”Filler, eskiden ormanda özgür ve bolluk içinde yaşıyorlardı.” 1560. Don Kıristobal, Samos Kontu, Batı İlleri Genel Valisi.
———————————————Uzun kapkara saçlı, kapkara sakallı, kapkara giyinmiş adamlar, ormanda su içen fillerin yanına yaklaştılar. Kapkara uzun çivili sopalarıyla fillere vurmaya başladılar. Canları yanan filler bağarmaya ve kaçmaya başladılar. Sopalı kara adamlar fillere vurarak istedikleri yöne doğru kovalamaya başladılar. Filler kaçıyor kapkara adamlar arkalarından sopalarıyla vurarak kovalıyorlardı. Az sonra filler adamların açtıkları 1 metre derinlikteki çukura düştüler.
Adamlar filleri çukurda bırakıp gittiler. Fillerin yaralarına sinekler kondu, çukurdaki toprak kuruydu, su veya çamur yoktu çukurda, sinekler fillerin yaralarından beslenmeye başladılar, böcekler de geldi.Kara adamlar hergün çukurun başına gelip sopalarıyla filleri dövmeye devam ettiler. Hergün hergün bıkmadan gelip filleri sopalarıyla dövdüler, yaraları büyüyen fillere daha çok sinek ve böcek dadandı. Açlıktan ve susuzluktan bitkin düşen filler artık yaşamaktan bıkmış hale geldiler. Yaralarından akan kanlardan böcekler ve sinekler beslenmeye devam ettiler.Bir müddet sonra adamlar kara uzun saçlarını ve sakallarını kestiler, yıkandılar, temizlendiler. Tertemiz ütülü ve kolalı bembeyaz elbiseler giydiler. Çukurun başına gittiler, çukurun bir yanını toprakla doldurararak açlıktan ve susuzluktan ölmek üzere olan filleri buradan yürüterek çukurdan çıkardılar. Büyük kamyonlara bindirerek ormandaki çiftliklerine getirdiler.Filleri tertemiz bir bahçeye koydular, içinde bol yiyecek ve su olan bir bahçeye. Beyazlı adamlar önce fillerin yaralarını iyileştirdiler, hergün düzenli bakımlarını yaptılar, yemeklerini verdiler, sularını tamamladılar.Filler artık bembeyaz giyinmiş bu adamlara alışmışlar, kendilerini kapkara adamlardan kurtardıkları için onlar yanlarına gelirken sevinir olmuşlardı.Ne iyi adamlardı bunlar.Bir müddet sonra yaraları tamamen iyileşen filler eski sağlıklı günlerine dönmüşlerdi.Beyazlı adamlar filleri artık yük taşımada ve iş gördürmekte kullanabilirlerdi biraz su ve yiyecek karşılığında….
yorumlar
Duygusallığımızın ve herşeyin göründüğü gibi olduğunu sandığımız saflığımızın sömürüldüğü içindeki kurttan oturamamış düzene veryansın sezdim bu yazıda.Sanırım siyah adamlar için en iyi özeti şudur;Koyundan çoban, sürünün hayrına olmaz..Süper kop süper…
bu acımasız eğitim o kara adamların hayatlarının gerçeği. beyinsizlere öyle aktarmış ataları. acımasız ama geçinmek için doğru buldukları vahşi bir yol yöntem… ama filler çok zeki ve hafızaları mükemmel canlılar… eskaza karalar giyinmiş birini gördüklerinde o insanın vay haline… o eski eziyetli günlerini hatırlayıp bir anda çılgına dönüyor ve büyük bir sinir krizi yaşıyor zavallı fil. karşısındakini öldürünceye kadar bırakmıyor. hiç günahı olmayn biri bu nefretten nasibini alıyor. içim acıdı kop…
göründüğü gibi olmaması bir şeylerin pekte alışıla gelmiş bi durum.ama burda insanın sömürgesidir sözkonusu olan.insanlığın var oluşundan beri dolaylı şekillerde başlayıp direk nüfuza erişle tamamlanmış ve hala daha hiper güçleri hiper güç haline getiren elementlerdir bunlar.deneysel bazda pisikolojik tahlilleri de sunmakta bize yazı.ama tom amca ve geronimonun hikayesini anımsattı bana daha çok bu yazı…
Çok üzüldüm ben şimdi bu fillerin haline, kurtarayım desem ,nereye koyacağım sonra..
:)PBK , sana büyük bir hayvanat bahçesi yapalım, vahşi kısrakların, beyaz güvercinlerin, kedilerin, fillerin barış ve huzur içinde yaşadığı 🙂
bi şe sorcaydım kopanisti bey;bu resimdeki bağyan hafiften göbek yapmış sanki bu aneroksiya nervosa durumuna binaen protesto amaçlı mıdır acaba?
deildir zoey, ama yazı başlığına bakarsanız belki bi çağrışım yapar…
yaa çağrışımı aldım lakin bi de böle bi amaç güder mi diye sordum.hani bi taşla iki kuş vurmak babında 🙂
tabi dediğiniz de olabilir, ama çukur dikkat çekici göbekteki ve tepeleri ormanlık bölge, filleri çeken halatlar, karanlık ve siyahlık, öle geldi bana
hımmm(sahinden e saygılarla)…
Güzel bir yazı. Doğanın işleyişini kullanmayı bilen zalim adamlar.
Results, at çiftliği kurma hayalim var canım…Saman bakımından ülkenin durumu fena değil..1 kilo saman 1 ytl..Başıboş dolaşan at görürseniz bana gönderin..
ahh eskiden deseydin çok vardı, ama şimdi de buluruz senin çiftlik için pbk
pillibebe ben sana yollim benim midillinin annesini…midilliyi veremem pek bi düşkün bana…
Bu bana başka bir hikayeyi hatırlattı…Bir akvaryuma birbirini yiyebilecek iki balık ve ortaya bir cam koyuyorlar, ne zaman acıksa balıklar birbirlerine hamle ediyor, ve donkkkkkkk camla karşılaşıyorlar, böyle bir süre devam ediyor, sonra camı kaldırıyorlar ve balıklar kendi alanlarında bir daha öbür alana geçmeye teşebbüs etmeden yaşıyorlar…Öğretilen algı mıydı neydi bunun adı, öyle işte.. Güzel hikaye kopp teşekkürler..
hakkaten çok kavramsal olmuş, kopanisti beyfendiciğim. 100 puanlık uzmanlık sorumu soruyorum: insanların fiziksel görünüşleri değişse bile ruhları değişmez mi demek istediniz? filler çimenleri ezer mi dediniz?hele o fotoğraf ile hikayenize verdiğiniz görsel destek için, ayrıyeten kutlarım:)not: pardon bold yapmayı unutmuştum da…
fotoğrafın hakkını vermek lâzım hakkaten…sorularınızla da sormak istediklerinize şöyle cevap vereyim, top ekvator çizgisini geçerse deil, kale çizgisini geçerse gol olur
kop; günümüze dair bir çok göndermeler okudum, eline sağlık…
kop, george orwell’ın filler ile ilgili kısa öyküsünü hatırlattı bana.öykünün adını hatırlayamadım..ondan bile güzel olmuş bu, ellerine sağlık.
galiba @kop bu yazı ile “mutfakta erkek var” yazısına göndermede bulundu… çalışın kadınlar! çalışın!
Pilli pati, siz dalganızı geçin bakalım bizim mutfakla..Ama ben kararlıyım, erkeği mutlaka, mutfağa sokacağım..
Bu fillerin hikayesi biraz da erkeklerin hikayesine benziyor.Erkekler bekar iken o çukur senin bu çukur benim dolaşıp durur.Sonra beyaz gelinliklerinle bir bayan gelip onu kurtarır.O nu yeni kurduğu evin bahçesinde besler büyütür.Sonra o erkek ömrü boyunca minnettar kalıp su ve yiyecek karşılığındatüm hayatı boyunca yük taşımada ve iş gördürmede kullanılır.
pbk, dün tüm gece mutfaktaydım, neler yaptım neler bi bilsen…
Söyle o zaman..
müzik sisteminden de Saint Germain dinleniyodu hemi de
Kop, neler yaptın, sonra bulaşıkları makina ya yerleştirdin mi..
tabi, önce su tuttum kırıntıları akıttım , sona makineye dizdim, bankoyu sildim, tavaları yıkadım kaldırdım….
Filler kadar intikamci hayvan yoktur.. bi sinirlendiler mi valla carsi pazar demeyip yikarlar…Yaw nasil oldu da bu filler o adamlarla bas edemediler sasdim.. Bi de bunu kop hocaya danisalim, bakalim hikaye böle bitmis mi.. yoksa filler intikam alacaklar mi?
Kutuplarda ayı avcıları da, ayı avlamak için buzlaşmış karların içine jilet gibi keskin baltayı yerleştirir, keskin tarafının üzerine kan sürerlermis. Ayı gelip kanı yalarken kendi dili de kesilir ama kanın tadından dilin acısını fark edemezmis. Kendi kanını yalamaya baslayan ayı damarlarindaki kan tükenince oldugu yere yığılır kalırmış .Kenarda bu sonu bekleyen avcı, postu zedelemeden alacak olmanın sevinciyle izlermiş bu vahşeti…..
yalanlarını yiyiim atkelebee. dil kesiinden kan kaybından ölüm. pöh. üstelik kan tadından kesik acımıyor. senin sinir sistemin iflas ettiğinden herkesi kendin gibi müflis terzi sandın sanırım.
belki kutup ayıları öle ölüyolardır, nerden bilion, kutupa gittin de mi gördün bilion?
adam şu yorumu yazmadan önce biraz araştırır yazımın doğruluk payını…Gerzekliğin bu kadarına da pes doğrusu…..
Binlerce alkış.Çok güzel bir yazı.Ellerine sağlık.