bildirgec.org

kalabalık hakkında tüm yazılar

Uçurum

mavilikler | 14 July 2011 09:24

Bir insan o noktaya nasıl gelebilirdi ki?! Oradan kendini boşluğa bırakırken en son düşündüğü neydi kimbilir? Gazetelerde yazdığına göre herhangi bir madde bulunmamıştı kanında. Ölümün ta gözlerine bakmıştı yani. Bulutlarda uçmadan, her şeyin biteceğinin tam olarak bilincinde bırakmıştı kendini.

Hayat bu kadar üşütebilir miydi? Kimi zaman o ürpertiyi hisseder gibi olmuştu kendi de… Bir düğme olsa ve basınca her şey bitse basardım diye düşünmüştü hatta bir keresinde. Ölüm acı çekmekten bağımsız bir hale girince çok da korkunç görünmüyordu aslında. Peki o adam nasıl becermişti bunu? O kadar yüksekten acısız bir şekilde hiçliğe gitmek çok düşük bir ihtimal olmalıydı. Kayalıklar vardı… Bir sürü sert köşeler… Nasıl göze alabilmişti bunu? Hayatın sert köşelerinden kaçmamış mıydı oradan atlarken? Finali daha yumuşak bir şekilde yapabilirdi pekala.

Kaybolmana İzin Vermeyeceğim

admin | 14 March 2011 10:03

Hep böyle oluyordu. Ne zaman tesadüfen başbaşa kalsalar, yanlarında birileri olduğunda bitmek bilmeyen sözcükler bir anda tükeniveriyordu sanki.

Az önce masalarında diğer arkadaşları da varken, saçmalamaktan zerre kadar korkmadan, aklına geleni söylüyordu oysa. Topluluğun bir parçası olmak, sadece kendisi olmaktan çok daha az sorumluluk gerektiriyordu ne de olsa. Yersiz bir gülüş ya da saçma bir espri, kendi kişiliğini temsil eden şeyler haline gelmiyordu.

“Birazdan kalkarım.” diye yatıştırmaya çalıyordu kendini. Şu kahveyi bitirmeden önce, gitmek için iyi bir bahane bulmalıydı.

Meteor Yağmuru Duası…

firatocal | 16 August 2010 12:22

günlerden perşembe ile cuma arası 12 -13 ağustos 2010 civarları… gece yarısından sonra sahile konuçlanmış durumdayız ailecek… meteor yağmurunu en ön koltuklardan izleyebilmek için erkenden dökülmüşüz sahile …

gece yarısına az kalmış… söylenen o ki asıl gece yarısından sonra meteorlar yağmur gibi yağacakmış… neme lazım , biz bir sürü şemsiye getirdik… önlem önlemdir diyoruz… mazallah , kafa göz yarmak var…

şu insan kalabalıklarını görünce aah ah diyorum , bir dürbün olsa ne para kırardık şimdi… serbest girişimin gözüne gözüne vurmak vardı… neyse , bir dahaki sefere diyor başlıyoruz seyre…

Allah Allah… yahu biz mi yanlış yere oturduk… yoksa öndekiler yüzünden mi hiçbirşey görmüyoruz… lütfen arkadaşlar , oturunda biz de nasiplenelim şu meteorcuklardan… bu güne kadar öldürmeden yaşatmayı başarabildiğimiz içimizdeki çocuğu sevindirelim biraz…

BOŞ MASA

mavilikler | 25 June 2010 11:12

Arkadaşım olur musun? Bak ikimiz de bir başına oturuyoruz bu masalarda. Diğerleri nasıl gülüyorlar, duymuyor musun?.. Nasıl da içlerinden taşan o coşkuyu çağıldatıp duruyorlar o kahkahalarında?..

Biz ikimiz o çağlayanın yanıbaşında sessiz, telaşsız seyrediyoruz onları.

Hadi ne dersin, biz de onlar gibi yaklaşalım mı birbirimize? Mesela kalkıp geleyim mi masana? Hiç değilse kendi sesimizi duyarız yeniden. Sonra diğerimizinkini… O zaman bu kadar sessiz kalmaz masamız. Onların kahkahaları şimdiki kadar canımızı acıtmaz.

BİR ÇİFT GÖZ

mavilikler | 05 May 2010 10:39

Hafta sonlarına sığdırmaya çalışıyoruz gerçek yaşamlarımızı. Penceremizin köşesine çekilip çayımızı yudumluyor ve bu kez dışarıdan, içinde kaybolmadan seyrediyoruz kalabalıkları.

Herkesin aynı göründüğü bu yerde, farklılığını koruyan tek kişi kendimizmiş gibi keyifle içmeyi sürdürüyoruz çayımızı. Ilık ılık birşeyler duyarak içimizde, karşımızdaki koltuğa buyur ediyoruz kendimizi. Penceremizin diğer köşesinden ne de güzel gülümsüyor bize!..

kötü kadın

taha3045 | 28 April 2010 10:58

Kötü kadını arıyorum herşeyimi allak bullak etmeye çalışan küfür etmek için bile bulamadığım kötü kadın. Eskiden adam olduğunu düşünürdüm ama şimdi bunları ancak bir kadının yapabileceğini anladım. Tam acele bir yere yetişirken yeşil yeşil yanan ışığı aniden kırmızıya dönüştüren ve ben aniden fren yapıp surat asıp sinirli sinirli direksiyona elimle vurunca o anda karşıdaki kulübesinde beni izlerken bir yandan da kırmızı rujunu tazeleyen kadını arıyorum, kesin yakınımda bir yerde ama saklanıyor.

GÖZLERİNDEKİ IŞIK

mavilikler | 21 January 2010 14:08

Metroda oturuyorsun. Önündeki bu insan kalabalığından başka, hiçbir manzara olmaksızın geçecek koskoca on dakikaya nasıl katlanacağını düşünürken, birden o sıkıcı olduğunu düşündüğün manzarada bir şekil belirginleşiyor… Ve tüm anlam değişiyor birden… Manzara güzelleşiyor.

Huzursuzca ordan oraya konan bakışların, istikamatine karar vermenin huzuruyla, şimdi tek birşeye odaklanıyor. Kendisi dışındaki herşeyi geri plana iten ama o geridekileri de kendinden kaynaklanan bambaşka bir anlama bürüyen; yanındaki, arkasındaki, önündeki diğer pekçok benzerinden ilk bakışta hemen hemen farksız… bir erkek bedeni… Genç, pervasız, biraz dalgın… Ama çevresiyle onu benzeştiren tüm bu özelliklerinden bir anda sıyrılmasına neden olacak kadar da farklı bir ışık yayan…

“ANNEE YÜZÜYORUM!!!”

il mare | 14 July 2009 09:19

Allah’ım! Kabus gibi..Kara kuru,esmer 9-10 yaşlaırnda bir çocuk,sanki ağzımı daha ne kadar geniş açabilirm acabacılık oynayaraktan “anneeee” diye bağırıyor denizin kıyısından,aslında derinde olduğunu sanarak. Ne de şirin,canım benim,aman da aman…Herşey çok güzel,gözlem yetimin doruklarındayım ve çocukluk hatıralarımın en derinlerinde…Sanmalarımı,sanılgılarımı hatırlıyorum hep denize dair,ellerimle aşağıdan kumlara dokunarak ve bu vasıtayla sırtımla beraber popomu su üzerinde bırakmaya çalışarak,gene ellerimle ilerlemeye çalıştığımı,bunun adını “yüzüyorum!!” koyduğumu falan hatırlıyorum,hatırlattın çocukk,saol..

KALABALIK YALNIZLIĞIMIZ

fuzuli87 | 02 April 2009 17:20

Yalnızlık insanın kendisiyle kalmak isteği, kalabalıkta tek kalıp kendini ortama ve ortamdakilere ait hissedememe veya sevdiklerinin yanında olmaması durumunda içinde bulunduğu ruh hali olarak tanımlanabilinir. Bu durum; olumlu sonuçlar doğurup bireyi mutlu edebileceği gibi, olumsuz şeylere neden olup insanı bunalıma da sürükleyebilir. Eğer insan kendisi isterse yalnızlığı kafasını dinleyebilir; eğer mecbur kalmışsa kafayı da yiyebilir. Yani tercih ise tadından yenmez bir şeyken, zorunluluk olduğunda insanı intiharın eşiğine sürükleyebilecek bir şeye dönüşebilir. Beklentiye göre farklı manalar kazanabilen “yalnızlık” günümüzde büyük sorunlara neden olup, insanların sosyal bir varlık olduklarını unuttuklarında içinde bulundukları ruh haline verilen isim olmuştur. Kimi zaman sanal âlemde telafi edilmeye çalışılan bu eksiklik; kimi zamanda kalabalıklar içinde bulunmakla kurtulmaya çalışılan bir dert olmuştur.