Sen doldur,ben içerim boğaziçiniBir şekilde doğmuşsun ve konmuşsun bir yere işte….En koyu aidiyetsizliği taşıyorsun damarlarında,kan diye….Çoktan vazgeçmişsin konuşmaktan,kendini anlatmaktan..Ama insansın hala işte,unutabiliyor zaman zaman,çocuk olabiliyorsun,baştan silebiliyorsun.Yani zaman zaman, kendini anlatmaya kalkışabiliyorsun,heyecanlı gözlerle, hiç sönmeyecekmiş gibi duran ferlerle…Tam affedecekken karşındakini,her şey tekrar güzel olabilir aslında diye düşünürken,o kahrolası umudunu hala satılığa çıkarmamışken…Bir kez daha karar veriyorsun onu satmaya…İşte bir kez daha yazıyorsun hiç dinmeyecekmiş gibi duran koca öfkenle,ruhunun tam merkezine “satılık” diye…Ruhun umut demek, satılan umut demek…Diyorsun ,diyorsun ya bir kez daha…Biliyorsun ki sen istesen de o gitmeyecek bir yere…Ait olmadığın yerlerde,bunca zaman hala anlaşılamamış olmanın verdiği acı ve zarar veren öfkenle, çaresizliğin doruklarına ulaşıyor, kendi gözyaşlarında boğuluyorsun…Avuçlarını sıkıyorsun,kapıları çarpıyorsun,küfür ediyorsun.Günahtan korkmak ise, günah…Hem günah da ne,sevap ne, anne ne ,baba ne? Birlikte yaşamak,birlikteyi bırak,yaşamak ne???Cevabı bulamadığın anda daha da yaşamak istiyorsun ama, anlamsız birlikteliğe inat yapayalnız…Sanki yapabilecekmişsin gibi oturup ciddi ciddi çareler arıyorsun.Evden dışarı çıkıp geri gelmiyorsun,kimseye nerdesin napıyorsun haber vermiyorsun.Zaten herkesi gittiğin anda siliyorsun.Derdin özgür olmak değil,derdin gidip gelmemek değil….Derdin bitmek,derdin tükenmek senin…Derdin nefret etmek, ve nefret etmeyi istememek…Meraklısı değilsin arkanı dönmelere,alıp başını gitmelere…Derdin anlayış,derdin anlaşılmak…Derdin bir çift göz,derdin insan! Derdin insan! Derdin insan!Sesler yükseliyor biryerlerden,hep aynı ton,hep aynı sözler…Hep aynı nefret…Düşünüp duruyorsun gene…Biryerler olmalı! Gidilip dönülmeyecek,bir kez olsun öfkene yenik düştürtücek,mantığını tamamen yok edecek bir yerler!Gözünü kapıyorsun,ciddi ciddi düşünüyorsun.Ertesi sabah uyandığında,Yine aynı yatakta oluyorsun.Ama işte,derdin o yatakta olman değil senin,Derdin o yatağın olması…
yorumlar
neticede bu dünyanin dünya olmadigini anliyorsun.hayyam’in sozleri ne güzel ozetliyor durumu;Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş!Bırak onu bunu da gönlünü tut hoş!Şu durmadan kurulup dağılan evrendeBir nefestir alacağın, o da boştur boş!
il mare…bugüne dek okuduğum en güzel, en içten yazın bu belki de. sonra iyice gece olunca bir kez daha okumak istiyorum. sevgiler güzel yüreğine…
ıl maaaaaaareeee hoşbuldum yazını
burası “düşürecek” olsa mıydı diye düşündüm okurken.yazı çok hoştu il mare yüreğine sağlık…
Teşekkür ederim beğenileriniz için; ayrıca burda hangi yazının ne derece içten yazıldığının hemen anlaşılması da çok hoşuma gidiyor.Marconi,tespitin bence de doğru:)”Düşürecek” de daha iyi duruyor sanki evet..
o kütüğün üstündeki bebecik ne şirin yareppim yaalıp sevmek istiyor insaaaan:)))
umut satılmaz il mare
umut kiralanabilir umuda bir başkası ortak edilebilir. eğer satılıyorsa tek taraflı uhuddur.
Güzel teşhis Aerec, kesinlikle tek taraflı bir umut..Sırt çantama iliştirilmiş terentius’un “in me omnis spes est mihi” (bütün umudum kendimde) yazılı rozeti de epeydir mevcuttur mesela… Umut,yazıda da söylediğim gibi benim,benm ruhum zaten; onu oluşturan depreştiren gene benim…Tek taraflılık olabilir bunun adı, evet.. Başkasına bağlanan bi umudun çok nitelikli olduğunu da düşünmüyorum.Umutlar kiralanamaz,umutlar,sen bittiğin gün,satılabilir.Satın alan olursa ama..
ARAFATTA İRİLİ UAFAKLI TAŞLAR…Eğer günahsız bir Piç, Ateş misali peydahlanacaksa Arafatta!Ne gereği var sevapları dillendirmenin…Bir Gusül Suyunda temizlenmeyecekse günahlar…Ne kadar tat verir zemzemi tatmak…Duyulmayacaksa Arafatta Arş-ı Alaya Tavaf sesleri…Sırra Kalem Basmak anlam kazanacaksa…Taş sesleri ne anlatacak…Adımları karışan Dualarda…Tutulacak mı yazılan Sevapların, Günahların sınırsız hesapları…Şimdi Ateşi taşlamanın zamanı oyun misali…Yanmayı göze ala ala…Şeytanın oyuncağı…Kırılmış Boynuzunda Asası…Maltoferfol…………………………….IL MARE Muhteşem Tebrikler…
Böyle bir dünya burası;Tekrar yanabilsin diye günah kokan meşaleler,Yağmur duasına çıkar surelerle donanmış lebler.Böyle bir dünya burası,Zemzem’in kanyakla yıkandığı,Yaşayan ruhların ateşe bulandığı.Böyle bir dünya burası,Kırmızı giyinmiş barışlarınPrematüre savaşlara gebe kaldığı.Teşekkür ederim Moltoferfol:))
Negzel tanımlanmış herşey. Aylardır okuyup okuyup duruyorum, şindi o şarkı çalarken aklıma geldi tekrar. Yorum yazacaktım ben bu yazıya, ama bi türlü çıkmamıştı kelimecikler. Kaybettim uzun bi süre önce onları. Yine sildim yazdıklarımı(da) zati, kısmet işte…
İlmare her zamanki gibi döktürmüşssün.Çokkk güzel bir yazı ..
İl mare demek sen zamanında böyle döktürürmüşün. İyi de neden arada zincir kopuyo anlamış değilim neyse insan hali diyelim.Tarifin hoşuma gitmedi desem yanlış olur” derdin o yatağın olması”Bak, dert ne yatak ne yorgan ne para ne pul ne şu ne bu böyle biri için..Mesele bir şeyin esas mahiyetini bilip kavradıktan sonra başlar;Bundan sonrası vicdanla alakalıdır. neyse uzatmayalım. ama yazdıkların kayda değer şeyler.
Teşekkür ediyorum bu sevdiğim yazımı güzel yorumlarla güncelleştirdiğiniz için.
Yine çalıyo o şarkı, negzel. Lakin hala(şapkalı) kelimeler kayıp, tırt. Vay anasını sayın seyirciler…
Yok olsun Gripin, yüsek sadakat we emre aydınn.. mahveder adamı bunlarr..! Dinleme Belesh kardeş.. bıraktım ben..:)