bildirgec.org

sevgililer hakkında tüm yazılar

KİMSE OLMADIĞINDA

mavilikler | 11 January 2011 09:04

Bir masada karşıkarşıya oturmuş sohbet ederken seninle, çay fincanlarımızdan dumanlar tüterken…

Tüm dünya ikiye ayrılır: Masamız ve gerisi diye…

Yalnız ikimizin olmasından daha güzeldir aslında çevremizde birilerinin bulunması. Onların varlığı bir ayna olur, bizi daha çok vurgular birbirimize… Onlardan herhangi biri olmadığımızı duyumsarız.

Çünkü böyledir insan doğası… Aynalara ihtiyaç duyar. Benzerler arasında farklılığımızı yansıtan bu aynalarda kendimize ve birbirimize baktıkça daha bir güzelleşir gördüğümüz.

UZATACAK ELLERİNİ

mavilikler | 29 November 2010 09:33

Bu duyguyu kaybetmemeliyim. Nerden geldi böyle birden?! Nasıl anında günlük güneşlik etti her yeri?.. Bilmeliyim… Ki kaybettiğim zaman yeniden çağırabileyim yanıma.

Şu serçeler mi getirdi yoksa onu bana? Kollarımı okşayan güneş… Karşı banktaki sevgililer… Onların az ötesindeki şu ayyaş adam… Evet, evet… En çok da O… Kalbimdeki bu ılıklığı en fazla O’na bakınca duyuyorum çünkü.

Ayağının dibindeki şişe yarılanmış… Meydan okuyan bakışları üzerindeki paçavraları görünmez ediyor, onları da o meydan okuyuşun bir parçası yapıyor sanki. O’na bakan biri sadece gözlerini görebilir. Onlardaki karanlıkta yeni baştan tanımlar her şeyi. Şu sevgililerden çok daha fazla şey öğrenir o karanlıktan.

aşk adası ve dünyanın kalpleri

admin | 26 February 2009 12:34

Hırvatistan’a yakın bir bölgede şekliyle ilgi çeken Galesnajk Adası , sahibi tarafından tesadüfen kalp şeklinde olduğu keşfedilince, daha önceden Juresko olan adı aşıklar adası anlamına gelen Galesnajk Adası olarak değiştirildi, kalp şeklindeki adanın şekli, Google Earth’te gezinen ada sahibi tarafından farkına varıldı. Adanın şeklinin 14 şubata yakın dönemde ortaya çıkması ise ayrı bir güzellik.

mer meram

aylakadamveben | 17 August 2008 17:42

o ne ya.tam şurda başlıyo.bi nevi doğa mucizesi diyebilir miyiz.şu anda yeni bi tabir daha ekliyorum yağmur alfabesine:yağmura girmek.en uzun yürüyüşün o muydu yağmurda.ilklerdendir de.sırtımda fakir bi hırka.o kışı ve bir aşkı o hırkayla geçirmiş olmam.ensemden kıçıma bir nehir.kötü giyinerek bedeni aşağılamaya çalışma;bunun ruha iyi geldiği inancı..diyelim böyle bişi var.kötü giyinmek,aşağılanmanı sağlar mı..hızlanıyo.ağacın altına girmiş.ondan olmaz sana şemsiye.ağaçcık.ben de bi yere sığınsam.şeker olmadığına dair gençlik böbürlenmesi.birbirlerini gaza getirirler.bak şurası iyi.anlam olarak da gerçekleştireceğim durağan olaya uygun.ağacın altında ne işin var di mi,piknik mi yapıyosun..ama burası öyle diil.ha yağmurun dinmesini beklemişsin,ha otobüs.hadi biraz durak..binmek istemediğin zaman nasıl da geliverir otobüsün.git işte.herkes bindi.hala bekliyo,kapısı açık.üzerimde reşitpaşada oturur mu yazıyo..azaldı mı.çıkıyim o zaman.ne yazıyo.tevfikiye camii.18…tevfik’le bi alakası var mı.yok,zamanları tutmuyo.o aşiyanlı zaten.hem tevfik’in anısına yapılıcak yapı cami mi olurdu.harbi bi soru bu.ah cehalet..tevfikiye camisi kapısı popülasyonu yükseliyor.hoş ama.tarihe sığınmak ve tanrıya.caminin mermerlerine anlatıyolar meramlarını:şey biz aşkımız ıslanmasın için sığındık…arada göz ucuyla bana bakıyolar..soluk,serin mermerin şefkatle sardığı sevgililerin meramını dinlemeye devam edelim:ya şu burda olmasa,isterdik senin kucağında kalalım saatlerce.birbirimize sarılır,seni dinlerdik.kimbilir ne dolu anlama tanıklık ettin şu arnavutköyünde..tamam be,tamam..gidiyoruz.hem şekere benzer bi yanımız da yok..bu arada kız da taş gibiydi ha..mermer gibiydi mi desem…

GOETHE’NİN FAUST’U VE SEVGİLİLER GÜNÜ…

sekoci | 10 February 2008 20:22

Kusturucu bir otobüs yolculuğunda hoş bir kızla tanıştı gözlerim. Kıza bakmak ve kızında bana bakmasını istiyordum ama otobüs fazla kalabalıktı. Bu yüzden sadece ben görebiliyordum kızı. Hoş bir şapkası takmıştı , gözleri gerektiği kadar siyahtı ve GOETHE ‘nin FAUST’unu okuyordu.Elleri şirinceydi ve sahilde tutuşarak yüerüyebilceğimizi düşünmeme neden oluyordu. Otobüste bile kendimle çelişiyordum. Biriyle olma düşüncesini tabuta kapatalı hayli olmuştu. At yarışını düşünmeye koyuldum. Karataş bugün yoktu. Karataşın olmayacak olması altılı bulma ihtimalini hem yükseltiyor hem düşürüyordu. Ama şu kız hiç te fena değildi üsteklik Goethe okuyordu. Goethe okuyan birine yaklaşmak daha mı kolaydı? Goethe yi anlayışla karşılayan birinin beni de anlayışla karşılamasını bekleyebilirmiydim? İlk koşu kesinlikle sürpriz bitecekti. Ve son ayak iki at ta kapanıyordu. Buna emindim ve artık eskisi kadar yakışıklı gözükmüyordum ve artık kadınlardan daha fazla korkuyordum. Otobüsten indik. Kızı biraz takip ettikten sonra “Merhaba” dedim. Duymamazlığa geldi. Önünü kestim ve “merhaba ” dedim.. Evet dedi.. Korkmuş gibi gözükmüyordu. Bir ihtimaldi. İngiliz atlarında Jokey faktörü çok etkili değildi. G.Yıldız belki.. Ama ne diyeceğimi bilmiyordum…
– Sence kitap nasıl?
– Hı
– Goethe?
– Hııı… Evet severim..
– Bende ka.. Bak ne dicem. Edebiyat’tan hoşlanıyorsun ve bende hoşlanıyorum. Buralarda bu tip insanlaryoktur bu bizim çay içmemiz için bir sebep olabilir.
– Anlamadım
– Ben Seko… Kitabı verirmisin?

Sevgililer Gününe Özel RSS İkonları

maxhoper | 04 February 2008 15:50

Sevgililer günü yaklaştıkça bazı bloglar da sevgililer gününe özel tasarımlarını yayınlamaya başladı. Bu bloglara bir destek de cooljeba dan geliyor.

Özgürce Değiştirilebiliyorlar
Özgürce Değiştirilebiliyorlar

Cooljeba blogçulara özel kalp şeklinde rss ikonlarını ziyaretçilerine sundu. Rss ikon paketinde 25 png dosyası ve psd dosyalarının olduğu söylenmiş. psd dosyalarıyla oynanarak renk ve şekil değişikliği yapılabilineceği not edilmiş.

Şimdi Gel…

siyuu | 12 June 2007 17:58

.
.

Herkesin başına gelmiştir eminim, lisede, ortaokulda veya üniversitede; bir hatunla veya bir adamla uzaktan sevişirsiniz (sevişme derken karşılıklı birbirini sevme anlamında…cinsel birleşme değil)…uzaktan bakışlar, kantine girerken şöyle bir gözle aramalar, kendi grubunuzda kahkahayla gülerken veya sevgilinizle koridorda yürürken bir an durup göz göze gelmeler, konuşmadan, hiç iletişime geçmeden uzak uzak anlaşmalar…yanında sevgilisi vardır, yanında arkadaşı vardır…bir hayatın bir tatlı girdabın içindedir…siz de bir başka girdapta, mutlu mu mutsuz mu bilemediğiniz bir geçici yaşamı solumaktasınızdır…sonra sınavlar, ödevler vs. akıp geçmektedir günler…

birgün akşamüzeri sınav sonuçları için duvarda asılı duran listelere bakarken, bir anda yanınızda bir gölge belirir…bakarsınız o…bir daha bakarsınız o…evet yanınızda…ama ne mümkün ne yapacaksınız…bir başka hayatın, bir başka grubun insanısınız…sevdiğini sandığınız bir kadınla veya erkekle berabersiniz…ismi listede en üstlerdedir belki size sorar “göremiyorum, kaç almışım”…”100 aldın be güzelim..sen hep 100 aldın” dersiniz içinizden…sonra birden bir başka gölge araya girer…”65 almışsın tatlım”… “sen bu kıza ancak o kadar not verirsin” diye iç çekersiniz…işte Atilla İlhan’ın “hayırsızın biriydi fikrimce” dediği adam gerçek notunu söyler sevgilisine…o adamın elinden alırsınız o kadını aslında ama yollar farklı çizilmiştir…o yolda birlikte yürümeniz o kadar zordur…o kadar zordur ki…nafile, sevgilinize sarılırsınız…neyse zaman geçer okul biter…iş güç vs.ye girilir…

KADINLAR ŞAİRLERİ SEVMEZLER, NE YAPSAN BOŞ!

Radyocu | 01 May 2007 00:32

KADINLAR VE ŞAİRLER
KADINLAR VE ŞAİRLER

Bu ifadeyi bir şairle yapılan bir röportajda okumuştum: “Kadınlar şairleri sevmezler”. O zamanlar anlayamamıştım bu sözü. “Nassı yani? Sen kalk kadınlar için şiir yaz. Onların (belki de sadece uykusuzluktan dolayı) hülyalı bakan gözlerinde bile ummanları gör, ondan sonra seni sevmesinler! İnanmıyorum!” şeklinde bir tepkim olmuştu.

Fakat zaman geçtikçe bu sözün aslı, zihnime soğuk su gibi sızdı. Yaşanacak ve görecek şeyler varmış demek ki! Anlamadığınız sözleri hemen unutmayın, saklayın. İlk duyduğunuzda anlamadığınız sisli ifadeler, zamanla zihninizde, gevşek bohçalar gibi çözüleceklerdir. Bunu derim başka şey demem!