bildirgec.org

duygu asena hakkında tüm yazılar

Kadının Adı Yok (1987)

queennothing | 27 October 2010 09:37

2006 senesinde hayatını kaybeden yazar Duygu Asena‘nın kendi çocukluk ve gençlik yıllarını baz alarak yazdığı Kadının Adı Yok adlı kitaptan uyarlanan 1987 çıkışlı sinema filmi “Kadının Adı Yok“, Barış Pirhasan tarafından senaryolaştırılıp, Mersinli yönetmen Atıf Yılmaz tarafından çekildi. İstanbul doğumlu aktris Hale Soygazi‘nin başrolünde yer aldığı filmde Adanalı aktör Aytaç Arman, Tarık Tarcan, 2009 senesinde hazin bir şekilde aramızdan ayrılan Yaman Tarcan, Sevda Aktolga, Şahika Tekand ve aktör Mehmet Akan (Bizimkiler) rol alıyor.

Muhafazakar babasının baskısı yüzünden çocukluğu ve ilerde genç kızlığını yaşamak ile hayattan korkmak arasında kalmış, ancak hiç düşünmeden hayatı yaşamaya karar vermiş ve yaşı ilerleyip olgun bir kadın olduğunda da bu kararından hiç pişman olmamış kişi olarak karşımıza çıkan Işık, belli bir yaşa geldiğinde, kendisi ve ölen babasıyla bir iç hesaplaşma içerisine girmiştir.

POĞAÇA KOKULARI

mavilikler | 11 May 2010 09:44

“Kadınlar çok değişti!” diyorlar. Modern dünyaya atıfta bulunarak… Demeseler de herşey bas bas bağırmak için yarışıyor zaten bu değişimi. Her geçen gün kadın elinin değdiği yeni birşey daha ekleniyor erkeklerin dünyasına.

Kadınlar o dünyada yer açtıkça kendilerine, bir o kadar yeri de kaybediyorlar kendi dünyalarından. Elleri değmiyor artık evlerine. Poğaça kokuları yükselmiyor mutfaklardan.

Rahmetli Duygu Asena’nın ruhu şad olsun! Bu kadarını O bile tahmin edemezdi. Dayak yiyen, yokluk çeken, istemediği evlilikler yapmaya zorlanan, fuhuşa sürüklenen… Sonuçta hep ezilen, eşya gibi görülen kadınlardan yola çıkmıştı O. Onları o kuyudan çekip çıkarmak, güneşle tanıştırmak istemişti.

Camdan kadınlar artık silkinmeli!

kahramancayirli | 25 May 2009 12:54

Camdan kadınlar artık silkinmeli!
Kahraman Çayırlı

Meselenin eğitim ve ekonomik bağımsızlık olduğunu savunuyordum. Değilmiş. Zihniyetimizin topyekûn değişmesi gerekiyor. Kadınlarımız, maaşlarını kocalarının ellerine sayıp, ayın geri kalanında harçlık dileniyorlarsa beylerinden, bağımsızlık nerede kaldı?Şu ana dek kaleme aldığım tüm makalelerde eğitimi çözüm olarak sunuyordum. Oysa “erkeğin aldatmasına alışacaksın” diyen sevgilisine gülümseyerek bakan, en büyük hayalinin evlenmek olduğunu söyleyen üniversiteli kızın sonu ne olur sizce? Şimdinin ataerkil söylemlerine itaat eden genç kızlar, çok değil birkaç sene sonra dayak yiyorlar kocalarından. Üniversite mezunu kocaların eşlerine, ilkokul mezunu ya da hiç okumamış kocalardan daha yüksek oranda şiddet uygulamaları, beni afallatıyor. Öyleyse okullarımızda sürdürülen eğitim-öğretimi, bir de erkek egemen kültürü yeniden üretmesi bağlamında yeniden irdelememiz gerek. Ama esas odaklanmamız gereken, aile. Gizliden gizliye babaları üzerinde otorite kurmaya çalışan, kırılıp bükülüveren anneleri gören, onları kendilerine rol model alan kız çocukları, büyüdüklerinde farklı mı davranacaklar?İlk olarak kadın-erkek hepimizin ciddi bir farkındalığa ihtiyacımız var. Özellikle de kadınlarımızın. İçselleştirdiğimiz bu eşitsizliği, hepimizin değiştirmek istemesi gerek. Hâlihazırdaki erkek-egemen düzeni her an, her dakika yeniden üreten medyanın böyle bir değişim sürecinde etkin rol oynayacağı, açık. Tüm gün kadınlarımızın ne denli mağdur olduklarını gösteren melodramatik yayınların yerini feminist bilinçlenmeye yönelik faydalı programlar almalı.İkincisi, eğitim sistemimizi düşünelim. Soru sormayı, araştırıp düşünmeyi teşvik eden bir eğitim sistemine doğru yol almalıyız. Yoksa kuru matematik-fizikle kimsenin hiçbir konuda bilinçlenemeyeceği gün gibi ortada.Zihinlerimizdeki tek boyutlu, altı boş feminizm tanımları da başlı başına bir yazı konusu. Her ne kadar popüler kültürün bir öznesi olarak görülüp, hep eleştirildiyse de, Duygu Asena’nın her kitabı, her cümlesi okuyanda bu konu üzerine sahici bir aydınlanma sürecini tetikleyebilir.

ustaların ustası: atıf yılmaz

kahramancayirli | 10 February 2009 10:51

bir dostumun mesajıyla uyandım o sabah: “kardeş başımız sağ olsun, atıf yılmaz yaşıtları gibi yapmış.” sonra bir başka mesaj: mevlana, insanların ölümüne değil, doğumuna üzülün diyor… 50lerin başından bugüne türk sineması’nın her dönemine tanıklık eden, altmışında emekliliklerini ilân edip evlerinde oturanlara inat 81’inde önümüzdeki sezon nurgül yeşilçay ile çekeceği romantik komediyi düşünen, kim bilir bir yirmi yıl daha yaşasa yine keyifle rejisörlük koltuğunda oturmaya devam edecek “türler üstü ustamız” atıf yılmaz’ı kaybetmiştik. yönetmenler genellikle yetkin olabildikleri bir türün üstüne giderler sinema serüvenleri süresince, oysa yılmaz, kadın filmlerinden, epik ürünlere, töre komedisinden, durum komedisine kadar sinema yelpazesinin pek çok ayağına uzandı: merak ve macera. işte yılmaz’ın karakterini yoğunlukla şekillendiren bu iki güdü, sinemasının bunca çeşitlenmesine vesile olur.

duygu asena roman ödülünün sonucu belli oldu

kahramancayirli | 03 April 2008 20:58

duygu asena roman ödülünün ilan edildiği gün, dün gibi aklımda. ben de katılmak istiyordum. oysa internetten şartları okuyunca yıkılmıştım. çünkü yarışmaya başvurabilmek için daha önce herhangi bir kitabınızın yayımlanmamış olması gerekiyordu. bu durumu bir arkadaşıma hüzünle anlattığım da kalmış aklımda..
dün gazeteyi karıştırırken öğrendim, yarışmanın sonucu belli olmuş, “Lal Kitap” birinci seçilmiş. Yurdanur Avcı Yazgan’ı tebrik ederim, ne yalan söyleyeyim yerinde olmak isterdim çok..
bir de kaçtır size söylemek istediğim bir araştırma var: şairler düzyazı yazarlarından ortalama yaklaşık 10 sene daha az yaşıyorlarmış. sanırım şiir yazmayı bırakmalıyım..sırf bu araştırma yüzünden bile öyküye, romana geri dönebilirim..

sekiz mart, duygu asena ve siyad ödülleri

kahramancayirli | 06 March 2008 16:38

bir sekiz mart daha yaklaştı. aynı cümleler. aynı kurgular. söylenen hiçbir yeni söz yok. bu yüzden kimbilir kaçıncı kez duygu asenadan söz etmek istiyorum bu sekiz martta. belki bir vesile olur. biri paramparçayı okur. ya da efsaneleşen kadının adı yok’u. ya da hale soygazinin başrolünü oynadığı türk filmini, asenanın kitabından atıf yılmazın çektiği. duygu asena adına edebiyat ödülü verilecekti sonra vazgeçildi. üzüldüm. yapılan hatanın farkına varırlar er geç.
siyad ödülleri elbette yumurtaya gidecekti, kimse kusura bakmasın. beyaz meleke mi gidecekti yani..iyi bir film olan kabadayı bile sönük kalır yumurta yanında. mutluluk’a da gitmeyecekti herhalde ödüller..
ama yine de türk sineması üzerine tartışılması, güzel.

duygu asena’yı çok özlüyorum.

kahramancayirli | 18 September 2007 18:20

çok özlüyorum Duygu Asena’yı…

bir yılın üzerinde vakit geçti, onu kaybedişimizin üstünden..bu zaman zarfında ne yapıldı diye baktım..doğan kitap’ın duygu asena’nın anısına başlattığı edebiyat-ilk roman yarışması..birkaç yazı belki.o kadar sadece…

eksikliğini hissetmiyor musunuz?

ben çok hissediyorum, çok da özlüyorum, keşke gitmeseydi hiç. neyse ki avunabilmemiz için kitapları var..kadının adı yok, aynada aşk vardı, paramparça…

duygu asena’yı çok özlüyorum.

8 MART DEĞİL HER GÜN OLMALI

akoni | 05 March 2007 15:39

8 Mart kadınlar günü 1990 lı yıllardan beri ülkemizde de kadınlar yılı olarak olarak kutlanmakta.Gerçi ben bu yürüyüşlere hiç katılmadım.Benim katılıp katılmamam o kadar da önemli değil.Benim katılmamla birşeylerin değişeceğini bilsem hiç kaçırmam ama 8 Mart kadınlar gününde kadınların kullanılması korkunç.Anlayan anlamıştır,rahmetli Duygu Asena bile kadının adı yok demişti,Ya Nazım Hikmet soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen kadınlarımız demiş.Bir günlük kutlamalardan fazla hoşlanmıyorum.Ben her gün kadınım ve hergün kadınlar günümü,anneyim her gün anneler günümü kutluyorum.Ben bir güne sığamam,yaşadığım var olduğum her gün benim günüm

chivi vs. duygu asena

hafifuyku | 01 November 2000 10:23

Chivi.com‘dan hoşlanıyor muyum hoşlanmıyor muyum bilemiyorum, ama bu komik bişi. Duygu Asena’nın e-kolay’daki easy listening interaktif romanı ile dalga geçilmekte… Duygu Hanım’ın romanı iki kanka kadının telefon konuşmalarından ibaret, Chivi’deki interaktif roman da bu iki kadının eşlerinin telefon konuşmalarından. İkisini paralel okuyunca enfes oluyor. Hatta Chivi’deki counterpart’ı olmadan Duygu Asena’nın romanı zayıf kalıyor. Balon bi yazar olmasına rağmen, Duygu Asenaya sırf feminist olduğu için tepki vardır ya medyada. Eğer chivi’nin meselesi de bu ise kötü, tabii.