Toplumumuzda, tüm toplumlarda olduğu gibi tabu olan bir konu, ateistlik. Din adına tüm dünyada hoşgörüsüzlüğün ve fundamentalizmin yaygın olduğu bir zamanda konu daha da tabu haline gelmiş durumda. Pek çok kişi aslında ateistliğin ne anlama geldiğini bilmiyor. Ateistliği bir din sananlar, satanizmle, nihilizmle, ahlaksızlıkla karıştıranlar var. Şu kesin olarak bilinmelidir ki, ateistler tapınma ritüeli olarak kedileri veya başka hayvanları kesmez. Hele hayvan haklarını savunuyorlarsa, böyle davranışlarda bulunanlara sert çıkabilirler bile. (Bkz. uçan tekme)Bazı ateistler, yerleşik ahlak kurallarını benimsemeyebilir, bazısı ise Kantçı ahlak anlayışını savunabilir. Bazıları da düpedüz yalancı, iki yüzlü, anasının gözü olabilir. Kimileri de dinlerin öngördüğü ahlak kurallarından bir kısmını benimseyebiliriler, “çalmayacaksın, öldürmeyeceksin…” vb. gibi. Kısaca ateistlerin ahlak anlayışları bireyseldir.Her şeyden önce ateistlik bir din değildir. Bir din gibi örgütlü kurumları, ibadethaneleri, rahipleri ya da imamları yoktur. Ancak bazı Theravada Budizmi gibi bazı dinler, tanrı tanımazlığı içerebilir. Ateistlik bir öğreti de değildir. Bu yüzden ateizm değil ateistlik diyoruz. Ateistler, bir dini ya da öğretiyi yaymak için kullanılan televizyon, radyo, yayınevi gibi araçlara, teokratik/yarı teokratik ya da anti-laik devletlerdeki gibi devlet otoritesini kullanan kurumlara sahip değildirler. Her gün belirli saatlerde çan çalmak ya da ezan okumaya benzer pratiklerde bulunmazlar. Ateist olmak, tümüyle vicdan özgürlüğüyle ilgili, bireysel bir tutumdur. Yine de kimi dindarlar, ateistlerin varlığından rahatsız olur, en küçük bir imada bulundukları zaman, iyi yürekli olanları ateistleri dine (tabii ki kendi dinlerine) döndürüp “sevap kazanmaya” çalışarak, sorunlara “köktenci” yaklaşanlarsa saldırganca tutumlar göstererek tepki verirler. Ülkemizde, bu saldırganlığın bir örneği, yazar Aziz Nesin’in ateist olduğunu açıkladıktan sonra bazı dini fundamentalist çevrelerin boy hedefi haline gelmesidir. Sonrasında yaşanan Sivas Katliamında da Aziz Nesin’in açıklaması kimilerince bir “tahrik unsuru” olarak nitelendirilmiştir. Nesin öldükten sonra dahi, yakınları olası saldırılara karşı mezarını gizlenmek zorunda kaldılar. Oysa hepimiz biliyoruz ki, İslam hoşgörü dinidir. Hristiyanlık ve Musevilik de hoşgörü örnekleriyle doludur. Hal böyleyken neden ateist olduğunu açıklayan bir yazara saldırılır? Neden kimilerince hala nefrete anılır? Allah bilir.Ateist olmak, basitçe herhangi bir dine ya da tanrıya inanmamaktır. Ancak bu durum satanist olmayı, yani şeytana tapanların dini öğreti ve ritüellerini benimsemeyi gerektirmez. Zaten Sami dinlerinin şeytan kavramından yola çıkan satanizmle, bu tür dini kavramları kabullenmeyen ateistlik bağdaşamaz. Bütün ateistlerin spiritualizmden tamamen uzak, pozitivist ya da materyalist oldukları da söylenemez. Bazı mistik düşünce ve anlayışları benimseyen ateistler de vardır.Nihilizm de sık sık ateistlikle karıştırılan bir felsefi anlayıştır. Nihilizmin pek çok tanımı olsa da son dönemde popüler olan tanım, Nietzche‘nin görüşlerinin yozlaştırılması sonucu oluşan anlayıştır. Buna göre, insanın benimsemesi gereken hiç bir etik değer yoktur, insanın hayattaki tutumunu ve vereceği kararları, bireysel çıkarları ve sahip olduğu güç/iktidar belirler. Bu durumda güçlü olan kişi başkalarına karşı hiç bir ahlaki sorumluluğa sahip değildir. Çıkarlarını gerçekleştirmek için başkalarını gücü yettiği kadar ezebilir. Nihilizmin Hitler döneminde Almanya’da ve Mussolini döneminde İtalya’da politik başarı kazanan nazizm ve faşizmin temelinde yer aldığını ve aslında bugünün toplumlarında da üstü örtülü de olsa egemen bir bakış açısı olduğunu söyleyebiliriz. Ancak her ateist, nihilizmi benimsemek zorunda değildir. Etik değer ve sorumluk konusunda, “tanrının emir ve yasaklarına uymak” dışında anlayışlar da gelişmiştir.Bunlar arasında Budizm gibi öğretilerin önerdiği holistik anlayışlar, Kantçı etik anlayış, utiliteryanizm ve varoluşçu etik gösterilebilir. Ateistler ve ahlak konusunda şu gerçeği de gözardı etmemeliyiz: En azından ateistler, gerçekte bencil arzularını gerçekleştirmek amacını taşıyan eylemlerini savunmak ve yüceltmek için karşınıza geçip “Tanrının (Allah’ın Yehova’nın, Zeus’un Deus’un) iradesine uygun davranıyorum, Tanrı (Allah, Yehova, Zeus, Deus) böyle olmasını isterdi.” gibi bir iddiada bulunarak gözünüzü boyama şansına sahip değildir.Ateistlik, açık ve bilinçli bir seçim olabileceği gibi, bilinçsiz ve üstü kapalı bir şekilde de yaşanabilir. Çoğu insan herhangi bir örgütlü dine bağlı değildir, bir dinin emir ve yasaklarını, ibadet ritüellerini uygulamaz ve hayat görüşünü kabullenmez. Ancak ateistliği açıkça benimsemeye, bu konuda etraflıca bilinçli bir seçim yapmaya da kalkışmaz. Din konusunda dışarıdan bakıldığında içinde yaşadığı toplumun çoğunluğunun inancını paylaşıyor gibi görünür, gerçekte kendi kendine bu konuyu etraflıca düşünüp çözümlemiş değildir. Kimilerine göre, böyleleri de gizli ateistlerdir. (Eğer gerçekten pek çok insan böyle bir tutum içindeyse, yazıyı okuyanlar arasında şu anda “Eyvah ben de ateist mi sayılıyorum yani, eğer öyleyse çok günaha girmiş sayılır mıyım?” diye düşünenler olabilir. Onlara sesleniyorum. Hemen alo diyanet hattını aramak için telefona koşmayın. Hadi canım, bir kere daha düşünün.)Türkiye koşullarında ateizm konusuna gelince, bireysel vicdan özgürlüğüyle cemaatçiliğin, hoşgörü ve bir arada yaşama kültürüyle fundamentalizmin hala çatıştığı bir toplumda yaşayanların çoğu için ateizmi anlamak ve anlayışla karşılamak pek de kolay değil. Ayrıca bugünün Türkiyesinde din, salt bir inanç ve ahlaki değer sistemi olmaktan öte, çoğu yerde sosyal ve kültürel ihtiyaçları karşılayan tek kurum konumunda olduğu için, yakın geçmişte olduğundan daha fazla önem kazandı. Yaygın eğitimin, modern üst kültür kurumlarının ve sosyal güvenliğin çöktüğü tüm ülkelerde de benzer durumlar yaşanıyor. Türkiye’nin pek çok yerinde yaşayan insanların, kendilerini ruhsuz ve anlamsız bir dünyada değerli hissetmeleri, başka varlıklara bir değer biçmeleri, yaşadıklarına bir anlam verebilmeleri, kısacası ulaşamadıkları ve/veya kendilerine hitap eder bulmadıkları laik ve modern felsefe, bilim, edebiyat ve sanatın yerine bir şeyler koyabilmeleri için, tek seçenekleri din ve dini kurumlar. Zaten küçük yaştan başlayarak dini eğitim alan ve kişiliğini, anlam dünyasını şekillendirmek için aradıklarını dinde hazır olarak bulanlar çoğunlukta. Ayrıca modern kurumların yetersizliği yüzünden dini örgütlenmeler, geleceğinden emin olmayan, kendisini güvende hissetmeyen, arzu ettiği gibi yaşayamadığı bir hayatın sonundan derin bir korku duyan pek çok insanın ihtiyaçlarına da cevap bulmaya çalıştıkları kurumlar. (Bu bakımdan Türkiye ABD’ye çok benziyor.) Böyle önemli bir konuma gelen dinle ilgili kararlar vermek, her zamankinden karmaşık bir konu. Çoğunluğu oluşturan ortalama Türk bireyinin böyle karmaşık bir konuda bir hesaplaşma yaşayabilmesi için kafasını iş, güç, aile, gaile, futbol ve televoleden uzaklaştırıp, uzunca bir süre düşünmesi de pek mümkün değil. Bu yüzden yukarıda değindiğim görüşe bakılacak olursa, çoğu kişinin biraz dindar, biraz gizli ateist, ne öyle, ne böyle, hem öyle hem böyle olmaya devam etmesi imkan ve ihtimal dahilinde görünüyor.
yorumlar
bugün örgütlenmiş ateizm olmadığı için hiç yoktu denilemez. ateizm okullarını atlamasaydın iyi olurdu.bu kahpe dünya ateizmin binbir çeşidini gördü. bi çeşidi daha fazla olsada bişi olmaz.
özgürlüklerine düşkün olurlar, kendilerine güvenirler ve kendi bünyelerinde oluşturduğu mistik güç diğer inananlardan daha kuvvetlidir. Yaşama daha çok bağlı, daha mücadeleci ve hırslı dır ‘ lar tabi bunlar gözlemlerim.
“tanrı yokturolsaydı dünyadaki kötülüklere karşı bu kadar duyarsız olamazdı.duyarlı ise ve bir şey yapamıyorsa güçsüz demektirgüçsüz ise tanrı olamaz.”böyle bir mantik dizgesi anımsıyorum ateizm le ilgili…
lenine, staline, hitlere, mussoliniye, frankoya, pol pota birer defa daha soralım: ateizm nedir, ne işe yarar?
@OguzKagan35, Lenin’e sorarsan cevabını alıp oturursun aşağı. Diğerlerinin neden oldukları vahşetlerin de ateizmle bir ilgisi yok, tamamen totaliter siyasi rejimlerle ilgili yaptıkları. Ayrıca Hitler ateist falan değildi. Zahmet edip 2 dakika Wikipedia’ya gidip Hitler’in dini görüşleriyle ilgili bölümü okursan bunu görürsün.
benim bugüne kadar tanıdığım tüm ateistler son derece iyi insanlardı, hiç bir zararlarını görmedim. üstelik tanrı ve cehennem korkusuyla iyi insan olmamaları, bunu içinden gelerek yapmaları onları gözümde daha bir yüceltti diyebilirim. bir kimsenin dini inançlarının tanrı’nın çok umurunda olduğunu zannetmiyorum açıkçası, bence onun çok daha önemli işleri var 🙂
Benim bugüne kadar gördüğüm tüm ateistler kötü insanlardı. Bencil, acımasız, merhametsiz insanlardı. (Aslında böyle bişey yok sadece konuyu biryere vardırmaya çalışıyorum.) Benim gözlemlerim üzerine Ateist profili oluşturamam, oluştursam da bunuhn bilimsel bir değeri yoktur. Hatta Dawkins’in şu Emre Aköz yazısına konu olan görüşünün de bilimselliği yoktur. Dawkins’in felsefeci kurnazlığı ile klasik bir akıl oyunudur bu. Çünkü hiçbir Türk atesitim dese dahi bilinç yapısı ve kültürel değerleri ile İslam’dan sıfır etkilendim diyemez. Müslüman olduğunu kabul etmese bile İslam etkilerine maruz kalır. Aynen Türkiye Hristiyanlarının bir Amerika Katoliklerinden farklı oluşları ve bize benzemeleri gibi. Aynı şekilde bir ateist Avrupalı da Hristiyanlığın etkilerinden ve değerlerinden hiç etkilenmedim diyemez. Yine bir müslümanın ve hristiyanın Yahudi kültürünün benim üzerimde sıfır etkisi var demesinin saçma olacağı gibi. Dolayısıyla birey toplumdan ayrı değerlendirilemez. Haliyle de kişilerin beyanlarından hareketle ateist profili çizmekte mümkün olamaz. Bu bir mantık oyunudur sadece. Türkler yada Araplar şu an İslamı temsil etmiyor sadece islamın en fazla tezahür ettiği toplumlardır. İslam = Arap-Türk vs toplumları değildir. Ayrıyeten İslamı en iyi yansıtan onun en saf ve katışımsız yaşandığı ilk 500 yıl müslümanlarıdır. İslamlık-Müslümanlık üzerine en yakın bunlardan hareketle sonuçş çıkarılabilir (%100 olmasada) Hristiyanlık hakkında ise ilk 300 yıllık dönemin çarmıha gerilen inançları uğruna Romalılar tarafından yakılan insanlarından hareketle hüküm çıkarabiliriz. Konsiller sonrası yeni siyasal Hristiyan Roma’dan hareketle Hristiyanlığın esasında Skolastik anlayış olduğunu çıkaramayacağımız gibi. Ateist kültürü ise Rönesans sonrası dönemde gelen ve özellikle 18., 19 . ve 20 yy ilk yarısına kadarki dönemle değerlendirebiliriz. Bu dönemde ise en etkili anlayış sekülerizm idi. 68 hareketi sonrası bu seküler anlayışta eski etkinliğini günümüzde kaybetti.Bildiri kadar yorum yazdım keşke yeni yazı yazsaymışım ama sonuç olarak bizim kahvedeki ateist arkadaştan felan hareketle değil o dönemin genel geçer anlayışından hareketle o felsefdenin ahlakı hakkında yorum yapabilirsiniz. Kişiler sosyolojik ve tarihsel anlamda hiçbir önem atfetmez. Benim de iyi müslüman-hristiyan- yada yahudi arkadaşım var diye yahudilik ve hatta yahudiler-müslümanlar-hristiyanlar iyi kötü denmez. Ayinesi iştir felsefenin, lâfa bakılmaz. Geçen yy. sömürgeci katliamcı ve insanlığın gördüğü en ahlaksız işgalci kültürü benim dönemin hakim seküler anlayışı hakkında yorum yapmamı sağlıyor. Harun Reşid’in Selahaddin Eyyub’ün ahlakı döneminin müslümanları hakkında, Aryus’un, Çarmıhta inancı uğruna yanan, gerilen hristiyanların ahlakı dönemin ilk Hristiyanlar hakkında, Musa Peygamberin, Süleyman peygamberin kültürü de Yahudilik hakkında kanaatimi belirginleştiriyor.
Aziz Nesin ile ilgili kısmı düzeltmek gerekir.”7 Temmuz 1995’de vasiyeti gereği hiçbir tören yapılmaksızın ve yeri belli olmayacak şekilde Çatalca’daki Nesin Vakfı’nın bahçesine gömüldü.”Kaynak : http://tr.wikipedia.org/wiki/Aziz_Nesin
lenincim, adam gibi sorularıma cevap ver, bak daha oturacam aşşaa. yoldaşlara söle ben zahmet edemiyom, onlar etsin. tahtım som altından, sırma atlastan yapılsın.bre kafir, zındık, allahsız, dinsiz, imansız, kitapsız, ne bok yemeye bi devrim yaptın, milyonlarca masumun kanına girdin? sende diğerleri gibi “salla başını, al maaşını” yapsaydın ya dingil! rahip okulundan yetşme stalinin yolunu açtın, eyi bok yedin. sayakalan sanatçı artığı hitlerle elele altın günleri düzenleyip insanlığın ağzına zıçtılar. polpot pezevengi zaten halis muhlis budistti ama o bilem 2 milyoncuk kelleyi almayı becerdi şerefsiz. atesitler zati gül kibin insanlardır. yemede yanında yat hesabı.kıllı kılçık nasıl olduda balıklama dalmadı olaya. yüzme bilmiyo heralde.
Farkında mısın bilmiyorum ama bu yazdıkların Musa, İsa ve Muhammed için de geçerlidir.
saçmalıyosun baltazar. tarihte (bildiğim kadarıyla 200-300 sene hariç) her zaman savaşlar oldu ama sadece bu gücünü sekülarizmden alan ateist liderler sivil halkları katletti. 19.20. yy. kadar savaşlar daha çok askerler ve ordular arasında olurdu. ama seküler ahlak, sonraki hayatın olmadığını düşünen (yada şüphe eden hristiyan ahlak) sivilleri rahatlıkla katledebildi. bu kadarını haçlılar dahi müslümanlara yapmamıştı.saçma konuştuğunu sen de biliyosun!
@balbazarsen onları devletin memuru zannettin heralde.onlar bizzat Allah, din, kitap inancını insanlara anlatmaya gelmişlerdi. öle milyonlar filanda ölmedi. hz. musa (as) firavun ve askerlerini kızıldenize gömdü. ben secde halindeki firavunu ingiliz piçkurularının mısırdan kaçırıp götürdüğü londradaki müzede gördüm. gerçekten secde halindeydi salak. hz. isa (as) zamanında neredeyse hiç insan ölmedi, romalıların işkence yaptığı, zevk için aç aslanların önüne attığı hrıstiyanlar hariç. sonradan hrıstiyanlık içten içe çürüyüp hz. muhammed (as) in gelişiyle feshedildiği için kilisenin yaptığı zulümler kiliseyi bağlar. hz. muhammed döneminde ve sonrasındaki bütün savaşlar döneminde ölen insanlar, emin ol sadece çindeki kültür devriminde öldürülen insanlardan katbekat azdır.tehlikenin farkındamısınız?
Yüzlerce yıldır din kavramının öldürdüğü insan sayısı, belki de ruhunu kurtardığı insan sayısından daha fazladır. Öbür dünyada kimin cennete gideceği tartışması, birilerini bu dünyadan alelacele yollama tutkusuna dönüşmüş.Bütün dinler ve bütün peygamberler insanları doğru yola, güzel ahlaka çağırmış; “Öldürmeyeceksin!” demiş ama insanoglu o kadar garip ki bu buyrugu bile kendine göre yorumlayip, kan dökmeye vesile ediyor. Ve böylece en kutsal dini kavramlari bile kendi içindeki karanlik vahşeti tatmin etmek için kullaniyor.zülfü livaneli
@anthro, Asıl saçmalayan sensin. Nedenini de göstereyim.1. Dünya Savaşında hangi ateistler hangi sivil halkı öldürdü?Eğer 20. yy’daki silah ve bomba teknolojileri 10. yy’da bulunmuş olsaydı o zaman da savaşlarda siviller ölürdü. Silahların etki kapasiteleri arttıkça sivil ölümler kaçınılmaz hale geldi.Amerika dinsiz veya teist bir ülke mi? Gidip dünyanın çeşitli yerlerinde sivil halkları öldürmüyorlar mı? Ateist Vietmanlılara Hristiyan Amerikalıların ne yaptığını biliyorsun heralde. Japonya’ya atom bombası atan da hristiyan Amerika değil miydi? İkiz kulelerde binlerce masum sivili öldüren müslümanlar değil miydi?2. dünya savaşının bir numaralı sorumlusu olan ve milyonlarca masum sivil yahudinin ölümüne neden olan Hitler ateist falan değildi. Birazcık araştırmış olsan Hitler’in tanrı inancı olduğunu bilirdin. Hitlerin dini görüşlerini araştırma zahmetine giren biri bunları rahatlıkla bulacaktır. Hitler’e ateist demek cehaletten başka birşey değildir.
Zülfü Abi zaten gayet net açıklamış. İnsan oğlu (özellikle erkekoğlu erkekler) cinsellik ve saldırganlık dürtüsü ile her zaman dünyanın canını yakmak için hazırda beklemişlerdir. Dinler sadece bunu minimize etmiş, dengelemeye çalışabilmiştir. Kötülükte dünyanın tabiatının gereğidir. Aksi halde Allah kötülüğe ve yapılmasına hiç imkan sağlamazdı. Din bunu minimize etmiştir. Savaşlara ahlak kural getirebilmiştir. Kırmızı çizgiler koyabilmeyi sağlamıştır. “Askeri öldür tamam da Nagasakideki yada Moskovadaki yada Bonn daki evhanımını yahudiyi, müslüman din adamını, budist çocuğu bari öldürme” demiştir. Vahşetleri tamamen ortadan kaldıramaz. Kötülükler insanların ihtirasları nedeniyledir. halim ve selim ahlaklı olma ise dinlerin kendi gücünce başarabildikleridir. Pozitivizm ise başlangıcında söylediği gibi “dinler bütün cinayetlerin menbaıdır” sözüne aykırı hareket etmediği insanlığın en aşağılık vahşetlerinin yapıldığı son yy. larda ortaya çıkmıştır. Sorun Hristiyanlık değildir. Müslümanlık değildir. Yahudilik, Budistlik Şintoizm değildir. Sorun insanların ihtiraslarıdır. Bunu da dinlere mal etmek şark kurnazlığıdır.ps: şu an işten çıkıyorum. evde devam ederim. balbazar son yazdıklarına cevap yazıcam az sonra.
Bu fivarundan mı bahsediyorsun: Sahte Ramses’in izindeSenin her lafın bomba ya. Sen resmen hayali bir dünyada ikamet ediyorsun. Üzüldüm senin için.
ikonoklast öncelikle tebrik ederim. böyle ağır bir konuyu çığrtkanlık yapmadan yazdığınız için. ancak katılamdığım birçok nokta var.1- dine inanmamak ateizm değildir. ateizm tanrıya inanmamaktır. tanrıya inanmıyor diye bu kişilerin hiçbir şeye inanmadıklarını düşünmek büyük bir yanlıştır. insana inanır, adalete inanır; aynı şekilde ahlâkî kurallara inanır. sadece materyalisttir. bunun bilinmeyen bir güç eliyle değil soysal bir yapıyla, sistem ile oluşturulacağını düşünür.2- dine inanmayıp da tanrıya inanan bir sürü kişi vardır. bu kişilerle ilgili kimsenin nedense olumsuz düşüncesi yoktur. işin içine din girince hep farklı düşünülmeye başlanılır. sebebi ise bence hep dediğim “yobazlık” denilen şeyin sadece dine ait olduğunu düşünmektir. oysa bu da bir çelişkidir. yobazın dindarı dinsizi olmaz. hatta biraz yumuşatıp muhafakazar diyeyim da tam olsun.3- nihilizm konusunda ne yaptınız allasen? nietchze tanrıya inanır, dinleri red eder. ayrıca nihilistlerdeki tanrı kavramı eşitlik üzerine kuruludur. yani göğün üstünde yaşayan, ulu bir varlık değil; aynı seviyede oldukları tini yaratan biridir. bu yüzden de nietchze pek insanca’da “tanrı öldü, insanoğlu kendi tanrısını yaratmak zorundadır” der.4- inanmak kötü bir şey değildir. ister tanrıya, ister ideolojilere ister başka bir şeye inansın. ama inansın. çünkü hiçbir şeye inanmamak demek, boşluk ve kayboluş demektir. inancın temelindeyse güven yatar.
5- bu yazdığınız şey türkiye için değil; dünya hatta özü gereği din için geçerli olan bir şeydir. din de haliyle kendine has bir sosyal yapı kurmuştur. farklı sosyal katmanlarla birlikte haliyle bu yapıda kendini sorgulayıp değişecektir. buradaki meselemiz belki de tartışılması gereken husus saf inancın olmaması; inancında bir şekilde kapitalleşmesidir.
@balbazarvalla ben firavuna adını soramadım, hz. musayı ne halt yemeye kovaladığını kıyamet günü sorarım artıkın.bende daha ne bombalar var, zamanla görürsün. galaksiler arasında otostop çeken bi herif vardı geçen, oda aynısını söylemişti.
Noluyo laeyn burda, hem de bensiz…balbazar kardeşim,1-) tarihsel diyalektikten nasiplenmediğin belli, tarihte determinizm olmaz. Lokalize edersek “-saydı”lı kelimeler hiçbir anlam manzume muhteva edemez. Sadece konunun mecraanı kaydırmak için kullanılır.2-) “sivil ölümler” konusunda harbiden zihin malülü gibi davranmışsın, canım benim. “collateral damage” sözü ingilizcedir, latinceden geçmiştir. Biz de niye böyle bir laf yoktur !! Çünü böyle bir kültür yoktur. “muhammed”e de bok atma bilmeden. arapça’da, farsça’da da, rusça’da da, çin’cede de yoktur. Biz “şark”lılar böyle bir şeyi tahayyül bile edemeyiz. Hatta 1. haçlı seferini yapanların “yamyam”lık yaptığını gören halk bunların insan değil, tanrı tarafından cezalandırmak için yollanılmış zebaniler olduğunu düşünmüşlerdir.3-) Biz de 1. yüzyılda ki hıristayanların ve yahudilerin gelmiş geçmiş en kanlı savaşı yaptıkları gibi bir şey yoktur. “Vatan”ın çok büyük güç olduğu o zamanlar resmen birbirlerini kırmışlardır, hala dünyanın gelmiş geçmiş en kanlı savaşıdır. Ama “muhammed” bu tür bir kıyımın tecessüs etmesini istemediği için “hicret”i uygun görmüştür. Sonrada zamanın nizami kurallarına göre gelip “mekke”yi almıştır.4-) Eğer ortaçağ savaş ve ekonomi bağlantısını bilmiyorsan, fethedilen yerlerde uygulananları, “modern pozitivist”lerin “daha fazla zenginleşme” mottosundan çıkardığı “dünya savaşları” ile bir tutuyorsan, ben sadece “hak getire” derim sana.5-) Neresi dindarmış Hitler’in Allanı seven ya, “yönetmek için din” kültürü 19. aydınlanması ile litaratüre girmiştir. Takiyye’nin doğuş çağıdır. Ayrıca katolik’likten değil “Nietzsche” alyapısını hazırladığı “naturmensh” birey tipinden hız alırdı. Bilimin her türlü sorunu çözeceğine inanılan bu birey tipi ve
donesini çok kullanırdı. Popülaristçe meydanlardaki sözleri dindarlığının şerhi olarak mı alınırmış. Pehhh…………………
Ateist veya dindar bu iki kesimin insanları da yanlış bilgilerle yetişmişlerdir. Gerçek bilgi kişini içinde gizlidir. İkisi de yanlış diyorum. Hiç bir inanca saygım yok, saygı’nın ve utanc’ın insan icadı olduğunu düşnüyorum. Tanrı içinizde yaratılmayı bekliyor, onu yaratın.Benim inancıma da kimsenin saygı göstermesini beklemiyorum. Söyleyebileceğim tek şey inançların mantık çerçevesine uyan bilgilerden ibaret olduğudur. İnançlarınızı deneyin onların üstüne gidin, bazılarının yanlış temelleri oluşturduklarını fark edene kadar. Her şeyin devamlı devindiği evrene ayak uydurun doğayla ermpati yapın. Tanrıyı yaratın, o daha doğmadı. Hiç bir otorite eleştiriyi kabul etmez, otoriteleri eleştirin. Gerçeği bulun.
ateistliği konuşurken mecraa döndü dolaştı, konformistliğe geldi. ideolojik olarak mı algılanıyor nedir ???
ateistler gül gibi insanlardır yaw, bizim lafımız örgütlü atestlere.Çin’in özerk bölgelerinden Doğu Türkistan ve Tibet’te yaşayan Müslümanlar, merkezi yönetimin uyguladığı baskıdan şikayetçi. Çin’in son uygulaması, camilerin giriş kapılarına asılan listeler ile toplumun pek çok kesimine camide ibadet yasağı getirilmesi. Doğu Türkistan’ın önemli şehirlerinden biri olan Hoten’e 30 kilometre uzaklıktaki Lop ilçesi Merkez Camii’nin kapısında, camiye girmesi yasak olanların listesi asılı. Bu liste, çok göz önünde olduğu ve yabancıların dikkatini çekeceği için büyük şehirlerdeki merkezi camilerin kapılarında yok. Ama daha küçük şehirlerdeki camilerin giriş kapılarındaki mermer levhalarda yazılı bulunduğu belirtiliyor.camiye girmesi yasak olanlar şöyle sıralanıyor: l Partiye girmeye namzet öğrenciler l Devlet memurları, işçi ve emekliler l 18 yaşın altındakiler l Kent yöneticileri ve memurlar l Kadınlar. Öte yandan, camiye girmesi yasak olan kişilerin, caminin avlusuna bile giremedikleri belirtiliyor. devamı
offf hakkaten yine sidik yarışına çevirdiniz.direkt tüyeyim ben, bundan sonra olacakları az çok biliyorum.clicia gelir, hakaretler başlar, oğuzkağan ezik anadolu çocuğu rollerine yatar.ben bu sahneyi çok gördüm:)
Bir şeye inanmamak bile dindir; çünkü o da bir şeye inanmaktır.
🙂 Nevdalist daha yazacaklarım vardı ama.. neyse biri kışkırtana kadar susuyorum bende o zaman. Mesanem de dolsun bu arada 🙂
Her zaman rating getirir. Ratingin de iyisi kötüsü olmaz.
Zihinsel engelli cocuklara ders verir gibi islenen bu konuyu sabirla sonuna kadar okudum. Bu yazi 12 yasindan kucukler icin ben ne okuyorum diyip sayfayi kapatsamda yeniden acip okudum. Madem guzel guzel ahkamlar kesiliyor, kimsenin dusuncesini sahsini incitmeden bir seyler yazayim dedim.1) Allah vardir ama benim umrumda degil, kurallari koydugu duzeni red ediyorum diyen adam tam manasiyla ateisttir. Dini kurallari, dini bir yasam tarzini ve ona tezahur eden her seyi reddeden adama deist diyorlar, d vitamininden geliyor.Allahin varligina inanmama mevzusu yasadigimiz bir kac yuzyilin mevzusu, zamaninda yunan filozoflarindan yoktur valla gormedik diyenler cikmissada kimse kafa goz yarmamis bu meseleler icin, kimseye bir sey kazandirmayan muhabbetler cercevesinde tartisilan geyikten oteye gitmeyecek konular bunlar, moda bu oldugu icin herkescikler tutuyor ucundan iste…tek tanrili dinleri, monoteizmi, dinler tarihini hic arastirmamis, babanesinden dinledikleriyle dini yargilayan adamin ateistligi bir ayagi cukura girene kadar olur, sidigini kacirmaya baslayinca caminin yolunu tutar.x)Memleketimizde cici insan olan, karincayi bile incitmeyen, mubarek ateistlerin cogu cahildir ve muhafazakardir. Kendi aile/cevremdekilerde dahil.Bu yuzyilin en buyuk hastaliklarindan biri de bilgisel cahilliktir, bilimsel terimini de soyliyeyim de olaya entellektuel bir hava katmis olayim, buna literaturde informatik cahillik diyorlar, bilisim cahilligi …yani; Her bi b.ku biliyon ama bi b.k bildigin yok demektir. Bildiklerin, sana aktarilanlar empoze edilenlerdir ama gercegin, sana ne vermek istediklerinin ne verdiklerinin farkinda degilsin demektir.Tekerlik bulundu bulunali boyle donme gormemistir, bilisim etkilesim bu yuvarlak tekerlegin bulunmasiyla baslamistir, bu yuzyilda da oyle bir donuyorki oyle bir bilgi akimi varki, halici bir zamanlar kaplayan pislik ordan cikmista bilgi carkinin temeline oturmus sanki.ф) Ateistlerin muhafazakarligi soyle oluyor; ozgur dusunce, aydinlik, ilericilik gibi tabu yaptiklari kavramlar adina yasadiklari toplumun ister feodal yapisi olsun ister kendine ozgu kulturel yapisi olsun o forma asla uymayip, o yasam bicimine saygi gostermeyip kucumseyip, asagilayip kendi formlarinda bir klan gibi yasamalaridir ve asla farkli dusuncelere (heleki dini bir uzantisi varsa) yasam hakki vermemeleridir. Sivas katliami ornegi bile basli basina bu muhafazakarligin bir ornegidir, islam nedir muslumanlik nedir diye bir baslik acip bir seyler yazip altina mekkede hz Muhammedin cektigi zulum ile Turkiyede istiklal mahkemelerinde asilan binlerce diger cenahin muhafazakarlarini yazsam nasil olur acaba? kafir cevrelerin boy hedefine gelmis islam ve muslumanlar diye bir baslik cok şık olurdu bence…Azmis kari meraklisi Ev sahibi haci amca mazlum kiracilari duzmeye calisirken tandansli kitaplar yazip satir aralarinda bu milletin yasantisina saygi gostermeyen inancina kufreden adam zekidir, ne yapmaya calistigini anlayacak kadar cok sukur bende de zeka vardir. Cok sukur bu milletin % altmisindan fazlasi zannettiginiz gibi mal degildir, koyunluk vardir ama yeryuzunde gaza gelmeyen bilincli bir sekilde yasayan kac toplum gosterebilirsiniz ki? egemenlerin at oynattigi her toplumda koyunluk vardir, bize ozgu bir sey degil bu ve hicte aptallik degildir. Gaza gelmeden satir aralarini okuyabilenin kazandigi bir yerkure burasi…Hindu ovasinda kurban bayraminda inek kesen musluman sopayi yer, kimse bik bik otmesin, hindu ovasinda inek kesen adamin saf niyeti falan olmaz.!)Ateist olmak nasil bilincli bir tercihse insanin kendi vicdaniylan sectigi bir secim ise, ayni sekilde bir dini secmekte bunun gibi bir secimdir. Her ne kadar dogdugumuzda ototmatikmen musluman ve battal gazinin torunu olarak doguyorsakda, kafasini kaldirip goge bakan bir adam kendi yolunu secebilir, sen nasil kendi tanri tanimazligini ufuk cizgisinde gorulen yeni kita gibi bulup kesfetmissen birileri de hinduizmi islami teoizmi kesfedip yoluna gidiyor, insanin huzurunu buldugu yollara cakil dosemenin alemi yok, ama biz Turkler muteahhitlik konusunda uzman oldugumuzdan herkesin yoluna gecekondu dikmesini cok severiz, yani herkes herkesin yoluna copunu dokuyor cakilini atiyor, bunu gozardi edince sorunlar buyuyor…-) Ateizmi bir ideoloji araci islama bir saldiri mekanizmasi olarak kullanirsan ateizm de bir din olur, sen de onun muridi olursun, kafanda canlandirdigin eli sopali cember sakalli adamdan farkin tras kaydi ezik bir tip oldugundur, ideolojik olarak savunursan ezik ezik yasarsin.yani; bu ulkenin bir avuc elitimsi gecinen ateisti ne zaman bu ulkede ezilen muslumana elini uzatirsa, o zaman kimse kafasina boyle buyuk buyuk taslar yemez. Ama ateist abiler uzum yemek istemiyorki, isleri gucleri zorla uzumu eksitip zorla sarap icirmek millete… bu millet rakiya daha cok bayilir.
Aateist olunca ahlak sorunumu başlıyor ki başka bir takım takım felsefelere yönelerek cevap aranıyor? Bence bir müslümanın ateist olması, islamla iç içiçe geçmiş 1500 yıllık gelenekleri kültürü elinin tersiyle itmesini gerektirmez. Yaşadığımız toplum çok daha öncesinden ve başlayarak büyük bir birikim oluşturdu. Geleneksel haytını, inançlı biri gibi yaşamına devam etmelidir kişi, (Sabretmeli, şükretmeli, ekmek kırıntısına basmamalı vs. vs.) Spor olsun diye değil. Bence oturmuş kültürün insanlarıyız, Bu değişecekse yine binlerce yılda olacaktır. Ayılır ayılmaz yeni yaşam felsefeleri aramak, herşeye eski deyip yeni birşeyler oluşturmak ütöpya kalacaktır. Olsada komünizm gibi 80 yıldan fazla olmaz.
komutan logar, bi cisim yaklaşıyo efendim!
ihtimal dünyaların en iyisindeyiz.
ateistlik bazen kuzey korede diktatörlerin kızıl hülyaları altında yaşamak demektir, ateistlik bazen kübada doğumundan geberene kadar aynı diktatöre sadakatını belirtmek demektir, ateistlik bazen sovyetlerde ateizm okuluna gidip ateizm tebliğcisi olmak demektir, ateistlik sovyetler yıkılınca bir naylon çorap için vücudunu satmak demektir, ateistlik bazen caponyada açlıktan geberse dahi vergi vermiyorsa yardım etmemek demektir, ateistlik bazen çinde 10 yaşındaki çocukları günde 20 saat çalıştırmak demektir.zürriyetse boktan bi paçavra demektir.
ben bu yazıyı neden reyting odaklı bir yazı olarak görmekten kendimi alamıyorum.“…Ateistliği bir din sananlar, satanizmle, nihilizmle, ahlaksızlıkla karıştıranlar var. Şu kesin olarak bilinmelidir ki, ateistler tapınma ritüeli olarak kedileri veya başka hayvanları kesmez. Hele hayvan haklarını savunuyorlarsa, böyle davranışlarda bulunanlara sert çıkabilirler bile…. “ bu ne abi…yaş kaç senin?
şimdi burada siyasetle din ayrımı bile yapamayan oguzkagan’a, bugüne dek oldukça demokrat görünüp konu bu olunca boya veren ser-hus’a sadece objektiviteden oldukça uzak olduklarını söyleyeceğim.hani yazı zaten tanrıtanımazlık konusunu oldukça yüzeysel aktarıyor, burası da bir felsefe platformu değil ama bu kadarından bile kendine görev çıkarıp insan kavramının bu kadar da içini boşaltmak neresinden bakarsan bak bakış açısı değil inanca saldırıdır. unutulmamalılıdır ki tanrıtanımazlık da bir inançtır!sabit fikirlerle tartışmak istemiyorum, bu nedenle ilginç bir ateist tanımı yapıp gideyim bugün;bugüne dek yaşamış ve ölmüş ve şu anda yaşayan tüm insanların etrafında oturduğu devasa bir kumar masası düşünün. herkese bir el dağıtılmış ama oyunun kuralları hakkında ortak bir görüş yok, herkes kendince doğru olduğuna inandığı kurallara göre oynuyor. ve sadece bu kuralları doğru sayıyor. hatta kendi kurallarının doğru olduğuna inanan insanlar içinde bile o kuralların ayrıntılarıyla ilgili bir sürü sorun var, tutturamıyorlar kuralları. tam bir kargaşa var masada. ateist de bu masada mecburen oturmaktadır fakat o kurpiyere inanmaz…ayrıca; agnostiklere değinmemişsiniz hiç, üzüldüm bak… tanrı tanımıyorsa ahlağı yoktur demenin yüzeyselliğini agnostikler için de kullanabilecek misiniz? yoksa o kadar derin felsefe sabit fikri yorar mı?
sen dedin ya, hemen nedamet getirip din-siyaset ilişkisi kitaplarını bi daha hatmediciim.niye geldin, nereye gidiyon, geldiğin yere kalsan daha iyi olmazmıydı?
istersen 7 defa daha hatmet, anlamadıktan sonra hiçbir şey farketmeyecektir.din siyaset ilişkisi kitapları derken bile dediğini anlamıyorsun. bu cümlede bile ikisinin farklı şeyler olduğu ama ilişkilendirilebilirlikleri anlatılıyor zaten!din ve siyasetin birbirleri için araç olarak kullanılabilir kavramlar olduğunu çocukken öğreniriz ama bunun üzerine hiçbir öğütülmüş bilgi koymazsan ateist-komünisttir gibi abuk bir yerlerde tıkanır kalırsın böyle!geldiğim yerdeyim, burdan yazabiliyorum… yine yazarım!
sen o öğütülmüş bilgileri konserve yap, marketten alıp yiyelimde anlayalım bakalım neymiş şu ağar mevzular.alim geldi hanıııııımmm, bütün bilgileri konserve yapmış satıyooooooooo.
Dn devletin en güçlü yönetim aracıdr, insanları emir almak için alıştırır, Aziz Nesin atesitliğini llan ettikten sonra bulunduğu binayı ateşe verdiklerinde polis olay yerindeydi ama kılını bile kıpırdatmadı. Çünkü polis devletin koludur.Devlet din korkusunu kullandığı için Aziz nesin ve diğer sanatçıların ölümünü bile göze aldı. Hatırlamıyor musunuz? Biz hala burda oturmuş “Allah var mı, yok mu?” diyoruz.Önemli olan insanların kurallara uyması, içinde bulunduğumuz sistem bu böyle devam ettikçe sesini çıkartmayacaktır. Tanrı kural koymadı, o hiç bir şeyin hata olduğunu söylemedi. Ben duymadım.Bilgi konusunda da söylemek istediklerim var: “Bze öğretilen bilgi sadece mekanizmanın bir parçası olabilmemiz için yeterli olandır.”Yani bilgiyle de bir yere varamayız. Sezgi gücü, bilgi ile birleştirilmelidir. Algılar açılmalı gerçek olduğu gibi hissedilmelidir. Bilimsel ispatların yetersiz dünyasından kurtulmalıyız. İspat, inançla kardeştir.
@best, sanırım bir düzeltme gerekli!”din, laik olmayan devletlerin en güçlü yönetim aracıdır”, demeliyiz.
ben laikliğin ne demek olduğunu hiç bilmiyorum kendimi bildim bileli din, siyasetin tam merkezinde duruyor. (Türkiye için konuşuyorum)
kinaye ile gönderme yaptığının farkındayım ama kavramların karmaşasında tartışma ortamı yerli yerine pek oturmaz gibi geliyor bana… laik bir devletin içinde olmaması gerektiği kadar dinin tam da merkezde durduğunu ifade ediyorsun. bu fikrini ortaya koyuyorsun ama ilk kullandığın cümle, genel bir ifade. yani dini dünyadaki bütün devletlerin kullandığı en güçlü yönetim aracı olarak mı görüyorsun?
Bence din, dünyanın bütün ülkelerinde devletin yönetim aracıdır. Yoksa bu kadar para kazanma petrol, kalkınma ve savaş arasında devlet dine değer vermez ve yok olup gitmesini sağlardı. Bizim ülkemizde bu çok fazla göstere göstere yapılıyor farkı bu. Bir de tabi bazı doğu dinleri mesela, zen budizmi gibi dinler bu genellemeye tabi tutulamaz.Yönetim için ihtiyaç duyulan şey bağlayıcı unsurdur. Bayrak sevgisi, din bütünlüğü ve futbol bunu sağlar:=)Milliyetçiler bir şeyleri sevdiklerini veya koruduklarını sanarlar ama aslında sadece devlet tarafından kullanılırlar. Demek istediğim bu. En kullanışlı insan en çok sevilendir.
boşver pilli, iyice siyaset oldu muhabbet
islam tapinak dini degil, o yuzden teorik olarak her ne kadar dinle siyaseti birbirinden ayirsan da pratikte ayrilmaz, hangi dusuncede olursan ol korkularini kenara birakip ezilene sahip cikmak bir insanliktir, haksizlik gordugum konularda rengine bakmadan konusurken hicte demokrat biz cizgi cizeyim diye ugrasmadim, vicdanimin sesine uydum. On yargilarim var ve ben on yargilarimi severim. Cunku; Kolay kolay olusmaz ben de. Birbirimizi kandirmayalim ateistlerin muslumanlara bu ulkede saygisi yoktur, cok muhafazakar bir cevreden hic gelmedigim icin iyi biliyorum.Sivasta insanlari harekete geciren guc ile her turlu dini uzantiya saldiran gucun arasindaki bag korkudur, muhafazakarlik budur zaten, alisagelmis aliskanliklarinin degistirilme korkusu…Devlet nabza gore serbet verir, yeri gelir sivasa goz yumar yeri gelir musluman mahallesini yakar.sivas katliamini bu ulkede en cok kullanan ve somuren gene bu ateist cevrelerdir.
Sivas katliamının atesistlerin kullanabileceği bir güçten çok islmamın devletle olan iş birliği olduğunu düşünüyorum. Ön yargılarını seven ve onların değişmesini istemeyen bir insanla konuştuğumu göz önünde bulundurarak sana şunu söylemek isterim. Gelişmek istiyor musun? Yoksa olduğun yerde sayacak mısın? Gelişim için değişim şarttır.Kolay kolay oluşmaz dediğin ön yargıların, içine gökten zembille inmiş olsa bile, muhafazakar bir düşünce sisteminin seni nelerden mahrum bırakacağını bir düşünmeni isterim.
Muhafazakarlarin muhafaza etmeye calistigi seyler arasinda benim en cok deger bictigim sey, islam medeniyetidir. islam hukukunun, medeniyetinin, endulusun, mutezilenin altin caginin ,selcuklunun, medine site devletinin karsisina gecmis donemlere ait ya da simdi koyabilecegin bir alternatifin varsa goster, usenmem oturur okur arastirir dusunurum. Gelisim icin onerdigin yol nedir?
Gelişim için bir öneri: topluluğu oluşturan şey tek tek bireylerdir. Birey kendi gelişimiyle topluluğu da etkiler. Bireyin kendini geliştirmesi için doğru olanı ve olmayanı birbirinden ayırırken kullandığı düşünce sisteminin ezberlerden çok tecrübelere dayanması gerekir. Bu yöntem, gerçeğin, olması gerekenin, doğrunun ve gelişimin yolunu açar.
Hepimiz öleceğiz.Sonra tekrar diriltileceğiz.
bakınız Dünya Dışı Akıllı Varlık Araştırması‘nın (SETI)‘nin öncüsü ABD’li gökbilimci, astrobiyolog Carl Sagan ne demiş, ne güzel demiş;“anlamadığımız kavramlardan sorumlu tutmak üzere bir bilinmezler tanrısı buluyoruz. oysa biz, bilimde tanrıyı ararız…”yukarı da konusu geçmişken, geçenlerde HASAN BÜLENT KAHRAMAN‘da okuduğum bir laiklik tanımını da ekleyeyim tam olsun;laiklik, dünyayı öte bir bilgiye ihtiyaç duymadan sadece dünyanın somut ve nesnel bilgisiyle açıklamanın bir aracıdır . Yani hastalıkların Tanrıdan değil mikroplardan kaynaklandığını düşünmek laikliktir.
bütün bunlar mental çöp ıvır zıvır ama ben de öyleyim önemli değil. ben tanrıya yada onun sözleri olduğu düşünülene inanmıyorsam yani ben tanrı yok diyorsam sizin tanrınızı da mı öldürmüş oluyorum. böyle bir zincir kurulabilir mi. inananların inanmayanlara hıncı ne şekil bir düşünsel sürecin sonucudur. işte bir inanmayan olarak benim cevabını merak ettiğim bir sorudur. her şeyi var edene inanmıyorsam bu, benim, senin elinden yok olmamı mı gerektiriyor. inananlar tanrıya inandıkları zaman onun kutsal adaletine de inanmış olmuyorlar mı. öyleyse inanmayanları neden o kutsal adaletin eline bırakmazlarda, kendilerinin de hükümlü mevkliinde bulundukları bir adalet sisteminde yargıçlık yaparlar. çünkü bana göre tanrıya inananlar bilinçaltlarında, kendilerinde ondan bir parça bulduklarını düşünürler. kendileri tanrının küçük değersiz kopyalarıdır. (bir anlamda, sizden öğrendiğim tanrı düşüncesini, gene sizin yüzünüzden reddediyorum) ben nacizane bu adalet bu cennet cehennem sistemine dahilsem, yani bu dünyaya atıldığımda çoktan, o tahta paravanın arkasında ellerim önümde bağlı, boynum bükük duruyorsam, suçlu psikolojisi ile nutkumu tutar hiç bir şey söyleyemezdim.ey inananlar, ben sizin tanrınızı öldürmedim. yalnız siz, kendinizinkini öldürebilirsiniz. kendinizinkini öldürdükten sonra bana gelip, sen zavallısın sen aptalsın diye hesap soramazsınız. bu sizin inandığınız kutsal adaletin kaidelerine terstir.ben de inanlara şu soruyu soruyorum: her şey yaratıldı demek aynı zamanda geçmiş ve geleceğin yaratılması anlamındadır. öyleyse her şey genel zamana göre ya sonsuza kadar sürmüştür yada bir sonu varsa bitmiştir. her şey olmuş ve bitmişse yani her şey yaratılmışsa, sen neye inanıyorsun. ?
Yazdıklarına kısmen hak vermekle birlikte kafamdaki şu sorunun cevabını senden soruyorum @gaykedi. Peki hastalıkların Tanrı tarafından koyulan düzenden kaynaklandığını kabul etmekle birlikte mikropların (ve diğer nedensel, fiziksel sorunların) etkisiyle oluştuğunu kabul etmek ne sınıfına giriyor?Laikler olmasa da laikçi kafalar klişe bilgi ile, inanan insanın “nedenleri göz ardı ettiği, herşeyin doğaüstü bir oluşumla oluştuğuna inandığına” inanıyor. Halbuki Kur’an varlığı sebepler dairesinde yarattığını, ölümü “ecel meleği” ile gerçekleştirdiğini ama onu sebeplerle perdelediğini anlatıyor. Kainat kitabına işaret ediyor. İşte Müslümanlarda İslam’la birlikte 1 yy içinde bunun için müthiş bir ivme ile bilimi geliştirmeye başladılar. Kainat Kitabında Kutsal kitabın anlattığı “İlah”ın yansımalarını okuyabilmek için.
* Bir daha @nevdalist’in kehanetlerine inanacağım bu hafif’te……..Ayrıca bu @gaykedi arkadaşımıza birçok yerde belirttiğim ve “insanoğlu atası……” başlıkta yazdığiım gibi hep aynı yerden muştuluyor. Hep mecraa kaydırıyor, safsata yapıyor. Faydacılık üzerinden yaklaşık doğruluk şerh-i kazandıyor. Ben orada demiştim burada da tekrar ediyim. Kur-an bir ayet vardır -bence çok önemlidir-“müessebül ecbabı”dir. Yani der ki “biz sebeblerin yaratıcısız”olayı deizm mecrasına sokup, klasik fizik determinizm üzerinden yaklaşması aslında kendi içinde tutarlıdır. 19. yüzyıl laikliği -yada bugün kullanılan tabiri ile laiszm- mecraasından bakmasını bunu gösterir. bu aslında monolitik aynı zamanda 2 seçenekli yoldur. Vesonunda bugün kural ve bileşkeleri açısından bakıldığında “statüko”dur. Aslında bugün için kapitalizm ve onun kültürel altyapısını sağlayan “modernleşme” ve ilericilik bakışları çözümsüzlükten dolayı ironik bir şekilde “statüko”ya düşmüşlerdir. Velev ki bunun algısında dimağlara gösterilen yöntemlerin akisleri dikkate alınmadan verilen bileşkeler aslında çözüm olarak çözümsüzlük sunulmasıdır.Hala safsata yapmaktadır, hem de her yerde doğru pazarlamaya devam ederek………..Bir daha deyimde tam olsun
Haşiye: inşallah bu sefer de “sümen altı safsatası” uygulamaz.Sümen Altı Safsatası (Fallacy of Slanting):
Ayrıca da yorumunuz buram buram bu safsatadan kokmaktadır.**Faydacı Safsata (Pragmatic Fallacy): Bir şeyin bazı insanlar üzerindeki yararlı etkilerinden dolayı doğru olacağını varsaymak.
Arkadaslar konu anlasilmistir, artik bu konuya yani Tanri varmidir yokmudur.. varsa neden böyle zulumleri, savaslari biz insanlara layik görüyor. Bunlara felsefi acidan yaklasarak gücümün yettigi, kafamin bastigi ölcüde cevaplamaya gayret gösterecegim…Hiristiyan aleminin Tanrisi, ve Islam aleminin Allah’i aynidir. Allah (cs) her yerdedir.. insanin icinde, bir bitkinin özünde, bir agacin kökünde kisaca görünen görünmeyen her sey ve her yerdedir…Allah (cs) insani bu yaratiklarin en mükemmeli kilmis, o’na yer yüzünün halife ünvanini vermistir. Nedir bu halifelik..? Insana kendini yeryüzünde temsil hakki vermek…Bir nefestir insan, gerisi et ve kemik. O nefes, o et ve kemigi düzene sokan, o’na hareket imkani verendir. O nefes ise ilahi nefhadir. Ilahi nefha Allah (cs) nun biz insanlara ezelden bahsettigi kendinden bir parca bir nurdur…Yukarda bahsettigim savaslar, kan dökmeler, vs. vs. Leri yapan insandir.. yani Allah’i yeryüzünde temsil eden insan acikca ve namertce bunu kötüye kullanmakta bozgunculuk cikarmaktadir…Tanri insana gerekli olan her seyi vermis, ve yeryüzünü imar ile görevlendirmistir. Insan denen varlik her konuda kendinin diger varliklardan üstün oldugunu görür müsahede eder.. Insan bes duyu ile yaratilmis mükkemmelligin ötesinde bir varliktir.. Diger canlilarda bu mükemmellik yoktur. Onlar da insan icin yaratilmis varliklardir. Cicekler, böcekler, kurtlar, kuslar su alemde ne görüyorsaniz insan icin, ve insanin birer uzuvlari parcalaridir…Yine bu alemde görünen her sey bir bütünün parcalaridir. Bu bütün ise Tanri (Allah (cs) dur.) Aslinda bu alem iciin yaratilan gözlerdir insani yaniltan. O alemin gözleri kafa da degil kalptedir. O insani asla yaniltmaz. Cünkü o kafada ki gözlerin ayri ayri gördügünü bir bütün görür. Kalp gözleri ne kendini, ne de bir baska varligi görür. Onlar sadece biri, teki ve hep var olani görürler…Bu alem icin yaratilan uzuvlar yine bu alemde kalir. Gözlerde, kulaklarda, burunda hep bu alem icin yaratilmistir.. Ic organlar, dis organlar hepsi bu alemde insanin hayatini idame ettirmesi icindir. Insanin kendisi degildir…Gercekte bir ve tek olan “O” vardir. Ne sen sensin, ne de ben benim…Simdi soruyorum..? Insanin kendini inkar etmesi, kendini yok saymasi mümkün müdür?Insan kendini inkar edebilir mi?Nasil ki” insan kendini inkar edemez, o halde kendini vardan var eden yüce yaraticisini da asla inkar edemez.. Eger Tanri yok derse kendisi de yok olur.. kisaca kendini inkar etmis olur.
Ek olarak sunu aciklamak zorundayim: Biz insanlar, ya da cogumuz Tanriyi yukarlarda bir yerde oturan aksakalli, nuryüzlü biri olarak algiliyor ve yaniliyoruz…Malesef Ateist olan arkadaslar Tanriyi kim yaratti sorusunu sorarken böyle algilayip da soruyorlar…Habu ki adina insan denen varlikta, diger tüm canlilarda Allah (cs) nun varligina birer kanittirlar…Kisaca, insan kendinin varligini kabul ediyorsa, kendini yaratan o mükemmel sanatkari da kabul etmek zorundadir…Not: Bu iki yorumu kendi yazdigim su yazidan kopyaladim.
@ampouble, safsata kılavuzundan, senin yukarıda yazdıklarında, 5-10 tane safsata da ben bulurum + istenirse hafif‘te sadece bu yazı ve yorumlarda geçen 500 tane safsata da üstüne bonus olur, şu safsata takıntısı konusunda kabak tadı veriyorsun artık cidden.ne cvp yazacağını artık tahmin edebiliyorum, dur hemen söyleyeyim, safsata klavuzunu açıp uygun safsata arayacaksın 🙂
Allah yoktur diyen ateistleri döven satanistler
oguzkaan verdiği linki çok beğenmiş olsa gerek… çok mu saçma bir önerme sanırsın o?üniversite sınavında şöyle bir soru çıksa ne cevap verirdin?aşağıdakilerden hangisi inanış olarak diğerlerinden ayrılır?a) tek tanrılı bir dine inananb) şeytana tapanc) ateistsana 3 şık yeter oguzkaan, daha fazla karıştırmayalım!
numb herifi, kendini akıllı zannediyosun dimi? niye sildin yazdığım yorumu? inan ıda böle böle bıktırdınız. kurduğunuz statükonun bundan başka davranış biçimi yokmu? ne biçim insansınız siz? bence içi geçmiş, çürümüş, kokuşmuş takımındansınız.elinin altında yorum silme aparatı var diye kendini şah, padişahmı zannediyon? senin gibilerden çok var dışarda, eline azıcık güç geçince kendini bişi zannediyo.şimdi senin şahsında bütün ateistlere bi güzzel küfür çakardım ama değmezsin.bu yazıyı boşuna silme, kopyaladım, gerekirse her yere yapıştırırım. rezilliğini aleme ilan etme.
gerçekten inanılmaz… yaptığım yorum silindi diye ortalığı velveleye veriyor silinen yorumu şu”sabah sabah sana kim kemik attı, hoşşttt hoşşştt, bitlerini pirelerini de al git”burada açıkça “köpek” diye hakaret görüyorum ben, sen ne görüyorsun da silindi diye ortalığı ayağa kaldırıyorsun?bak bakayım benim tüm yazılarıma hiçbir inanç sahibinin inancına laf etmiş miyim? hakaret etmiş miyim?kendi inancından olmayanlara bir sürü mesnetsiz şey söyle, mantığına aykırı gelen bir cümle duyduğunda da bizi köpek ilan et!bu mu senin islam ahlakın?ayrıca atesit filan deyip de beni sınırlara daraltma, ateist değilim ben!
inanılmazsa inanılmaz, sana ne? elinin altında yorum silme aparatı var, accuk yetkili etkisizsin diye ne halt yemeye siliyon yazıyı? adam gibi şikayet edersin, silerler. zart diye atarsan kendini ortaya yersin lafı. bir sürü insan laf atıyo yiyo burda, kimse istediğini şakkadanak silemiyo. hele aynı şartlara bi gel bakalım, ondan sonra konuş. öle taşları bağlayıp köpekleri serbest bırakmak yok.senin yazılarndan banane? çok istiyosan git kendin oku, dön dön bi daha oku. beni enterese etmez. senin inancında beni ilgilendirmiyo. git kendi inancınla istediğin gibi yaşa. benle muhatap olma.accuk kafan çalışsa hakaret olmadığını görürsün amma az çekmişsin herhal. git bir vuruş iğne yap, o zaman açılır kafan. tikkat et altın vuruş filan yapma, aman zararlarından filanda bahsetme, faydalarını daha çok anlat.benden uzak, tanrına yakın ol. sizin ne mal olduğunuzuda gördük .
Satanistler ateistlerden nefret ederler, bu dogrudur.Gnostic inancta, sahte tanri Marduk’un herseyin annesi, hicligin tanrisi ejderha Tiamat’i oldurmeye kalkmasini anlatir. Tiamat “Lanet olsun sana, yasamayan bir seyi olduremezsin ki,” deyip hiclige uyumaya geri doner. Buyuk dinlerin tanrisi Marduk, Tiamat’in kestigi rahminden elde ettigi bu cosmic duzenin yalanci tanrisidir ve Tiamat derin uykusundan uyandiginda adaleti yerine koymak icin, herseyi yok edecek, Marduk ve inananlarinin da haklarini avcuna verecektir (Kiyamet).Luciferian Satanistler Ateistlerden nefret ederler, hem de Abrahamic dinlere inananlar kadar.
birçoğunun yorumunu okudum ve birazda araştırdım ki çoğunuzun eksik veya hatalı olduğunu öğrendim. Ateistlik bir inanç değil ve ateistin tam tanımı da tanrıyada ve onun inançlarına da inanmamakmış. Aksini iddaa eden kaynak göstererek açıklasın lütfen.
özde ateist aslında sorgulayıcı, her verilene inanmamayı seçen kişidir. ancak beş parmağın beşi bir değildir. moda olduğunu düşünerek, marjinal olma güdülü insan vb gibi modelleri nedeniyle bu kavram tiksinilesi aptal insan şekline bürünmüştür gönlümde.
senin ayak fetisinden daha mi tiksinc yani?
kabirden ateist diyalogları
bulaşmayın cliciax. rica ediyorum.
@acuistic “özgürlüklerine düşkün olurlar, kendilerine güvenirler ve kendi bünyelerinde oluşturduğu mistik güç diğer inananlardan daha kuvvetlidir. Yaşama daha çok bağlı, daha mücadeleci ve hırslı dır ‘ lar tabi bunlar gözlemlerim.”ben ateist değilim 🙂 sadece Edirneliyim :)Akrabalarımda çok fazla ateist var. Fakat ben inançsızlığı mantıksız buluyorum açıkçası. İnanca mantık ile sorgulamadan ve düşünmeden duygular ile bağlanmayıda mantıksız buluyorum.Şurada Pan-enteizm ve İslam üzerine bir yazı hazırlamıştım merak edenler okuyabilir : http://www.teknove.com/ney-e-dergisi-huzurlarinizda/
Yani inanmak sana gore gore mantikla gerceklesebilecek bir sey ama inanmamak mantikla alakasiz, oyle mi?Mantikla sorgulayarak nasil inanildigini dusunuyorsun?
mantıksız cümleler kurarak olsa gerek…
@Clicia xAslında bilmiyorum Clicia. Daha doğrusu nasıl anlatabileceğimi bilmiyorum. Fakat bildiklerim beni buna zorunlu kılıyor ve sonsuzluğunda ki bir yerde devindiğimiz Tanrı fikri zorunlu hale geliyor. Belki o gönderdiğim linkteki dergiye yazdıklarım bir nebze bunu anlatabilir. Bildiklerin basit olabilir fakat gördüklerin mükemmel.Hiç sıfırı düşündün mü bilmiyorum. İşte imkansızlık burada başlıyor. Hiçin hiç olmasıyla…Ve benim orada belirttiğim yanlış anlamanız şu. Belki inançsızlık benim için mantıksızdır. Fakat bir ateist içinde inançlı olmak mantıksızdır. Onun vardığı nokta budur benim vardığım nokta ise bu.@kopanisti, seni anlıyorum. Eleştirini yanlış yerde yapıyorsun. Clicia x sorguluyor ve ben onun gibi insanları seviyorum. İnansa da inanmasa da. Benim doğrum değilse bile gerçek doğruyu arayan insanları seviyorum. Bunu yapacaksan fikirlerini öğrenmeyi ve fikirlerimiz üzerine konuşmayı isterim. Değişmesi değil gelişmesi için !
Bu arada Ateistler için ahlaksızlık genellemesini yapamayız. Sosyolojik bir örnek olarak enişte mi verebilirim. Toplumsal ahlak yapısını görmüş ve yaşamış. Elbette o da sorgulamış ve birçoğunun kendisi ve toplum için doğru olduğunu görmüştür. Mesela mütevazi olmayan insanlara bakarak ne kadar çirkin ve iç karartıcı bir durum olduğunu görebilirsiniz. Bu da kişinin dindar veya dinden uzak olmasına rağmen ahlak sahibi bir insan olmasını sağlayabilir. Fakat ahlak öğretisinden ve ahlaki yaşantıdan uzak insanlar için durum başkadır elbet.Örneğin bir ateist için üzgünüm ama belirtmeliyim ki aile içi seks nasıl karşılanabilir. Avrupada bu yer yer olan bir hareket. Fakat bir müslüman için tamamıyle ahlak dışı ve kınanması gereken bir durum. Moğollar eski zamanlarda karılarını gelen misafirlere ikram ediyormuş. Bunuda ateist eniştem söylemişti fakat araştırmak henüz kısmet olmadı. Hz. Muhammed (aleyhi sellem)’in “Elbette müslümanlar içerisinde de böyle aile içi zinaların yapılacağı” hakkında hadisi vardı.Tüm bunları bir araya toplarsak Ahlak için varacağımız nokta nedir ?Ahlak kişinin toplumsal ve bireysel sınırlarını bilmesi ve koruması diyebiliriz. Bu sınırlar neye göre belirleniyor ?Müslümanlar için dinlerine göre fakat militarist veya sözde değil gerçek dindarlar için. Veya Hristiyanlar içinde aynı.Ateistler için ise gördükleri ahlaki kuralların doğruluk oranını sentezlemeye ve vicdanlarını biraz olsun dinlemeye göre belirleniyor. Vicdansız bir müslümanınsa zaten müslümanım dememesi gerekmektedir.Hümanizm gibi. İnsan sevgisi. Eğer bu varsa problem yok. Aynı iki aslan’ı iki farklı kalıpta eğitmek gibi. Birisi vahşetle birisi sevgiyle.Bu nedenlerden dolayı Türk örf ve adetlerini seviyorum. Sınırsız bir dünyayı savunmama rağmen…
senin fikirlerin bana karışmak üşmez,amaçorba yapmışın
Ahlak insanların bir arada yaşamasını kolaylaştırmak için uygulanmış kurallar dizisidir. Temelleri ensest ilişkinin psikolojik ve ticari ilerlemeyi durdurmasından kaynaklanmıştır..
“Sanat ahlaksızdır” diyecektim ama vazgeçtim. İnsanlar bir lafı devamlı dinlediklerinde o lafın anlamı kalmaz.
Elektron, herseyin bir alternatif aciklamasi vardir elbette. Bu alternatiflerinden bir tanesinin neden digerlerinden daha cok gecerli ve hatta, senin deyiminle, “zorunlu” olmasi gerektigini anlamis degilim. Bu hissettigin zorunluluk senin sartlanman olabilir diye kendine sorabildin mi?Yani sekilde bahsettigin ” Toplumsal ahlak yapısı” ezelden beri degisik insan topluluklarinda degisik kurallarla belirlenmis, sana ahlakli gorunen bir davranis dunyanin obur ucunda ahlaksiz nitelendiriliyorsa, belki de ortaya konan kurallarin evrensel ahlakla uzakla yakindan ilgisi olmadigindadir. Ayni argumanla, bizim “ahlaki” diye nitelendirdigimiz degerler aslinda sadece belli bir devirde veya yorede gecerli olabilir. Ahlak denen seyin bu kadar goreceli olmasi seni rahatsiz etmiyor mu?Hiclik konusuna gelince, bunu eski medeniyetler coktan cozmuslerdi. Onlara gore biz hiclikten gelmistik, Yunan mitolojisindeki Kaos ya da Sumer mitolojisindeki Tiamat gibi. Bosluk ve hiclik hakikat, madde ve kozmik evren ve onu yaratan sozde Tanri) bir aldanmadir diye algilayan gnostic gorusler var. Eski medeniyet insnalari olduklerinde bosluk tan baska bir gidecek yerleri olamayacagi fikrini, bugunun organize/fabrika standardtli buyuk dinlere inanalarindan belki daha rahat kabullenebiliyorlardi .Hiclige donmek neden kotu olsun? Hiclige donmek ve ondan sonrasinin olmayacagini dusunen bir insnla, olum sonrasinda basina geleceklerden korkutulmus bir insan arasinda nasil bir fark olabilir davranis olarak? En azindan birincisinin insani tarafi, olumun son nokta oldugunu bildigi icin daha agir basacaktir. Cunku kendisi hayatin bir prova ya da oyunya da test – vs. olmadigini biliyordur, hayat ne ise odur ve yasama ic gudusu herseyin ustundedir. O yuzden humanistlerin cogu ateisttir. Obur kategorideki insanlar hakkinda tartismaya gerek yok, onlar kimin icin , ne icin niye yasamak gerektigini soramayacak kadar korkak kole haline getirilmisler cunku. Ve “ahlakli” olmak , sosyal baglarini artirmak, hayatta kalabilmek veya insnalara gercekten deger verdigi icin degil, kotu bir korku filmi tadinda anlatilan hurafelerle korkutuldugu icin; korktugu “yuce otorite”den puan toplamak icin, cennette yerini garanti etmek icin. Hani, cenneti istemiyorum dese, alternatif cok fena! Ortada buyuk bir zorlanma, mecburiyet soz konusu. Neden olaylar bu kadar aleyhimize islesin ki?
Elektron uzgunum ama ensest’in Avrupa’ya ozgu bir “hareket” oldugunu sanmak, cok ama cok safca. Turkiye’de cocuk istismari hic olmamis gibi yazmissin, doktor arkadaslara kurtaj icin gelen gelen ensest magduru kizlar AB vatandasi degil, TC vatandasi. Sakin bana Turk vatandasi’nin ahlakindan soz acma, evlilik disi aktivite asil Turkiye’de cok yuksek. Nufusa yuzde olarak vurursan nikah disi evlilikten olan cocuk ayisi Danimarka’dan bile fazla bir ulke Turkiye. Bunun nedeni imam nikahidenen konsept! Bu nasil ahlak anlayisi, hem Avrupa’yi ahlaksiz diye nitelendiriyor hem nikahsiz es aliyor hem cok esli yasiyor hem de yasi kucuk kizlarla evleniyorsun!!!ABliler bizim adimizi pedofil poligamistler ulkesine cikardi, cunku erkekler cocuk yastaki kiz cocuklarla zorla evleniyorlar ve birkac esli yasiyorlar diye. ( Ote yandan kendileri Thailand’da pedofillik yaparlar o da onlarin cift standardligi).Ahlakin Turk orfe adeti ile ya da misafire esini teklif eden Eskimo (Mogol degil) orf adeti ile iilgisi yok, insan insnadir, kafaya koydu mu yolunu bulur, hic bir kural zirt pirt fayda etmez, sadece hersey gizli sakliya doner, o kadar.
Çocuk istismarını kastetmiyorum kabullenilmiş ensest ilişkilerden bahsediyorum. Ülkemizin ahlağının güzel olduğunu veya ülkemizin gerçekten müslüman bir ülke olduğunuda iddia etmiyorum. Türkiyede evlilik dışı ilişkileride görebiliyorum. Burası İstanbul her taraf kerhane dolu. Benim bahsettiğim Türk örf adetlerinden dolayı yazdığını düşünüyorum tüm bunları. Aslında ülkemizde örf ve adet kalmış sayılmaz. Bu bende ki sadece bir özlem gibi. Tarihe olan bir özlem. Napolyon “İnsanı yücelten iki büyük meziyet vardır. Erkeğin cesur ve kadının namuslu olması.” diye başlayarak Türkleri övdüğü bir söz vardı. Bu bize gittikçe uzaklaşıyor.İlk mesajına gelelim. Bu benim şartlanmam değil. Bahsettiğim zorunluluk şu an için yerçekimi kanunu gibi bir zorunluluk. Bunu anlatmaya çalıştığımı farketmiş olman gerekir diye umuyordum.Bu yazıyı daha çok uzatıp bu zorunluğu sana anlatmak isterdim fakat bir saat kadar önce önemli bir karar aldım. İşlerime, aileme ve arkadaşlarıma bu lanet bilgisayardan ve felsefeden daha fazla vakit ayıracağım. Sevap kazanmak gibi bir derdim olmadığı içinde kısa keserek sadece gözüme takılan bir kaç hatandan bahsedeceğim.”Hiclik konusuna gelince, bunu eski medeniyetler coktan cozmuslerdi.” demişsin. İnan çözülmüş olmasını bugün bende isterdim fakat ne yazık ki hala tartışılıyor.İkinci satıra geçişinide gözden geçirmelisin.Ahlak denen şeyin göreceli olması beni rahatsız etmiyor. Dünyanın neresine gitsen biri seni parmakladığında bundan rahatsızlık duyar ve suratına okkalı bir şamar indirirsin. O halde o kadarda göreceli değil. Erkeğin doğası gereği kadınını korur, sever ve sahip çıkar. Fakat karısını Moğolların yaptığı gibi kullanan erkekler ona sadece bir “MAL” gözüyle bakar. İşte ahlak gerekliliğide burada net bir şekilde açığa çıkar.Garip bir konu kaydırma yapmaya çalışıyorsun. Hiçliğe dönmek kötü değil. Aslında iyi. Bende sana bunu anlatmayı dilerdim ama bu konuya girersem yazı oldukça uzayacak ve bunu istemiyorum.Ölümden sonrası için korkutulmuş insanlara gelirsek. Kuran’a göre konuşmak isterim çünkü o kitaba inanıyorum. Şu var ki Kuran’da neredeyse herşey alegorik sembolik bir yapı üzerindedir. Kuran’ı okuyan kişi cehennemden sandığın gibi korkmaz. Allahtan sandığın gibi korkmaz. Ona inanan kişinin ana problemi Allah’ın rızasını kazanmak olur. 3 gün önce bir yazımda içimden gelenleri yazarken şöyle not düşmüştüm : “…Allahın rızasından çok bahsettim. Evet cehennemin dibine gitsemde buna ihtiyacım var. O’nun rızasına…”Şu an oda soğuk ve aslında cehennem kulağa biraz hoş geliyor :pTabii sandığımız gibiyse…Elveda dostum. İstersen bana [email protected] ‘dan yazabilirsin. Uzun bir süre buralara uğramayacağım.Cehennemde görüşmek üzere…
@elektron çok yüzeysel düşündüğünü söylemeliyim. Daldan dala atlamış ve acayip örneklerle bizi konudan uzaklaştırarak şaşkın ördek yapmayı başardın. Buda yetmiyormuş gibi başka siteye yönlendirmene ne demeli. Dimi buranın boku çıktı. Bence sen sanal alemde ahkam kesme.
Elektron, bu saatte aldigin karar icin seni tebrik ederim, hayat daha onemli disarida.Türkiyede evlilik dışı ilişkileri de görebiliyorum demissin, IMAM NIKAHI ile cogu vatandas zaten evlilik disi iliski yasiyor ve cocuk sahibi oluyor demek. Evlilik disi numune degil bir NORM bu ulkede.”Erkeğin doğası gereği kadınını korur, sever ve sahip çıkar”Kadin bir mal, erkek keyfi gelir de mali severse, kadina sahip olacak, koruyacak , cunku artik mulku diye. Bunu sen mi soyluyorsun Mogollar mi? O zaman benim Ozbek-Mogol arkadas neden bana nomadik toplumlardaki esitlikten bahsediyor, kafam karisti.Anlayamadigim sey hem Mogollarin ahlakini begenmiyorsun (yukarida yazini duzelltim, o Mogol degil Eskimo es teklifi meselesi diye ama okumamissin) hemi de Turk orf – adeti diyorsun. Isine gelince kahraman Cengiz Kagan, gelmeyince ahlaksiz Mogol mu yani… :-DBirine taciz yapmanin ahlakla ilgisi yok. O vucuda yapilan kasitli bir saldiri. Bunu kadina da erkege de cocuga da yapiyorlar, bir taciz turu. Taciz baska, ahlak baska konular. Elbette vucuda yapilan saldiri her canlida tepki uyandirir.Sen simdi normal vatandasin Islam’i anlayarak mi uyguladigini saniyorsun? Allah’tan bal gibi de ocu gibi korkan, batil bir din anlayisindan bahsediyorum. Islam’i nefis arindiran erdem ogreten bir metod olarak kac kisi gercekten gorebiliyor sence?Sana ne demistim: 1) Korku 2)Yukaridakinden puan toplama 3) Cennette arsa; eger halkin inanc nedenleri buysa, senin “Ona inanan kişinin ana problemi Allah’ın rızasını kazanmak” dedigine gore 2. kategori ye giriyorsun.Celiskiler dolusun Kop’un dedigi gibi. Cehenneme kadar uzun bir yolun var sanirim, seni tutmayalim hakkat.
Çocuk istismarını kastetmiyorum kabullenilmiş ensest ilişkilerden bahsediyorum… demis arkadas,,hayretteyim , hangi ulkede kabullenilmis ensest iliski var ? Bir kere iki yetiskin arasinda riza olarak yapilmamissa ki muhtemelen cogu bu kategoriy e girer, o zaman cocuk istismari soz konusudur.Eger rizasi olarak girisilmis bir olaysa, yetiskinler arasinda, olayin icinde muhtemel bir psikolojik sakatlik sozkonusudur, buna da moda gozuyle bakman cok safca olur. Bunun yaygin oldugunu eger internetin aptal porn siteleri sana dusundurduyse, yaniliyorsun, porn bir aldatmaca ve istismar aleti Elektron, her gordugune inanmak zorunda degilsin. Ayrica en cok porn u Kanada ve ABD yapiyor, AB degil. Adamlar fabrika gibi neti pornla doldurdular ki , internet test edilsin diye. Ne berbat bi propaganda degil mi, biz kadinlar icin.
kızdırmayın clicia ablamı ya, sonra uykusu kaçıyor
Kizdirmayin Acumun ablasini.:)
çorbacı kendi diyarına gitmiş, bakmış ki kafasında sentezlemeyi başaramadığı ordan burdan topladığı derme çatma safsatalar burada ekmek yememiş e napsın, gece vakti herkes uykudayken sessizce demir almış bu limandan, pruvan neta rüzgarın kolayına olsun, hadi allah selamet versin…
eskimolarin bu adetleri cok sakat… gitmissin kutuplara girmissin buzdan cadira bekliyorsun biri gelse de isitsa, hafif cekik gozlu sehla bakisli bir eskimo kizi hayallerini suslerken yolluyorlar sana 70 yasinda memeleri sarkik bir kadin, hadi gel de isin bakalim…-teyzecim soba yok mu buralarda?
Dün bu yaziya uzunca bir yorum yazdim. Clicia iks’e de bolca sövdüm dü. Sonunda bir tik isimi bitirdi. “Bu sayfayi görme hakkiniz yok” diye bi sey cikti, geri ileri tikladim ama nafile.. yazi güme gitti…Acikcasi, simdi o yaziyi tekrar yazmaya üseniyorum. Cünkü ne yazarsan yaz, ne anlatirsan anlat, karsinda ki insan ha bire zirvaliyor. Bazi arkadaslar imansiza ahlak ögretmeye gayret gösteriyorlar ama nafile.. imani olmayanin ahlaki da olmaz!Kendi varligina bir sebep aramayan, gördügüme inanirim deyip, her yerde, ve her sey de olani görememe bedbahtligini gösteren insana, bir seyler anlatma cabasinin bir sonuc verecegini sanmiyorum…Kaldi ki” o insan Allah’i inkar etmekle kendi öz varligini inkara yöneliyor, kendini de yok sayiyor.Sagdan soldan aldigi duyumlarla, asina oldugu bu görüse müptela olmus görünmekle birlikte, kendinde bir seyler oldugunu sanarak, bunu paylasma arzusu ile yanip tutusan bu kisi, her firsatta bu görüsü ortaya sürüyor fakat savundugu görüsü dahi geregince bilmiyor. Yazistigi kisilere, kendini yüksek gösterme gibi bir kompleksi olan bu sahis, yazilarin da kendinin akedemisyen oldugunu, dolayisi ile bir cok akedemisyen arkadasinin bulundugunu her firsatta yineliyor. Yaptigi benlik mücadelesinde hep kaybediyor, yine de israrla bilmedigi sadece duyumlara dayanarak sigindigi, bu görüsü savunmaya calisiyor. VESSELAM!
en büyük günahlardan biri “iftiradır”… bakın bakalım yukarıda ne tür günahlar işlenmiş!kendi gibi düşünmeyenleri ahlaksız ilan etmek en büyük ahlaksızlıklardandır…. bakın bakalım yukarıda ne tür ahlaksızlıklar yapılmış…
Ailemde, Hıristiyan, Ateist, Müslüman var..Henüz tartışan birilerini görmedim..Ahlak, her türlü anlayışın ve seçimin alfabesidir..
bir gün gelip ahmet hakan’dan alıntı yapacağım hiç aklıma gelmezdi ama… bu yazının altında olanlara cuk oturmuş:
NUMB…Bu yorumum seni neden gidikladi anlamadim. Bir, bu yorum Clicia x’e yapilmistir. Sen aklimin ucundan dahi gecmedin. Iki, bu söyledigim dogrudur cünkü bu bir hadisdir: Imani olmayanin ahlaki da olmaz!Madem ahlaktan söz acildi, yukarda ki yorumlarinda ve yaptigi tüm yorumlarda ahlaksizligin, arsizligin alasini sergileyen Clicia x hanim efendiye neden bir sey söylemiyorsun?.. Da kendi kurdugun kendi anlayisina göre olan ahlaktan dem vuruyorsun.. Hem sen Moderasyon ekibinden biri degilmisin? Hani nerde senin tarafsizligin…Ha, simdi sen senin anlayisina ters düstügüm icin benim yazilara da onay vermeyebilirsin, ama bu benim umurumda degil, bu alemde sadece bu site yok binlerce site var gider oralarda yazarim…Kimseye minnet etmedim etmem de.. icinizde bir Shane’yi tanirim, eger hala burada isem O’nun hatirinadir…Onlarca sitede yazi yazdim yorum yaptim, ama bu zamana kadar daha hic bir görevlinin cikip ta tarafgirlik yaptigini görmedim…Bir baskasi bu yorumu yazsa idi bu beni hic etkilemezdi, fakat bir site görevlisi taraf tutmaya, adam kayirmaya basladi mi” iste o sitenin sonu gelmis demektir…Bu sitede yapilan Ateizm propagandasi kadar hic bir sitede yapilmiyor.. zaten buna müsade de etmiyorlar…Derdiniz nedir anlamis degilim.. iki de bir böylesi sacma bir teoriden bahsedip durmaniz, ve inananlara saldirmaniz kabul edilir bir sey degildir…Biz de bir Atasözü vardir, “dinime söven müslüman olsa bari” diye, NUMB sen de bir baska inancin propagandasini sürdüren Ahmet Hakan’dan örnek veriyorsun…O örnek verdigin adami gecenler de güzel benzetmisler, ha, hak etmemis degil hani, yani adamin yarasi var…Ben hakiki Ateist’i de, hakiki inani da severim. Hic bir fark gözetmeksizin ikisini de kucaklarim.. cünkü onlari yaratan beni de yaratmistir. (Onlar bunu ne kadar inkar etse de) Ama öyle insan nerede…NUMB senden, yani bir görevliden duyulacak seyleri duyurmani, yapman gereken seyleri yapman beklenir. Insanlari küstürmek en kolay olandir. Yigitlik, mertlik DOST kazanabilmektir.
dinsizlik, doğru düşünebilme gerekliliğidir. ateizm ise dinsizlikten farklı olarak çok iddialı bir doğru düşünme yöntemidir. ben henüz sadece dinsizim.dinsizliğim; benliğime(aklıma, vicdanıma ve kalbime), benliğimde olana inanmaya(doğru bildiklerime), olmuşta/olanda/olacakta (tüm zamanda -eğer zaman böyle tanımlanabiliyorsa-) yerini nasıl olsa almışım düşüncesine çıkar. kadercilikten çok, herşeyin birbirine girdiği bir oluşum durumunu tanımlar.doğruyu bulmak için sorular sormalıyız.- peygamberler nasıl ve neden seçilmiştir?- neden ben seçilmedim?
sizi saptıranlar saptırmak isteyenler çıkacaktır. onlara inanmayıp doğruyolunuzdan sapmamalısınız. varlık ele tutulup gözle görülen değildir. sevgi somut değildir, ama herkes varlığına inanır. kimse sevgi yok diyemez.tanrı varoluş sebebi ve oluşumun öncüsüdür. hayat “ol” kelimesi ile başladı ve kıyamet gününe kadar “ol” kelimesi ile devam edecektir. her bireyin, birimin, ve nesnenin bir yaratıcısı vardır. hiçbir nesne ya da canlı, cansız varlık kendi kendine oluşmadığı gibi yardım almadan yer değişmemiştirde.peygamberlerin amacı doğru olan yola (hak dine) insanları yönlendirmektir. sapıklık içinde bulunan her millete, yoldan çıkan her soya bir peygamber gönderilmiştir. en son gönderilen peygamber Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) arap milletinden olup, o dönemde artık doğru kalmayıp, kötülük, fenalık, hırsızlık ve en kötü huylarn doğması ve büyümesi üzerine vahiy yolu ile peygamberliği duyurulmuştur. hepsi olması gereken olayların bir halkasıdır. hayatında doğrudan çıkmamış ve yalan söylememiş, merhametli, sevgi dolu bir insan dururken her an için yalan söylemeye açık birisine verilecek değil sanırım.sen seçilemezsin m.s 600’lü yıllardan bahsediyorum ben şimdiden 1400 yıl öncesinde bitmiş peygamberlik. bu saçma sapan ben neden değilim şimdi neden etrafımızda peygamber yok gibi lakayit laflardan vazgeçin bilmiyorsanız açın öğrenin.bir insanın yanlış ve hatayı bile bile yapabilmesi için önce o hata ve yanlışın doğrularını bilmesi gerek doğruyu bilmeden yanlışı ya da yanlışı bilmeden yaptığının doğru olduğunu nerden bilebilir ki?
TALOS, agzina saglik kardesim. Ama anlayan hani..?
“Ben neden seçilmedim?”Zaten problemin kaynağı da bu ya. Aslında açık bir itiraf bu söylediğin. Bunu ifade etmeyenler de kendi içinde bu gibi ihtirasların köşeye sıkıştırması ile tanrı tanımaz oluyor. Aslında bundan dolayı da zaten hayata bu kadar karanlık bakan bir insanı kınamak acımasızlık diye düşünüyorum. İnsan zaten ihtiraslarının tutsağı olmuş.İşte insanın ayağını kaydıran da bu olur genelde. Biraz felsefi düşüncelere ve Allahın mahiyetini akletmeye çalışan her insan bu gibi sorular karşısında sıkışır. Ama bu sorularla karşılaştığı sırada dinin özünden ve tasavvuftan bilgi ve manevi destek almadığı zamanda bildiği şeyin bilinebilecek nihai nokta olduğunu sanarak kendini ilahlaştırmaya çalıştığına şahit oluruz. Ego ve ihtiraslar onu tutsak alır. Halbuki dinin ve enfusi hikmetlerin varlığını kavrayabilen insanlar, Mevlana’lar, Gazali’ler yada Sokrates’ler gibi bildikçe ne kadar bilgisiz olduklarını, varlığın nihayetsizliğini, kendininse bu sonsuz varlık içinde bir aciz olduğunu görür. Bunu en iyi gören de talep etmeden ya peygamberliğe namzed olur yada hakikati gören bir filozof, alim yada güzeli arayan sanatçı.Ama egosunun mahkumu olup bildikleri ile kainatın sırlarına mazhar olduğunu zanneden insanlar ise kendi ilahlıklarını ve evrenin kendi merkezli olduğuna inanır. Hayata bu mutlakçılıkla bakar. 19. 20. yy.da insanlar bunun için bilimin insanlığın yakın gelecekte dünyanın bütün sorunlarını bitireceğini zannediyorlardı. Bilimsel ivme onların gözlerini kör etti. Ama bugün insanlığın sorunları dünkünden pekte geri kalır değil. Üstelik benmerkezci seküler insan dünyayı öyle bir tüketti ki, yeryüzüzünün kaynaklarını öyle bir sömürdü ki bugün dünyanın sonunu getirecek felaketlerin nasıl yok edilebileceğini düşünmek zorunda kalıyoruz. Ortaçağ karanlık avrupası yada ilkçağ zalim kralları bile en fazla bir grup insanı yeryüzünden kazırken “ben” diyen modern insan tüm canlı hayatını yok olmakla karşı karşıya bırakıyor.Ve genelde şuna şahit olurum ki, dinlerin esasen doğru bilgiyi vermeyen kaynak olduğunu söyleyenler tamamına yakını dini derinlemesine bilen insanlar değildir. Hatta büyük çoğunluğu yüzeysel islami bilgiye dahi sahip olmazlar. Yaşadıkları bir toplumsal travma onu değerlerle karşı karşıya getirir önce. Sadece toplumsal dini yapıdaki maraz durumları dikkatlerini çeker ve kurtuluş yolu olarak tanrısızlığı seçerler. Yangın anındaki şok sırasında kendini çaresiz hisseden insanların bilinç dışı bir şekilde ateşe koşması gibi. Acısızca sonlandırmak. Onun için Allahın varlığına gerçekten inanan bir insanında kendini ateşe atacak kadar zorda kalmış bir insana bu denli acımasızca tahkir etmemesi gerekir diye düşünüyorum. Gerçek bir iman ve insaf sahibi bir insan, bir insanın yanmasından nasıl memnun olmaz ise hayatını felsefi anlamda ateşe atan bir insana da daha insaflı yaklaşmak gerekir. Hakaret etmek gerekmiyor. Varsa sizin gördüğünüz bir kurtuluş yolu, çıkış kapısı, onu göstermek lazım, keyifle tahkir etmek değil.
“milletinden olup, o dönemde artık doğru kalmayıp..”Talos acayip safsin. Yani kotuluk belli bi devireait oyle mi?Sana aci haber vereyim, kotuluk d iyilik de insan denen canlinin her zaman yapabilecegi ve sinir tanimayacagi kavramlar.Sen insanlari hic tanimaya calistin mi? Bu soylediklerini, onyargilarini bir kenara koyarak, gozlemlerine sadik kalarak, insanlarin GERCEK yuzunu hic anlamaya calistin mi. Hic gercekten guvendigin bir insan seni sirdtindan vurdu mu? Hic beklenemedik davranislar goruyor musun insanlardan?Gormuyorsan korsundur. Goruyorsan, o insanin gercek yuzudur. Bunun herhangi bir din tarafindan regule etmesi mumkun degil. Sadece seklini degistirebilirsin kotulugun, yorganalti edersin.”bir insanın yanlış ve hatayı bile bile yapabilmesi için önce o hata ve yanlışın doğrularını bilmesi gerek doğruyu bilmeden yanlışı ya da yanlışı bilmeden yaptığının doğru olduğunu nerden bilebilir ki?”bu cumlede “gerek” kelimesinden sonra bir noktali virgul veya nokta koysaydin, defalarca okumamiz gerekmezdi!sana cevabini soyleyeyim mi? evrensel adalet diye bir sey var. bunun bes yasindaki cocuk bile farkindadir, yetiskinler APTLACA hikayeleriyle onu sartlandirmadan once. Dogruyu-yanlisi bilmek o kadar zor bir sey degil cunku dogal tepkiler alirsin yanlis yaptiginda. O kadar aptal yerine koyma insanlari. Insanlar guclu , dirayetli ve genelde adalet anlayisi evrensel olan canlilardir. Ortaligi karistiranlar ise liderlik sevdasiyla otorite kurmaya calisanlardir. Insanlarin otonomlugunu elinden alip bir takim kurallarla sartlandirmak, indoktrinize etmek, onlara bir”hic” oldugunu asilamak ve kendilerini adeta “cocuk”lastirmak ; bunlar SADECE bir takim elit insanlarin insan surulerini yonetmek icin uyguladigi bir otorite kurma hastalagindandir.
dikkat ettiysen doğması ve büyümesi diye açmışım. yoktu o zaman başladı demiyorum ama kimi kötü huyların farkında olmadan yapılması ve bilinenlerin azdırılıp dahada çoğalmasındanda bahsediyorum.insanları tanıyorum anlıyorum ve gerçek yüzlerini biliyorum, beklemediğim çok insan beni sırtımdan vurdu. bu amaçla ki amcamla, halamla, dayımla, ve bilimum akrabaglarımla görüşmüyorum 1 senedir. kan bağı olarak sadece anne, baba, kardeş ve bir kaç hısım. ben yeterinde darbe almış ve insan sarrafı olmuşum diyebilirim. kimin ne durumda ne yapacağını çözebilecek ve ona göre davranabilecek şekilde düşünüyorum artık.o noktalı virgül hakkında haklısın, birdahakine daha dikkatli olacağım.hastalıkmıdır bilemem ancak, bildiğim şu ki; güzeli bilmeden çirkini, iyiyi bilmeden doğruyu bilemezsin. eğer erkeği bilmeseydin kadının kadın olduğunu nerden bilirdin? benim burda anlatak istediğim karşıt, zıt yönler. eksiyi bilmeden diğerinin artı olduğunu nasıl anlarsın?
Ne demek istedigini simdi anladim Talos. Erkegi nasil mi bilirdim, bizim kasabada oglan cocuklari donsuz dolasirlardi. Umarim akrabalarinl aolan problem giderilir ve iliskilerin normale doner, cok kotu bir durum gercekten. Seni hirpalamislar anlasilan.
Ne kadar Ateist var 🙂
adar da …
sağol.
konu derin konu. adam gibi adam dediğin kimseye boyun eğmez, RAB hariç. insanın bi yaradana ihtiyacı vardır. korku azgınlığı önler..
Evet RAB’bin adina kadinlari tekmeleyerek oldurmeyi dizginlemiyor haberlerde gorduk.O zaman devamli korku filmi seyrediyor olmasilisin, nefsin bu kadar zayifsa.
Sui misal emsal olmaz.Nasıl ki milyonlarca kişiyi öldüren insan(!) Ateistleri temsil edemezse,Din etiketi altında Dinin yasakladığı (evet yasakladığı) şeyleri yapanlar da Dini temsil edemez. Bu örnekleri vermek ancak konunun seviyesini düşürür.Konuşmacının seviyesini belirler.Yunus Emre’nin sözünü çivi gibi beynimize çakmamız gerekir herhalde.”Yaratılanı hoş gör yaratandan ötürü”
Dinin yasakladığı şeyler dini temsil edemezse yasaklar dinden daha önemli bir yerdedir. Dini din yapan şey onun koyduğu kurallarsa (ki kurallar yasakların yaratıcısıdır) Tanrıyla ilişkilendirilmiş olan her din (hepsi) tanrının koyduğu kurallardan bahsetmek zorundadır.TANRININ YASAKLADIĞI HİÇ BİR ŞEY YOKTUR!çünkü tanrı özgür olabilecek kadar güçlüdür…
“Din etiketi altında Dinin yasakladığı (evet yasakladığı) şeyleri yapanlar da Dini temsil edemez”ama din ortusu altinda bu eylemi yapiyor mu yapmiyor mu! biz burada abstract seylerden degil cinayetten bahsediyoruz. Absurd yaklasim. Sen olsaydin basi ezilerek oldurulen, belki kafana DANK ederdi o zaman.
Absürd olan şey tümden gelim veya tüme varım ise evet absürd şeylerden bahsediyorum.”Din afyondur” deyip Tibet’te,Rusya’da öldüren ,zulmedilen insanlardan biri olsaydın sen ne düşünürdün ? Sence verdiğim örneklerBen bunlar örnek olamaz diyorum çünkü her iki tarafta da birbirinin aynı eylemleri görebilirsin.Ayrıca abstract şeylerden bahsetmiyoruz.Olsa olsa soyut şeylerden bahsederiz.Bazı şeyleri ingilizce yazınca daha fazla uygar olmuyoruz.Neyse üslubundan anladığım üzere seninle böyle konuşmalara girmenin bir anlamı yok.Bundan sonra cevap vermeyeceğim.
Kimsenin oldurulmesini dilemiyoruz burada. Din maskesi altinda cinayet islenebildigini soyluyoruz. Dinsizlik maskesi altinda da isleniyor, inanc adina da. Demek ki neymis? Din ne huzur getirmis, ne de cinayet islenmesini engellemis. Insan cinayet islemek istedigi zaman hic bir sey engel olmazmis. Bu kadar basit.
bu boş meydanda iki üç kedinin kuyruklarına bağlanan teneke konserve kutularının çıkardığı sesleri dinlemek zorunda kalmak hoşuma gitmese de elim ancak vardı klavyeye.”ben neden seçilmedim?” sorusu, zamandan bağımsız her bireyin kendisine sorması gereken bir sorudur. yok 1400 yıl oldu, peygamberler iyilik meleğiydi, hep doğruları söylerdi… söylemlerinden uzak; tatminsiz, egoist, ihtirastan iki gözü kör bencilliğin yanına bile uğramayan basit bir soru olarak. her inanan/inanmayan tanrı’nın yardımıyla diğer insanlara yol gösteren olabilir. peygamberlik bir hak edişten çok, tanrı’nın takdiridir. işte bu nedenle bu soru kibirle sorulan bir soru değil, masumiyetle sorulan bir sorudur. kaldı ki ben ve benim gibi olan bazıları peygamber olmaya istekli olmadıklarından veya dinlere inanmadıklarından bu sorudan muaftır (bununla birlikte, içimizdeki kimi gözü dönmüş dinsizler hatta ateistler peygamber olmaktan çok tanrı rolünü üstlenmeyi isteyebilirler).her iyinin mutlak iyi, her kötünün de mutlak kötü olmadığını umarım kabul edersiniz. “Mevlana’lar, Gazali’ler yada Sokrates’ler gibi bildikçe ne kadar bilgisiz olduklarını, varlığın nihayetsizliğini, kendininse bu sonsuz varlık içinde bir aciz olduğu…” ise zaten sezinlediğimiz bir durumdur. Bunların yanında ben merkezci olarak sadece seküler insanı göstermemiz, neredeyse tüm dünya borsalarını alt üst edecek zenginliğe sahip kardinalleri, vaadedilen torakları ele geçirmek için diğer ırkları öldürmekten çekinmeyen israiloğullarını, altından yapılan musluklar altında duş alırken, ikinci sınıf vatandaş olarak gördükleri kadınlarla eğlenen arap şeyhlerini kollamamız anlamına gelir ki, biz bunu kabul etmeyiz. insanlar dindar olunca bencilliklerini kayıp etmezler. bunlar insansı davranıştır ve hep var olacaktır(tüketmeye mahkum olduğumuz sürece). bunlardan en beteri tanrı ile kul arasına girmek değil midir? değil midir? değil mi? değ…”Ve genelde şuna şahit olurum ki, dinlerin esasen doğru bilgiyi veren kaynak olduğunu söyleyenlerin tamamına yakını dini derinlemesine bilen insanlar değildir. Hatta büyük çoğunluğu yüzeysel islami (hristiyanlık, musevilik, budistlik) bilgiye dahi sahip olmazlar.” sakın bir başkası hakkında toplumsal travma falan diyerek peşin hükümlere varmayın, o ki travmadan korkmaz ama hala tanımlayamadığı bir tanrı tanır seviyesindedir.basit olan aslında en karmaşık olandır. önce bana tek bir hücrenin nasıl yoktan var olduğunu, öncesi ve sonrası olmayan olarak tanımladığımız tanrı’nın kendisini nasıl tanımladığını anlamama yardımcı olun. biz sadece kendimizi canlı / insan / varlık diye tanımlayan ve bir “tek hücreli”nin karşısında aciz kalanlarız (en azından ben öyleyim).- tek tanrılı dinlerin işaret ettiği tanrı birdir. o zaman dinlerin birbirlerinden farklı oluşu nedendir?unutmayın; ateş, kullanmayı bilenler için sadece ışıktır.
Eline sağlık güzel bilgiantakya biberihatay biberiantakya biber hapıantakya biberi hapıantakya biberi zayıflama
bilgi için teşekkürler.ikinci el eşya ankaraikinci el eşya alanlarikinci el eşya2. el eşya alanlar2. el eşya
Bilgi için teşekkürlerbayan çanta modelleriçanta markalarıspor çantalarıspor çantaerkek çanta