bildirgec.org

suleceizler

11 yıl önce üye olmuş, 22 yazı yazmış. 230 yorum yazmış.

Güle Güle Emoş’um…

suleceizler | 02 July 2011 22:18

Bugün sabah tam televizyon izlerken evin telefonu çaldı uzun uzun, açtım; annem arıyordu. Emoş’umun dün gece öldüğünü ve bugün cenazenin kalkacağını haber verdi. Bundan bir kaç gün önce de geçirdiği beyin ameliyatından sonra beyin kanaması geçirdiğini ve bir türlü uyanamadığını zaten biliyordum ama yine de olduğum yerde kaldım, elimde telefon ahizesi …
Söylenecek hiçbir sözün kalmadığı yalnızca gözyaşlarının sessiz akışının başladığı andı o an. Yutkunamadım, sadece ağladım ağladım ve Emoş’la geçen anılarımı anımsadım. Birbirimize baktığımız kahve falları ve şen kahkaları geldi kulağıma hemen. Güzel kocaman yeşil gözleri bembeyaz teniyle dünyanın en tatlı tontonuydu Emoş’um. Her sarıldığında bana, içten sarılırdı; yumuşacıktı, içtendi benim komşu teyzemdi O.

Yaşama Formülü…

suleceizler | 19 April 2011 10:24

Çok basit aslında yaşamak,
Formülü kalbimizde,içimizde taa derinlerde,
İçimizden çekip çıkarmak ise sadece bizim elimizde.
Sadece bak bir etrafına ,ama gerçekten bak,adam gibi bak
Bakışlarında ne bir önyargı olsun,ne de bir haykırış
İçten,sesleri duyarak bak etrafına,
Duyacaksın işte o zaman yağmurun ne kadar güzel yağdığını,fark edeceksin güneşin ne kadar güzel parladığını ve cıvıldayan kuşların neler anlattığını..
Gökyüzündeki bulutları izle,küçükken yaptığın gibi bulutları benzet hayallerine,
Sokaklarda pervasızca oynayan bir çocuk ol bir an,sadece bir an ve pamuk şekeri istesin canın,
Bugün birazcık daha pozitif ol, hatta çocuk ol ,deli gibi koş mesela parklarda,salıncağa bin,doyasıya oyun oyna ,bugün senin günün olsun,mutlu ol..
Ne kadar derdin varsa da,şanssızlıklar peşini bırakmıyor diye düşünsen de bugün düşünme.
Unutma ki bu dünyada ölümden başka herşeyin çaresi var,
Hayat sinema perdesi ise eğer,bu sefer senaryoyu pozitif yaz sende,

Bu gece gene yüzleşeceğim kendimle

suleceizler | 12 February 2011 19:16

Gece yarısını çoktan geçmiş saatimin akrep ve yelkovanı.Hala yok gözlerimde uykunun ağırlığı,tv açık fakat sadece açık ,öylesine.Kendimle başbaşayız ve gene hesaba çekmişim kendimi gecenin sessizliğinde.Hayatta herkesi,

En kötü karar bile Böyle kararsız kalmaktan bin kat iyidir.

suleceizler | 28 January 2011 14:41

İnsanın kafası karışık olduğunda ne yapsa içinden çıkamaz gibi gelir ona.Aklında yapmak istediği pek çok şey vardır,ama hangi şeyi seçeceğine karar veremez,kıvranır durur.Düşünür sürekli resimmi yapsam,tiyatro kursunamı yazılsam,takı tasarımına mı ağırlık versem,kitap mı yazsam ama düşünmekten hiçbirini uygulamaya koyamaz malesef.Aslında bir tanesine karar verip başlayabilse ,en azından bir adım atabilse bir şeyler yapmaya başlamış olacaktır.İçinde bulunduğum durum şu an aynen böyle.

Travestiler ve hikayeleri….

suleceizler | 20 October 2010 13:33

Çocukluğumu geçirdiğim mahalleye evli olarak yeniden taşındım.Tabi ki aradan yıllar geçmiş ,mahallem o kadar değişmiş ki ,çocukluğumun sokaklarını bulamadım ne yazıkki.Bursa ‘da çarşamba semtindedir benim mahallem.Bir zamanlarınn bahçeli evleriyle çevrili olan çarşamba,birbibiri üzerine binmiş,adeta bir bütün olmuş apartmanlarla dolu şimdi ve bu evlerde binlerce hayat saklı.Bizim mahallede pek çok travesti yaşıyor.Hepsi kendi halinde sessizce yaşıyorlar.Hani Bursa’nın adı çıkmıştır ya bu konularda ,ama üzgünüm yanılıyorsunuz, çünkü Bursa’da yaşayan tarvestilerin pek çoğu dışarıdan şehrimize gelmiştir.Genelleme yapılacak olursa doğu illeri çok daha ağırlıklı.Bunu kabul etmeyenler olacaktır aramızda.Çoğu insan korkuyor onlardan.Sokakta göründükleri an yollarını değiştiriyorlar.Çünkü insanlar onları tanımıyorlar,tanımakta istemiyorlar.Herkes tarafından dışlanan insanlar bunlar.Normal bir işte çalışmalarına asla izin verilmiyor.Onlarda malesef ancak fuhuş sektörlerinde çalışıyorlar.Peki hiç düşündünüz mü?Neden bir insan travesti oluyor?Onlar neler hissediyorlar?Bu his tamamen doğuştan mı oluyor,yoksa sonradan mı?” Güneşi Gördüm” filmini izlediyseniz ordaki ”Kado” karakteri beni filmde çok etkilemişti.Mükemel bir oyunculuk sergiledi Cemal Toktaş.Bu rolü ile en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü almıştı.Burda Kado doğuştan kendini kadın hissediyordu.Elinde olmayan hislerdi bu.Demek ki bu insanlar doğuştan itibaren bunu hissediyorlar.Onların ellerinde değil.Hormonal bir bozuklukta denilebilir.O zaman neden bu kadar dışlıyoruz?.Aslında bize hiç bir zararları yok,zararları sadece kendilerine.Neden bu yazıyı yazıyorum derseniz ,geçen aylarda bir travestiyi öldürdüler sokağımızda.Ben görmedim fakat eşim bunu görmüş.Dehşet içinde kalmış,çünkü kimsenin umurunda olmamış.Polisi çağırmış ,onlarda saatler sonra gelmiş.Onlarda insan değil mi şimdi ,nedir bu duyarsızlık?Peki bu insanları tercih eden erkeklere ne denir?Bu kadar kadın varken hala tercih ediliyorlar.Bu nasıl bir çelişki tartışılır.Hangisi iyi ,hangisi kötü?Yanlış anlamayın ben travesti savunucusu değilim ,sadece haksızlıklara karşıyım.Geçenlerde bir arkadaşım anketörlük yapıyordu.Gittiği yerde bir travesti ankete katılmış.Gayet sakin sakin cevaplamış ve üniversite mezunuymuş.Son derece kültürlü ve çok düzgün konuşuyormuş.Arkadaşıma okuduğu kitaplardan bahsetmiş.Bizim insanımızın hatası yargısız infaz.Kimse kimseyi tanımaya çalışmadan ,arkasından atıp tutmaya bayılıyor.Anlatmaya çalıştığım kimseyi hor görmeden bakmak lazım,tanımak lazım.Bakış açımızı irdelememiz lazım.Çünkü herkesin bir hikayesi vardır ve her hikaye de farklı hayatlar…

A

suleceizler | 12 October 2010 12:57

Aşk…Dünyada varolan tek insancıl duygu.İnsanlığın varoluş gününden beri modasını hiç yitirmemiş tek duygumuz.Aşk Adem ve Havva dünyaya ilk geldiğinden beri var ola gelen tek şey aslında.2000 li yıllara kadar gelen ,her ne kadar zaman aşımına uğrayarak boyut değiştirse de, aşkın kitabı defalarca yazılmadı mı?.Kimse aşık olmaktan vazgeçmedi.Her zamanın,her dönemin büyük aşkları oldu.Aşk uğruna intiharlar,herşeyden vazgeçmeler ve daha pek çok şey..Aşk her devrin sultanı oldu.Devirler ilerledikçe aşk bambaşka şekillendi ama genede kutsallığını korudu.Aşk sadece iki insanın aşkı olarak tanımlanmamalı zaten.Pek çok aşk var ona bakarsanız.Doğa aşkı,Allah aşkı,evlat aşkı,anne baba aşkı vb gibi…Bu dünyadan aşk duygusunun silindiğini bir düşünün.Geriye ne kalır insanlığımızdan.Aşkla birlikte pek çok duygu terk-i diyar eder ellerimizden.Bu dünyanın hamuru aşk ve sevgi.Onlar giderse tüm duygular peşi sıra gider ve farkımız kalmaz dağtan,taştan.O yüzden hep yaşanmalı aşk.Her ne kadar boyut değiştirsede zaman ilerlediğinde hep yaşamalı ve yaşatmalıyız.Çünkü aşk olmazsa nasıl anlarız insan olduğumuzu?

İSSİZLİĞE ÇÖZÜM ÖNERİSİ:TÜM İSSİZLERİ GAZ ODALARINA ATIN BİTSİN BU İŞ

suleceizler | 12 September 2010 14:18

Günümüzün en önemli sorunu nedir?İssizlik.Ya arkadaşlar düşündüm bende bir çare buldum.Hem bu çare ile her ay her ay issizlik yüzdesi de çıkarılmasına gerek kalmayacak.Öyle kpss falan gibi sınavlar yapılmasına da gerek kalmayacak.Herkes yollarda ben issizim diyerek devlet büyüklerinin,parti başkanlarının,yakınlarının kapısınıda aşndırmayacak.İssizlerde sürüm sürüm sürünmeyecek.Çünkü çözüm bulundu.Ta ta tatammm.Çözüm zaten adamakıllı değil ,hiç bir şekilde yaşayaman issiz vatandaşım sana müjde.Artık ne kadar issiz varsa toplatılacak ve gaz odalarına alınacak.Orda bir güzel imha edildikten sonra ülkede issiz kalmayacak.Çünkü hepsi zaten yok edilecek.Bütün diğer milletlerde aman ne güzel ülke issizlik yok diyecekler.Bir sürü aferin alacağız.Ama işte bu durumun da kötü bir yanı var nüfusumuz oldukça bi azalacak.Olsun önemli olan issizlik sorununu çözmek değil mi.İşte çözüldü.Hitlerin gaz odaları modeli tam issizlere göre.Kaldırın ortadan onları sorun bitsin.Zaten insancıklar yaşarken ölü durumundalar.Ya atın işsizleri bitsin bu işkence di mi ya?

NE OLACAK BU KPSS ‘NİN SONU?NASIL GÜVENİRİZ YENİDEN???

suleceizler | 10 September 2010 16:13

Skandallar ülkesi gibi olduk vesselam.Sen o kadar yıllarca oku öğretmen olmak için dirsek çürüt bide otur atanacağım diye sınava gir.Yıllarca kazanmayanları tanıyorum,yıllarca öğretmen olmak için bekleyenleri.Önceden böyle bir şey yoktu.Hatta va hatta öğretmen liselerinden çıkan bile hemen atanırdı.Şimdi üniversiteden mezun olsan karşında ağzını kocaman açmış KPSS denen canavarı yenmen gerekiyor.Yenemedin mi?O zaman özel okullara ya da dersanelerde sürünmek zorundasın.İnsanın içinde öğretmek arzusu olsa bile köreltir bu sistem insanı.İdealist öğretmenler vardı bir zamanlar öğretme aşkıyla dolu.Okullarda ben artık göremiyorum bu tür öğreticiler.Neden?Çünkü kimsede ideal falan bırakmadılar.İdealler herkes tarafından askıya kaldırıldı.Herkes karnını doyurma telaşına kapıldı,gidiyor.Madem sınav yapıyorsunuz , o zaman doğru dürüst yapın bari.Soruları çaldırmayın kardeşim millet nerdeyse bir sene hazırlanıyor,sen sorulara sahip bile çıkamıyorsun.Allah’tan anlaşıldı ya anlaşılmasa bu kadar kişi haksızlığa uğradığını nasıl bilecekti?Bu affedilir bir suç mu?Madem hayatımız bu hep sınavlara bağlı ,nasıl dikkat edilmez?26 Eylül’de yapılacak olan benim gireceğim sınavın sorularıda bir dersane tarafından yürütülmüş.O yüzden iptal oldu.Bir skandalda burdan yakacaktık farketmeseler.Ösym sen neden varsın biz anlamadık.Öss de skandal,Kpss de skandal biz size nasıl güveneceğiz.Bıraktım gerçekten çalışmayı bıraktım.İnanmıyorum artık ve inanmıyoruz artık sisteminize.Nasıl garanti vereceksiniz yine aynı şey olmayacağına? Hadi iyi puan aldık diyelim buda yetmiyor ki? Açık açık yazmıyorum nedenini hepimiz biliyoruz çünkü.Ülkemize yararlı olmak istiyoruz biz,bir şeyler yapmak ve gerçekten bu ülkeyi çok daha iyi durumlara getirmek.Önümüze barikat barikat engeller koymak yerine çözüm üretmenizi bekliyoruz.Hefesimizi kırmak yerine heveslendirilmek istiyoruz.Biz devletimize güvenmek istiyoruz.Çünkü ülkemizi çok seviyoruz.Lütfen biz gençleri duyun biraz lütfen…

GüzBaharı’ndan Soneler…

suleceizler | 19 August 2010 11:01

Güz baharıydı gün.Tatlı bir esinti,boğmayan bir sıcak ve mavi bir ılıktı gökyüzü.Havadaki tatlı baharın ninni ezgisi ve sonbaharın hüzünlü sarhoşluğu ağızlarda mayhoş bir tat bırakıyordu.Yaza veda etmenin sızlatan acısı da eklenince ,güz baharı hüzün denizlerinin en acı notasını çalmaya devam ediyordu içimde.Belki de tüm mevsimlerin en güzel mevsimiydi ,mevsimlerin taçsız kraliçesi ama ,bir de içinde bu kadar hüzün olmasa. Hüznün en güzel yaşandığı mevsimdir güz baharı.İçinde hem baharı ,hem güzü taşır umarsızca.Yere düşen kuru yaprakların sesi en kavruk melodisidir.Gider üzerinden geçen kuşlar,sıcak memleketlere doğru.Dallarında ötmeyi bırakıp terk ederler bu mevsimde güz ağaçlarını.
Yağmurlar başlar sonra.Önce inceden ,inceden taçlandırır kalan yapraklarını ağaçların,sonra bir deli boran olur her yeri kasvetten arındırmak istercesine vura vura iner gökyüzünden.

MASALLAR GERÇEK OLSA…..

suleceizler | 09 August 2010 17:45

Ve bir gün mutluluğu arayan insanlar bir araya toplanırlar. Herkesin bir derdi vardır, yüzleri asla gülmez ve mutluluk sanki onlara çok uzaktır. Ama yinede mutluluğu aramak için yola çıkmaya karar verirler. Gitmedikleri ülke kalmamıştır nerdeyse ama bir türlü aradıkları mutluluğu bulamazlar. Aslında mutlululuğun tek bir gülüşte olduğunu bilmezler.

İçlerinden biri derki “O zaman mutlu insanlara bakalım ne yapıyorlar? Nasıl mutlu oluyorlar?” der.

Mutlu insanları gözlemlemeye başlarlar.. Hepsinin yüzü gülüyor, neşeyle kahkaha atıyor, sanki dünya umurlarında değil gibi davranıyorlardı. Bu insanlar ne çok zenginlerdi, ne de dertsiz insanlardı. Aslında hepsinin bir dünya derdi olmasına rağmen hayata gülüp geçebiliyorlardı. Birde kendilerine bakarlar, hiç gülmediklerini ve hep söylendilerini fark ederler. Aslında mutluluk yanı başlarındadır. Hatta mutluluk tam içlerinde, kalplerinin tam ortasındadır. Nasıl farketmediklerine şaşırırlar, halbuki ülke ülke gezip mutluluğu arayacaklarına kendi kalplerini dinlemeyi bilselerdi mutluluğun yalnızca sevdikleriyle birlikte olmak ve kalplerindeki sevgi olduğunu anlayacaklardı. Geç de olsa bunu anladılar ve mutluluğu arayan o insanların küçük köyünde gülüşmeler, kahkalar ve şenlikler yükseldi. Her yıl mutluluk şenlikleri düzenlediler ve doyasıya eğlendiler. Ve o günden sonra mutluluğu kalplerinde yaşamayı öğrendiler……