bildirgec.org

toplum hakkında tüm yazılar

Revolution

emsvizyon | 24 May 2012 02:03

bir gün elektrikler gider ve bir daha gelmezse ne olur? hatta daha kötüsü; elektrikli hiç birşey bir daha çalışmaz ve bir daha asla çalışamaz hale gelirse? J.J. Abrams gölgeli yeni dizimiz Revolution işte bu soruların cevabını bize göstermeyi vaad ediyor.

elektrikler gider bir daha gelmez, aradan 15 yıl geçer, hükümetler düşmüş, insanlar kabileler oluşturmuş. toprak ağaları, reisler türemiş, vs vs. açıkçası yeni bri terra nova vakası olduğundan ürktüğüm, ilk bölümüyle iyiymiş lan dedirtip, daha hemen ikinci bölümden teen age – aile dramasına dönüşmesinden korktuğum bu diziyi beklemekteyiz efem 😉
videosu, cast ve diğer bilgiler için tıklayın.

ÖNYARGILAR…Ayağımızda görünmez prangalar

bithikotsis | 27 April 2011 13:40

Geçmişte yaşadıklarımız, gelecekteki yaşayacaklarımız…Hani derler ya geçmişe mazi geleceğe niyazi derler diye. İşte aslında o diyenlere sormak lazım, geleceğini neye göre planladın, gelecekte neye göre karar aldın diye.

Düşündüğün herşeyin gerçek olduğunu sanmak. Belki de budur bizi karar alırken uzun uzadıya uğraştıran, ”eyvah yoksa tekrar bu olacak mı?” diye düşündüren.

Önyargılar kararlarımızı etkilemiyor değil. Her ne kadar biz karar alırken ”hayır sadece yalın düşünüyorum, kesinlikle başka şeylerden etkilenmiyorum.” desek de illa ki feyz aldığımız, ya da olumsuz intiba aldığımız şeyler bunda rol oynuyor.

Kültür Diye Sahiplendiklerimiz Aslında Neler?

bithikotsis | 22 April 2011 14:11

Toplumda sosyal kesimin en fazla benimsediği adet, gelenek, yaşayış tarzı, beğeniler, hobiler, meraklar bütünü kültür diye nitelendirilebiliyor.

Aslında bu kültür dedikleri oyle bir şey ki, memleketteki insanların akıl, ruh ve beden sağlıklarını, hayat stillerini aktarıyor insana bir bakıma. Yani bir nevi toplumsal analiz sonucunu veriyor bizlere.

Ülkem için kültür bana ne anlatıyor diyecek olursanız, eskiden yeni zamana doğru büyük bir düşüş ve sıradanlaşma, hatta basitleşme farketmekteyim. Diğer arkadaşlar bu konuda neler düşünür bilemem ama, artık kültür diye bensimsediklerimiz hep hafif alaycı şekilde yaklaşıp sonradan farketmeden kabul ettiğimiz şeyler olmaya başladı.

Çok tehlikeli bir durum aslında. Şimdi yeni ergen nesle bakıyoruz da eskisi gibi oturaklı adam sayısı epey azaldı, neredeyse hepsi bir laf bozması, Türkçe katliamı, olanı değiştirme, düzeni yıkma gibi olayların peşinde ve hep bu olaylardan kendilerine bir alay konusu ve gülme şablonu çıkarma peşinde. Bu da ister istemez kültür diye kabul ettikleri şeylerin içine gizlice çaktırmadan sızıyor.

Günümüz dizileri neyi amaçlıyor?

bithikotsis | 21 April 2011 11:01

Yeni çağın vazgeçilmez kullanıcısı olduğumuz aygıtı televizyonun da vazgeçilmez, kendine bağladığı bir yayın türü olan diziler ve amaçlarından bahsedeceğiz sizlere.

Son zamanlarda reyting rekorlarına rekor katan, halkı televizyona kilitleyen diziler aldı başını gidiyor. Bu kadar reytingi almasının sebebi seyircide ”acaba sonra ne olacak” merakı uyandırması. Zaten bu yüzden bu yayınlar dizi adını taşıyor.

Peki nedi bu dizilerin amacı? Halkı galeyana getirmek mi? Halkı mutlu kılmak ya da üzmek mi?

“Yabancı”dan “yerli”ye yerini yadırgayan bir bakış

admin | 11 March 2011 10:46

“Televizyonda hangi dizileri takip ediyorsun” diye sorunca “Ben sadece Cnbc-e izliyorum” diyen hatırı sayılır sayıda insan var. “Mesela hangi diziyi” deyip ikinci soruya geçince duraksadı mesela bu sabit yanıtı verenlerden biri. Muhtemelen ikinci sorunun hiç gelmeyeceğini düşünerek. “Lost” dedi. “Başka” dedim. Kalakaldı. Oysa ki Lost, hiçbir zaman Cnbc-e’de yayınlanmadı…
Kimseyi eleştirmek ya da küçümsemek bana düşmez, sadece onları anlamaya çalışıyorum. Bu tavrın altında yatan nehri görmek, bu davranışı biraz kurcalamak istiyorum. Aynı mevzunun edebiyat, sinema, müzik versiyonu da var elbet. Türk yazarları beğenmeyip, melodramın melodramı, çok satan, sığ yabancı yazarları okuyanlar hatta muhtemelen okumayıp sadece ellerinde gezdirenler (bir de böyle bir sosyal grup var, onlar kendi başlarına, başka bir yazıyı hak ediyor), Zeki Demirkubuz’u, Nuri Bilge Ceylan’ı tanımayıp içi boş Hollywood sinemasını göklere çıkaranlar. Türk müzisyenlere burun kıvırıp, sırf yabancı diye cascavlak, klişe dolu melodilere meyledenler.

Engelliyim Ben

akbelen79 | 03 March 2011 17:56

Engelli olmak onların elinde olan birşey değildi belki. Bu yazımızda bir gruptan bahsedeceğim. Toplumun neredeyse yüzde oniki-onüç oranında bir sayıdadır bu grup.Ailenin yanlış oluşturulması ve toplumda olan bilgisizliğin sonucu sakat doğan veya sonradan sakatlanan bireylerin olduğu gruptur Engelliler Grubu. Devletin temel görevleri milletin refahını ,sağlığını,bağımsızlığını, ve huzurunu sağlamak olduğu için bu grup devlet tarafından bakılacak veya geliştirilip topluma kazandırılacak bir gruptur.
Devlet daireleri başta olmak üzere özel sektörde destek veren bir çok işyeri vardır bu gruba. Devlet günlük yaşamını idame ettirecek kadar bakması ve ailesi varsa onunla refah içinde yaşamasını temmin görevi vardır. Çalışabilir engellilerimize iş imkanı ve ailesiyle kimseye muhtaç olmadan yaşamasına yardımcı olur. Devletin yönetilmesi için kanunlar ve bunların uygulanması sonucunda gerçekleşir. Neredeyse kaydı olmayan engellilerimizle beraber engelli sayımız ülke nüfusunun 1/4 oluşturuyor.
Bu yazıyı okuyan insanlar için bu yazı hiçbirşey ifade etmiyor belki. Ama engelli arkadaşlarım beni çok iyi anlıyor. Biraz bilinçli olmalı ve engelliler için uğraşan derneklere ,vakıflara, destekleyen kuruluşlara yardımcı olmalıyız. Gerekirse bizim gibi görev almalı ve topluma bir pencere açıp oradan seslenmeli. saygılarımla

Mahallenin çözülüşü

kahramancayirli | 11 November 2010 13:49

“Şimdi artık kimse kimseye güvenmiyor, herkes birbirinden çekiniyor” dedim. “Evet, kaç katlı, kaç daireli apartmanda oturuyoruz, hiçbirimiz birbirimizi tanımıyoruz” dedi. “Ne yalan söyleyeyim kapıyı açmadan iki – üç kere kimsiniz diye soruyorum, yüreğim ağzımda açıyorum kapımı” dedim. “Organ mafyaları varmış” dedi. “Karıma parfüm alacağım, şu koku sizce nasıl deyip elini koklatıyormuş adamın teki, kokladığın an bayılıyormuşsun, arkadaşım bayıldı diye etraftan yardım isteyip, taksiye taşıyorlarmış, sonra birkaç gün sonra bütün iç organları alınmış halde bir çöp tenekesinde bulunmuş” dedi orta yaşlı, halinden, konuşmasından orta – üst sosyoekonomik sınıftan olduğunu hissettiğim kadın. “Bir yaşlı kadın varmış, caddeden karşıya geçebilmek için yardımınızı istiyormuş, yardım edip, kadının elini tuttuğunuz an, fark ettirmeden şırıngayla bayıltıyormuş, yardım edin, torunum bayıldı diye bir taksiye atlayıp götürüyormuş, onun da sonu aynı” dedi Arnavut göçmeni olduğunu söyleyen genç kız. “Tatile gittiğimiz yerde otele gitmeye korkuyoruz” dedi orta yaşlı kadın bu sefer de. Manken-sunucu Asuman Krause geçti sonra, sıramızı beklediğimiz salon gibi yerin önündeki koridordan. “Gerçekten de boyu uzunmuş” dedim, “güzelmiş hakikaten”, kadınların tümü bir perde yukarıdan baktılar ona, bir çeşit kıskanma, imrenme, beğenme arasında gelip giden bakışlarla. Bir süre konuşmadık. Üçümüz de farklı yönlere baktık bir otuz saniye kadar.Sonra bir dizi oyuncusu geldi, sıra için sayı aldı, pasaportunun süresini uzatmak için. İsmini bir türlü hatırlayamadım, onlar da hatırlayamadı. Asuman Krause’ye gösterilen ilgi, bu genç adama gösterilmedi pek, pasaport bekleyen kitlece. Saat on iki olacak da öğle arasını da beklemek zorunda kalacağız diye ödümüz kopuyordu. Sonra görevli memur, sistemlerinin gittiğini, bütün ülkede bilgisayar sistemlerinin çöktüğünü söyledi. Sırada bekleyen kadınlardan biri, neredeyse bağırdı, tersledi adamcağızı. O kadının işi muhakkak bugün mesai bitmeden yapılmalıymış, yurtdışı biletlerini ona göre almış, ne yapıp edip bilgisayar sistemini düzeltmelilermiş, sabahın köründen beri sıra bekliyormuş. Yapabileceğimiz bir şey yok hanımefendi, Ankara merkezli dese de görevli, kadın en son zorla parmak izi vermeye çalışıyordu üst katta.

Ev Alma Komşu Al

firatocal | 02 September 2010 16:28

Bizler sigara yasağını delmenin ve affetmenin yollarını Anayasa Mahkemesi kulvarında fellik fellik ararken, komşu Yunanistan sigara yasağının kapsamını genişletiyor…

15 yaşının üzerindeki halk kesimini % 42 sinin sigara içtiği Yunanistan ‘ da ki tiryakilik düzeyi, bağımlılığını ispatta hiçbir fırsatı kaçırmayan canım ülkemi bile sollamış durumda…

şehi̇tleri̇ deği̇l aşk-i memnuyu terci̇h etti̇ler suçlu oldular mi?

mert5555 | 30 June 2010 13:13

Bilindiği üzere aşk-ı memnu dizisinin yayınlandığı gece bir çok şehit haberi de yayınlanmıştı e haliyle bir gün sonra da gazetelerde “şehitler kimin umurunda?”, “türkiye şehitleri aşk-ı memnu’ya tercih etti” , “şehitler aşk-ı memnu’ya satıldı” gibi ülkemiz gazetecilerinden nefis ve yaratıcı aynı zamanda da gazlayıcı başlıklar gördük. Peki haklılar mı? gelin bir konuya el atalım;

Denildiği gibi gerçekten de dizinin yayınlandığı akşam şehit haberleri vardı ve gerçekten de izlenme oranları düşüktü. Buradaki habere göre aşk-ı memnu’nun toplam izlenme oranı3 büyük kanalın-ki kendileri kanald, star tv ve show tv olurlar-toplam izlenme oranına bile ulaşamamış. haliyle bu haber milletimizin ayakta uyuduğunu destekler bir taraf kazanıyor.

Fikirsizlik Yazısı

witamin | 15 June 2010 13:58

Öncelikle belirtmeliyim ki bu yazı bir fikir yazısı değil fikirsizlik yazısı.
Küçükken duyardım etraftan “akıl var fikir yok ” sözünü.Tam olarak anlamazdım ama belli ki ikisi farklı diye düşünürdüm.Büyüdükçe anladım ki aklın önemi pek yokmuş fikir olmadan.Aklı olmayan hayvanlar fikri olmayan insandan daha insanmış.Bir kaç örnekle açıklayayım şu “fikirsizlik” olayını;

  • Dün gittiğim yemyeşil çimenler ve tarihi eserlerle dolu alandaki içme suyu çeşmesinin ahırına( ya da yalak), su içtikleri plastik bardakları ve çeşitli çöpleri atmak suretiyle ahırın gider deliğinin tıkanmasına sebebiyet veren insanlar çok akıllıdır fakat fikirden yoksundur.( 5 metre ileride yine 5 er metre aralıklarla çöp bidonları mevcuttur mekanda)
  • Arkanızdan hızla gelen kişinin siz yavaşladığınızda kendisinin aşırı hızından dolayı size çarpıp akabinde “napıyorsunuz ya” şeklindeki sinirli ifadesi şunu gösterir ki kendi hızında gitmenizi isteyecek kadar akıllı , kendisinden bağımsız bir insan olduğunuzu fikredemeyecek kadar fikirsizdir.
  • Babasının bütün mallarını binbir hile ile yiyip bitiren ve 6 kız kardeşine neredeyse hiçbirşey bırakmayan büyük büyük memur emeklisi dayımız akla hayale gelmeyecek hileleri planlayabilecek kadar üstün zekalı,mükemmel akıllı fakat babasının cenazesine çağırıldığına “durumlar müsait değil”diyerek 20 tl si bulunmayacak kadar fakir(!) ve fikir yönünden takdir edersiniz ki yoksundur.
  • Patronun “çayla dolu bardaklarınızı bürodaki çöpe atmayın,çöp devrilince facia oluyor”demesine ve bunu panoya yazmasına karşın aynı saat içinde boş çay bardağımı atmak için yanına gittiğim çöpte ağzına kadar dolu bir bardağın bana bakıyor olması , yaş ortalaması 35 olan bir ortamdaki insanların bardaktaki çayı lavaboya dökmeye gitmeyecek ve çaktırmadan çöpe bırakıverecek kadar akıllı fakat toplumda yaşamayı öğrenmemeyi tercih edecek kadar fikir fakiri olduğunun net göstergesidir.

    Diğer bir durum akılsız fakat fikirli olma durumuna da birkaç örnek vereyim de netleşsin “fikirsizlik” olayı :
    * Hemen her sınavında soruya bir cevap yazdıktan sonra çok da emin olmadığı o cevabı hocanın” son 1 dakika ,cevaplarınızı toparlayın”demesiyle birlikte “aman hoca bakıp ne saçma cevap demesin , bir de bu saçma cevabı okumaya çalışmasın” fikriyle aceleyle silip, cevap yanlış da olsa hocaların birkaç bilgi bulup verdiği 3-5 puanı da alabilme ihtimalini ortadan kaldıran şahıs çok fikirli fakat akıldan yoksundur.