Her gün yarım saat dedi rehber. Ne olursa olsun yarım saat. Saçmala. Saçma değilse hiçbir şey değildir. Anlam barındırmasın. Kelimelere giydirdiğin kıyafetler yaz kış aynı olmasın. Sen kokuyorum şu an. Üzerime işlemiş kokun. Ve kendimi kokladığımı fark ettim. Köpekler gibi kokunu alıyorum. Köpek gibi özledim. Sigara yaktım kokunu bastırsın diye. Yangın alarmı çalıyor, susuyor, çalıyor, susuyor, çalıyor. “Neden çalıyor bu?” dedim. “Bozuk olabilir, ya da sigara içen içen biri vardır.” Diye açıklama yaparken gözü elimdeki sigaraya takıldı. “Herkes içiyor burada, düğmesi takılı kalmıştır.” Deyip dışarı çıktım. Patron gelmiş, sağlam bir azar işiteceğim sanırım.
Alk. % 15 Hacmen
Çay içtik, bayramdan konuştuk. Dün arkadaşım aradı. “Bayramda gelmiyor musun gavur İzmir’e?” dedi. “Yok, çalışacağım” dedim. Yalan. “ Ne bayramıydı lan bu; ramazan mı, kurban mı?” “Oha, aslan sütü yaramamış sana.” Dedim. Midem yanınca süt içerdim ben eskiden. Buzdolabında hep bulunurdu. Artık bulamıyorum.Dondum. Kısa kollu giymemek lazım artık, havalar soğumuş. Ama hala(şapkalı) senin kokun var bunun üstünde. Hep bu saatlerde bastırıyor uyku. Gece fazla uyumuyorum ondandır. Sandalyede uyumuşum. Düşüyordum. Resmen düştü. Düşlerimden düştü. Dündü. Soğuk bir gündü. Gün, döndü. Dün, geri döndü. Sanırım güzdü. Birden küstü.Dün gece kötü yanımı gördün. Sensizliğin beni nasıl çıldırttığına şahit oldun. Senden uzakta olmamın, yanında olamamanın acısını senden çıkar(t)maya çalıştım. Seni bu kadar istediğim için sevinsen mi, sana yüklendiğim için kızsan mı bilemedin değil mi? Patalojik arızalı bir ruhun kendi kendini sorgulaması esnasında ortaya çıkan yan etkilerin dünya ekonomisine olan faydalarından bahsetmek istemiştim halbuki. Ama olmadı. “Seninle bir ilgisi yok bunların.” Dedim. Salaklığa bak. Asıl konu sensin yahu! İçimdeki çöplüğü deşerken, karıştırırken yakaladın beni. Ellerim, ayaklarım, üstüm, başım, beynim, dilim, ağzım, kelimelerim pislik içindeydi. Üstüne sıçratmamaya çalıştım. Ama sadece kokusu bile yetti sana. Ruhumda sakladığım kin, öfke, nefret; sanki günlerdir içimde tuttuğum osurukmuş gibi bir anda patlayıverdi. Altımdan kaçırdım. Ağzımdan kaçırdım. Aklımı kaçırdım. Sonra sabah ayıldım.Sahi, yarım saat oldu mu?
yorumlar
buda güsel:) yüreğine sağlık
birincisi 1 ikincisi zwei üçüncüsü three mi olur:) her dilden. şaka bir yana hoş yazı
belesh harika:)
Yok, vazcaydım. Seri yazılarına ne kadar uyuz olduğum aklıma geldi. İçimden okuycam.
Her havzın dibi ayndır diyorum ben bi cörmın gördüümde.Ayrıcana bissürü hata var yazıda, lönk die yollamış yazar. Dikkat etsin accık. Seri yazacak olursa basarım küfrü.
hayatla dalga geçer halin hoşuma gitse de patolojik arızalı ruhun nasıl olduğunu bir türlü çözemedim.patoloji deyince aklıma hastalık esnasında vücudun yaydığı sıvılar, nekroza kilitlenmiş hücreler, tedavisi mümkün olmayan cılk yaralar geliyor.yoksa ruhun dokunulur birşey olduğunu farkedenlerdensin de bize mi çaktırmıyorsun @belesh?dip not: sevgili kokusuyla osuruğu bir arada aynı konu içinde barındırabilen nadir yazılardan biri bu. özel koleksiyonuma alıyorum.