Camdan kadınlar artık silkinmeli!
Kahraman ÇayırlıMeselenin eğitim ve ekonomik bağımsızlık olduğunu savunuyordum. Değilmiş. Zihniyetimizin topyekûn değişmesi gerekiyor. Kadınlarımız, maaşlarını kocalarının ellerine sayıp, ayın geri kalanında harçlık dileniyorlarsa beylerinden, bağımsızlık nerede kaldı?Şu ana dek kaleme aldığım tüm makalelerde eğitimi çözüm olarak sunuyordum. Oysa “erkeğin aldatmasına alışacaksın” diyen sevgilisine gülümseyerek bakan, en büyük hayalinin evlenmek olduğunu söyleyen üniversiteli kızın sonu ne olur sizce? Şimdinin ataerkil söylemlerine itaat eden genç kızlar, çok değil birkaç sene sonra dayak yiyorlar kocalarından. Üniversite mezunu kocaların eşlerine, ilkokul mezunu ya da hiç okumamış kocalardan daha yüksek oranda şiddet uygulamaları, beni afallatıyor. Öyleyse okullarımızda sürdürülen eğitim-öğretimi, bir de erkek egemen kültürü yeniden üretmesi bağlamında yeniden irdelememiz gerek. Ama esas odaklanmamız gereken, aile. Gizliden gizliye babaları üzerinde otorite kurmaya çalışan, kırılıp bükülüveren anneleri gören, onları kendilerine rol model alan kız çocukları, büyüdüklerinde farklı mı davranacaklar?İlk olarak kadın-erkek hepimizin ciddi bir farkındalığa ihtiyacımız var. Özellikle de kadınlarımızın. İçselleştirdiğimiz bu eşitsizliği, hepimizin değiştirmek istemesi gerek. Hâlihazırdaki erkek-egemen düzeni her an, her dakika yeniden üreten medyanın böyle bir değişim sürecinde etkin rol oynayacağı, açık. Tüm gün kadınlarımızın ne denli mağdur olduklarını gösteren melodramatik yayınların yerini feminist bilinçlenmeye yönelik faydalı programlar almalı.İkincisi, eğitim sistemimizi düşünelim. Soru sormayı, araştırıp düşünmeyi teşvik eden bir eğitim sistemine doğru yol almalıyız. Yoksa kuru matematik-fizikle kimsenin hiçbir konuda bilinçlenemeyeceği gün gibi ortada.Zihinlerimizdeki tek boyutlu, altı boş feminizm tanımları da başlı başına bir yazı konusu. Her ne kadar popüler kültürün bir öznesi olarak görülüp, hep eleştirildiyse de, Duygu Asena’nın her kitabı, her cümlesi okuyanda bu konu üzerine sahici bir aydınlanma sürecini tetikleyebilir.Siyasetle sinemada kadınlarımız nerede?
Toplumsal eşitlikten dem vuran, görece kültürlü kadınlarımızın bile illa ki erkek gücüne (erkek kelimesi erk (güç) sözcüğünden türemiş olabilir mi?) ihtiyaç duymaları, kendi sonlarını hazırlıyor. Fiziksel şiddete de, çoğunlukla farkında olmadığımız ama yaygın olarak toplumumuzda hayat bulan psikolojik şiddete de aynı kadınlarımız maruz kalıyor, başkaları değil.Kızlarımızı kendi ayaklarının üstünde durabilen, yaşamın her anında bir erkek omzuna gereksinim duymayan, başka erkekler için hemcinslerini arkadan vurmaya çalışmayan, zorluklar karşısında eğilmeyen bireyler olarak yetiştirmeliyiz. Erkek hegemonyası karşısında kırılıp dökülen camdan kadınların silkinme zamanı çoktan geldi.Cinsiyetler arası eşitsizliğin ortadan kalkması, toplumsal özgürleşmemize yardım edecek, ülke olarak her anlamda daha üst seviyelere çıkmamızı sağlayacaktır. Meclisimizdeki bayan milletvekili oranının İran ile karşılaştırılması, toplumsal yönlendirme bakımından en etkili araçlardan biri olan sinema sektörümüzde yönetmenlik koltuğunda oturan kadın sayısının bir elin parmaklarını geçmemesi hiç mi canınızı sıkmıyor? Siyaset, sinema… Elbette kadınlar da görünüyor etrafta ama onların sözleri, hareketleri bile buram buram “ataerkillik” kokuyor. Sözde ekonomik bağımsızlıklarını elde etmiş kadınlarımız en çok yeni bir ayakkabı alacağında kocasından izin isterken boğuluyor veya kendi kazandığı parayı kocasından dilenirken, camdan kadınlar duvarların arasında her an kırılıyor, duymuyor musunuz?