Sabah kahvaltısından sonraki ilk öğün olan öğle yemeği onlar için kısa bir tatildi sanki. Evlerine yemek yemeğe gittiklerinde kısa sürede olsa kestirmek adet haline gelmişti adeta. Eve vardıklarında “Anne ben geldim, açım” dedikten sonra çok iş yapıp yorulmuşçasına hemencecik uyuyakalırlardı. Yarım saatte olsa kestirebilmek adeta bir nimetti.
Uyuyan Çocuk
Anneleri onlara kıyamaz, uyandırmaya gönülleri razı olmazdı. Ama gitmeleri gereken bir iş olduğu için istemeseler de kaldırmak zorunda kalırlardı çocuklarını. Çocuk sadece onları işe gönderen babalarına mı aitti ki onların bu yaşta çalışması kararını yalnız başlarına verebiliyorlardı. Ataerkil bir toplumda yaşamanın sonucu denilebilecek kadar basit bir olay mıydı bu. O yaştaki çocuğun çalışmasından ne olurdu ki, küçücük çocuk çalıştığı yere nasıl bir katkı sağlayabilirdi ki. Amaç neydi bu yaştaki çocuğun yağ – pas içinde kirlenip; eve geldiğinde yorgunluktan uyuyakalacak halde olmasının.