum değil mi? hepinize kucak dolusu sevgiler….
tuna kiremitçi gibi biri olmaktansa asın beni hakim bey !
Selamlar,Mefkud,şairler ve romantikler diye bir ayrım olduğuna inanıyorum.Lorienn,acayip bir yorum yani. Bir kadın olarak siz böyle yazarsanız, erkekler ne yapmazlar? :)Sahinden,Şairlerse mızmız olmazlar.Ünlü bir şair, zamanında şöyle demiş: “Şiir yazmayı bırakalım, artık ideallerimiz için savaşma zamanı!” Adam gitmiş savaşa girmiş.Oturup da ağlamamış.Bu arada ben de Tuna Kiremitçi’yi mızmız buluyorum. Belki de sadece aldanıyorum.Ayrıca ünlülerin evliliklerine güven duymam. Çünkü sanatçılar, hırçın, farklı ve zaman zaman tutarsız insanlardır. Evlilikle işleri zor.Velhasılı, şair deyip geçmeyin derim.Saygılar
yorumları okumadım sadece şunu söylemek istiyorum şiir seven kadınlara nadir rastlamanız şaşırttı beni.şiir sevmediğini söyleyen insanlarda şaşırtıyor gerçi.neyse o ayrı konu..ben iyi bir şiir okuduğumda …. daha doğrusu şöyle söyleyeyim şiiri okuduğumda şairin tukusunu hissedebiliyorsam eğer, elimde olmadan içten içe o şiirin benim için yazılmış olmasını isterim.hem de öyle böyle bir istek değil bu.neredeyse kıskanırım o şiirin ilhamı olan kadını.ama yazınızı okuduktan sonra düşündüm de haklısınız galiba ilham kaynağı olmak bir yere kadar tatmin edici olur.sonra ha masada tuzluk ha ilham ne farkeder. 🙂
Selam Sweetpea,ilham kaynağı olmak güzeldir. Yaşadığım bir şey değil. Bir kadın çıkıp da benim hakkımd aşiir yazmadı.:)Fakat kadınalrın şiirle çok ilgilenmediklerini düşünüyorum. Bir keresinde bayan bir şairle televizyonda yapılan bir röportajı seyretmiştim ve çok etkilenmiştim. İlham perisi gibi birisiydi.O günden beri ne şiir okuyan bir bayana, ne de şair bir bayana rastlamadım. Belki de benim için iyi oldu. Sanırım özellikle şair bir bayan beni çok etkilerdi. Demek ki zor bir sınavdan bir şekilde korunuyorum. :)Saygılar
bugüne dek tanıdığım XX kromozomlu canlıların (okul arkadaşı -orta, lise, üniv.-, iş arkadaşı, sevgili, eş-dost)büyük bir yüzdesi (%75) şiire “soğuk”tular.bu elbette çok şahsi bir istatistiktir.bayanlar cenahından şiir üzerine sağdan soldan “negatif” duyumlarım(ız), şiir dergilerinin uzun soluklu olamayışı,şiir kitaplarının baskı adetlerinin yerlerde sürünüp de, yüreğinin uçtuğu yerden hoplat beni türü”yaşam guru”larının cıvık edebiyatımsı kitaplarının “çoksatar”haline gösterilen ilgi, gamzeli ex-copy writer’lerın “duygu dolu aşk meşk” kitaplarının ezberlenmesi…endo plazmik televizyon kulları kadın kısmı, şiiri ve şairinşiirsel aşk söylemini gıptayla izler her hafta aynı saatte ama “gerçek hayatta” kendisini şiirinin öznesi yapan şaireya da şiir yazmaya hevesli “erkek arkadaş”ının şiirselsöylemine bir süre sonra burun kıvırabilir.şiir ve şairanelik karın(ları) doyurmamaktadır.düşünsel boyutu derin duygularla bezemeye alışık olmayan ve sığ duygu denizlerinde kulaç atmaya alışmış, şiiri edebiyat derslerinin demir leblebi sınıfına sokturan aruz vezni işkencesini edebiyat dersi diye kakalamaya çalışan maarif yetkililerinin payını da gözden uzak tutmamak lazımdır bu “mesafeli” duruşta.göçebelik tozunu yakasından silkememiş okumayı sevmeyen bir toplumun kitap okuma oranının düşüklüğü içler acısı haldeyken, belli bir okuma-düşünme ve soyutlama becerisi isteyen şiire “kadın kısmı”nın uzak durması hiç de şaşırtıcı değildir aslında.azgın zihin oluşturucularının iki kuruşluk hayatımızı körkütük ettiği yerde, popüler kültürün boyunduruğunda nefes alan XX kromozomlu canlıların duygularının rafineleşebilmesi; edip cansever, cemal süreya, turgut uyar, yahya kemal, ahmet muhip dıranas ve benzerlerinin şiirlerinin ayıltıcı tadına varabilmeleriyle mümkün olabilecektir.bence…
yaw siir severim….sair sevmem okadar ;-)))))atilla ilhanin siirlerini cok severim mesela ama asla ona asik olamam bu bunungibi siii………….arti siirin anlattikleri onlarca sayfanin anlattiklarindan cok daha etkileyicidir…fakat her siiri sevmemsiir dedigin enigma gibi olacak…yazanin zekasini göreceksin icinde ….siir salt ask mesk olmayacak…yasami sorgulayacak……..mesela ben ömer hayyam ve halil cibran asigiyimdir ayni zamanda … beyinlerini ve ifade edebilme yeteneklerini cok etkileyici bulurum itiraf etmeliyim.
Kadınlar şarlatanları sevmezler.Çok zorda kalırlarsa kullanırlar, işi bitince de atarlar, niye sevsinler?Hokkabaz sevseler daha iyi!
Valla sayın @Orlando Furioso, yorumunuzu tuttum ve gülümsedim.Aslında gerçekten öyle. Çoğu zamanda kadınlar belli süre sırf bazı duygusal eksikliklerini gidermek amacıyla katlanabiliyorlar ama gözlerinin açılması çok sürmüyor. Sanırım kullanmak adına aklıma gelen bu düşünce sizin yorumunuzla uyuşacak.Sevgiler
Gözleri zaten açık, efendim :)Dediğiniz gibi, sadece belli bir süre için bazı eksikliklerini gidermek için kullanırlar ve atarlar. Eşyanın tabiatı denir ya hani..Basit aliterasyonlarla, kıçıkırık kafiyelerle üç beş kelimeyi bir araya getiren adamı üstün insan zannedecek kadına acırım ben.
:)Aynen @Orlando Furioso, eşyanın tabiatı…Acımayın, dedim ya olur bazen, ama açılır kör gözler.
Kör değildir de o gözler, bir dinlenme an’ına denk gelmiştir, uyku halidir vs, odur hepsi :))
işte vardır altta birşey…:)
her neyse, geç olmadan açılmışsa sorun yoktur, altta ne vardı diye merak etmenin manası yok 🙂
“Eşdeğeriyle yanyana yürürkenCehennem sokağında birey olmak,Ve en inceldikten sonraİlkel sözcüklerle konuşmak seninle.Saat beş nalburları pencerelerdenMadeni paralar gösteriyorlar,Yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,Bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.Hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başkaKeşke yalnız bunun için sevseydim seni.”en azından cemal süreya’ya haksızlık etmesek…”basit alliterasyonlar, kıçıkırık kafiyeler”le şiir yazanlar vardır.edebi değeri tartışma götürmez şiirleri de bu hengamedeharcamasak iyi olmaz mı?elma-armut meselesi…
Şarlatanlık dediğim okur’un şair’e bakışıyla değil, şair’in kendisine bakışıyla ilgilidir.
ne şairlere ne divan edebiyatına ne de kadınlara haksızlık etmeyelim.şahsım adına ben şiir severim şairi de severim. şairlerin sahip oldugu yaratıca güce hayranım bunun ilham kaynagı olmak olamayı istemek ya da istememek bunu kadınlara vurmak anlamsızdır.ama şair güzeli bilir güzelin güzeline giden yolu da bilir. üç beş aliterasyonlu sözcükle şiir yazanları zaten şair statüsüne almak anlamsızdır.şiirin tadını bil(e)meyenlerin şiiri sevmemelerini de anlayabilirim ama; kadınlar şiiri sever,hele bizim gibi kadınlar;şairleri de sever.bir göl güle düşersegöl degil de gül bulanırgurbet sende pamuklanırsagece aya ordan doğarşiir acıya çullanır… küçük bir alıntı üstad Hilmi Yavuz’dan
Selamlar,uzun zamandır yorum yazmadım, bayağı giydirmişsiniz şairlere. :)Orlando Furioso ve Hypatia’ya da bir cevap yazmak şart oldu:Neymiş? Kadınlar şairleri kullanırlarmış vs. Yahu şairler buna izin verirler! Bir insan mutlu olsun, rahatlasın diye. “Şairi kullandım” diyen kişi, kârlı bri alışveriş yapmıştır sadece. İki taraf da kazanmıştır. Budur! Ne mutlu size gerçek bir şairle kısa da olsa biraz zaman geçirebildiyseniz.eLf03, sana da derin yorumun için teşekkür ediyorum.Mefkud, sana da teşekkürler. Demek ki hafif’te şiiri önemseyenelr varmış. Ne güzel!Size nostaljik bir şarkı. Arabesk bulacaksınız belki ama ben Ferdi Özbeğen’in sesini ve yorumunu güzel bulurum.Ferdi Özbeğen: Ağla Hâlimesaygılar
Bir de şu röportajı yapan şaire sorabilseydik keşke; neden kadınlar şairleri sevmezler? diye..
Hayat ne bir şiir nede şarkıdır.Hele ki romantizim hiç değil.Kadınlara sataşıp da pirim yapmaya çalışmayın.Var olanın yanınızdaki’nin kıymetini bilin yeter.Eğer içinizden şiir yazmak geçiyorsa uzaklara gitmeyin.hayatı,yaşamı iyi ve kötü günde diyerek bir ömür boyu olsun diye ant içtiğiniz sevgili eşinize yazınız.O zaman o şairi değil kadınlar bütün dünya ayakta alkışlar.
Kadınlar şairleri sevmezler ama sevdiklerinden şiir dinlemeyi severler, sevmedikleri şairlerin şiirleri bile olsaya da kadınlar beğendikleri kişinin o duyguları taşımasını isterler, o duyguyu taşıyanı beğenmeyebilirler :))
Selamlar,Exspresyon, hangi röportaj? Anlayamadım.Akoni, cevabım geç geldi ama: Ben kadınlara niye sataşayım? Onlara sataşarak elde ettiğim prim, beni geçindirir mi?Aggali,sevdiğimizle sevenimiz genellikle başka olduğu gibi, şiir okuyabilenlerle sevdiklerimiz de başkadır. Nerde öyle devlet? Her ikisi de aynı kişide olsun be yav!Yorumlar için teşekkürler.Saygılar
radyocu ben de seni ariyordum dur bir yere kaybolma lütfen…
Burdayım.
sen geldin ama suguri gitti
@Radyocu;röportajını okuduğun hangi şairdi? ben ondan söz ediyordum.yoksun buralarda, bence daha sık gelmelisin hafif’e…
Selamlar,Şairin adını hatırlamıyorum. Çok uzun zaman oldu. Ama bu ifade aklımda kalmış.Yurt dışı gezilerimden dolayı fazla yazamadım. Çok şey birikti ama. Bakalım nolcek.Saygılar
Aşık olduğun kişiye çok uzun bir şiir yazsan ve bu dünya rekoru olsa, bütün dünya bilse bu şiiri yine de bir kadına sorduğunda şiiri yazan değil, uğruna şiir yazılan kişi olmayı tercih edecektir. Bence kadın ve erkeğin en belirgin farkı budur.
kadın ve erkekte bula bula en belirgin fark bunu mu muldunuz
evet
büyüksün baba…
Ayıbettin kop senin çıkarımlarının yanında benimki bir şey sayılmaz.
rica ederim
Selamlar,uğrunda şiir yazılması da güzel, bir şey için veya birisi için şiir yazmak da.Fakat, bana fena hâlde çekici gelen şairdeki farkındalık.Uğrunda şiir yazılan çoğu kişi, kendisinde olanları veya ne gibi çağrışımlara sebep olduklarını genellikle bilmiyorlar. Ama şair, ne gördüğünü ve ne hissettiğini biliyor.Ondan şiiri aşktan daha çok seviyorum. Şiir olmasa, aşk kalbin kuytu yerlerinde kalacaktı derim, başka şey demem. Ne demiş radyocu “aşıkları görünce gözlerim dolmaz, gözlerimi dolduran şiirdir. Çünkü başkasının aşkını bize duyumsatan şiirdir, aşık olanın hâli değil. Görmek başkadır, duyumsamak başkadır.”Saygılar
en iyisi aşk hakkında şiir yazmak ikisi iç içe geçer böylece:=)
Sairleri olmayan bir millet yok olmaya mahkumdur. Ben bunu bilir bunu söylerim. Kadinlarin sair sevmedigini de ilk sizden duydum…
Selamlar, BESTLOSER VE XNICOX,Yorumlarınız için teşekkürler.Bestloser,Aşk şiiri de yazsanız, kadınlar sürekli ilgi isterler. Bir şii ronlara yetmez. Haklılar da.Xnicox,İlla ki şairleri seven kadınlar var. Ama daha, çok uzaktan sevdiklerini düşünüyorum. Şairler, kadınların kendisindne çok, verdikleri ilhamlarla ilgileniyorlar. Meslek hastalığı. :)Saygılar
Bu yazıyı ne kadar çok kişi tutmuş. Bunun farkına yeni vardım.Teşekkürler Türkiye 🙂
O tutanlar tek kişi, bir kaç kişi var orada, Radyocu..
Merhaba,ben resimleri saydımdı. 🙂 Diğer yazılarda bu kadar resim yok idi. :)Saygılar
Şiir yazan Şair sevgilimi çok seviyorum…Beni bana anlatmasını,her cümlesinde her duyguyu bana yaşatmasını,aşkımızı duymayı çok seviyorum.Yazınızıda sevdim Radyocu.
evet haklıyız…
Şiir ve Kadın çok ilgililer. Ama bu ilgiyi kuran kişi şairler oluyor.”Cümleyi okuyan başkasıdır, kendisi değil” ifadesinin özetlediği şey bu olsa gerek.Büyük bir şair, sevdiği kadın için şiir yazmış. Kadın da bu şiiri duyunca: “İşte Geldim” demiş.Şair demiş ki: “Keşke ben bu şiiri yazmadan önce gelseydin. Sana bir şey kalmadı artık.”Ne ilginç kişiler yahu bu şairler. 🙂
öğrenilmiş bir durum var şairler hakkında, hatırlıyorum şiir yazan ve ağlayan erkekten uzak duracaksın, dikkatli olacaksın derlerdi!
hem şiir yazarım hem ağlarım vay sevgilimin haline desene…
hurafe haline gelmiş:)
Galanthus,Şairleirn tehlikeli yanları vardır. Mesela finansal zekaları zayıfıtr. Bu da para yönetiminde zaaf veya zaman zaman parasızlık anlamına gelebilir. Ama şiirde ne kadar kaybolduğuna bağlı. Bazıalrı şair yanlarını kontrol altına alırlar. Çünkü iyi bir aile babası olmak veya diğer sorumlulukları ihmal etmemek için. Şiiri defa ederler. Seçimler….
DÜZELTMEGalanthus,Şairlerin tehlikeli yanları vardır. Mesela finansal zekaları zayıftır. Bu da, para yönetiminde zaaf veya zaman zaman parasızlık anlamına gelebilir. Ama şiirde ne kadar kaybolduğuna bağlı. Bazıları şair yanlarını kontrol altına alırlar. Çünkü iyi bir aile babası olmak veya diğer sorumlulukları ihmal etmemek için. Şiiri feda ederler. Seçimler….
Kadınlar şairleri sevmezler, demek. Çok merak ediyorum. Şairler kadınları severler mi peki…Yoksa onlara baktıklarında alınan ilhamı mı severler…Geçenlerde bir edebiyatçıdan da işittim: Mecnun, karşısındaki Leyla’ya ‘Ben ne yapayım seni; ben senin hayalini sevdim’ diyor.
Bu lafı gerçekten söylemiş mi yaa.Ayıp be..
Adı üzerinde “Mecnun”. Olur mu olur? Onun da Zahir i oymuşZahir, Paulo Coelho’un güzel bir romanı. Öneririm.
Bugünlerde bu yazımı daha da sevmeye başladım.
DENİZİN DELİSİUnutmak mı?Delisin…Gitmesemde bekler orada deniz.Gelirsem, bilmelisinBenim beklememdir burada deniz.Gitmek gibi geleceğimDenizin delisineDelinin denizi gibiO ne kadar giderse…O.AsafBoyle yazan bir adam sevilmez mi hic..
Özdemir Asaf,aslında tam olarak kalpten yazmıyor.Daha çok akıl oyunları var.MAtematik denklemlerine beznyiro yazdıkları.Sezai Karakoş veya Attila İlhan şiirselliği görmedim onda.
Tamam kadinlar, Radyocu nun sectiklerini sevsinler o zaman..
PILLIBEBEKKUYUDA,kalbimi kırıyorsunuz yau. Ben sohbet ediyoruz diye yazdımdı. İsteyen istediği şairi okur. Ama Özdemir Asaf daha çok özlü sözler yazıyor diye düşünüyorum.
Cekiciligi oradan geliyor zaten, kirilmasin kalbin..Ben de sohbet ediyorum..
benim zenith marka lambalı bir radyo var hacı,bozuldu şuna bi bakıver.neyse masrafı hallederiz.hem napcan sen kadınlar şairleri severmiş sevmezmiş o kadınların sorunu.şu ara sarmışım şiire filan ,ah nazım yazıp pirayeye şiirleri vermeyecektin bana bu şiir merakını .cahit sıtkı seni anmadan geçemiyeceğim.sizsiniz en büyüğü
PILLIBEBEKKUYUDAok sohbet ediyoruz. sorun yok. :)HARITAMETOTDEFTERIne yapalım size de kolay gelsin…ahan da seslendirilmiş şiirlerim ve yazılarım: