İşler kesat.Çok teğet geçiyor bahar sendromu business camiasında. Madem böyle sakin, durgun oturuyoruz bir konu hazırlayayım dedim. E uzun zamandır yaz yaz diyenler oluyor yazayım dedim. İyi de ne yazayım. Yazacak o kadar çok konunun arasında ne yazacağımı bulamamam da apayrı bir stres yarattı.Önce geçmişe bir gideyim dedim. Bakalım dişe dokunur bir anı var mı. Çok eskileri hatırlamıyorum zaten. Biraz şöyle hatırası olan duygusal bir metin çıkarmaya çalıştım. Kar tanesi, yağmur, yeni açan çiçekler, yol kenarında oturmuş beyaz eşarplı köy kadınları, yol kenarı lokantalarından filan notlar ekledim. Yalnız konu tamamen saçma olsa da can alıcı bir tek cümle yeterdi. Ancak can alıcı o cümleyi de çıkaramadım. Bir şakı sözü eklesem mi diye düşündüm ama işe yaramadı. Vazgeçtim. Bu konu sarmadı.Şöyle içinde tamamen siyaset barındıran bir yazı olsun istedim.kaç sefer göz altına alınmış, göz altı sürelerinde hangi siyasi tablo ile karşı karşıya kalmışız, hangi düşüncemizden dolayı bize bu kefeni biçmişler anlatayım istedim. Sadece bunları anlatmak olmaz tabi. Aynı dönemlere denk gelen siyasi çalkantıları, iktidarları, rejimleri, dünya genelinde ki siyasi hareketlenmeleri ve hareketlenmelerin ülkemize yanıysan şekillerine de değineyim istedim. Biraz uzun bir konu olacak ama en azından önemli detaylar ve ayrıntılar çıkabilir diyerek hafızamı toparlamaya başladım. Ama cıkss. Nafile. Hiçbir şey gelmiyor aklıma. Tuhaf bir isteksizlik var. Sanki doğru konu değil der gibi.Hemen yeni bir konu bulayım dedim. Şöyle Fransa yöresi ile Ispanya yöresi arasında gidip gelen bir yazı olsun. Biraz seksi öğeler filan da katıp içerisine sofraya hazır hale getiririm dedim. Bu saatte ne gerek var böyle bir yazıya diyerek ondan da vazgeçtim.2 si bir arada kalmamış. Bu esnada büfeyi arayıp 10’lu paketten sipariş ettim.İslam dünyası ile ilgili bir konu hazırlayayım dedim. İslam dünyasının tarihte ki ekonomik gelişimini ve ekonomik feraha nasıl ulaştıklarını anlatayım. Aynı esnada ekonomik olarak gelişen bir dinin aynı orantıda kültürel olarak da gelişimini anlatmak çok fayda olacak diye düşündüm. Ticareti tamamen kitap barterı olarak yapmalarının tüm okuyuculara aslında ilginç gelebileceğini düşündüm. Yalnız bu konu öyle kısaca üzerinden geçilecek bir konu değildi. E uzun bir konu hazırlamayı da zaten istemiyordum. Kısa bir konu olsun ama okuyanlarda o konudan bir yeni bilgi edinsin. Bu konun da iyi bir seçim olmadığını düşündüm.Son günlerde ki gündem konularında birkaç paragraflık bir konu çıkarayım dedim. Gündem boktan olunca konu da boktan olur diyerek ondan da vazgeçtim.Marks, Hegel ve birkaç filozofu daha detaylı bir şekilde kıyaslamalar yaparak sunmak istedim. Ancak tüm kaynakların evde olması nedeni ile bu konudan çok çabuk şekilde vazgeçtim.( madem öyle evden hazırlasana kardeşim diyenler için cevabım hazır bile: evde müsait olmuyorum. Hafif.org a gizli giriyorum).Madem öyle kültürel bir yazı olsun istedim. Birkaç tiyatro ve sinema analizi yapıp geçişte ki örnekleri ile karşılaştırmalar yaparak okuyucuyu heyecanlandırmayı düşündüm. Hafif.org da zaten bu işi çok iyi yapan bir üye var diyerek bir anda o konunda da vazgeçtim. Belki araya o gösteri ile bütünleşen müzikleri ve müziklerin hikayelerini de ekleyecektim. Ancak yazı iptal olunca gerek kalmadı tabi.Şiir mi yazsam acaba dedim. İyi de şiir yazacak ambians yok ki. Fax makinesine, masa üstünde ki delgece, kalemliğe, karşımda ki aile fotoğrafına bakarak da ilham almam imkansız. Yine de birkaç kelime çıkmadı değil hani. Ama kelimeler daha önce hiç kullanılmadığı için başka şiirlerde görme endişesi ile hemen delete ettim.Konu bulamamak canımı fena sıktı. Aslında canım konu bulamamaya değil işlerin durgunluğuna sıkılıyor da bahane arıyorum işte. Bundan daha önemli bahane olamaz. Konu bulamıyorum. Bulduğum konular da sıkıcı geliyor. Üşeniyorum uzun uzun yazmaya.Böyle biraz kişisel bir yazı yazayım dedim. Birkaç link ekleyerek güzelleştirecektim yazıyı. Hafta sonları nerde çay içtiğimi, öğlen yemeklerini yazın nerede, kışın nerede yediğimi, hafta sonları geceleri hangi grupla hangi açık hava kahvesinde buluştuğumu, en çok hangi mekanda rakı içtiğimi, nerelerde dinlenmekten keyif aldığımı, bu yerlerde en çok hangi tarz müziklerin çalmasından hoşlandığımı filan yazacaktım. İyide bunlardan kimene dedim. Bu konudan da vazgeçtim.Geriye o kadar çok seçenek vardı ki artık düşünmek bile istemedim. Bu sıkılgan ruh hali ile hangi konu üzerine odaklanırsam odaklanayım o konuyu da es geçeceğimi biliyordum.Birden aklıma genelevleri yazmak geldi. Genelev çalışanlarını ve bu çalışanların emekli olduktan sonra yaşadıkları hayatı. Ancak tesadüfen bu yazıyı komşum okursa ve yazıda anlattığım kişinin kendisi olduğunu anlarsa çok mahçup olurum diyerek hızla vazgeçtim bu fikirden de.En güzelini yaptım. Hiçbir konu yazamamayı yazmaya karar verdim.Biraz link eklesem nasıl olur diye düşündüm. O fikirde saçma geldi. E tabi bu ruh hali ile aklıma gelen her fikir saçma gelecek. Ancak bana saçma gelen başkalarına da saçma gelebilir iç güdüsü ile ondan da vazgeçtim.Aklıma gelmişken Asmina’nın devamını göndereyim dedim. Ancak uzun uzun yazmak sıkıcı geldi. Yaz tatilinde tang içerken bitiririm dedim.Genel ilişkiler üzerine bir yazı yazayım dedim. E şimdi bir yığın araştırma yapacaksın kaynak arayacaksın bir de üstüne o tezler yanlış çıkacak. Hiç uğraşamam dedim ve o fikirden de vazgeçtim.Hazır iş saati sona da eriyorken ne gerek var o kadar çabaya.Tabi hafif başka platformlarda yayımlanmış yazılarımı burada yayımlamıyor. E bende başka platformlarda ki kimliğimin burada bilinmesini istemiyorum. Durum böyle olunca daha önceden hazırlamış olduğum yazıları buraya aktarma şansım olmuyor. Zaten amaç bu sıkılgan durumun giderilmesine çözüm olması için yazı hazırlamak.Neyse bu yazı yazmaktan da sıkıldım. Aklıma gelen birkaç konu daha var. Onları da yazmaya gerek yok.