bildirgec.org

doğru hakkında tüm yazılar

Hayat Felsefesi

onurr35 | 06 August 2011 23:34

Hayat bir şans kapısıdır.her an yeni olaylar çıkar karşına.olaylar içinde ihtimaller; ihtimaller içinde umutlar; ve umutlar içinde eğer varsa şansı görürsün.çoğunlukla sana bağlıdır şansın var ya da yok olması.çünkü şans fırsattan doğar.
fırsatlar hayatın her anındadır; ama şans herkese görünmez -utangaçtır biraz-, emin olmadan teslim etmez kendini kimseye -yani biraz da güven ister-.kullanılıp atılmayacağını, bir işe yarayacağını, birini mutlu edeceğini bilmek ister.
fırsatları değerlendirebilirsen şans güler yüzüne; değerlendiremezsen şanssız günündesin.
aslında yanlış kararlardır fırsatları yok eden.bazen öyle yanlış kararlar verirsin ki aylarca, yıllarca, belki ömür boyu taşırsın izlerini.pişman olursun, ama son pişmanlık fayda etmez.alışmaya çalışırsın olmaz.

venüs tepesi

astral | 13 December 2010 11:52

İçimde bir şeyleri kaçırıyormuşum gibi bir his… Nerede, neyi kaçırıyorum? Belki iç sesim. Sadece bu.

‘Evet, yanıt bu olmalı.’ dedi küçük melek; mavi kanatlarını çırparak ve beyaz tüllerin arasından sıyrılarak ve ağaç dallarının arasından kayboldu. Bunun için gelmişti belli ki.

Bir filmde bir yazar, onun nereye gideceğini ben de bilmiyorum, yazarken ortaya çıkacak dedi, bana ait tonla şeyi bilmeden yanıtlarken…

Sen benim kadar, sert olsaydın kimi zamanlar, – sert derken doğru sözcüğü kullandığımdan emin değilim- ne bu ilişki kalırdı, ne de bugün bu denli unutulmaz geçerdi.

Bir Işık Yak

devrialem47 | 04 December 2010 14:02

aydınlık geleceğimizdir...
aydınlık geleceğimizdir…

Karanlıktan aydınlığa doğru… bir ışık yak. Öyle bir ışık olsun ki bütün yaşamını aydınlatır türden olsun.

Karanlıktan aydınlığa doğru… bir ışık yak.Öyle bir ışık olsun ki nefretten sevgisizlikten yoksun olsun.

Karanlıktan aydınlığa doğru…bir ışık yak.Öyle bir ışık olsun ki ebedi mutluluk, ve saadet olsun.

Karanlıktan aydınlığa doğru…bir ışık yak.Öyle bir ışık olsun ki kirli,paslı kalpler yerıne temiz,saf kalpler olsun.

Bilimsel Bilgi

reddear | 12 October 2010 14:03

Bilimsel çalışma yapan kişilerin(bilim insanları) yaptıkları fiziksel ve somutsal gerçeklik üzerinden hakikate ya da doğruya ulaşmadır. Başka bir ifadeyle realiteden doğrular çıkarmak bilimin yegâne amacıdır. Bilimsel bilgi gerçeklikten şüphe etmez, gerçeklik bilimde tartışılmaz. Gerçeklik zamansal ve mekânsal olarak bilim insanları tarafından incelenir ve bilimsel bilgi oluşturulur. Doğrulukta gerçeklik üzerinden önerilen yansımalardır. Başka bir ifadeyle realiteden doğru önermeler çıkartılabilir. Bu doğru bilimin bulunduğu kategoriye göre mutlak, evrensel, değişmeyen ya da yerel, bulunduğu mekânda mutlak doğru şeklinde değişir. Bilimdeki gerçeklik algısı bu gerçekliğin kesin ya da mutlak tanım ve formüllerin varlığını olabildiğini düşündürür. Bir bilim dalı her şeyden önce gerçekliği tahlil eder. Gerçeklik algısı tahlililerin başlangıç noktası olmaktadır. Bir bilim alanıyla uğraşan insanlar bilimsel sonuca ulaşırken gerçeklik üzerinden hareket ederler. Bilim insanlarının kendilerini katmadan gerçeklik algısından sonuç ürettikleri söylenir. Bilimsel sonuca ulaşan ve bilimsel bilgi oluşturan insanlar tarafsız davranış sergilediklerini söyleme eğilimindedirler. Yani gerçeklik üzerindeki tahlilleri yansızdır.

matematik… evrensel dil mi? dayatma mı?

scapegoat35 | 30 August 2010 09:22

uzun zamandır matematiğin mutlak gerçek, ve dünya üzerindeki tek evrensel dil olduğunu düşünüyordum. ancak son zamanlarda bazı ufak tefek konuları kafamda süzerken oturmayan şeyler olduğunu farkettim.

çok küçük bir örnekle başlıyorum.

hepimiz x*y eksenini biliriz. uzayda 2 boyutu temsil eder.

bu eksenler eksi sonsuzdan başlayıp artı sonsuza kadar devam eder. benim matematiğe bakış açım ve biraz da hayal gücüyle bu eksenlerin eksi ve artı sonsuza tutunduklarını düşünürüm.

aşk ve gurur

astral | 09 January 2010 11:49

eric johansson
eric johansson

Kendi kendimle karşı karşıya getirdi bu aşk beni. Kendime ‘Ne yapıyorsun? dediğim bir haldeyim. Neden? Açıklayayım: Onun için gururundan daha büyükdeğil bu aşk. Benim içinse aşkım çoktan gururumu aştı.

O bana hiç güzel söz etmezken -şu günlerde etmiyor- ben çevresinde dolanıyorum, benim için değerini anlatıyorum. Peki ben bu muyum?

Eski sevgililerim şu halimi görse bir yerleriyle, en rahat halleriyle, kendilerini çok keyifli hissederek gülerler. Belki onların beni affetmesini de sağlardı, o da ayrı. Epey adiliklerim olmuştu ya, üstelik hiç de vicdam yapmadığım.

beyaz kemik toka (son)

astral | 27 December 2009 15:50

(Dört kuşakta, dört kadının ve bir şekilde dört kadından diğerine geçen beyaz kemikten tokanın hikayesidir. Kadınların her birinin hikayesinin ayrı zorlukları vardır. Hem zamanı, o zaman ülke koşullarını hem de o koşulların mantık ve duygu dünyasını nasıl şekillendirdiğini anlatmaktadır.
Ki, üç kuşaktaki zorluklar oldukça çetin görülmekteyken son kuşağın yaşadığı yüzeysellik, acaba tüm çetin koşullardan en ağır olanı mıdır? Belki, tüm öykü boyunca sorulan da budur…)

HACET DEDE- KİRLİ İŞLER YATIRI

astral | 20 December 2009 09:28

Üniversite zamanları. Oldukça parasız ve bol içtiğimiz zamanlar. Borçla içen iki kere sarhoş olur demişler. İçiyoruz, en varoş yerlerde, meyhanelerde, akşamları, sohbet aralarında, kızları çekiştirirken… Bazen yapamadıklarımızı anlatırken, bazen yapamadıklarımız içimizde patlarken, en çok kampüsde demleniyoruz.

Bizim grubun tamamı kafa. En çok bizim Hüseyin’le içiyoruz. Bazen fondip yaparsan şayet bedavaya geliyor. Bana uyar. Ne olur, fondipleri yapar, gidersin dut ağacının altına, boğaza bir parmak, rahatlar; sonra içmeye devam edersin. O sıralar hayat böyle devam ediyordu. Ben sarhoş dut ağacının yanından ayrılıp, bizimkilerin yanında giderken ayağım kaydı, karanlık, derin bir çukurun içinde buldum kendimi.

GERÇEĞİN YIKILIŞINA İSYAN

admin | 08 December 2009 13:37

Bir yol vardır, gideceğini bilirsin, nasıl olduğunu da bilirsin. Bedenlenmekten kaynaklanan bir durum ki, yol almak zor gelir; zaten yol almayı bırak bedenlenmeyi kabul edemeyen ruh gideceği yolu nasıl etsin?

EN ZOR YOL NEREYE OLAN YOLDUR?

Yollar vardır, içe doğrudur. En zoru da Gaia’ya doğru değil de içe olandır. Oysa insanoğlu mekan değiştirmenin zor olduğunu düşünür. İçinden bir yerden başka bir yere en son ne zaman ulaştın? Yoksa sen de içini dinlememeyi tercihleyenlerden misin? Zaten bu daha kolay olandır. Diğeri içten geçer ve cayır cayır enkarnede olduğunu hissettirendir asıl.

BİLMEK VE DEVAM ETMEK

NEYSE O

admin | 03 December 2009 12:08

İnsan ömrü…

Her doğduğu gün ölümünün başlangıcı..
Hayatın tezatlığı bu kadar basit ve gözler önünde işte..
Bu kadar işler… Sekmeden..

Bir sayı doğrusu üzerinde atıyoruz adımlarımızı…Artılarr ve eksilerr.. Kimi eksilerden başlar saymaya sonsuz sayılan sınırlı sayıda noktaları diğer eksene doğru,kimi ise artıları görmüştür gözünü açtığında ilk…Tek bir değişmez gerçek vardır ki,ilerledikçe mutlaka yokolacaklardır…Ya artılar eksileri götürecek ya da eksiler artıları yok edecektir..Hayat bir yok etme ve yokolma üzerine kuruludur.