İşe geldiğimde kahvaltı ederken buldum ofistekileri…sarIyer börekçisinin tel, tel kıymalı böreği ve yanında ona eşlik eden tavşan kanı çay…börek tekliflerini geri çevirip sadece çay aldım masama ilerlerken..yok yok, diyette falan olduğumdan değil, kalktığımdan beri kendimi bir acaip hissediyordum..mideme kramplar giriyor kalbim taşikardi olmuş gibi küt küt atıyordu…kendimi hiç iyi hissetmiyordum hiç…gün boyu telefonlarla isteksizce konuştum, hemen her gün girdiğim hafife hiç göz atmadım, gelen misafirlerim tarafından pek suskun ve düşünceli bulundum..algılama yeteneğim dibe vurdu, aklımdan geçenle ağzımdan çıkanı bir türlü dengeleyemedim…öğlen yemeği yemedim, bol miktarda kahve tükettim…gün boyu süren huzursuzluğum çıkma saatine yakın daha da arttı..biliyordum elbette nedenini, akşamın derdi gündüzden gerdi durumlarındaydım ben bugün…
17.00 de gelen “Hazırsan çık” mesajı ile yerimden fırlayıp, son kontrolu yapmak üzere wc’ ye yöneldim..sarı lacivert şapkam, sarı montum, lacivert kotum ve sarı ayakkabılarıma son kez göz atıp vurdum kendimi yollara…18,30 da stada yakın bir yerde buluştuk…ortalık insan kaynıyordu… Kadıköy’de mahşerin provası yapılmaktaydı adeta…karnımız zil çaldığından maç saatine dek bir şeyler yemeğe karar verdik.. Üzerlerinde sarı lacivert renkler dışında başka renk bulunmayan insan seli arasından geçmeye çalışırken, bir ara birbirimizi kaybettik..tamam cep tellerimiz yanımızdaydı ama o uğultu ve kargaşadan birbirimizi tam olarak duyup buluşabilmemiz 35 dakikamızı aldı..oysa aramızdaki mesafe sadece 500 metre imiş:))) onlarca yere girip çıkmamıza rağmen, iğne atsan yere düşmeyen bu mekanlarda oturacak yer bulmak mümkün olmadı, tam umudu kesmişken kalkacaklarını sezdiğimiz bir masayı dış kapıdan kesmeye başlayıp, kapıdaki kalabalıktan burun farkı ile sıyrılarak oturmayı başardık.. İştahsız sayılacak şekilde ve tamamen konuya odaklanmış olarak yedik yemeklerimizi…tedirgindik, sıkıntılıydık, gergindik…bir tarafımız 2 kez arka arkaya uefa kupasını alan sevillayı eleyen fenerimizin allahın izni ile chelseayı da yeneceğine inanmak isterken, diğer tarafımız şampiyonlar liginde bu sezon sadece 2 gol yiyen bu güçlü takım karşısında aynı başarıyı gösteremeyeceğimiz konusunda endişe etmekteydi..…negatif düşünce negatif sonuç getirir korkusu ile kovduk kötü düşünceleri aklımızdan ve saat 21,00 de koşarcasına çıktık stadın kapısına doğru….içeri girdiğimizde maçın başlamasına sadece 15 dakika kalmıştı..….orda kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı yoktu..orda bir bütün olup fenere marşlar söyleyen, galibiyetin inancını daha maç başlamadan yüreğinde hisseden Fenerbahçeli insanlar vardı..Maç yoğun tezahüratla başladı..coşku ve beraberlik muhteşemdi .. tribünde dalgalanan dev bayrak ve pankartlara her gözüm takıldığında heyecanım daha da artıyordu…bu heyecan brezilyalı oyuncu deividin 13.dakikada kendi kalemize attığı golle hüzne bıraktı yerini…binlerce taraftar şok olmuş biçimde inanamaz gözlerle baktı topun kaleyle buluşma anına…gerisi derin bir sessizlik…ilk yarı, chelseanın daha istekli ve atak olduğu konusunda hemfikir olduk….İkinci yarının başlaması ile beraber stat desteğinin de etkisi ile fenerbahçem daha kanlı canlı oynamaya başladı…derken oyuna girmesinin 10.dakikasında, 64.dakikada Kazım, bizi sevince boğan golüyle beraberliği getirdi…artık stat da bayram havası esiyordu, umutsuzluk umuda çevrilmişti…seyirci ayak ayakta, tüm gücüyle, koro halde, takımının yanında olduğunu hissettirmek için yoğun bir tezahürat yapmaktaydı..en ufak bir küfür, argo, çirkinlik içermeyen bu tezahüratla fenerimde iyice kıvama gelmiş canını dişine takarak oynamaktaydı..…yüreğimin ağzına geldiği her pozisyonda kalecimiz volkan üzerine düşeni fazlası ile yapıp derin bir ohhh çektirdi hepimize…berabere bitmemeliydi, daha fazlasını istiyorduk..11 maçtır saracoğluna mağlubiyeti sokmayan fenerim 12.maçta da bu kuralı bozmamalıydı..taraftar yüreğini trübüne, fenerbahçe sahanın ortasına koydu ve 81.dakikada deivid kendini affettiren o şahane golüyle maça son noktayı koydu…yüzbinler çıldırmış gibiydi sevinçten, manzara müthiş, skor müthişdi….Vee hakemin bitiş düdüğü ile birlikte, yer gök inledi….muhteşem konfeti şölenine , sahaya atlayıp çimlerde sevinçle koşturan taraftara, birbirini tanıyan tanımayan herkesin kucaklaşarak paylaştığı sevince, davul zurna ikilisinin galibiyete anında iştirak etmesine mutlulukla baktım…
Fenerim, canım ciğerim…8 nisandaki sonuç ne olursa olsun, buralara kadar geldin ya, adımızı tüm dünya basınında manşet yaptın ya, chelsea gibi bir takıma 6 aydır görmediği mağlubiyeti yaşattın ya, galibiyetinin tadına maddi manevi vardın ya, HELAL OLSUN SANA,HELAL