Feminizm kavramını ilk kullanan kişi, Alexander Dumas’dır. Dumas bu kavramı, kadın haklarını savunan bir akım için kullanmıştır. Kavramın bu anlamı, zaman içinde yüklenmiş anlamların yanında basit kalmıştır. Tarihsel süreç içinde feminizm birçok boyut değiştirdi. Dolayısıyla da birçok anlama sahip olmuş ve çok farklı tanımlamalarla da anlatılmaya çalışılmıştır. Süheyla Kırca Schroeder’e göre yalnızca feminizm değil, ‘kadın hareketi’, ‘ataerkil yapı’, ‘post feminizm’ gibi kavramlar da birçok anlamı olan, sabit olmayan kavramlardır. Bu kavramların sabit bir yapısının olmaması, tarihsel süreç içinde farklı akımlarla, farklı bakış açılarıyla ve farklı biçimlerde şekillenmiş olmasından kaynaklanır. Buradaki farklılık, kavramın çok farklı ya da zıt anlamlar içerdiği manasında değildir. Genel olarak aynı çerçeve çizilse de, farklı bakış açıları farklı yorumlamaları getirir. Birçok tanımlamaya rağmen konuyu ele alış biçimime uygun ve de çeşitli akımların dışında bir tanımlama olduğunu düşündüğüm için, burada Necla Arat’ın tanımını uygun gördüm. Feminizm’in ABC’si adlı kitabında Arat feminizmi şöyle tanımlamaktadır: “ Feminizm, geleneksel siyasal ideolojinin cinsiyetçi-ayrımcı, kadını ikincil konumda gören, kamusal yaşamdan dışlayan ve bunu büyük bir kadınlar çoğunluğuna da içselleştirerek kabul ettiren tutumuna karşı çıkan, 20. yüzyılın en önemli ve en etkin siyasal ideolojilerinden biridir. Yani feminizm, öne sürülmeye çalışıldığı gibi, “boş bir slogan” olmayıp kadınların konumlarını değiştirmeyi isteyen bir toplumsal akımdır.”Öyleyse diyebiliriz ki; feminizm, geleneksel siyaset ideolojisinin kadına bakış açısını belirleyen düşüncelerini eleştirmektedir. Buradaki temel vurgu, kadın-erkek arasındaki yani cinsler arasındaki ayrımcılıktır. Çağlar boyunca yöneten-yönetilen arasındaki ayrımın en belirgin olduğu ve ilk olarak ortaya çıktığı alan kadın ile erkek arasında olmuştur. Fiziksel-ruhsal tüm farklılıklarımız, cinsler arasında bir hiyerarşiye neden olmuş, dolayısıyla ezen-ezilen, üst-alt gibi ayrımlar toplumsal hayatımıza işlenmiştir. Bu durum siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlara yansımış, nitekim ilk patlama eğitim alanında ortaya çıkmıştır. Sonrasında oy hakkı ve eşit ücret talebinde bulunmuşlardır. İnsanlık tarihine baktığımızda kadınların vatandaş bile sayılmadıkları, tamamen siyasal alandan soyutlanmış olduğu uzun bir dönem görüyoruz. Öyle ki; temel ilkesi ‘eşitlik’ olan demokraside bile kadınların hak durumu göz ardı ediliyordu. Nitekim kadınlar vatandaşlığın temel haklarından oy kullanma hakkını, 1. dünya savaşından sonra kazanabilmişlerdir. Gerçekte kadın haklarının savaşı, insan hakları için mücadele ile başlamıştır. İnsan hakları ilk olarak 18 yy. da Fransız devrimiyle gündeme geldi. Kadınlar Fransız devriminde etkin bir rol oynadılar. Devrim kadınların kurtuluşunu da simgeliyordu. Ancak devrimle gelen hiçbir şeyden kadınlar yararlanamadı.19 yy. da ise bireysel özgürlük ve eşitliliği temele koyan liberalizm ortaya çıktı. Ancak genede, özgürlükçü bu sistem dahi, oy kullanma ve siyasal alanda eşitlik gibi konularda çok az ilerleme kaydetmiştir. Kadına siyasal hakları verilmemesinin temelinde belli başlı savlar yatıyordu. Bu savların en önemli niteliği, kadınlara belli bir açıdan bakmalarıdır. Bu açı da kadınların zayıf bir doğalarının olduğu iddiasıdır. Erkekten biyolojik yapısı itibariyle güçsüz olan kadın, ruhsal olarak ta duygusal, usdışı, boyun eğen olarak nitelendiriliyordu. Bu sava göre; bu nitelikler kadının kamusal ve siyasal alanda geri planda kalmasının gerekliliğini ortaya koyuyordu. Kadın ev içine hapsediliyor, aileden başka alan verilmiyor ve geleceğin vatandaşlarını yetiştirmesi bekleniyordu. “ Kadının kendisi gibi aile de doğal bir şey gibi görünür, oysa aile kültürel bir yaratıktır. Doğallık atfedilerek savunulmak istenen bu rol, verili toplumsal tipleri doğanın kendi veçheleriymiş gibi gösteren ideolojinin işlevidir.” İşte cinsiyetçi ayrımcılık(geleneksel ideolojinin bu yanı) kadın-erkek arasındaki ayrımın biyolojik temelli olduğunu öne sürer. Buna göre doğal olanda; böyle bir ayrım, karşıtlık zaten vardır. Bizim ilişkilerimiz bu karşıtlığa göre oluşur. Feminizm, bu savları reddeder. Bu ayrım doğal olandan kaynaklanmamaktadır. Bu ayrımın kaynağı, toplumsal ilişkilerimizde kadın ve erkek arasındaki çarpık ilişkidir. Sonuç olarak feminizme göre; ataerkil ideoloji, kadının evdeki konumunu doğallaştırmakta ve kadınların kamusal alanda faydasız olduğunu ileri sürmektedir. Kadınlara yalnızca özel alanı bırakmak, kamusal alanın da sınırlarını daraltmaktadır. Biz bu noktada diyebiliriz ki; temel sorun kadının statüsünün toplum içerisinde “ikinci sınıf” konumunda bulunduğudur. İnsanlığın yarısının bu konumda olduğu iddiasını ele alırsak, önemli bir sorun olduğunun da farkına varırız. Sorunun insanlığın bir yarısının konumu ve diğer yarısının da egemenliğine dair bir sav içermesi, meselenin özünün insan haklarına dayandığını kanıtlar. Kadın hakları savaşımının, insan hakları savaşı ile başladığını daha önce belirtmiştik. Her nekadar kadın sorununu ilk insanlara ve ilk insanlar arasındaki iş bölümüne dayandıranlar olsa da feminizm manasında kadın hareketi 17. yüzyılın İngiltere’sinde kapitalizmin gelişimi ile başlamıştır. Orta sınıf kadınların özgürlük ve eşitlik talepleri, bu savaşın ilk adımları olmuştur. Daha sonra bu savaş, özgürlük ve eşitlik taleplerinden farklı taleplere yönelmiştir. Tarihsel süreç içinde feminizmin yönelimlerine bakacak olursak, iki ayrı bölüm altında inceleyebiliriz. Öncelikle İngiltere’nin orta sınıf kadınlarının hareketi ile başlayan dönem söz konusudur. 1. dünya savaşına kadar sayabileceğimiz bu dönem, 1. dalga feminizmi olarak adlandırılır. Daha sonraki dönemin başlangıç noktası, 1968 olarak sayılmaktadır. Bu dönemin adı da 2. dalga feminizmdir. Birinci dalga feminizmi, aydınlanmacı (eşitlikçi) liberal feminizm’den oluşmaktadır. Liberal feminizmin öncüsü sayılan Mary Wallstonecraft
MARY WOLLSTONECRAFT
, kadınların özgürleşmesinin tüm topluma özgürlük getireceğini savundu. Ona göre, erkeklerle kadınlar arasındaki farklılık, erkeklere verilen ayrıcalıktan doğmaktaydı. Yani Wallstonecraft, kadınların konumundan çok erkeklerde bulunan ayrıcalıklardan bir problem doğduğunu düşünmekteydi. Aynı şekilde 1. dalga feminizmin en önemli özelliği, kadının konumunun olduğu gibi kabul edilmesinin yanı sıra yeni talepler, haklar istenmesidir. Özel alan yani aile, olduğu gibi kabul edilmekteydi. Ek olarak kamusal alanda, haklar talep etmekteydiler. “Birinci dalga feminizm, oy hakkı elde etme mücadelesi etrafında gelişti. Kendileri dışında formüle edilen toplumsal sözleşmeyle gelen sivil toplumun dışında kalmak istemeyen kadınlar kamusal alanda, kocaları (sivil toplum teorileri nezdinde sahipleri veya efendileri) tarafından değil bizzat kendileri tarafından temsil edilmeyi istediler.” Elde edilmek istenen, vatandaşlık hakkıydı. Bu hakkı elde etmek, sanayi devrimiyle beraber, kendini kamusal ve ekonomik alanın dışında bulan kadının, aile içinden çıkıp, var olan bu yeni durumun içinde bulunma isteğinin gerçekleşmesi olacaktı. Aile içiyle sınırlandırılan kadın, özgürlüğe bu hakları elde ettiğinde kavuşacağını zannediyordu. Ancak vatandaşlık hakkının kadının özgürlüğü için yeterli olmadığı zaman içinde ortaya çıktı. Böylelikle 2. dalga feminizm oluşmaya başladı. İkinci dalga feminizmin gelişmesi aslında, 1960 öğrenci hareketleriyle olmuştur. İkinci dalga feminizmin en önemli özelliği, kadın hakları savaşımının yalnızca teoriye yönelik değil, eyleme dönük bir savaşım halini almasıdır. Oy hakkının özgürlüğü getirmemesi ile anlaşıldı ki, erkeğin kültürel egemenliği ile mücadele edilmeliydi. “İkinci dalga kavramı tarihte belirli bir dönemi tanımlar ve bilginin feminizm içindeki dönüşümünü belirtir. Kavram, kadınların oy kullanmak için “eşit yurttaşlık hakkı” talep eden ve 20. yüzyılın ilk yirmi yılı boyunca süren erken dönem feminizmin devamı olduğuna işaret eder.” İkinci dalga feminizm, erken dönem yani birinci dalga feminizmin devamı olsa da, işaret etmek istedikleri noktalar bakımından birbirlerinden ayrılırlar. Birinci dalga feminizm, özel alanı(aile) olduğu gibi kabul edip, kamusal alanda hak talep etmekteydi. İkinci dalga feminizm ise, kadının aile içindeki konumuna, annelik durumuna ve cinselliğine yönelmiştir. Birinci dalga feminizm, siyasal haklar açısından çok yol aldı ve toplumsal yaşamın adaletsiz yönlerinin değişmesi için alt yapı hazırladı. İkinci dalga feminizm ise, toplumun ‘kadına’ bakış açısında büyük farklılıkların oluşmasına yol açtı. Birinci dalga feminizmin, eşitlikçi liberal feminizm olduğunu söylemiştik. İkinci dalga feminizm döneminde ise, birçok feminizm türü çıktı. Feminizmin bütünsel bir teoriyi oluşturamaması sonucunda, feminist düşünürler marksizm, psikanaliz, var oluşçuluk, radikalizm gibi düşünce akımlarından etkilendi. Böylelikle birçok feminizm türü ortaya çıktı. Birçok türün olması, feminizmi tek bir ortak payda içinde buluşturmamızı ve tek bir tanım yapılmasını engelliyor. Dolayısıyla ikinci dalga feminizminin iddiası olan ‘evrensellik’, bu noktada gerçekleştirilemiyor. Birbirinden oldukça farklı olan bu feminizm türleri sonuç olarak, kadını toplumsal her alanda bağımsız kılmaya çalışıyor. Ancak her bir türün sunduğu çözümler birbirinden farklıdır. Türlerin sunduğu farklı çözümler bir yana dursun, feminizmin elde ettiklerini ya da sağladığı yararları kısaca bir özetleyelim. Öncelikle kadınlara sağladığı haklar dışında, feminizmle beraber ‘cinsiyet’ gibi toplumsal yaşantımızdaki önemli kavramların sorgulanmasına ve yeniden daha adaletli bir şekilde tanımlanmasına yol açmıştır. ‘Kürtaj’ gibi bazı kavramları kamuoyunda tartışılır hale getirmiştir. Ayrıca feminizm hükümetlere ve siyasi partilere sesini duyurmuş ve kadınların lehine kararlar alınmasını sağlanmıştır.
yorumlar
DOXA; yazın anlatım ve konu seçimi bakımından çok güzel. Ben bir erkek olarak, (çoğu kadından daha çok) kadın hakları ve tabi insan hakları savunucusu olarak görürüm kendimi. İşlenmesi gereken bir konu.Ancak blog yazın hakkında birşeyler söylemek istiyorum. Böyle bir konu, bir blogda bu kadar bilgiye boğulmasa iyi ourdu sanırım. Parçalara ayırabilirdin.Çok fazla link koyarak, konu daha da sıkılmış gördüm. Okuyucu nasıl davranır bilemem ama, ben linkler arasında yoruldum.Çok sevdiğim bir konu olmasına rağmen okuyup özümsemekte zorlandım. Başarılar dilerim.
tavsiyeler için teşekkür ederim teacher07 bundan sonra kesinlikle dikkate alacağım. belki bu konu hakkında çok şey anlatmak istedim ondan çok yoğun olmuş olabilir:)
kadın haklarını kadınlardan daha fazla savunmanın çok çok çok çok çok çok çok çok anlamlı olduğunu sanmıyorum. bu ırkçılığın körüklenmesine sebep olur. sırf cinsiyeti kadın olduğu için değer gören bir insan diğer insanları çok rahat kullanabilir. aynısı erkek için de geçerli.neden insanlara hakedeni vermek yerine böyle şoven işlere kalkışılır anlamam…öte yandan feminizm, kadın haklarını savunmaktan daha çok erkeklere saldırı ve erkek egemen toplumu dejenere etmek amaçlı yaşıyor sanki. kurucusu bile bir erkek… :s
UFOPİLOTU, Irkçılık ile cinsiyeti karıştırdın arkadaşım. Sadece kadın haklarını savunmuyorum. Dikkat edersen insan haklarını es geçmedim. İnsan haklarını savunmak kadın haklarını savunmakla başlar. İnsan toplumunun temeli kadındır. Her canlı topluluğunun temeli dişidir aslında. Ben temeli savunuyorum. Anamızı, bacımızı, eşimizi savunuyorum. Irkçılıkla , kafa tasçılıkla ilgi kurman çok yanlış.
Şovenizm: Kendi ulusunu öne çıkararak değişik ırk ve uluslararasında düşmanlık yaratmayı amaçlayan ve bu yolda kışkırtmada bulunan aşırı akım.İnsan hakları ve kadın haklarıyla ne ilgisi var ? Anlamış değilim…
sizler bilgiçlik taslamayı çok seviyorsunuz..ırkçılığın temeli cinsiyet ayrımıdır. bilip bilmeden konuşmayı ne kadar çok seviyorsunuz ya… yazın yazın, ben eksik bırakıyorum kasıtlı olarak, hata yapın da hatalarınızı görün..
ayrıca şovenizmin tanımına biraz daha bakın bir zahmet..
ben feminizim ne için olduğunu anlamıyorum.Kadınlara zulüm yapılıyorsa yapan kim ben sen o biz insanlar üçüncü bir tür değil herhalde kaldıki kadına yapılan zulüm toplumun gelişmişlik ve çağdaşlığıyla doğru orantılı geri kalmış her toplumda kadına zulüm var.Çağdaşlaştıkça her sorun yavaş yavaş çözlür.Bu iş bu kadar
krolock, peki o zaman sana şunu sorayım, çağdaşlaştıkça kadına madem şiddet azalıyor, neden avrupanın hemen hemen her ülkesinde kadını koruyan kanunlar var? hiç düşündün mü? dünyanın en refah ülkelerinden isveçte kadın inanılmaz derecede korunuyor. bunun sebebi geçmişte ve hala devam etmekte olan şiddet. azalmış olsa da hala devam ediyor!cinsel istismar başta olmak üzere daha farklı bir çok şiddet türü de avrupada kadınlara uygulanıyor! geçen gün almanya da bir otoparkta geri geri gelirken çocuğunun pusetini geri çeken bir kadına arabadan inip tekme tokat dayak attılar.avrupalılar haklarını mahkemede arayabilir haldeler. yasaları işliyor. bu diğer yasaların işlemesiyle beraber oluyor. aradaki en önemli fark bu belkide. bu ülkede kadınlar yaşadıkları şiddeti kanun yoluyla daha yeni yeni aramaya başladı.demek ki kadına olan şiddet toplumun çağdaşlaşmasıyla direkt olarak ilişkili görünüyorsa da tam olarak öyle değil. amerikaya hiç değinmiyorum dakikada kaç tecavüz vakası, ölüm vakası olduğunu konuşmak bile tiksinç geliyor..önemli olan varolan şeylerin açığa çıkması, açığa çıkan sorunların çözüme kavuşturulacak kanunların işletilebiliyor olmasıdır.doğu avrupa ülkelerine bakın, rusyaya bakın, kadınlarını satıyorlar hırsızlık yaptırıyorlar. bu gibi bir konuyu nasıl olur da sadece cinsiyetle sınırlandırabilirsiniz!
benim açıklamam biraz eksik olmuş benim söylemek istediğim toplumsal çağdaşlık ve bu gelir düzeyiyle, nüfüs, eğitim hep doğru orantılı amerika ileri bir ülke olabilir fakat eğitim düzeyi ne düzeyde o tartışılır.kaldıki bu ap açık humanizm bunu feminizim maskulinizm diye çeşitlendirmek ayrı bir bölücülük.
Ufopilotu, söylediklerinle kadın haklarını savunduğunu, önemsediğini bilmiyorsun. Farkında değilsin. tebrikler…
Arkadaslar bu tarismanin seviyesini yuksek tuttugunuz icin sagolun. Eskiden bu konulari tartismaya baslar baslamaz parazitler sahsa hakarete baslarlardi; demek ki son goc olaylari hafif’te yeni dengeler yaratmis.Daft olacak ama hepinize katiliyorum. Feminizm kadin haklari icin savasiyor ama, daha cok erkege karsi bir cesit sovenizm gosterisi yapiyor diye bile dusunuyorum (Feminazism). Bu cok gereksiz cunku, kadin zaten biyolojik olarak dusuk enerjiyle ama uzun yasayan, hastaliklara direncli, cok karmasik ve saglam bir gen secme makinasidir. Eger evlilik olmasaydi, eski usul matriars ile ureme olsaydi, yeryuzunde yasayan insnalarin sekli semali cok farkli olacakti cunku, genetik secim isini dogada disi yapar, erkek degil. Kadin cinsi bir kere, cok bencil bir cinstir. Bu bencilligi kendisine bahsedilen ureme fonksiyonu ile alakali muhtemelen. Dunya kaynaklarini korumak istiyorsan, kadini bilinclendireceksin. Beslenme, enerji ve barinmanin dunyaya olan maliyetini kadinlarda bilinclendirmedikce bu dunyanin sonu gelmis demektir. Cunku kadin urer de urer, bunun sonu yok.Yani sonucta: Dogum kontrolu ve kadin istihdami dunya dengesi icin cok onemli. Eger kadin bir isle mesgul olursa daha az urer ve hem yetistirdigi insan kaliteli hem de enerji kaynaklari kullanimi daha verimli olur. Kadinin is gucune katilmasi sadece bir kadin problemi degil, yukarida soylendigi gibi insanlik problemi olmalidir.
Bilime inanmak ve doğayı tanımak önemlidir. Görülür ki:İnsan ve hayvanlarda üretici gücün dişi olduğu açıktır.İnsan ve hayvanlarda, erkekler , dişinin bir dönüşümüdür. Her yönüyle (dişi ve erkek) benzerdir. Erkeğin de memesi olmasına rağmen, körelmiştir. Yani üreticiliğini yitirmiştir. Üretici, kadındır, dişidir doğada.Toplumsal yaşama geçişte erkek dıştadır aslında. Yavru ana tarafından yetiştirilir. Kadın , dişi karnında taşır, kuluçkaya yatar, besler büyütür. Dişi aslanın avlanarak hem yavrusunu hem erkeği beslmesi….Tenik ve sanayinin temeli üretici kadınlar tarafından atılmıştır. Çiftçiliği kadınlar yapmıştır başlangıçta. Üreticidir. Sabanı, çanak çömleği kadın yaratmıştır. Erkek, fiziksel üstünlükleri sebebi ile, egemenliklerini kurup, kadını bir kenera atmıştır. Kadının üretici gücü hiçe sayılmıştır.Kadının toplumda hak ettiği yeri istemesi doğaldır. Şunu eklemek isterim; Kadın hakları insan haklrından ayrı düşünülemez. Ve feminizm bir erkek düşmanlığı değildir, olmamalıdır.
Bir antropolog arkadasim Guinea’da sempanzelerin alet yapma yetenekleri ile insnalarin urettigi aletler arasinda baglanti kuran bir arastirma yapiyor. Buldugu sonuclar o kadar dusundurucu ki, hem insanlarda hem hayvanlarda disilerin yeni alet yapma ve kullanma yeteneklerinin cok onde oldugunu gozlemis.
tüm bu yazılanlara ne demeliyim bilmiyorum. teacher07’ye teşekkür ederim. yazıyı okuyan tek arkadaş gibi görünüyor ya neyse:)öncelikle ırkçılıkla feminizmi birleştirmek! gerçekten feminizme hiç bu kadar büyük suçlama yapılmamıştı. yani temelde ‘ırk’ kavramı bile yook arkadaşım yani sen nasılda şovenizme kapı açarsın. bunu tamamıyla bakış açısı ile ilgili olduğunu düşünmeye başladm. geniş düşünememekle ilgili. çünkü feminizm,ırk kavramının, şovenizmin gayet de üstünde bir konu. şöyle ki, ben çok yüzeysel bir tanım yapayım anlayın:feminizm, insan haklarının kadınlar için uygulanmadığını görüp, biz insan değil miyiz der!!!!!!!!!! ki ‘BİZ İNSAN DEĞİL MİYİZ?’ 19 yüzyılın sloganı haline gelir. ki temelinde doğal haklar doktrini vardır. yani insan hakları! hem ayrıca biri kurucusu bile erkek demiş:)))HAYIR KURUCUSU ERKEK DEĞİL EFENDİM. HEM ÖYLE BİLE OLSA NE GÜZEL OLURDU. BAZI ERKEKLERİN KADINLARIN DURUMU İÇİN SAVAŞ VERMESİ , BİR ŞEYLERİN YANLIŞ OLDUĞUNU GÖSTEREBİLİRDİ BELKİ. ŞÖYLE Kİ VAR OLAN BİR KADIN HAREKATINA SADECE AD VERMİŞTİR, DUMAS. HAREKETİ KURMAMIŞTIR. UZAKTAN, OTURDUĞU KÖŞESİNDEN BİR AD VERMİŞ SADECE:)
CLICA X arkadaş benim çok ilgimi çekti. çünkü yazdıklarında BÜYÜK ÇELİŞKİLER var. bilmem farkındamısn? öncelkle bahsettiği kavramların anlamlarını tekrar düşünmeni isterim. demişsin ki;”feminizm kadin haklari icin savasiyor ama, daha cok erkege karsi bir cesit sovenizm gosterisi yapiyor diye bile dusunuyorum (Feminazism). Bu cok gereksiz cunku, kadin zaten biyolojik olarak dusuk enerjiyle ama uzun yasayan, hastaliklara direncli, cok karmasik ve saglam bir gen secme makinasidir.” şimdi sana sadece bir başka arkadaşın verdiği tanımı tekrar yazıcam:Şovenizm: Kendi ulusunu öne çıkararak değişik ırk ve uluslararasında düşmanlık yaratmayı amaçlayan ve bu yolda kışkırtmada bulunan aşırı akım.evet! şimdi. şovenizm de mesele ırk ve uluslararası bir mesele olduğu açık. feminizmde mesele insanlık! muattap olduğu şey de insanlık. yani kadınlar insanlığın bir yarısını oluşturuyoruz ama niye diğer yarısı kadar hakkımızı alamıyoruz.!tamam şimdi, gelgelim şu erkek düşmanlığına! bazı feminist akımlar örneğin radikal feminizm, kadınları savunurken erkeklere karşı suçlama eğilimi göstermişler bunun sonucunda taraflar arasında nefret oluşmuş. yalnızca kadınlarda değil tabi.ancak radikal feminizmin aksine diğer feminizm türleri bu noktadan hiç bakmazlar. raikal feminizm feminizmin yanlış anlaşılmasına sebep olmuş. ancak feminizm erkek düşmanlığı değldir.
çOOk güzel bir yazı ….senin olaylara bakış açını herzaman taktir etmişimdir .. yazılarının devamını büyük merakla bekliyorum canm ……
teşekkürler cucem.. ne demek ilk sana haber gelecek..:)
Sanirim bir yanlis anlama oldu. Ingilizcede sovenizm “erkek sovenizmi” seklinde de kullaniliyor da, belki Turkice’deki terim farklidir, benim kullanimim farkli olabilir, ondandir.ISlam’ da ilimlisi, radikali diye ekolleri yok, gorduk ilimli islamin ne demek oldugunu. hicbir ideolijinin siyah-beyaz cizgileri yoktur, insanlar gibi gridir hersey, o yuzden bir gun ilimli olan yarin radikal olabilir.Yanlis anlama, ben meclisin Turkiye deki kadin nufusu oraninda temsil edilmesini savunurum, yani %50 den fazlasi kadin olmalidir. Ama bu bir demokrasi geregiyse, feminizm gibi ideolojilere basvurulmadan gerceklesmesi gereken bir sarttir.
hocam durumu öyle bir yer soktunuz ki kadınlar ezildi bitti mahvoldu bir kerre şu untmamalıdır dünyada 3 şey için rekabet edilir1para2bilgi3kadınkdın isterse dünyayı elinde çevirir bu bağlamdaözlü söz yeniden aklımıza geliyor eğitim şart
Ne zaman feminizm bahsi açılsa tanımından başlayarak derin tartışmalara girilir. Yok kadın üstünlüğüdür, yok eşitlikçidir, yok şovendir, yok değildir vs. Kesinlikle kadın arkadaşlara katılıyorum. Kadınlar ne yazık ki uygarlık tarihi boyunca kısa bir dönem haricinde 2. planda kalmış, ezilmiş, “adam”dan sayılmamış bir topluluk. Gelişmiş ülkelerde de hala devam eden bir gerçeklik. Örneğin kadın işçilerin ücretleri, üniversitelerede kadın akademisyen oranları. Tabii ki bu duruma karşı çıkmak gerekir. Elbet sistem içinde palyatif çözümler üretmek gerekir. Şu anda çoğu feministin savunduğu “pozitif ayrımcılık” gibi. Fakat işi “kadın” penceresinden biraz uzaklaştırıp ezen-ezilen ekseninde düşündüğümüzde bu çözüm önerilerinin çok da anlamlı olmadığını görürüz. Bunlar adı üzerinde “palyatif” çözümlerdir. Mevcut durumu biraz daha düzeltmek için kısa vadede yapılması gerekenlerdir. Bu kısa vadeli çözüm önerileri (yani araçlarımız) amaç haline geldiğinde ise feminizm asıl amacından uzaklaşmaktatır. CLICIA X arakadaşın dediği gibi;
COK BAŞARILI BİR YAZI TEBRİKLER…
– “Yanlis anlama, ben meclisin Turkiye deki kadin nufusu oraninda temsil edilmesini savunurum, yani %50 den fazlasi kadin olmalidir.” durumuna dönüşmektedir.Bu dünya çok kadın başbakan, milletvekili, “yönetici” görmüştür. Meşhur gafçımız Çiller hanımefendiyi hatırlarsak ne demek istediğimi anlarsınız.Başka bir örnek de ünlü “Pazartesi” gazetesinden vereyim. 2002-2003 falandı sanırım pazartesi gazetesi vardı. Arada elime geçtiğinde göz gezdirdiğim “güzel” bir gazeteydi. Ta ki yüzbaşılığa terfi eden bir “kadın” subayın övgü dolu haberini okuyana kadar… Yani demek istediğim kesinlikle katılıyorum ki feminizm insanlığın eşitliğini savunan bir harekettir. Fakat ne yazık ki günümüzde içi boşaltılıp erki ele geçirme, erke sahip olma düşüncesine indirgenmiştir…(yanlışlıkla entera basınca yorum ikiye bölündü) düzeltemeden yayınlamış oldum. belki daha derli toplu olacaktı ama; şans işte…)
90lara kadar bahsettiğiniz durm geçerliydi canersen, ancak 90lardan sonra durm çok fazla değişmekte… ha tabi gündemin bu hali duygu asenamıza da bağlı. sağolsun feminizm erkek düşmalığı oldu
Yazı da yorumlar da güzel, yalnız bana daha çok işin teorisi konuşuluyormuş gibi geldi. Oysa kadın hakları istismarına sebep olan insanların (kadın -erkek) ortak özellikleri ya cahil olmaları ya da erkeklerin kadınlardan üstün olduğu anlayışıyla yetiştirilip bilinçaltlarına bunun böylece işlendiği insanlar olmaları. Eğitimsize zaten feminizm şudur, adını falanca vermiştir, kuramcısı budur, şöyle de türleri vardır demek boşa kürek çekmek olur. Çünkü bu insanlar kuramla değil pratikte yaşananlarla etkilenebilirler. Şöyle bir örnek vereyim: Aile çevremde lise okuyan tek kız bendim, üniversitede okumam söz konusu olunca annem dahil ailenin kadınları üniversitede okuyan hele bunun için başka bir şehre giden kızların kötü yolla düşecekleri konusunda hem fikirdiler . Allahtan rahmetli babam onları dinlemedi de , bana güvendi, üniversiteyi bitirdim, meslek sahibi oldum. Şimdi aile çevresinde kadınlar arasında yerimin diğerlerinden farklı olduğunu görüyorum, bu onların gözünde de böyle üstelik. Anneannem bile ikna olmuş durumda 🙂 Yani demem o ki, biz kadınlar olarak fırsatları değerlendirip hatta zorlayıp neler yapabileceğimizi bazı kişilere bizzat yaşadıklarımızla göstermemiz gerekiyor anlamaları için. Konuşmakla tartışmakla olmuyor.Bir de eğitimli ama iş yerinde ya da dışarıda kadına hala ikinci sınıf gözüyle bakanlar var. İşte bu da anne babaların hatası diye düşünüyorum. Çocukları yetiştirirken erkek ve kız çocuk arasında cinsiyetçi bir tutum sergilemezsek, ikisinin de birey olarak aynı hak ve sorumluluklara sahip olduklarını BİLİNÇALTLARINA işleyebilirsek bu sorunu da bir ölçüde çözebiliriz bence. Bilinçaltı sözcüğünü özellikle vurgulamak istiyorum, çünkü eğitimle insan olgunluğa erişse, doğruyla yanlışı bulsa bile, yetiştirilme biçimimizin, içselleştirdiğimiz edinimlerin etkisinde kalıyoruz hâlâ. Evde ya da dışarıda kendimize biçtiğimiz roller biz farkında olmadan toplumda genel kabul gören roller oluyor. Kendimi bu rollerden birini oynarken buluyorum çoğu zaman. Aklımla, nerden geldiğini bilmediğim bir ses yapmam gerekenler hakkında beni çelişkiye düşürüyor. O zaman farkediyorum ki, yetiştiğim çevremin etkisi onlardan kilometrelerce uzakta olsam da peşimi bırakmıyor. Evet, bilinçaltı ya da içselleştirme , her neyse, öyle bir duruma gelmeliyiz ki kadın haklarını konuşmak abes gelmeli.
KADINSAL SANRILAR”sen mutsuz bir kadın olacaksın.”kıt kanaat duygular sinmiş duvarlarımayarısı yenmiş bir elma hüznüyle kararmaktaakşam…çıplak dallara konmuş bir serçe kanadındakederden solmuş patiskalarım.Çengelköy açıklarında bir şilepucuz şaraplara katık ettiğimo hüzzam beste.kırık bir tebessümeskilerden yadigardünde kaldı aynalara gülümsediğim fotoğraflarsalkım saçak bir unutuluş benimkiyine deiçime sinmiyor bu sinsi yalnızlık.Yasemin Kemaloğlu
peki arkadaşım kadın erkek eşitse benim otobüste bir kadına yer vermem neden nezaket,bayanlar önden lafı neden bir klişe ve ben bayanım yapamam neden bir bahane
@Krolock, eşitlik mi varmış? külliyen yalan…
Bebekli annelere, yasli ve hasta insanlara, agir tasiyanlara yer vermek mantiklidir. Avrupa’d aotobuslerin en on kismi bukislere ayrilmistir, burada oturanlar otmatik olarak kalkip yer verirler. Saglikli kadinlara yer vermek sadece bir nezaket geregidir, aslinda temelinde belki de o kadinin bir kac aylik hamile olabilecegi yatmasi olasiligi olabilir. Gercekte ise, Ingiliz adabina gore kadinlarin “zayif cins” oldugu uzerine kurulmustur. E kardesim sen o vucudu egitmez spor yapip gelistirmez eve kapatip sebzeye donmesine izin verirsen tabii ki zayif olur!
yazıları eleştiriyorum, sonra vicdan yapıyorum. boşver karışma diye. hele böyle bir tartışmada allahın bir kulunun kalkıp da kardeşim kadınların haklar noktasında erkeklerle eşit olmasından bahsediyoruz. fiziksel özellik olarak elbetteki eşit değiller demsini bekliyorum. ama yok yok. bunun yerine hâlâ otobüste kadına yer verilir mi verilmez mi muhabbeti var.yazıyla ilgili olarak da yazan arkadaş copy paste yöntemiyle (kopyalamak değil, ezberlemek anlamında) ordan burdan yazmış. cümleler arası geçiş yok, Dumas’tan bahsederken (ki, verdiğiniz linkte ilk dumas kullanmıştı diye bir cümle yok.) bir anda Kırca’ya geçiyor ordan da post feminizme geçiyorsunuz. iyi hoş yazmışsınız, bolca emek de harcamışsınız; ama kral yine çıplak. yazı karışık ve anlaşılmıyor.feminizm konusu hem çok basit, hem de çok ağırdır. bir linkle bunu anlatabilirsiniz. ancak kimse bir şey anlamaz. çünkü kavramın değişmesi, ülkelere göre farklı algılanması ve her ülkede tarihi farklıdır. bizim ülkemiz daha feminizmin f siyle bile tanışmamıştır. bu yüzden de gördüğü her bıyıklı kadını feminist ve erkek düşmanı sanır.velhasıl öyle işte! türkiye’de feminist hareketin ve hadi hep korkulan cümleyle söyleyeyim örgütlenmenin gerçekleşmesi imkansızdır. alt yapı üst yapı ilişkisindeki sakatlık, haklar noktasında da ortaya çıkar. mesela nedir hak? şimdi bu hakları anayasal güvence altına almak sorunu çözer mi? ya toplumsal yapıyı nasıl değiştireceksiniz? diyelim kadınlara kota uygulaması geldi. ve meclise 100 kadın girdi, bir şey değişir mi sanıyorsunuz? hayır! çünkü bizim siyasetimiz erkek- erk diliyle konuşur. bu kadınlarda erekekleşirler. bir meral akşenerimiz vardı, ne oldu sahi?Simone De Beauvoir diyor ki: “Kadın doğulmaz, kadın olunur. Kadın artık erkeği köleleştirmektedir, ikinci cins olan kadın iktidara, erkeğin yerine oynamak istemektedir.”belki bu cümle neyi anlatmaya çalıştığı karşılar.ben ise bütün sınıflara, iktidara karşı biri olarak elbette ki eşitliği, kadın olmak isteyen erkekleri ve erkekleşmeyen kadınları savunuyorum.
yazıdaki kaynaklarım kitaplardı.internetteki linkleri artı kaynak olarak koydum. illaki kaynak istenirse, kitap adlarını verebilirim. linklerde anlatılanlarla ben farklı şeylerden bahsediyorum. kopyalama yapıştırma değil. linklerden dolayı karışık olmuş olabilir,evet
Ben anlamiyorum. Anatominin dikte ettigi cinsimizin disinda, karscinslesmek nasil oluyor? “erkeklesmek””kadinlasmak” ne demek?Anlamiyorum gercekten.Ozellikle neden %50si kadin olan bir meclisin farkli olamayacagini soylemeni HIC anlamiyorum. Iskandinavya’da gordugum esitlik ortami cok etkileyici idi. Ve onlarin meclisinde %50’ye yakin kadin var. Ac bak gzetelerde huzurlu ulkeler arsinda iskandinavlar top 10 arasinda. Neden hala olamaz diyorsun? Gecerli bir sebebin varsa merak ediyorum.
siyasetin eril bir dili olduğundan bahsetmiş,nevdalist. ki çok haklı. kadınların gerçekten istediklerinin gerçekleşmesi kültürel bir dönüşümde yatıyor bence. %50lisi kadın olan meclis tabikide çok farklı olacak ve kültürel dönüşüme büyük faydası olacaktır diye düşünüyorum bende.
doxa teşekkkür ederim, ifade etmeye çalıştığım şeyi anlamışsın.geçerli sebebim elbetteki var. bu ülkede yaşıyorum ve ülkmede siyaset yapan kadınları görüyorum. devlet bakanı aileden sorumlu bir bakanımız var mesele. nimet çubukçu isminde. yaptıklarını takip ediyorum, bir kadın derneğinde çalışıyorum. kadın ve iktidar üzerine kafa patlatıyorum. siyasetin dilini anlamak içinde çok uzağa gitmeye gerek yok. ananı da al git, bekara karı boşamak vs. cümleleri göstergeler bunu ispatlıyor. kim daha çok erkeksi ve erkek diliyle konuşursa, böyle davarnırsa (fiziksel özelliklere ve halka hitaplarına bakın) kazanıyor. çünkü toplumun kafasındaki erkek ve kadın imgesi de böyle.kadınlar elbetteki meclisi doldursun. ancak kadın olmasından ziyade kadın sorunlarına ne kadar duyarlı olduğudur buradaki kilit soru? meclisi doldurup sadece iktidar için çalışabilir. çünkü kadın sorunu toplumla çatışmayı gerektirir. tecavüze uğrayan, enseste maruz kalan kadını ailenin elinden almak kolay mıdır? veya kadına biçilen melek şeytan rollerini değiştirmek kezâ.feministlerin kadının karşısına erkeği koymaları, erkek dşmanı olmaları elbetteki yanlış ama doğallığında gerçekleşen bir süreçtir. çünkü kadının dönüşümü kadar erkeğinde dönüşmesi toplumsal cinsiyeti sorgulaması gerekir. yoksa ne kadar konuşsak boş.doğru cevap toplumsal cinsiyetlerimizin üzerimizdeki ağır yüküdür.şimdi anlaşılır oldu mu? yoksa yine olmadı mı?
Anlasilir oldu. Ancak bu “eril” kulturu degistirmek hic de zor degil. Bu gun degismeye baslandimi birkac yil icinde herkes alisir. Bak Turkiyeye “turban” adi altinda son derece alien bir kiyafete burunme adeti getirildi, herkesin gozunu alistirmak icin “sayi” yapmalari yetti. Ayni teknikle sen insanlara Godzilla kiyafeti de giydirebilirsin, ciplak da gezdirebilirsin, medeni kadinlari meclise de gonderebilirsin. Sonuncusu icin Turkiye’de yeteri kadar “bilincli” kadin mevcut, ancak hareket yok! Kadin mudahelesinin, hareketin “gunah” oldugunu, ses cikarmanin “kadinsal” olmadigi o kadar kafamiza cekiclenmis ki, hic bir harekette bulunmuyoruz. Dikkat edersen en cesur sozler nerede kariyeri icin soyunan kadin varsa ondan geliyor: Mujde Ar, Aysun Kayaci. Demet Akalin. Bu kadinlar “erkek ” mi de siyasi goruslerini cesurca soyleyebiliyor? Demek ki kafalarinda bir kere bir tabu kirilinca kendilerini daha ozgur hissediyorlar. Demek ki problem bizim kendi kafamizdaki tabularda. Ama bir kadinin degil, tum kadinlarin ayni anda tabu yikmasi lazim ki bir degisiklik olsun! Su anda “turban” denen kiyafeti savunanlar da aynen oyle yaptilar ama, bu onlarin yaptigi “kadinlar arasi” bir ozgurluk hareketi degil, erkeklere hizmet eden bir duzeni kurma hareketi ! Tamamen nohut, komur icin seytana ruh satmanin getirdigi bir sonuc. Bu haraketin icnde kadinlarin cokpis bir hiyerarsisi var, hepsi o kadar bencil ve cirkefce ouynuyor ki , maksat kendi erkegini at gibi yaristirip sayede en tepeye kurulmak (bakiniz first “lady” alienlarin kapismasi).E kardesim sen bu erkek milleti icin hem soyunuyor hem giyiniyorsan, KENDIN icin neden hakkini aramiyorsun? Aa iste orada dur. Cunku kadin kadina guvenmez, neden guvenmedigi de cokdogal bir “beslenme alanipaylasmasi” durumudur. Bezle mumyalanirsan veya anadan dogma soyunursan mukafat ayni: PARA. Hakkini aradiginda gelecek mukafat hem bazen maddi degil, hem de hemen degil. Iswte o zaman anliyoruz bu APTAL kadin milletinin problemi kisa mesafe goruslu bencilliginden kaynaklaniyor. Bununla bas acikmanin tek yolu da, 1) kendi kendini bilinclendirmek, 2) bunun ancak “topluca” yapildiginda daha vurucu bir eylem oldugunu anlamak ve 3) hakkini arayan kadinlarla isbirligi yapmak. Bu sartlari yerine getirirsek yer yerinden oynar, bundan eminim.
Clicia x DİYOR Kİ, (22 Mayıs 2008 18:22)”Dikkat edersen en cesur sozler nerede kariyeri icin soyunan kadin varsa ondan geliyor: Mujde Ar, Aysun Kayaci. Demet Akalin. Bu kadinlar “erkek ” mi de siyasi goruslerini cesurca soyleyebiliyor? Demek ki kafalarinda bir kere bir tabu kirilinca kendilerini daha ozgur hissediyorlar. Demek ki problem bizim kendi kafamizdaki tabularda.”Bu kadınları muhatab kabul etmiyorum..Soyunan kadının fikrine ihtiyacı yok Türkiye nin..Akıllı kadına ihtiyacı var..Türkiye de bir kesim var ki, tam anlamıyla Atatürk kadını.. Diplomaları ellerinde..Konuşmaları düzgün..Bu hafif te bile hissedilebiliyor..Bunlardan başlayıp dalga boyunun en alttaki kadına ulaşması lazım..Bilinci yerinde olan kadınla bu işe başlamak en hayırlısı olur.
Iyi de Pillibebekkuyuda, bahsettigin “duzgun” grupta cumhuriyet mitinglerine posh kirmizi tirnak boyalariyla katilma disinda zerre bilincli aktivite yok! Neden ? cunku acikladim, kafasindaki tabulari yikamiyor Cumhuriyet kadini! gelismesini tamamlamamis! “Hak aramak erkeksidir” de sayiyor! Bu mentaliteyi ustunden atacak cesaret ve yirticilik yok ki Cumhuriyetin evcil kadinlarinda! Iste bizim batmamizin nedeni bu!Ancak Kayaci ve Akalin gibilere akademik kesimden destek var! Profesorler Kayaci’ya destek verdiler! Profesorler eglence sektorunde goruntuleriyle calisan uc kadin kadar cesur ve ozgur degiller. olmalari icin yerlerinin saglam olmasi gerekir.Ama bak rektorler degisiyor, artik uniler tamamen kadrolasiyor. Tum sesler susturulacak.Hayat ideal degil, hic bir sey siyah-beyaz degil, bize ogretilen kaliplarda degil. Anlatmaya calistigim sey TUM kadinlarin bilinclenmesi. Bak bu orta kesimkadin, koyden gelen garibani esir yapmis temizlikte,tarlada calistiriyor. Bu hiyerarside diger kadini ezmekten vaz gecirtebilir misin? Isvecte herkes,cok zengin olmadikca, kendi temizligini yapar. Bu buyuk “luks”unden vaz gecer mi bencil orta sinif Turk kadini? Bakiniz yukaridaki “pis hiyerarsi” yazisi…
yorumların mantık düzeyinde ilerlemesi beni memnun etti açıkçası. pillibebek kuyuda’ya katılıyorum. tabularla bastırılyoruz. ancak şöyle bir durum var. kadın, erkek düşmanlığı ile de bastırılıyor. şöyle ki kadın haklarından bahseden bir kadın, hemen erkek düşmanı sayılır. hafif’te görmedim (şimdilik) ama bir yerde feminizmden bahsedilince, ya erkeklerden darbe almış erkek düşmanı ya çirkin ya da lezbiyen oluyor. şimdi kadın hakkını savunmalı hepsi hemde diyorsunuz da, eğitimli kadın tabularını yıksa da anlattığından çok ona konulan sıfatlarla başa çıkmak zorunda kalıyor ilk olarak. toplum olarak yaftalamaya, hemen bir sınıfa sokmaya bayıldığımız için anlatılanların bile önemi kalmıyor. zaten tabularını yıkamamış kadın bu tartışmanın yanından bile geçmiyor. anlatmak derdinde olanlarda susturuluyor. eee nasıl bilinçleneceğiz ki biz kadınlar?
kadının soyunması, kırmızı tırnakları değil, anlatılanlar önemli işte. bir kısım hakketten bilinçsizce bu eylemlerin içinde yer alıyor olabilir. ama bilinçli olanlar hiçe sayılamaz. onca kadın derneği, onca kadın… bu eylemler anlatmak istediklerinin başlığını duyursa, bu başlık başka kadınları düşünmeye itse, oradaki kırmızı tırnaklı kadın(bilinçsiz saydığımız) kadınlar için doğru bir şey yapmamış mı oluyor. bilinçlenmek evet ama şıp diye olacak bir şey değil sonuçta. dinlememiz lazım önce birbriimizi. yaftalamk yerine. ne diyormuş bu insan demek lazım..
dinlememiz lazım önce birbriimizi. yaftalamk yerine. ne diyormuş bu insan demek lazım..aynen katiliyorum.ancak yukaridaki bahsettigim gibi, elindeki ekonomik ayricaligi olan kadin olmayani ezmemeyi nasil basaracak? anahtar soru orada iste.
ekonomik özgürlüğü olan kadın bilinçliyse, yapmaz yapamaz diye düşünüyorum .ama evet haklısın böyle bir durumda söz konusu!
@Clicia x yaptığınız yorumlardan genetikle ilgili bir işte uğraştığınızı anlıyorum. doğadaki akrabalarımızdan gözlemlediğimiz çoğu “içgüdüsel” davranış bilinçaltımızdan şimdiki “uygar” dünyamıza değişik şekillerde yansıyabiliyor. fakat bilimin atladığı bir nokta var sanki orada. biz doğayı yaşadığımız toplumdaki önyargılarımıza göre değerlendiriyoruz. bir aslanın ceylanı yemesini güç ilişkisi olarak değerlendiriyoruz. ya da alet yapmanın bir üstünlük olduğunu baştan kabul edip dişi şempanzelerin (ya da bir hayvan cinsinin) erkeklerinden daha “üstün” olduğu kanaatine varıyoruz. kendi adıma doğada üst-alt ilişkisi olmadığını düşünüyorum. karşılıklı yardımlaşmanın doğası bana daha yakın görünüyor.doğruluğu elbet de tartışılır ama değişik bir bakış açısı olarak bunu da göz önünüze almanızı öneriyorum.belki bu şekilde “gözlemlemeyi” bırakırsak yukarıda dediğiniz “ekonomik ayrıcalığı olan kadının olmayanı ezmesi/ezmemesi” sorununda çözüme bir adım daha yaklaşabiliriz. (yolun 5000 km olduğunu varsayarsak.)
Cansersen, genetikle ugrasmiyorum ama cevremde her yonden ugrasan arastirmacilar var.Anlattiklarim bir guc iliskisi degil, gercek. Disi maymunlarin alet yapim ve kullanimi erkeklere gore farkli oldugunu arkadasim gozlemis; bana aktariyor. Uzgunum ama Turkiye’de bir “ezen/ezilen” sinif farki mevcut. Sehirli kadin kendini koylu kadina gore “superior” goruyor; bu da tamamen ekonomik ve sosyal bir siniflasmanin sonucu. Senin esit gormek istemen farkli, gercekler farkli seyler. Ama o ekonomik fark oldukca ezen-ezilen kadin siniflari oldukca, kendi aramizda esitlik saglanmadikca, ulke capinda kadin haklarini nasil savunacagimizi dusunuyorsun?
Rekabet insanın kendi cinsleri arasında da vardır..Bu olmalıdır da, ama bizim yaptığımız yanlış, örnek almak yerine yermeği, kötülemeyi tercih etmemizdir..Ezilen kadın eksiktir..Bu eksikliğini sadece bilgi ve ne istediğini belirlemek ve kendi hayatını eline almakla giderebilir.Ezik Kadına;Zamanın nasıl akıp geçtiğini görmüyor musun, kendini geride hissetmiyor musun..Geceleri başını yastığa koyduğunda böyle amaçsızca yaşadığın günün sonraki sabahında yaşayacağın güne amaçsız başlamak seni kahretmiyor mu..Dünya dönüyor ve sen yerinde sayıyorsun..Tüketilmiş sevgin, yükün ağır..
@pbk, ezilen sadece kadınlar değil yanlış düşünüyorsunuz.. erkek de ezilebiliyor çocuk da kadında..aslında güçlü olan her zaman güçsüz olanı rahatlıkla ezebiliyorr ..
haklısın akoni, patlıcan bile ezme yapılmaktan memnun değil, böyle bi dünya işte…
”Sehirli kadin kendini koylu kadina gore “superior” goruyor; bu da tamamen ekonomik ve sosyal bir siniflasmanin sonucu.”Bu cümlelere istinaden düşünüyorum şu an..Ama konumuz ezilen kadındı Akoni, psikolojinin farklı konularından biri zaten ”özgüven”, temelinin ben de bu olduğunu düşünüyorum..Yani öncelikle, kadının kadını ezmesini ele alırsak karşı cinse karşı daha kuvvetli oluruz diyorum ben de..
@kop, insanlar öyleyiz herhalde.. genlerimiz de olmalı güçsüzü ezmekten zevk almak
valla ben razıyım kadınlar ezsin beni gıkım çıkmaz, yaşasın feminizm
süperr, böyle erkeklerimiz de var işte… onun için benim umutlarım varrr ..hepsine tu kaakaa dersek olmaz.
o zaman ilk önce ne yapıyoruz? kendi tabularımızı yıkıyoruz. başörtülü kadına da açık diye tarif edilen kadına da tabuyla yaklaşmıyoruz. herkes kendi yolunu ve doğrusunu yaşayacaktır. meselemiz hep insanları özellikle kadınları sınıflandırmaktır.duygu asena’nın kadının adı yok kitabını okuyanlar bilir. türkiye’deki temel problemlerimizden biri de budur. birilerinin eşi, kardeşi, komşusu vs. oluruz. bir türlü nevdalist x isimlerimizle hayatta, toplumsal yaşamda yer alamıyoruz. çünkü her şeyden önce birey olmamıza izin verilmiyor.üstte verilen isimler kötü örnekler. sorunumuz popüler kültürle ünlü olmuş, özgürce hayatını yaşayan insanlar değildir. onlar bir şekilde kendini kurtarır. sorunumuz sokaktaki insanın bakış açısını değiştirmek, kendi hayatını seçme şansı olmayan, okutulamayan kızlardır. hani şu cümle içinde ezik denilen. bu eziklik bir ruh durumu mudur mesela diye sorasım var. konu iyice dallanıp budaklanmasın diye vazgeçiyorum:)velhasıl bunların hiçbiri kolay aşamalar değil. öyle istersek olur hiç değil. toplumsal bir katmanın, yapının değişmesi gerekiyor. bunun için bir 100 yıl falan lâzım. toplum hâlâ kocasından dayak yiyen kadın için haketmiştir diyorsa, ya da erkektir aladatır da severde gibi daha çok basit aşamaları bile geçememişsek ne desek boş. işte tam burada devreye stk- sivil toplum kuruluşlarının ve devlet kurumlarının girmesi gerekir. kadın hayatını değiştirmek isterken sığınacak bir yer bulmak yerindedir. tekrarlıyorum sorun kadın olması değil, kadın sorununa nasıl yaklaştığıdır.şu 100 yıl doluncaya kadar sağ kalmaya çalışın. herşey güzel olacak:)
Nevdalist, küçüklüğümden beri duyarım 100 yıl geçmesi lazım diye, 30 u aştım bir türlü bu 100 yılın ilk yılı bile geçmedi..Bizim çocuklarımız da , 0 beklenen yüzyıla hasret mi ölecek..
sık dişini, az kaldı:)
:))
@Clicia x ‘ın aday olması lazım .bizim toplum başka türlü uyanamaz..
ucu açık olmuş yaş konusu
Cop, bana bunlarla gelme, özelliklerime baktığında, doğum tarihini çakan nadir yazarlardan olduğumu göreceksin..
No complex , be happy..
tamam hocam, oraya bakmak aklıma gelmedi kızma hemen,
Mutluluklar pbk…
muabbet te ne alaka ya!
Yuksle Aytug (who the fuck is he??) feministerden tirsmismis.‘Başta kadınlar olmak üzere herkes bu sohbeti elini vicdanına koyarak, tekrar gözden geçirsin’Biz kadinlar “elimizi vicdanimiza koymaliymisiz”. Sen kim oluyorsun da bize nasil dusunecegimzi dikte ediyorsun ha dumbuk. Cinsiyet ucurumund 121. olmus bir ulkenin kadinlarin sikintilari hakkinda sana fikrini soran mi oldu. Yoksa sadece dizi hakkinda konusmayan ilkel bir sekilde bilinclenme kipirtilari gosteren bir kadin nesli turedi diye korkuyor musun ?
“Ekranda feminist terör” diye baslamis utanmadan. Sanki Turk kadininin her gun yasadigi trajediler ipi kopuk ERKEK TERORUnden degil!
(:
feminizmi terör olarak görmek da nası mantıktır yaf.. aytuğ kendi elini kendi vaicadanına koysun..
DOXSA, senin yazın için, fazla link koymuşsun dedim ama , benimkine de çok link geldi. Hepsini ben koymadım.(Yörükler yazımda) Editörlerimiz uygun görmüş birazını da. Sen bana sormadan ben sana söyleyim dedim.:))
Doxa yanlış olmuş özür..
aa teacher söylemeseydin de o keyfi bana bıraksaydın:)
:)))
farklı bir bakış açısı öneriyorum sizlere:”kadın & erkek eşit midir?” sorusu “elma armut mudur?” sorusu gibi anlamsızdır. her ikisinin de “meyva” olduğu belli değil mi? demokrasi farklılıkları asgari müşterekte birleştirmek demekse -ki öyledir- “insan” paydası kimin nesine yetmez?kadın – erkek ayrımı yapmak niyetiniz ne olursa olsun “ayrımcılıktır”, haklar ve hukuk temelinde anlamsızdır. ayrıca pratik bir yararı da, yoktur. toplumsal enerjinin verimli kullanılmasına engel olmaktadır.ayırırarak, sadece kadını bilinçlendirmek sorunu çözemez. insanları, yurttaşları, “insan” olmaya hazırlarsanız, kişisel haklar ve özgürlükler konularında donatırsanız, toplum içerisinde yaşamayı öğretebilirseniz bu sorunu yaşamazsınız.doğada insan dışında her şey yapısı gereği zamanla kendisi olur, başka bir etkiye ihtiyaç duymaz. insan ise insanlaşabilmek için eğitilmelidir. insan var ve kendi olabilmek için diğer “insanlara” ihtiyaç duyar ki biz buna uygarlık adı vermekteyiz.uygarlık kültür işidir, kültür kelimesinin türkçesi ekindir efendim, ekmek fiilinden gelir. kültür, insanı ekmeden, yani vermeden alabileceğiniz bir olgu değildir.peki insana ne ekeceğiz? tehlikeli bir yanlış var yorumlarda gördüğüm. “eğitimli insan” lafı geçti yukarılarda. eğitimden kasıt nedir? akademik eğitim? diplomalı kişiler? lütfen dikkat buyurunuz, “tahsil cehaleti giderir, eşşekilk ebedidir” diye atasözü var bu toprakların. dünyanın hiç bir üniversitesinde “adam olma” enstitüsü yoktur; insan felsefe ile “kişi” olur. kişi olabilmiş insanlar ise şekilci değil içerikçi olurlar ve o dakikada karşınızdakine (fikren karşınızdakine bile) kıyafeti böyle tırnağında kırmızı vs yaklaşımı sergilemezsiniz. insan olmaktan hakkı olan “var ise” ve “ifade özgürlüğünü” kabul buyurursunuz.felsefeyi zorunlu ders olmaktan çıkarmayın, insanları güç kavganız için insan olmaktan men etmeyin. “Bindiğim eşeğin benden akıllı olmasını istemem ben” diyen milletvekilleri seçmeyin. ve lütfen çözümü dışarıda aramayın. bu işi kendi evinizde başlatın, çocuğunuzu “birey” olarak yetiştirmek için zaten eşinize ihtiyacınız olacak, kadınsanız erkeğinize, erkekseniz kadınınıza hak ettiği değeri verin, kadındır demeyin erkektir demeyin, insandır deyin; insana layık tavrı sergileyin; ama bunun için önce düşünün, sonra okuyun, bilgi sahibi olun sonra fikir sahibi olun lütfen.uzun sürdü, kusuruma bakmayın, metindeki ikinci tekil şahsı üzerinize, lütfen alınmayın; pek yorgunum, çok geç oldu lakin bu sayfayı okumak çok da keyifli oldu, teşekkürlerimi kabul buyurun.saygılarımlamat:)
Dünyada her türlü izm’ler bi yere kadar basarili olurken her nedese bu Feminizm hareketi dünyanin hic bir yerinde basarili olamimistir…Aslinda ayirim, esitlik ilkesi denilen felsefeler bastan sona yanlis olan uyduruk hadiselerdir. Kadin dogasi geregi Anactir. Yani cocuk dogrurur, cocugunu büyütür, ve böylece üreme denilen olgu meydana gelir. Kadin Tanri’dan sonra ikinci yaraticidir. Hepimizi bir kadin dogurduguna büyüttügüne göre, bir erkegin kadina karsi düsman gösterilmesi ne kadar abes ve cirkindir. Dünyanin hic bir ülkesinde, hic bir parlementoda kadin cogunlugu yoktur. Feminizm’e göre kadin cocuk yapmamali, erkeginden daha fazla söz hakkina sahip olmali, ve hatta hic evlenmemelidir. Peki ama üreme nasil olacak? Böylesi bir düsüncenin basarili olmasi elbette beklenemez. Avrupa nufusu gün gectikce azaliyor. Almanya 01.01.2008’den gecerli olmak üzere bir kanun cikardi. Bu kanun cocuk yapmayip kariyer pesinde kosturan kadinlar icindi. Yani kariyer yapinca ne kadar maas aliyorsa, ayni maasi cocuk yapip evde kaldigi, cocuguna baktigi büyüttügü süre icinde vermeyi taahüt etti. Ve bu kanun burda cok etkili oldu. Ben de isterim tüm dünya parlementolarini kadinlar ele alsin onlar yönetsin. Belki o zaman savaslar da azalir. Cünkü kadin dogasi geregi erkekten daha vicdanli, daha merhametlidir. Ama bunun gerceklesmesi sadece bir hayaldir. Kadinlarinda cogu zaten böyle bir yasami benimsemezler. Bir kac yüzbin Feminist, belki kariyer yapmayi tercih edebilir. Ama kadinlarin %95’i Anne olma özlemi ile yasarlar. Efenim kimse kimseye zorla bir sey yaptiramaz. Kimse kimseye bir seyi dikte edemez. Simdi referandum olsa, kadinlara sorulsa; yine %95’i Anne olmayi, cocuk dünyaya getirmeyi istedigini beyan edecektir. Cünkü bu olgu onlarin icinde vardir. Insan disinda doga’da ki canlilarin yasanti bicimine bakilirsa; ayni olguyu orda da göre biliriz. Mesela bir kusu düsünelim; Erkek kus disardan yiyecek getirirken, disisi onu yavrusu ile yuvasinda bekler. Yavrusunu ucacak hale getirene kadar bu böyle devam eder. Yani erkek kus onlarin gecimini saglar, disi yavruyu büyütür. Bu örnegi baska canlilarda da göre biliriz. Esitlik konusuna gelince; hangi anlamda esitlik isteniyor, önce bu bilinmelidir. Kadinla erkek hic bir zaman esit olamaz. Kadin dogasi geregi narindir. Erkek böyle degildir güclüdür. Kadin dogasi geregi Anac ruhludur, erkekle kiyaslandiginda daha da merhametlidir. Bu örnekleri de cogalta biliriz. Bir erkek nasil olurda kadin düsmani olur? Ya da bir kadin nasil olurda erkek düsmani olur? Kadinda olan özellikler erkekte, erkekte olan özellikler kadinda yoktur. erkek ve kadin iki elmanin yarisi gibidir. Birbirini tamamlar. Böylece ortaya güc dogar. Ne kadinsiz, ne de erkeksiz bir dünya düsünemiyorum…
kardesim,onemli olan zihniyettir,fasist kadında vardır,demokratta,erkeklerden cok daha despotik kadınlarda vardır,ben meclis fikrine hic katılmıyorum
evet ne yazıkki ulkemizde kadınlar asagılanmakta,ama dunyada da oyle,mesela reklam sektoru tamamen kadın bedeni uzerine kurulu,internette magazin haberleri hep kadınların gorunusu uzerine kuruludur,yani kendini cirkin goren kadın,bu medya ortamında depresyona girer,surekli kadının beden guzelligi on plana cıkıyor,peki guzel olmayan ne yapacak,ama ben feministlerin bu konuda seslerini pek duymuyorum,medyada, kadın bedene indirgeniyor,en cok tıklanan sayfalar kadın bedeninin sergilendigi sayfalar,ya resmen kadınlar alenen asagılanıyor,
xnicos,ben boyle dusunmuyorum,mesela kadınlar kendi cocuklarına karsı taraftır,daha duygusal oldukları icin daha cok baglanıyorlar,bu yuzden kadınların bazı durumlarda adalet dagıtması zordur
mesela bir kadın,kendi cocugunun daha iyi kosullarda yetismasi icin ,babaya gore daha kararlıdır,isin sonunda zalimlik olsa bile
“bu yuzden kadınların bazı durumlarda adalet dagıtması zordur”Vah vah! O yuzden mi Isvec’in Norvec’in hakimleri, avukatlari, savcilari, parlamentosunun yarisi kadin? Onlarin icra ettigi adalet degil mi?Sen var ya supersalaksin. Kafanin basmadigi seylere yorum yapma. Magara devri magandasi.
ben kadınlar adaletsizdir demiyorum,yalnızca bazı durumlarda dagatmaları zordur,mesela kendi cocugunu yargılayan anne,ne kadar tarafsız olabilir,ama baba daha objektif olabilir
hasiktir lan, adalet dağatmanın erkeği kadını mı olur hödük
Sana gore kadin muhendis de olamaz, cerrah da, ordu komutani da cumhurbaskani da… sana kalsa biz anne olunca hic bir seye kalifiye olamayacagiz, bahaneye bak yarabbi. Sakin sen Babacan olmayasin, onun kadar salak sepet yorumlar yapiyorsun.
Bu salagi Isvec’e yollayacaksin intihar eder valla. Beyninde sigortalar atar, kulaklarindan dumanlar cikar gordugu kadin otoritesi karsisinda. Bu yeni nesil hep boyle dunyadan habersiz ve salak mi acaba?
bu danalar kadını hep bibiklemek malzemesi gördüğünden, başka şey yakıştıramazlar,kadın türbanını taksın sokağa çıkarken, evde otursun, kocası eve gelince onu bibiklesin, amı siksiz, kucağı cocuksuz kalmasın isterler, kadın budur bu terliksiler için…
ben kadın adalet dagıtamaz demiyorum,yalnızca sizin dediginiz gibi,kadınlar ,erkeklerden daha adaletlidir,savına karsı cıkıyorumlutfen saptırmayalım
ulen yavşak nerden varıyosun bu kanıya sen
yukarda anlattım ya,kendi cocuguna……….
kaç tane anne çocuk ilişkisi inceledin pezo…
bundan kastım,asagıdaki yazımdır
@yıldırım, az kalsın küfür edecektim..
akoni,yanlıs bir sey soyledigimi zannetmiyorum,ama bazıları soylediklerimi saptırmaktan hoslanıyor
bence söylediklerin külliyen yanlış… doğru olan bir şey yok ki
senin annen sen hak ettigin halde sana muebbet hapis verir mi?ama baban verebilir,bunun neresi yanlıs
ben ne sulugözlu erkekler gördüm, hüngür hüngür ağlayan..
ben baglılıktan bahsediyorum,erkekler, kadınlar kadar baglanamazlar bir seye,kadınlar duygusal oldugu icin,yakınlık duydukları seylere daha sıkı baglanıyorlar,bu nedenle kadınların bazı durumlarda,tarafsız davranması erkeklere nazaran daha zordur
babanın ne özelliği var ki… belki sizin aile yapınızda sadece babanız kararları vermiştir ve anneniz insan yerine koymamıştır. yoksa bu tarz konuşmalar olmaması lazımdı:(
hatta bu yuksek baglanma katsayısından oturu,kadınlar erkeklera nazaran daha yogun kıskanclık,daha yogun nefret hissedebiliyorlar,ama tersi yonde ,daha cok merhamet ve sevgi de hissedebiliyorlar,bence sırf bu yuzden,dunyanın en iyi insanın kadın olma ihtimali,ve yine en kotu insanın da kadın olma ihtimali yıksektir
adalet tarafsızlık gerektirir,baglanma katsayısı yuksek olan birinin,tarafsız olması daha zordur
mesela kadınlar erkeklerden daha sevecendir,ama aynı zamanda ,sert oldukları zaman erkeklerden cok daha sert olabiliyorlar
soyledigin hic bir seyin hic bir gecerliligi veya mantigiyok, ODTU elektrik senin gibi sebekleri mezun ettigine gore bayagi bozulmus.Tartismayi bilmeyen, ileri geri atip tutup delillerle arkasinda duramayacak kadar yuzune gozune bulastiran sebekler serisi…senin hayat tecrubenne kikadinlar hakkinda ahkam kesiyorsun ha oglan cocugu?
Ne yani şimdi kadınlardan hakim olamaz mı..
akoni,ben bu yorumları kız arkadaslarımdan ve annemden elde ettigim gozlemsel verilere dayanarak yapıyorummesela doguda herkes toreden sikayetcidir(sikayet edilmeyecek gibi degil ki),ama inanın bana tore konusunda kadınları(tabi gencleri kastedmiyorum) erkeklerden daha ısrarcı bulacaksınızyanlıs anlama olmasın ,burada kasteddigim,toreyi savunan kadın toreyi savunan erkekden cok daha sert sekilde savunur
kadınlar hakim olamaz demiyorum,dedigim sey:kadınlar erkeklerden daha iyi adalet dagıtır,iste ben buna karsıyım,
yahu kadına başka ne öğretmişler de neyi savunsun.. bildiği tek şey sadece oysa tabi onu savunacak… kadını yolladın oxford a, bitirdi geldi de hala töreyi mi savunuyor, de bakiyim bir yıldırım..
tabiki kadınlar da hakim yada savcı olabilir,hatta isinin hakkınıda cok iyi verebilir,
aynı sey erkekler icinde gecerli,eger gerekli egitimi alsalarda onlarda savunmayacaklardı,ama sonucta dongu var,bu erkek cocukları da yetistirenler kadın degil mi?bir erkek cocuk annesine cok daha baglıdır babaya nazaran,aslında bizim toplumumuzda erkek cocuk anneye biraz haddinden fazla baglıdır,,tabi buda gelin kaynana kavgalarına sebebiyet veiyor
bak bak nasil kiviriyor; demin soylediginin tersini soyluyor! sende belkemigi yok…utanma yok.. beyinsiz
mesela anne hakkımı helal etmiyorum dediginde,erkek cocugunu razı edebilir,hatta anne haksız oldugu konularda bile,cocugunu ikna edebilir
İş dünyasının kadını erkeği olmaz..
bu yuzden doguda torenin yıkılması aslında kadınların egitilmesine baglı
bence bazı mesleklerde kadınlar ,bazılarınında da erkekler daha basarılı olabilir,ama bazı mesleklerde de gercekten fark etmez
Seni kim egitecek? Goruyoruz ki senin icin cok gec kalinmis!
mesela kadınlar ogretmenlikte(sınıf) erkeklere nazaran bence cok daha basarılı
İşini iyi yapan kazansın o zaman..Tabii ülkemde kim istediği mesleği seçebilmiş ki..
sen şimdi ne diyosun yıldırım, tut ki dediğin gibi, madem kadın şöyle böyle… tırı vırı bişiyler deyip duruyorsun ( hala anlamadım ya ne dediğini )
ha kadınlar erkek ya da kız çocukları iyi yetiştirmiyor sonuçta da beyle mi oluyor.. sevgili hemcinslerin bilmem ne kebabından başka ne yapmaktalar peki o sırada…
mesela muhendislik ve doktrolukta farketmez
aa kebap deyip geçmeyelim..
aa kebap deyip geçmeyelim..
seda,mesela bir ulkede devrim yapacaksan,ve ilerde o devrimin kalıcı olmasını istiyorsan,kadınlara o devrim bilincini vermen yeterlidir,erkeklere vermesende olur,simdi ne demek istedigimi anladın mı?mesela bir ulkede devrim yaptın,ama eger kadınlar o devrimi icine sindirmemisse ,o devrimin gelecegi kuskuludur
mesela ,sen bir ulkede devrim yapmak istiyorsun,ve aynı zamanda o devrimin kalıcı olmasınıda istiyorsun,o zaman devrim bilincini kadınlara vermen yeterli,erkekler bir sey vermene gerek yok,yada bir ulkede devrim yaptın,eger o devrimi kadınlar yeterince benimsememisse devrimin gelecegi muglaktır
Kadın sadece fiziksel olarak erkekten daha güçsüzdür, fazla yük ve eşya taşıyamaz o kadar, kalan işlerin hepsini yapar..
dogru soyluyorsun,buna kimse itiraz etmez zaten
Pillibebek sana katilmiyorum. Irgat kadin tarlada pamuk toplarken cocuk dogurup isine devam ediyor. Sence kim fiziksel olarak gucsuz? Tarlada on bir saat guen saltind ater doken irgat kaidn mi , yoksa kahvede oturan tembel teneke erkek mi?
Bir kadın karşısına çıkan bir erkekle kavga etse fiziksel olarak kaçı kadınların galibiyetiyle sonuçlanır..Kemik yapıları ve kasları daha farklı..Kadın neden tecavüzden kurtulamıyor.Kesinlikle erkekler fiziksel olarak kuvvetli yaratılmış, kadınlar daha hassas yaratılmıştır..İstisnalar ve fiziksel eğitim almışlar hariç..
Ama pillibebekkuyuda, sadece anlik siddetle mi olcuyorsun fiziksel ustunlugu? Erkek milleti dogum gibi hormonlari cildirtan acili bir episode gecirse ne olur halleri? erkeklerin aci hissiyatinin kaidnlarinin yaklasik 100 kati altinda oldugunu biliyor musun? Ayrica neden kiz cocuklari daha cok yasiyor, kadinlar daha uzun yasiyor?Bu sorulari sormadan erkekler guclu diyemeyiz. Anlik guc onlarda olabilir ama Aikido egitimi almis ufacik bir 80lik nine 4 adami yerle bir etme yetenegine sahiptir. Fiziksel guc anlik enerji degil, hayat boyuncaki toplam enerji dagilimidir. O da kadinlarda o kadar buyuktur ki, hem yasar, hem hayat verir. Boyle bir cinsiz iste.
tabi adamların o egitimi alma ihtimali yok,ya sen surekli boluyorsun,dindar dinsiz diye boldun,simdide erkek kadın diye,senden korkulur
bence kendi adına konus,sen ayrı bir cinssin
ya bir dakika yıld, isteyen istediğini söylesin..Ne oldu sana fikir tartışalım dedin şimdi, cinssin falan diyorsun..Şimdi doğası gereği doğurgan olan kadını düşünmek zorundayım.Yani gerçek olanı..Bir kadın bir erkeği sadece teknik taktikle yenebilir..Ama sen de sadece Ömrünün uzun olmasıyla güçlü olduğunu düşünemezsin..Ben anlık fiziksel güçten bahsettim..Kaç tane erkek, karısı tarafından dövülüp mağdur oluyor?Çünkü gücü yetmiyor..
Yani kadının gücü kendini korumaya kesinlikle yetmiyor..
Ama pillibebekkuyuda, anlik guc hersey olsaydi, Uzak Dogu saVas teknikleri bu kadar gelisir , samurailar savunmaya bu kadar onem verir miydi?Bana satasan 7 kisilik bir grubun ustune yurudugum oldu. Hepsi fare gibi kacistilar. Benden buyuk erkek cocuklara haddini bildirirdim kucukken. Bu bir mentalite meselesi, elbette fiziksel boyutun etkisi var ancak; neden Aikido siniflarina genc yasli kadin milleti doluyor hic dusundun mu? Onlarin anlik avantaji olsa da benim teknik bilmem benim hayatimi kurtacaksa problem kalmaz! Ustelik hem onlardan uzun yasarim, aciya dayanikli olurum ve dunyaya da yeni hayatlar getiririm. Erkegin anlik gucu baska seylere yarasin!
Sen istisna olabilirsin Clicia ama ben hiçbir erkekle fiziksel mücadeleye girmem, çünkü sadece fiziksel üstünlüklerini kabullenebilirim ama zeka değişir, daha zeki kadın vardır ondan daha zeki erkek vardır..Aptal kadın vardır ondan daha aptal erkek vardır..O değişir..Aikido yapan arkadaşlarım var..Çok iyi görünüyor çünkü taktik herşey..Zeka üstünlüğünün çok önemli olduğunu birkez daha anlıyoruz..Ama öyle erkekler var kı kadını fiziksel üstünlüğüyle mahvediyor, sindiriyor adeta..Asıl mücadeyi bununla vermek lazım..illa ki üstün olacağız şeklinde başlarsak bu tür tartışmalara, gerçekleri yansıtmamış oluruz..
Ben bu güç olayında sana katılmıyorum Pi’Bek. Şayet fark bu ise, kadın erkek arasında herhangi bir avantaj farkı olmaması gerekir. Çünkü insanoğlu gitgide gücün değil aklın egemen olduğu toplumlar inşa ediyor. (her ne kadar zaman zaman yetersizliklerden huysuzluk etsek de, binlerce yıllık serüveni düşünerekten iyiye gittiğimiz aşikar) Gücün ve fiziğin önem kazandığı toplumda öküzler ve erkekler daha değerli olacaktır. Ama beyin gücünün ve yaratıcı fikrin egemen olduğu toplumlarda -yada toplumsal katmanlarda- yaratıcı fikir sahibi olan birey kazanır. Fakat buna rağmen kadının pozitif ayrımcılığa sahip olduğu toplumlarda dahi erkeklerle eşit değiller. Benim kafamı kurcalayan ve okuldaki cinsiyet kültür derslerinde hocalarımla tartıştığım asıl sorun şu idi: Kadınların siyasi lider olmamasını anlarım, başarılı işadamı olamamasını anlarım. Erkek egemenliğin hakimiyet kurduğu bazı dezavantajlı işlerde başarılı olamamalarını anlarım ama şunu anlamlandıramıyorum ve bu konuda bana tatmin edici cevap veren bir akademisyen yada yazara da rastlamadım. Neden kadınlardan başarılı matematikçi yada filozof çıkmaz. Zaten önemli düşünürler ve filozoflar, toplumsal baskı ve imkansızlıklarla malul olsalar dahi var olan yaratıcılıklarını insanlığa sunabilmişlerdir. Toplumsal önyargılardan kendini arındırabilen insanlardır. Ama neden bu sahalarda çok fazla başarılı matematikçi yada filozof göremeyiz. Bir çırpıda 10 tane yaşayan önemli filozof erkek sayabilirim ama aklıma bir tane yaşayan kadın filozof gelmiyor. (var muhakkak ama oran olarak çok az ve dikkat çekici değiller) Ben bu sorunun cevabını cidden merak ediyorum ve kadın konsunda öğrenmeyi istediğim en esaslı konu bu, bu aralar.Yoksa başarılı işkadını olamamaları yada siyasi olamamalarını algılayabiliyorum. Erkeksi baskınlık bu konularda engel oluyor ama zeki olan canlılar kendilerinden çok daha güçlü olan tüm canlılar üzerinde egemenlik kurabilirler. Kadınlar neden bunu başaramıyor. Bu önemli bir soru. Ve cevabını merak ediyorum. (zeki değiller imasında bulunmuyorum. sadece samimi olarak bunu merak ediyorum ve öğrenmek istiyorum.)
Haklisin, anlik gucle,beklenmedik bir saldiriyla insan sindirmek kolaydir. Ama bu erkekler erkekleri de sindiriyorlar! benim ustunluk tasladigim yok, sadece hayati gorus acimizin birtakim terbiye teknikleriyle nasil degisebilecegini anlatmaya calisiyorum.Ben kimseyl fiziksel mucadeleye girmedim . Sadece grubun ustune yurdum ve yuksek sesle korkuttum . Aikido’da bu teknigi (KI defense) daha yeni calisiyoruz, ben bir yil once icgudusel olarak kullanmisim bilmeden. Demek ki istersen oluyormus. Akidoda filozofi “zihin bedeni yonlendirir” ve senin ifade ettigin zihinsel onyargilar savunmani basarisiz kilar. Eger zayifim dersen zayif kalir, dayak yersin.
Anthro DİYOR Kİ, (06 Haziran 2008 18:01)” insanoğlu gitgide gücün değil aklın egemen olduğu toplumlar inşa ediyor. ”Süper bir yorum..Aslında bir çok başarılı işkadını çıkabilir, özellikle Türkiye de..Erkek, kadının eteğini bıraktığı takdirde..Neden evli olmayan kadın daha başarılı, çünkü hesap verecek kimse yok hayatlarında..Günümüz kadını ”aile kutsal”, ”yuvayı dişi kuş yapar” derken severek haklarını veriyorlar bu uğurda..İşte bu değişmeli, değişecek..Doğurgan olabilirsin, yola devam edebilirsin..Daha çok ”siyasete giriş” daha çok ”iş dünyası”, daha çok ”okumak” durmamak öğrenmek, daha çok hak arama..Daha çok adalet..
Ya sen cok safsin, ya cok cahilsin, ya coktembelsin ya da acayip on yargili.Belkid egoogle kullanmayi bilmiyorsun kimbilir.Women PhilosophersWomen in Philosphy GalleryAlphabetical List of Women PhilosophersList of female philosophersHistorical Women of Philosophy600 BC – 17th Century ADAlphabetical Index of Women MathematiciansOther Resources on Women Mathematicians and Scientistshic kadin matematikci yok evet evet, o yuzden google 1,280,000 site veriyor sunu girince:women mathematicans
Clicia x DİYOR Kİ, (06 Haziran 2008 18:06)senin ifade ettigin zihinsel onyargilar savunmani basarisiz kilar. ”Eger zayifim dersen zayif kalir, dayak yersin.”Olasılıklar, önyargılar değil.. hayatta kalmayı tercih edersek.a) Kabullenmeyip üstüne gidersem ölebilirim..(üstelik taktik bilsem de 7 kişinin üzerine asla gitmem)b) Kaçarsam kurtulabilirim,c) Silahım varsa kendimi koruyabilirim..a şikkını eledim..
bence bu ilgi alanlarıyla alakalı,erkekler bu tip konularda daha hevesli,ve daha derin yogunlasabiliyorlar,bir kere kadınlar icin annelik denen bir olgu var,kadın cocugu olduktan sonra,asıl motivasyonunu buraya harcıyor,bu yuzden bilimsel ve felsefi konularda yeterincederinlesemiyor,bu soylediklerim yanlıs olabilir,benide tam tatmin etmedi ama en azından baslangıc
marie cure dısında unlu kac tane bilim kadını var,ben felsefe derslerinde hic kadın filozof duymadım
Ya böyle cinsiyetçi ve dar kafa ile bakacaksan senle kısa keselim Clicia. Ben bir erkek olarak konuşmuyorum. Aseksüel bir insan gibi bakmaya çalış. Kadınsı reflekslerin ve duygularınla bişey kanıtlamaya çalışma. Ben üstünlük gerilik tartışması şovenizmi yapmıyorum. Cinsiyetçi tartışma yapacaksak komşumların haftasonu yapacakları güne gider ordaki kadınlarla da senin konuştuğun tarzda muhabbetler ederim.Ama rakam ver bana. İsim ver bana. Kadın olarak değil, erkek olarak değil, birey olarak karşılaştırma yap. Ben burda bişey ıspat etmeye çalışmıyorum. Gerçekçi konuşalım onun için.
birde bu soyledigim ne kadar dogru bilmiyorum ama yinede soyliyecegim,hatalı oldugumu dusunenler uyarsın:kızlar genclik yıllarında cok daha fazla ask yasıyorlar erkeklerden,bence bunun da etkisi olabilir,birde yasadıkları asklardan cok daha fazla etkileniyorlar,
”İlahi, arkadaşım Yıld.”kızlar genclik yıllarında cok daha fazla ask yasıyorlar erkeklerden,bence bunun da etkisi olabilir,birde yasadıkları asklardan cok daha fazla etkileniyorlar,” demişsinLisede psikoloji hocamın bana sinirlendiği dakikaları hatırlattın, kitap okumak yerine olaylar karşısında hissettiklerimi yazmıştım..:))
evet yazdıgım tamamen benim gozlemlerime dayanıyor,sacmada olabilir,ama sonucta dusunerek sacmada olsa kendi dusuncemi ortaya koydum
Bir de bu tamamen kendi fikrim, her türlü detay kadına bırakıldığı için, kadınların zeka gelişimi detaylar üzerine kuruluyor..Konunun ana hatlarını yakalayamıyorlar.Az ve öz düşünen kadın yok denilecek kadar az..Enerji detayda kalıyor..İyi akşamlar..
Arkadaslar, birakin herkes kendi görüsünü söylesin. Yildirim’da söylesin. Ali’de Veli’de niye adamin üstüne bu kadar gidiliyor anlamiyorum. Siz kadinlar yönetin her bi seyi valla ben memnnun olurum. Hatta cocuk falan da yapmayin. Nasil olsa teknik bunu da yakinda hallediyor. Kopanisti, masaallah dilin acilmis ha bire küfrediyorsun. Noldu ben biraktim sana mi gecti. Bulasicimidir nedir bu küfretmek annamadim.:)
Geri zekali Yildirim d yukarida link verdik icini acip baksana!Senin cahilliginin yukunu biz sirtlanmak zorunda miyiz?
Anthro cehaletin gozler onune serilince nasil da magduru oynuyorsun. buyuk bir vakit kaybisin.
sen hic tubitakın bilimin onculeri adlı yada benzeri bir kitapını okumadın mı?ben gelmis,gecmis unlulerden bahsediyorum
Eğlen Clicia eğlen. Oyun oyna sen kızım. Yaramaz çocuk seni..
ben o onculerin geldigi universitede okuyorum, tubitakin kitabini ne yapayim?
valla niko biliyon bana tonla küfür ettin sana karşılık vermedim, ama bu yavşak yıldırım ilk günden beri sinirimi hoplatıyo, adeta küfür yedirdikçe zevk aldığını hidsediyorum,ah şimdi inan6666 olacaktı da gör bak o neler geydirecekti bu süt oğlana,baj şimdi dediği lafa bak
ulen tırışkadan teyyare, kız tek başına mı aşk yaşıyo erke partneri yok mu?var diyosan demek erkekler de aynı oranda aşk yaşıyo a deve..yok diyosan o zama kızlar lezbiyen ilişki ile aşk yaşuyolar anlamı çıkara deyyus senin kafan bu kadar tıntın işte..ettiğin lafın analamını bilmeden salla babam salla, çok yavşak gördüm ama senin gibi omurgasız yavşak oğlan çocuğu görmedim…bi de şu herkesi inceleme analiz etme tahlil etme huyundan vazgeç, önce kendini adam et, tada kalk siktir git…
ben bu konularda cok deneyimliyim,basta erkek ask yasasa bile uzun surmuyor,iki uc ay sonra iliski sıradanlasıyor ,ama kızlar oyle degil onlar cok baglanıyorlar,zaten genelde ayrılırken o kızların ah larını hissedebiliyorsun,basıma gelen cogu belanın ,o kızların ahını aldıgım icin basıma geldigini dusunuyorum,alma mazlumun ahını cıkar aheste aheste
enaniyete bak!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!ne kadar mutevazısın
ask karsılıklı olacak diye bir sey mi var?platonik ask olamaz mı?kasteddigim
Yildirim, arkadasim lütfen din konularini burda tartismayalim. Önceleri bende bunu yapiyordum. Fakat anladim ki bu yaptigim en cok dine zarar veriyor vazgectim. Burda ki herkes dinini imanini biliyor. Her yazar üniversite mezunu. Önceleri cok küfür ediyor herkesi üzüyordum. Simdi bu huyumu da bir kenara attim. Din üzerinden, poltika üzerinden tartismayi bir kenara birak. Yazi yaz. Blog yaz. Faydali seyleri insanlarla ve yazar arkadaslarinla paylas. Kopanisti’yi bu konuda hakli görüyorum. Hele bir yorumunu okudum ki” ben olsam o, yorumuna karsi seni mahvederdim. “Senin kizin var mi dudaklari nasil” gibi bir seydi yanlis hatirlamiyorsam. Kardesim, biz burda birbirimize küfür de hakaret de taciz de etsek asla böyle aile bireylerine dil uzatmayiz. Birbirimize giydirme disinda diger aile bireylerine kimse dil uzatmaz uzatamaz. Tamam küfür yedim bunun icin söyledim diye bilir kendini böyle savuna bilirsin. Ama küfür senin sahsina yapiliyor. Sende o, kisinin sahsina cevap vermeli aile bireylerini bu ise karistirmamalisin. Ben de diger arkadaslarda burda onlarca küfür yedik. Hic bir zaman senin bu söyledigin söz gibi birbirimizi incitmedik. Sevgili arkadasim, rica ediyorum bu israrindan vazgec. Senden önce bu konular 100’lerce defa tartisildi zaten. Kimse kimseyi üzmesin. Dedigim gibi blog yazarak bizlerin bilmedigini bizimle paylas…
abi,o sozden once kop… tum dindar turbanlılara(benim anneme) aynı sekilde hakaret etti,eger medenice uyarsaydım anlamayacaktı,yaptıgı hatayı ona hissettirmeye calıstım,ve ona dedim ki:sen tum dindar turbanlılardan ozur dile ben de senden dileyecegim,ama sonuc ortada,ama artık kimsenin yaptıgı hakaret umrumda degil,seninde dedigin gibi artık kimsenin hakaretine duzeltmeye celısmayacagım,kendi fikrilerimi medenice tartısacagım,eger sen benim hissettigim asagılanmayı hissetseydin nasıl cevap verirdin.(istersen o tartısmayı tekrar oku,o zaman daha iyi anlarsın)
benim turbanlı esimde olabilirdi, zaten annem turbanlı, inan tepkim o zaman cok daha sert olurdu,(hakaretin nereye gittigini dusundukce,kendimi kontrol edemezdim)ama artık bunu uzatmanın anlamı yok,evet kop… tan ozurdilerim,ama onunda tum turbanlı dindarlardan ozur dilemesini bekliyorum
Ha söyle, neyimizi bölüsemiyoruz ki?
Geçen gün benim köpeğim de beni ısırdı. Ben de ona: “Evladım benden özür dile ben de seni affedeyim” dedim. Ama gene ısırdı. Baktım ki it köpek takımı laftan anlamıyo, itleri adam yerine koymaktan vazgeçtim.Beyniyle tartışma yetisi gösteremeyen, beyni b*k çuvalına dönmüş, nefret saçan faşistler, sen bu mevzuları bu şekilde konuştukça daha çok etrafa pislik saçarlar. Medenileri galebe ikna iledir, bedevileri galebe icbar (cebir) iledir. Çomarlar bundan anlar.
amanın yavrım, geçenlerde bizim goca kapının önüne oturdum da fistanımı yamıyodum leen.. senin köpekçilerin ali ırza va ya, o geçiverdi önümden. accık para gördüydü gavırın domuzunun eli. ne derler, köpek ne edecek takkeyi, tingilderken düşürüverir deye bi laf vardır. aha o hesap. leen ali ırza! yavrım accık gel de şu boyunu posunu görüverem deye ünledim çağırdım da dönüp bakmadı bile leen. yörüyüşünü accık seninkine benzetiyom da ondan çağırdıydım yavrım. gelmeyince bi ağlayıverdim bi ağlayıverdim, sesimi duyan komşulardan ümmüş’ün cennet, güççüklerin keleş osman’ın karısı gıdı gıdı zeynep, kılkuyruk zehra’nın yalınayak fadime, hepiciği geldiler de benle mana buluverdiler leen. sonra gıdı gıdı zeynep, hadeyin de bize gidem gözel ninem sen pek bunalmışın dedi. bi döşşek atıverem altına, çay bişiriverem… vardık gari, essahtan bi döşşek atıverdi altıma gabasından. hani öle derler, erkek kısmı eşşeğinden karı kısmı döşşeğinden belli olur deye bi laf vardır. o hesap gömüldüm gittim içine kadar. sona çayımı içtim accık darı patladıverdi, akşam oldu geç vakıtta tingildeye tingildeye evimize geldim. dün de mektubunu aldım. ormancı ali efendi’ye varıverdiydim. okuyuversin deye. ara sıra giderim de okuyuverir sağolsun. öğle vaktına doğru vurdum kapıyı tak tak ses seda yok. tam dönüp geliveriyodum. garısı şıngırttanak kapıyı açtı. a gözel gızım kocan evde yok mu dedim. ben uyuyodum kazaya gitmiş dedi. hee o giderken sen yerinden kalkmadın mı a yılık dedim. neyleyem benim uykum vardı giderse gitsin.hee peki eyi dedim ortalık bi çeşit oluvermiş. dönüverdim şöyle. domatis suratlı eğri bacaklı çirkin bişey, töbe töbe ele güne karşı. bi laf geliverdi aklıma hani öyle derler, yağmur yağdıktan sonra ekilen darıdan kocasından sona kalkan garıdan hayır çıkmaz deye. zaten memur karısıyım deye gurt gurt gabarırdı kibirinden bizi mizi beğenmezdi. neyse ben de dedikodu ediyom töbe töbe ele güne karşı..ne deyodum leen, senin zartlak osman’ın halil ibraam var ya, yamık burunlu çavış ismail’in gızı kezban’a tutuluvermiş de, aklını da fıydıttırıvermemiş mi oğlan leen. istettiriyo istettiriyo vermeyolar. sebebi de, çook evelden nebilem bu zartlak osmanlan yamık burunlu çavış ismail, bi karış topraktan ötürü kavga mı çıkattırıvermişler neyse. sankı bi karış topraktan kimya mı çıkçek a gahpanalılar. iki gönülü bir etseniz iyi olmamı leen. kezban’ın da sevisi var halil ibraama deyom. amma istettiriyo vermeyyolar. senin keziban’ın kardeşi ırmazan var ya güççük bok. töbe töbe ele güne karşı.. ablamı vermeycesiniz’ diyomuş. şuna bak gali lafa.. ona bile laf düştü. ne derler hani, tarlayı taşlı yerden kızı kardeşli yerden alcen deye bi laf vardır ya, o da denkgelmedi gari. ondan sonra şöyle olcek böyle olcek derken senin halil ibrahim bi türkü çıkattırıverdi ortalığa. amaniiin..
niko olayı kavramış,antrö de kavramış, aman yavrum çok kavrama kan oturur,özür dilenecek birşey yok, kimse benden özür dilemesin, ben de kimseden dilemem,affedilecek, affedilmeyek bişey de yok ortada,keza kimse affetme mercii değil…burayı siyasi ve dini bi platform haline getirmek isteyen herkes benden küfürü yiyecektir,ha çok mu umurunuzda bu da önemli değil.kimsenin inancı kimseden üstün olmamalı, inanan kadar inanmayanların da haklarına saygı duyulmalı,dini birçok platform var bu konuları konuşmak isteyen afedersiniz siktirsin oraya gitsin…ataist ve satanist de birçok platform var keza bu profilden olanlar da oraya siktirsin…herkesin de bi politik görüşü olabilir, bunları empoze edecek, ötekini basit görecek davarlar da kobramı yesin,ulen herkes hakim savcı din alimi siyaset bilimci psikolog oldu be ne akıllı profiller var burada”ben size şah damarınızdan daha yakınım”meâli : insanları kandırbilirsiniz ama beni asla, sizi herşeyinizi bilirim…haydi hayırlı tıraşlar…
Hatırlarmısın kopanisti, birşey demiştin tam bu konular üzerine… Hani “Boş” ver gibisinden.Sana gösterdiğim tepki, tam şu an hislerindir!
Herkez olayı kavramış!Kopanistiye katılıyor, ve üstüne şunu ilave etmek istiyorum;İşte bunu kadınlara biz erkekler yaptı!Feminizm, erkekle uzlaşı mı? İki ayrı kültür olarak mı kalıcağız, yoksa mutlu mu olacağız?Kabul, insanı harem çok mutlu eder. Her daim azgın ve yalnız sana ait kadınlar. Be brader gönül bunu kaldırır mı? Bu çağda! İnsan sevgilisini ya gerçekten padişah/kral/Çok zengin olur gözdeleri arasından seçer. Ancak bu eğilim toplumun bütününe yansır ise ancak “Özenti” olur. Bana ait değerlere içi giderken kendi değerlerini saklama ve herşeyden önce “Kadın”ı bir ait-değer olarak tanımlar ise yazıklar olsun.
Hair-Eye-Ear/Ninja/Modernizm?/Sürrealizm!
(: itinayla küfr edilir, duyrulur.
Bu yorumun harikulade olmus. Gercekten bu dini konulardan, politika konularindan, ve Ateizm türkücülerinden herkes bikti. Bende aynen katiliyor ve yeter diyorum…
çok uzun zamndır yoktum. başka yorumlarda gelmiş.katıldığım katılmadığım…ancak bu yorumların hepsine cevap olmasada en önemli gördüğüm konular hakkında bir kaç bir şey söylemek isterimfeminizm KADIN ERKEK AYRIMI YAPMAK DEĞİLDİR. kadın hakları savaşımı esasen insan hakları savaşımı ile başlamıştır. 18 yy liberalleri insan haklrı üzerine bildiri hazırlarken ‘man’ (erkek) kelimesini kullanmışlardır. insan hakları yalnızca erkekler için mi gçerliydide man denildi. insan haklarının temelinde “doğal haklar doktrini” vardır. kadınlar bu doğla haklrdan yararlanmak istediler.18 yy lın feministlerinin sloganı ise, ” BİZ İNSAN DEĞİL MİYİZ?” di. kadın erkek ayrımı yapmak insan kavramını bölmek değildir. feminizm insan haklarının kadınlar içinde, aslında tüm dünya içinde geçerli olmsaını isteyen bir akımdır.gelgelim ikinci noktaya;feminizm başarısızdır demiş biri. kadınların tarihine bakalımikinci dünya savaşına kadar kadınların oy hakkı, vatandaşlık hakkı yoktu. kadına şöyle sesleniliyordu:” tom’un marys’i “aynı zamanda kadınların beyninin yarım olduğuna inanılıyordu(bilimsel bir açıklama yapılmış güya)aydınlanmacı liberal feminizm kadının haklarını elde etmesinde çok payı olmuştur. daha sonraları gelişen feminizmler ise, kadına bakış açısını değiştirmeyi bir nebze de olsa başarmıştır. evet daha çok yol var.. ama kadınların bugünkü hali, feminizm, aslında insan haklarını savunan bu akım sayesindedir.
kadın erkek eşitliğine tabikide evet ama feminizm bazen olmaması gereken eşitliklerin peşinde koşuyor. kadınların faydasına olan eşitsizlikleri bile gurur meselesi yapıp işi tersine dönderiyor.
Bilgi için teşekkürlerafrican mangoafrika mangosuafrika mangoafrikan mangoafrika mangosu hapı
teşekkürlerelektronik sigaraelektronik sigara fiyatelektronik sigara ego-t
Bilgi için teşekkürlermatbaakatalogkatalog tasarımkartvizitpromosyon ürünleri