Allah’ım! Kabus gibi..Kara kuru,esmer 9-10 yaşlaırnda bir çocuk,sanki ağzımı daha ne kadar geniş açabilirm acabacılık oynayaraktan “anneeee” diye bağırıyor denizin kıyısından,aslında derinde olduğunu sanarak. Ne de şirin,canım benim,aman da aman…Herşey çok güzel,gözlem yetimin doruklarındayım ve çocukluk hatıralarımın en derinlerinde…Sanmalarımı,sanılgılarımı hatırlıyorum hep denize dair,ellerimle aşağıdan kumlara dokunarak ve bu vasıtayla sırtımla beraber popomu su üzerinde bırakmaya çalışarak,gene ellerimle ilerlemeye çalıştığımı,bunun adını “yüzüyorum!!” koyduğumu falan hatırlıyorum,hatırlattın çocukk,saol..Ve sen orada o avaz avaz çıkan sesinle suçlu da hissettirdin beni kendime,çünkü ben bir şey daha hatırladım ki bu söylediğim tipik 7-8,belki de 9-10 ya da kimbilir,çok erken saatlerde denize girip göze çarpmayan bir 17-18 yaş kitlesine özgü yüzme stilini anneme gösterebilmek için ben de nasıl bağırırdım…Görmesem de kıyıdan anacığımı,ben sesleneyim de,bu vasıtayla dikkatini çektiğim başka birileri de görsün şahane ilerleyişimi diye de düşünür,üstüne de zorlu görevimi tamamladıktan sonraki doğrulma anımda şöyle bir çaktırmadan göz atardım kıyı şeridine doğru havalı havalı,gözler üzerimde mi diye…Dertsiz,tasasız,korkusuz,alabildiğine sorumsuz günlerim.Yazları deniz şahittir,en barışık olduğum yıllarım,kendimle,çevremle,stilimle…Bir mayo ve terlikten ibaretliğim.En önden giderek kumlara koşuşum,varır varmaz denize dalışım,boyu benden kısa,kafatasımın yarısını üzerinde bırakarak eğilip içine girdiğim sularda burnumu tıkayıp boy verişim,henüz kurumadan tekrar ıslanışım,her çıktıktan sonra nasıl da tatlı acıkışım,şimdi dakika planları yaparak serildiğim havlu üstleri yerine,ortalarda dolanıp dalgalarla oynaşarak tenime bronzluk katışım,tüm bunları yaparken arkamı hiç benim toplamadığım,hoş toplanmasına fırsat vermeden tekrar tekrar birbirine kattığım…Daha o kadar çok şey var ki..Denizde çocuk olmak,masumiyet dışı herşeyden sıyrılmak,şimdi ayaklarının altından geçip de umursamadığın tüm balıkları önemseyip onlara göz kırpmak,şimdi ayağına takılıp da dolu laf ettiğin bir taşı o zamanlar farkedip,koleksiyonun arasına sığıştırmak,mak,mak… Her zaman her yerde kompleksiz takılmak..Ve vücudumu kaldırmasına izin vermekten korktuğum suya emanet olamayışımın masumluğuyla kendi işimi kendim görüşüm,ellerimi suyun altında kuma gömüşüm…Gürültülerin en çekilirinin oluşturduğu kalabalıklar arasında tam da kaybolmak üzereyken,kıyıyla bağlantıya geçip canımın canımın taa içinee heveslice seslenişim…. ”Anneeee,yüzüyorumm!!!”