Ben kimseyi kucumsemedim, dunyada insnalar ne giyiyor diye gosteriyorum. Turkiye bir zamanlar dunyanin en kaliteli sari pamugunu uretiyordu.AKP yuzunden TEKSTIL SANAYI BITTI turkiye’de. Benim cok yakintandiklarim islerini kaybettiler, Cumhuriyet’le kurulmus fabrikalari kapadi buneocon administrasyon.AKP nin isledigi endustri ve tarim cinayetleri bir yana, Turkiye’de stil ve giyim kusam gorgusu acisindan cok fena, uyumsuz ve zevksiz bir goruntu var.Giderilir elbette, ama dunyadan habersizlik durumunu uzerimizden silkmemiz ve daha uyanik olmamiz lazim.
Türkiye den alıdığım bir bluzu 3 katına bir fiyatla yurtdışında görüyorsam ve de çeşit azlığını yaşıyorsam, 2-3 ayda bir gezdiğim vitrinlere konulanlarla Türkiye yi çok geriden takip ediyorsa, ne diyebilirim ki..Ama bu söylediklerim Amerika için geçerli değil..
Pillibebek amerikalilar NewYork ve San Fransisco haric dunyanin en berbat giyinen milleti diye un salmistir! Butun AB’de alay meteryalidir ABDliler.Designerlar Turkiye’de uretilen giysileri Turkiye’de satilmamasi icin on sart koyduklari icin cesit bulamiyoruz sanirim.
Ahh clicia bilmez miyim, New york ta yaşayan teyzem, doğumgünü hediyesi bit pazarından aldığı delik kazağı getirmişti bana orada öyleymiş, yıllardır saklarım, bir gün hastalanırsa ona giydirmeyi planlıyorum.. Vasiyetini yazarken..
stockholmde bir çok mağazayı gezdim. nk ya bile girdim çıktım. tşörtleri çevirip etiketine baktığımda hep “made in turkey ” , kabanlarda, gömleklerde hep aynı. =) tabi çok daha başka firmalar da var ama… türkiyenin tekstil alanındaki gücünü anlatmak istedim…
Istanbul style a bakin bir de dunyanin geri kalanina…istanbul sol ust kosede nerede hain somurgeci korperasyon etiketi varsa siralamis, sponsorlari dev globaller?bir grup boyle dunya etiketleri tarafindan sponsor (!) edilirse ne kadar alternatif tasarim yaptigi tartisilir.Sanki hic mi bagimsiz tasarimci yok, utanmasalar McFuckalds’dan alacaklar sponsorlugu…
Senin o sadece isveç’e satış yapıyor diye kıytırık gördüğün sektör dünyanın dev moda markalarının üretimlerinin büyük kısmını gerçekleştiriyor Clicia bacım. Öyle küçümseme. Bizzat benim yakından tanıdığım bir firma kendi markalarını göz ardı etmek zorunda kaldı ama yıllık yarım milyar dolara yaklaşan Fransız markası fason üretimi ile dehşet büyüme gerçekleştirdiler. Ama eskisi gibi orta ve alt sınıf tekstil üretimi çin ve hindistana kaydı. Fakat üst sınıf marka üretiminde Türkiye pazarını gayet büyüttü. Bu mevzubahis Fransız markaları en önemli kolleksiyonlarını da bunlara yaptırıyor. Marka kurmak öyle kolay değil. Cumhuriyeti müdafa adı altında ekonomik istikrar baltalanmadığı sürece yakın gelecekte belki kendi Türk markalarımızlla da boy gösterebiliriz ama önce Türkiye markasını trilyon dolar seviyesine çıkarmak gerekli. Ondan sonra toplumsal mütabakat sağlanırsa Türk markaları da dünyalılar tarafından kale alınmış olur. Bu bahsettiğim firma kendi markalarını geliştirmek için on milyon dolarlar harcamışlardı ama bu fason üretimle kazandıklarının yanında daha az kazanç elde etmişlerdi. Küresel marka olmak kolay değil. İstikrarlı ve gelişmiş bir ülke olmadığın sürece.
Anthro yazimi okumamissin . Ben dunyanin en buyuk tekstil sektoru yerle bir oldu diyorum. Pamuk diyorum, artik uretilmiyor. Yabanci tasarimcilar Turkiye’d euretiyor ama Turklere satilmamasini on kosul istiyor diyorum. Turkler urettiklerini giyemiyorlar diyorum.Kursel marka ile street style’i bagdastirdin ya o is bitti. Bagimsiz tasarim diye bir sey var. TV de gordugumuz coprorate markalar zaten satiliyor, street style ozgun giyim demek, yerel tasarim demek, marka giymek degil.
Street style’in ozelligi tasarimin ozgun olmasi ama dunyayla uyumlu olmasi, folk giysileri elbette cok ozgun ama alip onu street style’a uygulamadikca sadece yerel giysisi olarak kalacak.Amac dunyanin sana bakip seni teklit etmek istemesi, ki bu da giyinebilirligi yuksek ve pratik olmasini gerektiyor.
Ben ufopilotu ve PBK ile aranda geçen diyaloğa binaen diyorum sisterım. Street style’la alakalı konuya demedim. Türk markaları İsveç’de bolca bulunuyor sözüne karşı dediklerin için. Ürettiklerini yerli pazara sunamıyorlar diye de birşey yok. Bu marka benim yakın akrabam diyorum, marka hakkını alıp gerek iç pazarda, gerekse dış pazarda bu ürünlerini istedikleri gibi pazarlıyorlar. Diğer yerli üreticiler için de aynı şey söz konusu. Yok öyle dediğin gibi şeyler, neye binaen bunu dediğini anlamadım.
Bu arada seninle çatışmamazlık edemiyorum. Bir yazını yorumunu gördüm mü damlayasayım geliyor aynen Clicia. Vahşi bir caziben var site içinde. Onun için arayıp çatacak bir cümleni buluverdim. Çok da kolay oldu yani.Ama doğruyu söylemek gerekirse yazının asıl konusu olan street style modelleri daha şimdi ayrıntılı inceleme imkanı buluyorum. Ve de yazını aynen tuttum. Çok güzel bir mim olmuş ama keşke bi tarafını kırıp, kasıp yazı haline getirseymişsin diyesim geliyor ama limitlerimi fazla zorlamıyım ben yine de. Bergen, Krakov ve İstanbul çok hoşuma gitti. Bence İstanbul’dan gayet yaratıcı ve enerjik tasarımlar seçmişler. Hatta İstanbul’dan sana sempatik bir model bile seçtim: Huriye.Ama Newyork’da dikkatimi çeken, tasarımlar uyumlu ve güzel ama nedense genelde soğuk ve koyu tonlar hakim. Neredeyse hiç açık yada canlı renk model sunmamışlar. İlginç geldi bana bu.
Ama beğenmedin sanırım.. halbuki kadın olsam iş için Sevimli Gül, haftasonu için ise Melis’in tarzını tercih ederdim ben.. ama şimdi için ben bi koşu beyoğlu’nda Jazzy adamı bulup beni de giydirmesini istiyim.
hmm. Tercih Avustralyadan olmuş. Ben sadece Türkiye’den seçmeliyiz gibi düşünmüştüm. Ama erkekler için fazla hoş bişeyler bulamadım ben. Keltoş jazzy’ye kaldık gene.
anthro, demek istediğimi ya yanlış anlamışsın ya da anlamak istememişsin =) türkiyenin kaliteli ürünleri hep avrupada satılıyor demek istedim, başka bir anlam çıkarma.gerçi isveçliler bok giyse yine yakıştırmayı biliyorlar orası ayrı mesele. bunu da yanlış anlar başka yorumlar yaparsın ya hadi neyse…
Ben de anlıyorum diyorum ısrarla demek istediğini. İnan ki kaz kafalı değilim, anlam bilgisi açısından müthiş zehir gibi bir insanım. Benim adıma kaygılanmayı boşver gari, kendi adına demek istediğimi algılamaya odaklan. Biraz da okuduğunu anlama konusunda pratik yap ara ara. Ben diyorum ki; Türkiye şu an tekstilde ağırlıklı olarak üst sınıf mal üretiyor. Bu mallar da iyi-kötü diye iç ve dış pazara sunulmuyor, pazarın tercihlerine göre satılıyor. Söz gelimi bu bu bahsettiğim şirket Avrupa ve Ortadoğu’dan sonra Çin ve Hindistan pazarına girmeye başladı. Çünkü Hindistanda 100 milyona yakın üst ekonomik sınıfa ait kitle söz konusu. Genel durumu itibari ile fakir bir ülke olsa da oradaki nitelikli alım gücüne sahip kitle nüfusu Türkiye nüfusunun tamamından bile fazla. Haliyle oradan ne kadar pazar payı kaparlarsa kardır. Türkiye için ise 5 ila 10 milyon insanı kendi hedef kitleleri içinde görüyorlar. Dolayısıyla üretilen malın kötüsü Türkiye’ye iyisi Avrupaya diye bir durum söz konusu değil. (kabzımal ticaretinden bahsetmiyoruz burada) Her pazara ve o pazarın ekonomik gruplarına ayrı kreasyonlar üretiyorlar ve bunları sunuyorlar.O (senin bakış açına göre) cillop gibi isveç hatunları yada uzun boylu herifleri de kendi ekonomik payına düşeni giyiyor ve “ne bok giyse yine yakıştırmayı biliyorlar” doğal olarak. -yine senin bakış açına göre.- (yanlış anlamam gerektiğini belirttiğin için ekledim bu kısmı da. Bunun da neresini yanlış anlamam gerekiyorsa.. artık!?!??)Umarım sen de benim ne demek istediğimi anlayabilmişsindir yada anlamak istemişsindir.
Street Style freestyle’dir, kafani ve gonlunu uluslararasi sinirlardan, kalipsal dunucelerden ve “dini dogma”lardan arindirip dunyayla uyumlu bir cizgi yakalamaktir. Icine kattigin her yerel malzeme sadece bir aksesuardir, ama template kureseldir.Bu sayfada birisi “Urfa Street Style ” diye ornek vermis, o street style degil yerel kiyafettir. sadece ilk resimde en sagdaki bir etnik kiyafet, ikinci resim de cok guzel. Gerisi yerel bile degil, Cin mali ucuz ipekli-sentetik karisimi zevksiz seyler.NAthro’nun gosterdigi kendine stil cizdigini sanan mide bulandirici turbanli uzaylinin da, street style’la alakasi yok. Kafa dogmatik cunku. Eger kisa etekli olsaydi evet, street style’a uygun bir mizah anlayisi var derdim ama yok iste, zilc, sifir…Siz gercekten anlamiyorsunuz olaydaki ince cizgiyi.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
ne rüküşler, gerçi üstü voice yazılı kırmızı kutunun yanındaki kız biraz iyiymiş 😛
Gerçekten ok rüküşler, o soğuk havada kalın giyinmek gerçi gerekir ama rapçilerin giyim tarzı egemen olmuş nerdeyse…
favorilerStockholm Street StyleBergenMunichBuenos AiresKrakow
Anlamiyorum rukus meselesini, Turkiye’ye gelince inanamiyorum alacali bulacali abartili rengarenk giyinmis gorunce… Fosforlu yesiller, morlar, altin bilezikler… rukus anlayisimiz mi farkli acaba??
Bu da dunyanin cesitli sehirlerinden street style feedfeedfashion.comVE de olmazsa olmazi,Paris style
Türkiye yi tekstil bakımından küçümsemeyelim, Avrupanın bir çok ülkesinden daha ucuz ve kalıteli ve çeşitli ürünlerimiz var..
Ben kimseyi kucumsemedim, dunyada insnalar ne giyiyor diye gosteriyorum. Turkiye bir zamanlar dunyanin en kaliteli sari pamugunu uretiyordu.AKP yuzunden TEKSTIL SANAYI BITTI turkiye’de. Benim cok yakintandiklarim islerini kaybettiler, Cumhuriyet’le kurulmus fabrikalari kapadi buneocon administrasyon.AKP nin isledigi endustri ve tarim cinayetleri bir yana, Turkiye’de stil ve giyim kusam gorgusu acisindan cok fena, uyumsuz ve zevksiz bir goruntu var.Giderilir elbette, ama dunyadan habersizlik durumunu uzerimizden silkmemiz ve daha uyanik olmamiz lazim.
Türkiye den alıdığım bir bluzu 3 katına bir fiyatla yurtdışında görüyorsam ve de çeşit azlığını yaşıyorsam, 2-3 ayda bir gezdiğim vitrinlere konulanlarla Türkiye yi çok geriden takip ediyorsa, ne diyebilirim ki..Ama bu söylediklerim Amerika için geçerli değil..
Pillibebek amerikalilar NewYork ve San Fransisco haric dunyanin en berbat giyinen milleti diye un salmistir! Butun AB’de alay meteryalidir ABDliler.Designerlar Turkiye’de uretilen giysileri Turkiye’de satilmamasi icin on sart koyduklari icin cesit bulamiyoruz sanirim.
istanbul’u unutmuşsunuz. krakow’da hakkaten iyiymiş.
Ahh clicia bilmez miyim, New york ta yaşayan teyzem, doğumgünü hediyesi bit pazarından aldığı delik kazağı getirmişti bana orada öyleymiş, yıllardır saklarım, bir gün hastalanırsa ona giydirmeyi planlıyorum.. Vasiyetini yazarken..
stockholmde bir çok mağazayı gezdim. nk ya bile girdim çıktım. tşörtleri çevirip etiketine baktığımda hep “made in turkey ” , kabanlarda, gömleklerde hep aynı. =) tabi çok daha başka firmalar da var ama… türkiyenin tekstil alanındaki gücünü anlatmak istedim…
evet ama vatandasimiza giymek yasak! gel de cildirma!
Istanbul style a bakin bir de dunyanin geri kalanina…istanbul sol ust kosede nerede hain somurgeci korperasyon etiketi varsa siralamis, sponsorlari dev globaller?bir grup boyle dunya etiketleri tarafindan sponsor (!) edilirse ne kadar alternatif tasarim yaptigi tartisilir.Sanki hic mi bagimsiz tasarimci yok, utanmasalar McFuckalds’dan alacaklar sponsorlugu…
urfa street style.
ve özellikle çok başarılı ve yeri doldurulmaz bulduğum. diyarbakır street style.
Senin o sadece isveç’e satış yapıyor diye kıytırık gördüğün sektör dünyanın dev moda markalarının üretimlerinin büyük kısmını gerçekleştiriyor Clicia bacım. Öyle küçümseme. Bizzat benim yakından tanıdığım bir firma kendi markalarını göz ardı etmek zorunda kaldı ama yıllık yarım milyar dolara yaklaşan Fransız markası fason üretimi ile dehşet büyüme gerçekleştirdiler. Ama eskisi gibi orta ve alt sınıf tekstil üretimi çin ve hindistana kaydı. Fakat üst sınıf marka üretiminde Türkiye pazarını gayet büyüttü. Bu mevzubahis Fransız markaları en önemli kolleksiyonlarını da bunlara yaptırıyor. Marka kurmak öyle kolay değil. Cumhuriyeti müdafa adı altında ekonomik istikrar baltalanmadığı sürece yakın gelecekte belki kendi Türk markalarımızlla da boy gösterebiliriz ama önce Türkiye markasını trilyon dolar seviyesine çıkarmak gerekli. Ondan sonra toplumsal mütabakat sağlanırsa Türk markaları da dünyalılar tarafından kale alınmış olur. Bu bahsettiğim firma kendi markalarını geliştirmek için on milyon dolarlar harcamışlardı ama bu fason üretimle kazandıklarının yanında daha az kazanç elde etmişlerdi. Küresel marka olmak kolay değil. İstikrarlı ve gelişmiş bir ülke olmadığın sürece.
Anthro yazimi okumamissin . Ben dunyanin en buyuk tekstil sektoru yerle bir oldu diyorum. Pamuk diyorum, artik uretilmiyor. Yabanci tasarimcilar Turkiye’d euretiyor ama Turklere satilmamasini on kosul istiyor diyorum. Turkler urettiklerini giyemiyorlar diyorum.Kursel marka ile street style’i bagdastirdin ya o is bitti. Bagimsiz tasarim diye bir sey var. TV de gordugumuz coprorate markalar zaten satiliyor, street style ozgun giyim demek, yerel tasarim demek, marka giymek degil.
Street style’in ozelligi tasarimin ozgun olmasi ama dunyayla uyumlu olmasi, folk giysileri elbette cok ozgun ama alip onu street style’a uygulamadikca sadece yerel giysisi olarak kalacak.Amac dunyanin sana bakip seni teklit etmek istemesi, ki bu da giyinebilirligi yuksek ve pratik olmasini gerektiyor.
Ben ufopilotu ve PBK ile aranda geçen diyaloğa binaen diyorum sisterım. Street style’la alakalı konuya demedim. Türk markaları İsveç’de bolca bulunuyor sözüne karşı dediklerin için. Ürettiklerini yerli pazara sunamıyorlar diye de birşey yok. Bu marka benim yakın akrabam diyorum, marka hakkını alıp gerek iç pazarda, gerekse dış pazarda bu ürünlerini istedikleri gibi pazarlıyorlar. Diğer yerli üreticiler için de aynı şey söz konusu. Yok öyle dediğin gibi şeyler, neye binaen bunu dediğini anlamadım.
Bu arada seninle çatışmamazlık edemiyorum. Bir yazını yorumunu gördüm mü damlayasayım geliyor aynen Clicia. Vahşi bir caziben var site içinde. Onun için arayıp çatacak bir cümleni buluverdim. Çok da kolay oldu yani.Ama doğruyu söylemek gerekirse yazının asıl konusu olan street style modelleri daha şimdi ayrıntılı inceleme imkanı buluyorum. Ve de yazını aynen tuttum. Çok güzel bir mim olmuş ama keşke bi tarafını kırıp, kasıp yazı haline getirseymişsin diyesim geliyor ama limitlerimi fazla zorlamıyım ben yine de. Bergen, Krakov ve İstanbul çok hoşuma gitti. Bence İstanbul’dan gayet yaratıcı ve enerjik tasarımlar seçmişler. Hatta İstanbul’dan sana sempatik bir model bile seçtim: Huriye.Ama Newyork’da dikkatimi çeken, tasarımlar uyumlu ve güzel ama nedense genelde soğuk ve koyu tonlar hakim. Neredeyse hiç açık yada canlı renk model sunmamışlar. İlginç geldi bana bu.
Ant, Huriye nin eteğindeki o tüller varya, alerjimi arttırdı, hapşırırım..ben onlara..
Zaten Huriye’nin dizaynını Clicia sisterım için seçmiştim PBK. Sana Sevimli Gül yada Melis‘in tasarımlarını önersem?
Ama beğenmedin sanırım.. halbuki kadın olsam iş için Sevimli Gül, haftasonu için ise Melis’in tarzını tercih ederdim ben.. ama şimdi için ben bi koşu beyoğlu’nda Jazzy adamı bulup beni de giydirmesini istiyim.
Sen zahmet etme, ben seçerim.🙂
Buna bayıldım..
hmm. Tercih Avustralyadan olmuş. Ben sadece Türkiye’den seçmeliyiz gibi düşünmüştüm. Ama erkekler için fazla hoş bişeyler bulamadım ben. Keltoş jazzy’ye kaldık gene.
anthro, demek istediğimi ya yanlış anlamışsın ya da anlamak istememişsin =) türkiyenin kaliteli ürünleri hep avrupada satılıyor demek istedim, başka bir anlam çıkarma.gerçi isveçliler bok giyse yine yakıştırmayı biliyorlar orası ayrı mesele. bunu da yanlış anlar başka yorumlar yaparsın ya hadi neyse…
Ben de anlıyorum diyorum ısrarla demek istediğini. İnan ki kaz kafalı değilim, anlam bilgisi açısından müthiş zehir gibi bir insanım. Benim adıma kaygılanmayı boşver gari, kendi adına demek istediğimi algılamaya odaklan. Biraz da okuduğunu anlama konusunda pratik yap ara ara. Ben diyorum ki; Türkiye şu an tekstilde ağırlıklı olarak üst sınıf mal üretiyor. Bu mallar da iyi-kötü diye iç ve dış pazara sunulmuyor, pazarın tercihlerine göre satılıyor. Söz gelimi bu bu bahsettiğim şirket Avrupa ve Ortadoğu’dan sonra Çin ve Hindistan pazarına girmeye başladı. Çünkü Hindistanda 100 milyona yakın üst ekonomik sınıfa ait kitle söz konusu. Genel durumu itibari ile fakir bir ülke olsa da oradaki nitelikli alım gücüne sahip kitle nüfusu Türkiye nüfusunun tamamından bile fazla. Haliyle oradan ne kadar pazar payı kaparlarsa kardır. Türkiye için ise 5 ila 10 milyon insanı kendi hedef kitleleri içinde görüyorlar. Dolayısıyla üretilen malın kötüsü Türkiye’ye iyisi Avrupaya diye bir durum söz konusu değil. (kabzımal ticaretinden bahsetmiyoruz burada) Her pazara ve o pazarın ekonomik gruplarına ayrı kreasyonlar üretiyorlar ve bunları sunuyorlar.O (senin bakış açına göre) cillop gibi isveç hatunları yada uzun boylu herifleri de kendi ekonomik payına düşeni giyiyor ve “ne bok giyse yine yakıştırmayı biliyorlar” doğal olarak. -yine senin bakış açına göre.- (yanlış anlamam gerektiğini belirttiğin için ekledim bu kısmı da. Bunun da neresini yanlış anlamam gerekiyorsa.. artık!?!??)Umarım sen de benim ne demek istediğimi anlayabilmişsindir yada anlamak istemişsindir.
owww! gözlerim yaşardı…
Eferim öyleyse gözüm. Ümit vericisin.
Street Style freestyle’dir, kafani ve gonlunu uluslararasi sinirlardan, kalipsal dunucelerden ve “dini dogma”lardan arindirip dunyayla uyumlu bir cizgi yakalamaktir. Icine kattigin her yerel malzeme sadece bir aksesuardir, ama template kureseldir.Bu sayfada birisi “Urfa Street Style ” diye ornek vermis, o street style degil yerel kiyafettir. sadece ilk resimde en sagdaki bir etnik kiyafet, ikinci resim de cok guzel. Gerisi yerel bile degil, Cin mali ucuz ipekli-sentetik karisimi zevksiz seyler.NAthro’nun gosterdigi kendine stil cizdigini sanan mide bulandirici turbanli uzaylinin da, street style’la alakasi yok. Kafa dogmatik cunku. Eger kisa etekli olsaydi evet, street style’a uygun bir mizah anlayisi var derdim ama yok iste, zilc, sifir…Siz gercekten anlamiyorsunuz olaydaki ince cizgiyi.