Aman petrol canım petrol diye şarkı bile yaptığımız fosil yakıt kullanımı doğayı daha da ötesi hayatımızı tehdit eder noktaya gelmiş durumda.
Burada zaten bilinir durumda olan bu sorunları tekrarlamak niyetinde değilim. Daha temiz bir çevre ve daha yüksek hayat standartları yakalayabilmek için yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak en akıllıca yöntem gibi görünüyor. Bu konuda bir kanunumuz bile var.Ülkemizde kullanım alanı olan rüzgâr çiftlikleri yenilenebilir enerji kaynaklarının en gözdelerinden biri. Karayel, Keşişleme, Kıble, Lodos, Poyraz ve Yıldız gibi değişik isimler vermişiz bu rüzgâr adını verdiğimiz hava akımına.Dünyamızda kuzey ve güney yarım kürelerin ekvatora göre daha az ısınması sonucunda sıcak havanın daha soğuk olan yönlere doğru akmasıyla oluşan hava akımlarının hepsine rüzgâr diyoruz.Maliyeti nükleer ya da fosil yakıtla çalışan tüm sistemlere göre neredeyse bedava denebilecek kadar az olmasına rağmen bu konuda Türkiye’de çok fazla aşama kat edilememiş olması can sıkıcı bir durum. Türkiye’de rüzgârdan elektrik üretilen 3 yer var bunlardan 2 tanesi İzmir Alaçatı’da bir tanesi de Bozcaada’da (Daha başka var mı? Varsa uyarırsanız sevinirim).
Bununla ilgili bir derneğimiz bile var Rüzgâr Enerjisi ve Su Santralları İşadamları Derneği (RESSİAD). Bu derneğin sitesinden yararlı bilgilere ulaşabilirsiniz.Güneş ten gelen enerjinin %2 ye yakın bir kısmı rüzgâr enerjisine dönüşmektedir (küçük bir rakam değil 100.000.000.000.000 kW enerjinin %2 sinden bahsediyoruz).Aslında çok eski bir enerji kaynağıdır fosil yakıtlardan bile önce kullanıldığı bilinmektedir. Rüzgârkullanımına ait ilk yazılı bilgiler Büyük İskender tarafından M.Ö. 200-300 yıllarında basit yapıdaki yatay-eksenli türbinler hakkındadır. Çok daha eskiden yelkenli gemilerde rüzgâr enerjisini kullanmak için tasarlanmıştır. Düşey eksenli ilk türbinler, M.Ö.500-900 yıllarında Farslılar tarafından dizayn edilmiş, buğday öğütme ve su pompalama amaçlı kullanılmıştır.1950 ve sonrasında endüstride elektrik üretmek için çok çeşitli türbinler imal edilmeye başlanmış. Danimarka kullandığı elektriğin %40’ını rüzgârdan elde etmektedir. Birçok gelişmiş ülke bu alanda sürekli yatırım yapmakta ve bu teknolojiyi geliştirmeye çabalamaktadır. Konuyla ilgili olarak burayabakabilirsiniz.İnsanların eskiden güneşe tapmaları gücünün büyüklüğünü ispatlar nitelikte. Bu güçten öylesine etkilenmişiz ki bin yıllar boyunca güneş hakkında bir sürü inanışlar geliştirmişiz.
Konumuza dönersek enerji üretimi için doğrudan güneş enerjisi kullanımı belki ilgimizi çekebilir. Mevcut teknolojide güneş ışığından %8 oranında faydalanabiliyoruz. Durum bu şekilde olmasına rağmen haritadaki
noktalardaki yerlere kurulacak güneş çiftlikleri ile dünyadaki tüm santrallerde üretilen elektrikten daha fazlasını üretebiliriz. Türkiye’de güneş enerjisi konulu bu pdf belgesi ilginizi çekebilir.
Güneş ışınlarından elektrik üretmek için çok çeşitli yöntemler var en başta geleni fotovoltaik üretim yani fotonların doğrudan elektron akışı yaratmak için kullanılması.Başka bir yöntem enerji kuleleri, güneş ışınlarını aynalar yardımıyla bir kuleye yoğunlaştırmak ve ortaya çıkan ısı enerjisiyle elektrik üretimi.En çok gördüğümüz hatta kullandığımız bir yöntemde güneş enerjisiyle evimizin sıcak su ihtiyacını karşıladığımız güneş enerjili ısıtma sistemleri. Konuyla ilgili olarak Uluslararası Güneş Enerjisi TopluluğuSırada jeotermalenerji var. Üzerinde yaşadığımız bizi ara sıra sallayan ama yinede bize yaşam kaynağı olan yeryüzünün alt katmanlarında birikmiş olan basınçlı ve sıcak gaz ve su birikimlerine jeotermalenerji diyoruz.
Bu enerji kaynağı yenilenebilir, tükenmez, ucuz, güvenli daha aklınıza ne gelirse her şeyi söyleyebileceğimiz bir kaynaktır. Ülkemizin her yerinde kullanım alanı bulunmasa da bulduğumuz her yerde kullanmamız şart olan bir kaynaktır. Milattan önce Akdeniz Bölgesi’nde çanak, çömlek imalatında bu enerji kaynağının kullanıldığı bilinmekte. Türkiye’de İzmir-Balçova başta olmak üzere Aydın-Germencik, Denizli-Kızıldere ve Balıkesir-Gönen illerimizde bu enerjiden faydalanılmaktadır. Hatta Balçova’da bu şekilde ısınan bir arkadaşımın evine gittiğimde şaşırmıştım çünkü evde ocak ayında balkon kapıları açık olarak oturabiliyorduk ve üzerimizde sadece t-shirt vardı. Ege Bölgesinde bu enerjinin kullanılabileceği daha birçok yer bulunduğu bilinmekte ancak çeşitli politikalar yüzünden bu konuda da diğer başka konularda olduğumuz gibi yavaş ilerlemekteyiz. Konuyla ilgili olarak bu konudada bir kanunumuz var.Denizlerden yaralanarak birçok yöntemle elektrik üretilmesi mümkün. Bunlardan ilginç olanlardan biri dalgaları kullanarak elektrik üretimi.
Deniz kenarında ufak bir gezintiye çıkın. İlk duyduğumuz şey dalgaların melodisi olacaktır.Sürekli olarak yükselip alçalan dalgalarsabit bir platformun içerisinde hava akımı oluşmasına sebep olacaktır. Bu hava akımını kullanarak hareket yolu üzerinde bulunan türbini hareket ettirebiliriz.Diğer bir yöntemde direk denizin içerisine türbinler yerleştirmek. Bu şekilde akıntılar sayesinde türbinlerin dönmesi sağlanabilir ve elektrik üretimi sağlayabiliriz.Hidroelektrik santrallerini zaten biliyoruz çok fazla açıklama yapmaya gerek yok. Aslında kolay enerji üretmenin en güzel yollarından biri. Ancak doğru yere yapılırsa. Yapımları büyük paralar harcanarak gerçekleşiyor. Çeşitli doğal felaketlerle sonuçlanabiliyor. Sonuçta çok büyük alanlar sular altında kalabiliyor. Ülkemizde tarihi alanların sular altında bırakılması gibi sonuçlara yol açabiliyor. Bu sebeple fazla sevilen bir yenilenebilir kaynak olduğu söylenemez.Yukarıda sayılan yöntemlere alternatif birçok yöntemde var olabilir. Hepsini burada zaman buldukça yayınlamak isterim. Çevre konusunda duyarlılığımız günden güne artıyor. Evlerimizde daha az su kullanmak için daha az elektrik kullanmak için elimizden geleni yapmamız gerektiği konusunda ahkam kesmeye niyetim yok. Gerçekler ortada ne kadar az enerji tüketirsek insanlığın geleceği için o kadar faydalı olacağız.
yorumlar
güzel bir yazı olmuştebrik ederim.yalnız rüzgarenerji santralleri ülkemizde çoğalmakta saydıgınız üç tesisten sonra Manisa Gelenbe’de bir tesis yakın zamanda faal duruma geçecek .projesi başlamak üzere olan susurluk, datça ,sinop santralleri bulunmaktadır.rüzgar türbünlerinin büyük bir çoğunluğuda yerli malı olup ülkemizde üretilmektedir.bunları ülkemize kazandıran insanlarıda canı gönülden tebrik ediyorum…..
bende tebrik ediyorum.
aslında petrol bittiğinde yaygınlaşacak dünyada bu yötemler..ilk önce petrol bi bitsin de..soooraaa…
Peki petrolü insanoğlu sonuna getirdiğinde bu zıkkımın şu an kullandığımızdan daha değerli bir kullanımı söz konusu olursa nolcek? Neft denen zıkkım 200 yıl önce de biliniyordu ama pek bi halta yaramıyordu, çünkü enerjiye çevrilebileceği bilinemiyordu. Ya petrolden su üreten bir teknoloji üretilirse yada başka bişi ama elimizde pek petrol bulunmadığında napcaaz? Milyon sene bekleyip petrol oluşumu için ya sabır mı çekeceez?
Ozaman şöylede düşünebiliriz. Güneşten, rüzgardan, dalgalardan ve daha bir çok kaynaktan enerji elde edilebileceğide bilinmiyordu. Zaten şuan bu teknolojileri geliştirerek daha neler yapılabileceğinide bilmiyoruz. Sadece şimdiki halleriyle bile ne kadar faydalı oldukları biliniyor. Gelecekte dahada faydalı oldukları alanlar bulunacaktır.Birde zaten fosil yakıtların biteceğini biliyoruz. Önemli olanda bu zaten, kaynaklar tükenmeden alternatif yöntemler bulamazsak ne gibi sorunlar çıkacağını görmemiz çok zor olmasa gerek.
bu sistemleri geliştirmekte yarışa girmek ve daha fazla en fazla yapan geliştiren uygulayan bizler olmalıyız…
kesinlikle hakılısın. ama daha önce bunun gerekli olduğunu insanların iyice kavraması gerekiyor. bu konuda kamuoyu yaratılmadan projelere destek almak çok zor. destek olmadanda teknoloji geliştirmek olmayacak bişey değil ama yinede zor.
Ben kendi adıma yapacağım bir şeye karar verdim bile. Teras katta oturuyorum ve çatının tümü benim daireye ait. Eğer mümkün olursa niyetim çatıyı komple güneş enerji panelleri ile kaplatıp kışın yakıt ve yazın elektrik üretimi yapacak bir sistem ürettirmek. Van gibi soğuk şehirde dahi bu şekilde sıfır yakıtla kışı geçiren biriyle tanıştım. En azından kendi adıma birşey yapmış olucam bu sayede. Umarım verimli ve düşük maliyetli bir sistem bulabilirim.
güzel bir proje olabilir. yardım gerekirse seve seve elimden geleni yapmak isterim.
Elektrik üretim kısmını internette duydum. (Örnek) Ama ısınma olayının uygulanmış halini gördüm. Tahminime göre yıllık 1500-2000 YTL tasarruf sağlayabiliyor bu yöntem. Sadece yakıt için gerekli kısmı ise bunun 2 – 2,5 katı kadar birşeye mal oluyormuş. Yani 2 sene kadar sonra kendisini amorti ediyor. Ve de milli enerji tüketimine katkınız olmuyor. Bakalım uygulayabilecek miyim? Hadi hayırlısı..
Aslında bunun dışında kaynak israfını ortadan kaldıran başka yollar da var. Mesela Avrupa’da yeni ev sistemlerinde kullanılmaya başlanan, lavaboya akan atık suyu sifona gönderilmek üzere bir haznede toplayarak WC’de kullanan sistemler. Her sifonda temiz ve kullanılmamış su kullanma zorunluluğunu ortadan kaldırıyor bu sistem ve hane su tüketiminin azalmasına ciddi katkısı oluyormuş.
açıkçasını söyleyeyim ben bu dediğin sistemi şuan halihazırda kısmende olsa manuel olarak kullanıyorum. lavaboda ellerimi yıkamadan önce bu iş için kullandığım leğeni lavaboya yerleştiriyorum biriken suyu tuvalete döküyorum. (çok ilkel gözükebilir ama işe yarıyor gülmeyin)
O da olur. Ankara’lılar bu yaz onu bol bol yaptı zaten mecburiyetten. Suyun bardağı bile benzinden değerli idi. Ama bunu tesisat olarak üreten çalışmalar da yapılmalı bence. İnşaat malzemesi işiyle uğraşıyor olsam ben yapardım bu tip sistemleri walla. İlk yapan iyi götürür parayı. Bilmiyorum ama belki piyasada vardır da bu tip sistemler.
ama burada şu gerçekle karşı karşıyayız ne yazıkki. bu yazı hakkında neredeyse senden ve benden başka konuşan yok. aslında bunu bir çeşit istatistiksel veri olarak düşünebiliriz. ne yazıkki bu konuyla ilgili daha önceki yazılarada pek ilgi olmamış keşke daha çok ilgi uyandırbilseydim. böyle bir konu hakında konuşmak yerine insanlar popüler kültürleri hakkında konuşmaktan daha fazla haz duyuyorlar. herhalde toplum olarak tamamen duyarsızız.
Ben yazını kıpraştırıyorum kıpraştırıyorum ama pek oltaya atlayan yok. Dediğin gibi sanırım. Gerçi bu konular yarın birgün popüler kültür modası haline gelebilirse bir anda herkes yenilenebilir enerjici kesilebilir ama bu birkaç kişinin yapabileceği iş değil. Ben kendi adıma yazından istifade ettim. Faydalanmak isteyen faydalanır, istemeyen de umursamaz, n’apalım.
Global WarnerSiteyi hayata geçirmiş hafif.org üyelerine teşekkürler.Bir el atın da dünyayı kurtaralım.
Bu konu hakkında daha çok yazı yazmalıyız.
350.org
konuyla alakalı çok detaylı ve güzel bir anlatım olmuş,paylaşmak istedim..http://www.bilgifazlasi.com/muhendislik/yenilenebilir-enerji-evet.html
hafif hala devrim mi yapiyor? tipler degissede kafalar hic degismiyor. devirmisler deviriyorlar devirecekler….amma uzun is bemahirgul DİYOR Kİ, (18 Temmuz 2009 12:26)Bu konu hakkında daha çok yazı yazmalıyız.mhrgl.combizimkiler dizisinde bir cemil vardi… rahmetli yi andim sagolasin hocam
sekoci hoş geldin be nerelerdeydin yahu çok özledik seni lan.
biz naapıyoruz peki? artvinden-gümüşhaneye 400 tane HES kuracaz diyoruz ve yetki veriliyor! vadiler katlediliyor.
HES`ler vadi mi katlediyolarmış ?
Bilgi için teşekkürlermatbaakatalogkatalog tasarımkartvizitpromosyon ürünleri
Bilgi için teşekkürlererkek çantaspor çantaspor çantalarıçanta markalarıbayan çanta modelleri