Daha bir yaşında bile değildim bu efsane son bulduğunda. Son anlarına yetişmiştim ama ne kendisini, ne yapmak istediklerini, ne de felsefesini anlayacak durumda değildim. Belki de baba bile diyemiyordum o zamanlarda. Şimdi olsa “Baba, büyüksün!” derdim herhalde. Tesadüfen oldu tanışmamız. Sene 1993. İngilizce dersinde yine bir “listening” (dinleme) çalışması yaparken kulağıma çalınmıştı. Bu sefer dersi dinleyeceğim tuttu işte nasıl olduysa. “Get up, stand up, don’t give up the fight” diyordu adamın biri. Ne güzel bir ritim, ne güzel sözler dedim içimden. İşin ilginç tarafı ilk kez İngilizce söylenen bir şarkını sözlerini anlayabilecek kadar bir şeyler bildiğimi fark etmiştim. Ama kimdi bu adam ve neden ben hiç duymamıştım o güne kadar. Herhalde yeni çıkan birisi dedim kendi kendime, bu adam çok iş yapar müzik piyasasında.Ben de dahil olmak üzere tüm arkadaşlarımda derin bir merak uyandırmıştı. Konuşmalarda konu hep o oldu uzunca bir süre.- Adı Bob Marley‘miş.- Ne kadar ilginç saçları var, örüyor mu acaba?- Jamaika‘lıymış diye duydum.- Hadi canım adama baksana kesin Afrika‘da bir ülkedendir.- Biliyor musun adamın 130 tane albümü varmış.- Yok artık o kadar da değil biz niye duymadık şimdiye kadar?- Çok ilginç bir tarzı var ama.- Reggae deniyormuş bu tarz müziğe.- Regi mi? Tuhaf bir ismi varmış. Bizdeki arabesk gibi birşey galiba :)- Ya sen hiç arabesk dinlemedin mi?- Yoo, regi dinlemedim.- Dinledik ya derste adamı.- Ben uyudum ama :)- Aferin.İlginç esprilere de konu olmuştu o zamanlarda.- Evlerine marley döşeteceklermiş.- Bob Marley mi? 🙂 (Kesinlikle daha kötülerini de yapmıştık)
Bob Marley
6 Şubat 1945 te Jamaika’da doğmuştu. Asıl adının Robert Nesta Marley olduğunu çok sonra öğrendik. Kesinlikle bizim bilmediğimiz bir reggae efsanesiydi. Reggae’yi Jamaika’dan çıkarıp tüm dünyaya duyuran bir şarkıcı, söz yazarı ve gitaristti.
Peter Tosh ve Bunny Livingstone ile The Wailers grubunu kurduktan sonra ilk hit albümleri olan “Simmer Down” da piyasaya çıktı. 1972’de “Catch a fire“, 1973 te “Burnin“, 1975 te “Natty Dread” ve “Live” albümleri ile İngiltere ve Almanya gibi önemli Avrupa ülkelerinde bile büyük bir dinleyici kitlesine sahip oldu. “No woman, no cry” şarkısı ülkemizde uzun süren bir yanlış anlaşılmaya neden oldu. Şarkıyı “Kadın yoksa ağlamak da yok” şeklinde yorumlayan bir çok kişi, sadece nakarat bölümünden yola çıkarak bu şekilde bir anlam çıkardıklarının farkında değildiler. Oysa ki İngilizce’nin Jamaika aksanında genellikle don’t yerine no kullanılıyordu. Yani bu sözleri sevdiği kişiye yazmıştı. “Öyleyse sil göz yaşlarını, hayır kadınım ağlama”. Bu yanlış anlaşılma sonucunda bile birçok hayranı oluşmuştu. Sevgilisinden ayrılan ve şarkının sadece nakarat kısmını bilen erkeklerin çoğu bu gruptandı. Hatta “baksana abi dünyanın her yerinde kadınlar aynı, adam şarkı bile yapmış” diyenler bile vardı. Siyahların başkaldırısının önemli isimlerinden Bob Marley’in “kadın yok ağlamak yok” gibi bayağı sözleri şarkılarında kullanacağını aklınız alabiliyor mu?1978 yılında Afrika’da yaşayan insanlara yönelik yardımlara şarkılarıyla destek verdiği için Birleşmiş Milletler Barış Madalyasını aldı. Müzisyenliğinin yanı sıra insani değerlere verdiği önem ile de herkesin taktir ettiği bir sanatçı olmuştu.Herkes ondan çok şeyler bekliyordu ama hayat ilginç bir şekilde buna engel oldu. Müzikle uğraşan birisinin futbol yüzünden hayata veda etmesi ne kadar normal olabilir ki? 1977 yılında futbol oynarken başparmağında açılan bir yara nedeniyle deri kanseri(melanoma) oldu. O anki teknoloji ile bunun tedavi edilmesi mümkün değildi. Ayağının kesilmesi, tek kurtulma ihtimali olmasına rağmen dini inançları nedeniyle bunu reddetti. 1981 yılında durumu iyice ağırlaşınca son günlerini geçirmek için ülkesi Jamaika’ya gitme kararı aldı. Belki de kendi ülkesinde hayata veda etmek istiyordu ama durumu iyice kötüleşince uçağı Miami‘ye acil iniş yapmak zorunda kaldı. Artık onun için yapacak birşey kalmamıştı. 11 Mayıs 1981 sabahı, 36 yaşında hayata veda etti. Yanında oğlu Ziggy vardı ve son sözleri onu anlamak için yeterliydi.- Para hayatı satın alamaz…
yorumlar
bende bu iyi insanla geç tanışanlardanım.bu mükemmel insan hakkında benim gibi yeni yeni bir şeyler öğrenmeye çalışanlar için süper yazı olmuş.yazı güzel-şarkılar güzelherşey süper olmuş
hımmm
yazı çok güzel kurugulanmış. açıklayıcı ve anlatıcı. özellikle şu yanlış anlaşılma olayına koptum 🙂 ama cidden herkes bunu böyle anlıyor ve doğrusunu anlamak istemiyorlar.reggae benim çok sevdiğim bir tür aslında. çoğu zaman baktım uyuşuyorum hareketli parçalarını çalıyorum kendime getiriyor. bob abinin en çok hoşuma giden sözü ise savaşlar hakkındaki düşüncelerini sorduklarında verdiği cevap olmuştur “ne gerek var bu tarz işlere çeksinler otu kardeş kardeş takılsınlar” olmuştu :)paranın hayatı satın alması konusuna gelince bob abinin devrinde elbette olamazdı ama şimdi için gerçekçi olmalıyız 🙂 her şeyin bir bedeli oluyor hayatın da içindekilerin de…
artık para insanı da hayatını da satın alabiliyor! Üzgünüm Boby, dünya kapitalizme yenik düştü.hem ne varsa eskilerde var idi. muhalefet, gençliğe yol göstericilik vs. bugünlerde bütün sanatçılar (pek istisna göremiyorum) piyasa olmuş, varsa yoksa para!
bazen buralara girip abuksabuk küfür edip duruyorlar ya@nebilim’in ahkamından sonra kapitalizme acayip kayasım geldi ama yapmıyım yine de içimden kalaylarım artık napıım
rasta saç yapmak, haile selassie dininin ritüelidir. bu muhterem zatın babası etiyopya kralı atatürk’e bugün anıtkabirde olan bir kılıç hediye etmiştir.
Ben bu adamla daha yeni tanışıyorum denebilir. 18 yıllık hayatımın son yıllarını müziği kategorize etme çabalarıma ayırdığımdan dolayı belirli müzik türleri dışında müzik dinlemiyor, “Aman aman fantezi müzik mi, sigigit”, “Klasik müzik bazı eserler dışında çok sıkıcı beyav”, “Türk popu popolarına kaçsın dinleyenlerin, o ne öyle çıktıs çıktıs” gibi kelamlar ediyordum. İki yıldır bu kategorizasyondan sıkılıp müziği müzik olarak görmeye başladım, her tür müziği tadıp sınıflandırma hatasına düşen insanlardan “müziğin türlerini reddeden denyo” bkz’ları yiyorum, halbuki reddetmiyorum. raggae müziğini de aynen yukarıdaki gibi “arabesk” olarak nitelendiriyor, pek yanına yaklaşmıyordum. Bob Marley’i de eğlenceli ve eğlencelik bir adam sanıyordum.Neyse. geçenlerde bir müzik dergisinde Bob Marley hakkında bir yazı okumuştum, çok etkilendim o yazıdan. Türkçe ve İngilizce dillerinde bol bol kaynak lazım arkadaşlar bana, doğru düzgün kaynaklar bulmama yardım eder misiniz?
En önemlisi marihuanayı dünyaya tanıttı. Her ne kadar afgan otuna değişmesem de hint keneviri deyince aklımıza gelen büyük adam. Şöyle mahalle maçından sonra karşılıklı dolapdere malını sarıp aga nasıl cigara diye soramadan dünyaya gözlerini kapadı. Ruhun şad olsun lan Bob, alem delikanlı gördü.
marley amca katılıyorum bende aynı şeyi sabancı öldüğünde düşündüydüm dedim ki kendi kendime ve dahi çevreme “ne yani ” dedim “ben o kadar zengin olsam ölmem yine ki ölecekmişim ki veririm parasını bi fakire o ölsün”
kondor yorumun güzel demek parasını vereceksin fakir ölecek.
anda,eline sağlık…no woman no cry ile bilirim…kendisinin hayat hikayesi çok kısa olmuş, çok genç:(( ama son laf, oğlu adına, müthiş bir hediye:)
efendim; öncelikle tebrik ederim, güzel bir yazı olmuş. hafife böyle ‘yeni yetmeler’ lazım diye düşünüorum (vre mora):)sonrasında eklemek gereği duyuyorum ki, bob marley’den bahsettiğimiz zaman, ‘hayatta kalmak için çalışmak gerektiği’ gerçeğini inkâr eden RASTA lardan, ve onların bu tercihine saygı duyup kendilerini her yönden besleyen yöre halkından da bahsetmek gerekir diye düşünüyorum.3 senedir özlemini çektiğim deniz-kum kombinasyonunu blmuşken bu yazı çok keyfli geldi, teşekkür ederim.lan bana da bulaştı yaw; habire teşekkür ediyorum :))
euqon’ cuğum gıymatlım,deniz-kum dan söz açmışken bu kombinasyonun aslında 2 değil 4 olduğundan dem vurmak isterim. turizm 4S formulasyonuna bağlanırsa kazanır kazandırır, Sea, Sand, Sun, Sex, bence tek bi tanesi de yeter ama diğerleri de katalizatör, bana bu imkanı verdiğiniz için teşekkür ederim
I love Rastaman..Sesindeki boşvermişlik bazen hayatı boşvermemi sağlıyor..Teşekkürler anda..
yaw üstad korkutmasana gençleri yaaa 🙂
Anadolu ot tuketicileri ve ot yiyen inegin sutunu likir likir icenler dernegi adina cevap veriyorum; biz idol falan anlamayiz, muzigini sacini ise hic anlamayiz zaten buraya gelse mahalleden iki ton dayak yiyip cikar (yok yok turistse misafir ederiz) Semtlerde dolasan efsanelere inaniriz. Mesela kenevirul ala meclislerinde tartisilan edilen muhabbetlerden biri de bizim topraklarin mahsulu mu daha iyi yoksa oralarin mali mi?… semtler hep bu amcanin elindeki cigarayi merak etmistir. (idolumuz muslum baba clicia x, sen hic canini sikma kaptirmayiz coluk cocugu amerikan tuketicilerine..)
Para gübredir. Yalnizca saçildiginda yararli olur. Baska bir boka yaramazzzzzzzzz……asil zenginlik gönüldedir ve sevgidir….dosttur….onun icin ben zenginim….sükürler olsun…bob abi nur icinde yat..tüm albünlerin laptopumda…..sesin su anda evimde….nurlar icinde yat..cok güzel bir blog olmus hazirlayana tsk.
zez yorumuna katılıyorum..nur içinde yatsın muhterem..yalnız ben lap te hiç bir şarkısı yok.. İpod var 🙂
alamaz tabi bea..!! çok yaşa be Bob..!!yok olmadı.. heyecanlandım birden.. =)yattığın yer ışıktan olsun.. senin insanlığı kucakladığın gibi karşılasın seni melekler.. nur içinde yatasın güzel insan..
gogoyu bob marleyle taniyanlar dahi oldu bufalo soldier tamam abi al duman sende dondur gel yapistir gel yolda görünen vay bob naber yapistir bi sigara kivir bi sigara icelim tamam abi ayipsin aksam 11de gorusuruzbob marley adam keyif adamiydi eglenceli parcalar soylerdi sabahlara umut verirdiherkes onu efsane gogocu büyüf üflenti olarak tanidi oysa o bizden biriydi herkes bob oldu sivalari düserken marleylerin
güzel bir yazı olmuş 🙂 marley’i pek tanımasam da, sırf o kocaman insanın içini dolduran gülüşünden dolayı çok seviyorum bu adamı..
inan6666 abi helalolsun sana be harbiden harbi adammışsın
Dünyanın sevdiği insan
abi büyüksün !!!! Ne kadar Dışımız beyaz Olsada İçimiz En Az Senin Ki kadar siyahtır Abim … rahmetle ve sevgiyle anıyorum seni… Dünyanın Kral insanı
Kendisi teknik olarak bir peygamberdir aynı zamanda. Yani “abi adam resmen reggae’nin peygamberi yea” anlaminda degil de, rastafari dininde Jah Rastafari’nin peygamberi olarak..Yıllar önceden aklımda kalmış “dünya üzerinde en çok albümü satan grup Beatles, ondan sonra da Bob Marley” diye, ama Bob Marley albümlerinin satış hızı Beatles’den yüksek olduğundan yakında geçermiş onu. Belki de geçmiştir şimdiye..Reggae’nin bir müzik türü olarak main stream müziğin standart kalıplarına bir alternatif olarak ortaya çıkması ve tüm dünyada tutulması da çok ilginç bir konudur aslında. Burada anlatmak istediğim şu, bugün bir hint müziğinin veya ne bilim bir arap müziğinin main stream music (world music değil) piyasasını domine ettiğini veya en azından burada cok ciddi bir yer edindiğini düşünün. Reggae (ve diğer ilgili türler ska, dub, dance hall, ragga..) bunu başarmıştır ve bildiğim kadarıyla toplam nüfusu birkaç milyon olan Jamaika her yıl çıkardığı binlerce albüm ve sanatçıyla tüm dünyayı -Britney’den Plecebo’dan daha fazla-sallamaktadır. Hissettiğimce, tüm bu süreçte Bob Marley’in rolü çok çok büyük..Yıllar önce BBC’de izlediğim bir programda Bob Marley’i İngiliz gizli servisinin öldürdüğü ve bunu da Bob Marley’in ayakkabısına zehirli bir çivi iliştirmek suretiyle yaptığı anlatılıyordu. Ama, yayın saati sabaha karşı 4 ve adı da komplo teorileri veya bunun gibi bişeyler olduğundan program biraz çakma mıydı ne..Son olarak, tatil yerlerinde deniz kıyısında felan niye reggae çalmazlar ki. Aslında işletmeciler bir uyansalar o müziğe, ortama yapacağı katma değere, hep çalacaklar, bir daha hiç kapatmayacaklar. Yani şimdi serin bir deniz düşünün (Ege’de biryerler), arkadaşlarınla felan bolca dalıp yüzüp sonra da şemsiyenin altında kumlara serilmişsin, genç güzel kızlar tatlı tatlı güneşleniyor etrafta, yüzün denize dönük, nemli tuzlu deniz meltemi vuruyor karşıdan, kulağında -denizden yeni çıkmaktan mütevellit- tatlı bir uğultuyla gözünü kısarak denizi ve güneşi seyrediyorsun; böyle ortamlarda müzik çalmaya başlarsa bu genelde “ağrı dağının eteğinde” (–> şaka şaka, bunu hiç duymadım aslında), ya da “nasıl son sözü koydum, oturttum, morarttım” gibi birşey olur (bunu çok duydum), sen de “bu ne mınakoyim yeaa” dersin, keyfin bile kaçar. Ama aynı ortamda bir de geriden yumuşak yumuşak bir “natural mystic”, bir “burning and looting” çalsa, eminim önce plajdaki herkesin üstüne bir gevşeme, suratlarına bir gülümseme gelecek, muhtemelen ortamdaki arkadaşlardan birkaçı “kimler bira ister” diye ayağa kalkacak ve daha önce hiç reggae dinlememiş teyzeler amcalar felan da buranın bir başka güzelliği var diye geçirecektir içlerinden. Bob Marley deniz ve güneşi bu kadar kendiliğinden ve güzel tamamlar işte..
@kadirgunay’in bu sözleri sadece bir bakış açısına göre doğru. bob marley tarzındaki insanlar “iyi de sen o satın aldığın şeye hayat mı diyorsun, kazıklamışlar seni” derdi bu söze. evet, para hayatı satın alamaz.
Para çok şeydir ama herşey değildirDaha doğrusu değildi çoğumuz içinAma devir maalesef baş döndürücü bir hızla değişMİŞBob Marley tanıdığımdan da süper biriymiş,bu kadar detaylı bilmiyordum.Bu şekilde öldüğünü hiç bilmiyordum,müzik adamı futbolda yaralan ve bunun bedelini öde,hayat işte..
Oh my God! bu cool siteye enter ederetmez bu meaningfull yazıyla karşılaşmak ne kadar güzel. I love you anda, you are pefect. Bence para her şey olmasada çok şeydir. Para only hapiness getiremz ama money olmadanda mutluluk olmaz. I love you Bob Marley, I love all black people, especially behind me :))))))))))))) deeeeermişim, Kemal Deeervişiiiiiiim :))))))
ay soruverim burdan bu yukarda tuttum dediği ne? ne tutuyoruz ayol :))))) beautiful bişeysa bırakmayalım :))))
:))) @Clicia xHeeeeeey nigga? if nuw u gotta bust me whos gonna boob ur sister than? zeeema? u cant fuck with me boy go play urself!ay çok şeker yaa :))) seviyorum abi ben bu insanları mükemmeller. tuttum muhabbetini anladım hatta ilk bu yazıyı tuttum.
öyle değil hayran mayran özellikle nigga. İnsanların hepsini severimki ben. neyimle alay ediceksin Clicia x? hiçbir defectim yok thanks Lord.
Rastaman’lar ile punk’larin nasil olup da etkilesim icine girdigi de ayri bir konudur, mesela BoB Marley’in Punky Reggae Party diye bir sarkisi bile var punklara selam cakan..
Bu arada, haftasonu Nofx konserine kimler geliyor, Nofx reggae ne alaka diyenler Nofx’in Rancid cover’i Radio’yu indirsinler biryerlerden..
i dont care clicia. banane politikadan ben hayatımı yaşarım. uzun zamandır yurdışındaydım siyahlara verilen tepkiyide onların tepkilerinide iyi bilirim, buna ragmen seviyorum yapacak bişi yok.
bu ne ya???kabus geri dönmüş:)02 diye döndüğüne göre bunun 3-4-5…şeklinde devamı gelir.Tanrı bizi korusun:))))))))))
Kim bu vatandaş:)
epruuuu nedir senin olayın beah? ingilizce turkce karışık falan hı? tamam yurtdısında yasamıssın ama bak clicia da yurtdısında ama hıc bu tarz yazmıyor, ayoool..;)
arrogante, ablamız ajda pekkan modeli:)))ne yapsın garibim ya? unutmuş türkçeyi…gitmeyin sütüne.ya da bence direk GİİT:)))))))))))))dejavu, arkadaş bizim vatandaş değil:) dolayısıyla bilmiyoruz.ama kıskanmayın. bek ben bir ingilizce öğretmeni olarak bile arkadaş kadar konuşamıyorum bu dili. saygılı olalım.Okay dusty? come on baby! hey george versene borç! I love you I love you, do you love me , yes I do! shake it up şekerim! :))))))))))))))))))
02epru sen hangi sivri zekanın ürünüsün acep :)))
—->02
02 Ebru karabatak gibi bi batıyor bi çıkıyor 🙂
modele bak ya!ablacım, o asalet, o endam, o güzellik, o dil kabiliyeti, o kültür, o işve ve o naz ile ne işin var senin bizler gibi sünepelerin arasında?darlırım bak, allah aşkına hak ettiğin platformlarda boy göster.biz “hafif” bir topluluğuz. açmaz seni burası:)
Beni hafifle tanıştıran harika hazırlanmış yazı.Arşive bakayım derken yeniden okudum sahiden çok güzel anlatılmış.
BoB Marley
Bıkmadan usanmadan tebrik edeceğim bu yazıyı hazırlayanı. Hem hafifle tanışmamı sağladı hem bilgilendirdi. Anlatım su gibi.
Bilgi için teşekkürlerElmaselmas yüzükelmas kolyeelmas gerdanlık