adamların ölmesi bize fayda sağlamaz.sadece garip teorilerini okuyup eylenebilirz bence.. ayrıca harun yahya diye bir kişi deil bir grup varmış, die duydum dorumudur bilimsel, sen yakından tanıor gibisin..
tgrt de sabah program yaşlı bi amca var dr felan heralde o da insan mucizesini kur’an dayalı bi şekilde anlatıor, komik bence niye kasıorsunuz artık alan almış satan satmış…
o yasli amca oktay babuna mıydı neydi onun babası. ne kadar guvenilir oldugunu tahmin edin artık.
ayrıca fikre tahammulu olmayan bu darwin karsitlari isterlerse baska bir dunyada yasayabilirler. onlar beni nasil istemiyorlarsa ben de onlari istemiyorum.
bu kadar kastıran, bence çağdaş eğitim vakfından farkları yok mantalite olarak,aynı muhafazakarlığın karşıt versiyonu.
Saçma hatta aptalca bulabilirsiniz düşüncelerini ama keşke hiç yaşamasalar demek büyük laf bence, Düşüncesizlik hatta biraz da toyluk taşıyor üzerinde…
Ayrıca bu adnan hoca olayı daha önce konuşuldu buralarda gibime geliyo.
dediğim tabi ki gaza gelinip söylenmiş birşey, hiç kimsenin yaşam yargıçı diilim ben.)
bütün gece insan ve evrimiyle ilgili yabancı ve yerli sayfalara baktım ve anladım ki yerli sitelerde bu zatlardan korkulup bilimsel çalışmalar yazılamamış (aynısı benim okuldaki profunda başına gelmiş). herneyse asıl kötü olan bu işte….
gene bi iddiada bulunuyosun “yerli sitelerde bu zatlardan korkulup bilimsel çalışmalar yazılamamış (aynısı benim okuldaki profunda başına gelmiş)” diye.
senin prof un dedi diye mi inanacaz.
yok niyetin sadece böyle anlamsızca iddialarda bulunmaksa belirt ki öyle devam edelim.
bu ülkede eğitimle ilgili yüksek konumlarda bulunan insanların konuyla ilgili renkleri bellidir.böyle bi ortamda sen nasıl diyebilirsin bunu.böyle bişey gerçekten yapılmış olsa nasıl bi kıyamet koparılacağını düşünmüyor musun?
yoksa böyle bi olay oldu da ben mi hatırlamıyorum.
ahanda şöyle ispatı var de inanalım.
redstar kardeşim benim öyle bi gurubu tanıyabileceğim hissine nasıl kapıldın? ben burada demiyorum ki evrim teorisinin doğruluğuna inanıyorum yada inanmıyorum. ben yuka kardeşimin tarzını ve tavrını eleştiriyorum.
beraber yaşamak zorunda olan bir topluluğuz.birbirimize tahammül etmezsek yıkım başlar.
kötü olan bu mu? “İnsanla şempanzenin genetik yapısının %98 birbirine benzer olduğunu iddia etmek için şu anda insanınkinin olduğu gibi şempanzenin de genetik haritasının çıkarılması, ikisinin karşılaştırılması ve bu karşılaştırma sonucunun elde edilmiş olması gerekir. Oysa elde böyle bir sonuç yoktur. Çünkü, şu ana kadar yalnızca insanın genetik haritası çıkartılmıştır. Şempanze içinse henüz böyle bir çalışma yapılmamıştır.
yoksa bu mu?
“Moleküler düzeyde, her canlı sınıfı, özgün, farklı ve diğerleriyle bağlantısızdır. Dolayısıyla moleküller, aynı fosiller gibi, evrimci biyoloji tarafından uzun zamandır aranan teorik ara geçişlerin olmadığını göstermiştir… Moleküler düzeyde hiçbir organizma bir diğerinin “atası” değildir, diğerinden daha “ilkel” ya da “gelişmiş” de değildir… Eğer bu moleküler kanıtlar bundan bir asır önce var olsaydı… organik evrim düşüncesi hiçbir zaman kabul görmeyebilirdi.” (Michael Denton. Evolution: A Theory in Crisis. London: Burnett Books, 1985, ss. 290-91)
belki de budur seni korkutan?
Evrimcilerin “insan ile maymun arasındaki genetik benzerlik” konusunda kullandıkları bir diğer örnek ise insanda 46, şempanze ve gorillerde ise 48 kromozom bulunmasıdır. Evrimciler, kromozom sayılarının yakınlığını evrimsel bir ilişkinin göstergesi sayarlar. Oysa eğer evrimcilerin kullandığı bu mantık doğru olsaydı, insanın şempanzeden çok daha yakın bir akrabası olması gerekirdi: “Patates”! Çünkü patatesin kromozom sayısı insanınkiyle aynıdır: 46.
yoksa seni newscientist mi korkuttu??
New Scientist dergisinde aktarılan genetik analizler, nematod solucanları ve insan DNA’larında %75’lik bir benzerlik ortaya koymuştur. (New Scientist, 15 May 1999, s. 27) Bu, elbette insan ile bu solucanlar arasında sadece %25’lik bir fark bulunduğu anlamına gelmemektedir! Eğer evrimcilerin kurguladığı soyağacına bakılırsa, insanın dahil edildiği Chordata filimu ile Nematoda filumlarının 530 milyon yıl önce bile birbirlerinden ayrı oldukları görülür.
asagidaki de cok korkunc!
Cambridge Üniversitesi’ndeki araştırmacıların yaptığı bir çalışmada, kara canlılarının bazı proteinlerini karşılaştırmaktadır. Hayret verici bir şekilde, yaklaşık bütün örneklerde insan ve tavuk, birbirlerine en yakın akraba olarak eşleşmişlerdir. Bir sonraki en yakın akraba ise timsahtır. (New Scientist, c. 103, 16 Ağustos 1984, s. 19)
gercekten de cok garip yukaridakiler öyle değilmi? Bana göre komik olan yuka ve onun gibi düşünenlerin, dedelerinin maymun olduğunu düşünmeleri.. 🙂
bir takım kitaplarda yazılan komik hikayelerdense atalarımın maymun olduğunu düşünmeyi tercih ederim.Hem maymun çamur dan iyidir. 🙂 … pek çok insandan da iyidir..
istediğini tercih etmek. Herkes kendi gemisinin kaptanıdır. Ben senin tercihlerini değiştirmek için bir website adresi verip “uzak durun bunlardan, gebersinler” türü sözler söylemem.
Fakat “bir takım kitaplarda yazılan komik hikayeler” dedigin yazılar alanında söz sahibi bilim adamlarına ve bilim dergilerine ait..
Özellikle newscientist dergisinin komik olduğunu düşünmen daha da komik 😉
Eğer gerçekten türler öbür türlerden yavaş gelişmelerle türemişse, neden sayısız ara geçiş formuna rastlamıyoruz? Neden doğa bir karmaşa halinde değil de tam olarak tanımlanmış ve yerli yerinde? Sayısız ara geçiş formu olmalı, fakat niçin yeryüzünün sayılamayacak kadar çok katmanında gömülü olarak bulamıyoruz? Niçin her jeolojik yapı ve her tabaka böyle bağlantılarla dolu değil? Jeoloji iyi derecelendirilmiş bir süreç ortaya çıkarmamaktadır ve belki de bu benim teorime karşı ileri sürülecek en büyük itiraz olacaktır. (Charles Darwin, The Origin of Species by Means of Natural Selection, s. 134, Senate Press, 1995)
İnsanla maymun arasındaki en önemli farklılık ise insanın ruh sahibi olması maymunun ise ruhunun olmamasıdır. İnsan bilinç sahibi, düşünebilen, konuşabilen, düzgün cümleler kurarak düşüncelerini diğer kişilere aktarabilen, karar verebilen, hisseden, zevk alan, sanatı bilen, resim yapabilen, beste yapabilen, şarkı söyleyebilen, aile, vatan, millet sevgisi gibi manevi değerleri olan, bilgi sahibi bir varlıktır. Bu sayılan özelliklerin hepsi insanın ruhuna ait özelliklerdir. Hayvanların ise ruhları yoktur. İnsan dışında hiçbir canlı bu özelliklere sahip olamaz.
yahyanın sayfasındaki kuranın bilimsel mucizeleri tarafına bi göz attım.Atmosfer dünyaya düşme tehlikesi olan bi takım taşları eritir,böylece bunlar dünyaya düşmez gibi ibareler var.O zaman abi düşmesin dünyaya göktaşı,göktaşı niye var o zaman.Ya bilemiyorum ama,yarattıysa tamam da,niye?Niye yarattı?Sureti yoktur diyorlar,bilemiyorum karışık.Bu konuda hiçbişeye varamıyorum,en kötüsü de bu.Darwin olayının da kanıtı yok bana göre.Bilmek istiyorum nasıl olduğunu.İnananların çoğu bu bilimsel gerçeklerin kuranda yazılmış olduğu için inandıklarını,ispatın bu olduğunu söylüyorlar.Tamam da niye?Nerden çıkmış bu fikir?Sonu ne?Öğrenmeden ölücem ona yanıyorum,ölüm de ayrı bi şamata.O da belirsiz,belirsizlik yaratmak bile şüphe doğuruyor ben de.2+2=4 gibi değil hiç bişey.Ayrıca 2+2 nin de 4 olmayacağı zamanlar da olıcak mı?Asıl dünya öteki dünyaysa bu bilgiler orda işimize yarıycak mı?Bildiğim üzere cennete gidenler,hiç bi iş yapmadan öyle zevk sefa içinde devam edicekler herşeye,farkındalık olucak mı peki(biz ilkinde de vardık diye)?Ne kadar çok kasan,o kadar iyi mantığı var yani.İşte zorluklara karşı durucaksın,kendini bozmıycaksın,hırsızlık,arsızlık yapmıycaksın,hiç isyan etmiyceksin ve cennete gidiceksin.Ama benim kasma gücüm yok,napıcam o zaman ben,peki mahkemede kazanılan huyların kötülüğü,yapılan davranışların nedeni derinlemesine araştırılacak mı?YOksa buna da cevap,O nun araştırma yapmasına gerek yoktur,O herşeyi derinlemesine bilir midir?Ne biliyim ki,bunu doktora giderek de çözemem,kendi kendime bulmam gerek.AMa bulamıyorum işte,ne okusam tatmin etmiyor beni,nolcak o zaman?
şu bold olayına bi son vererek başlıyorum. Diyeceğim şudur: bedava dağıttıkları bir kitap vardı Evrim Aldatmacası mı ne adı, onu sonuna kadar okudum. Oldukça etkileyici ve inandırıcı örneklerle tezi destekliyorlar. Ben çocuk olmadığım gibi bilim adamı da değilim. Bilim adamlarının söylediklerine ne kadar koşulsuz inanabilecek kadar safsam, bu adamların dediklerine de aynı saflıkta inanabilirim. Yani onların çürütmeleri de aynı şekilde desteksiz, ya da bilim adamlarının söyledikleri de aynı oranda destekli. O kitapta ve bu sayfalarda kıl olduğum şey ise evrim teorisini destekleyen bilim adamlarının yeni bir kafir/ komünist sıfatıyla evrimci olarak anılmaları.
Bilimin söylediği herşey yanlış olabilir, hatta bu arkadaşların söylediği sonuna kadar doğru olabilir ama onların da bunu somut delillerle ispat etmeleri gerekmez mi? Somuttan kastım diğerlerinin söylediklerini çürütme yoluna gitmek yerine sıfırdan insanın nasıl var olduğunu araştırmaları.
İnsalığın genetik bilimine hakimiyeti ilerlediğinde bu tartışma da dünya düzdür – yuvarlaktır tartışması kadar boş ve gülünç olacaktır. O zamana kadar birbirimizi kırmayalım e mi?
Son olarak da arzum tabi ki herşeyin kitaplarda yazdığı gibi olmasıdır. Bana vaadedilen sonsuz hayattan daha keyifli ne olabilir ki?
evrim teorisi (adı üstünde teori; yani henüz gerçekliği ispat edilmemiş)ni bol miktarda kötülüyor, sorun olayı nereye bağladığı. olayları bir yere bağlıyamıyor yani sadece eleştriyor, ya da bağladığı yer yaradılış düşüncesi. inançlarla bilim yapılmaz, inançlarla bilim bağdaştırılabilir ama inanç ayrıdır bilim ayrıdır. eğer orada biz maymundan gelmedik, ilk insan bugünkünün aynısıydı-moderndi bunu da ispatı budur dese tamam-ispatlasa.
varolan bir teoriyi çürütmek için verdiğiniz anti tezler bilimsel olarak yukarıda yazılmış, bunlar doğru ama bu savunulanlar doğru diye bizlerin yaradılışa inanmamız askıda kalan bir gerçek.
(ayrıca kimsenin yaşam yargıcı olmadığımı söylemiştim- ortalığı kızdırmak için bu konunun daha fazla üstüne gitmek saçamalık- yok hayır özür istiyorsan ÖZÜR DİLERİM)
Öte yandan insan maymundan gelmiyor google da bir araştırma yap bir tek tübitak sayfası bir iki tane daha sayfada başka bilgilerde veriliyor, insan maymunun bir kolundan geliyor ki bu canlının adı “Australopithecus” bir kolu maymuna uzanıyor bir kolu homo sapiense ve bu canlı yok oluyor.
öte yandan sorun bilimsel olarak bunlar üzerine çalışılıyor-girip googlela “human evolution” yazınız ve herşey çıksın ortaya. fakat bu kişiler bu karalama methoduyla propoganda yapıyorlar- bir çok yatırım yapıp- faaliyet gösteriyorlar.
hiç elinize reekarnasyon die evrim die siyah bir kitap tıkıştırılmadı mı kitap fuarlarında? bedava binlerce kitap (neyse bu da ayrı bir konu)
bir teze anti tez üretmek gerekir diğerini bu şekilde karalamak için burada yapılanlar sadece olmadığına dair peki olan nedir? gerçek nedir?
yaradılış bir inançtır, bir inaç üzerine bilim yapılamaz- gerçek diye konuşulamaz.
armutla elma toplanmaz.
son olarak beni bir şey korkutmuyor ama bu zihniyette mehter takımı gibi bir ileri 2 geri hiçbir yere gelemeyiz biz.
lütfen yazdıklarımı kullanacaksanız birebir kullanın ahkamlarınızda, kendi berbat yorumlarınızı ben kullanmışım gibi davranmayın (geber.. vs)
isimli hastalığa yakalanan ilk adam benim heralde. yok valla yaratıcı ile bi derdim yok hatta tanrıya inandığımı bile söyleyebilirim tek derdim benim o nun kitapları olarak adlandırılan kitaplardaki hikayeler ve bunların bilimsel çalışmalara kaynak olarak gösterilmesi ya da paralellik güdülmesi.darwinci felan da diilim 2 sinin de bana uzaklıgı aynı.ha harunyahya ha darwin sadece biri bilim adamı dieri ise şey… ne ?
eskiden evrime inananlara kızardım kendimce neden böyle düşünüyorlar diye…sonra vazgeçtim böyle yapmaktan.anladım ki insanlar farklı düşünebilir,yaratıcının varlığına inanmayabilir ya da bu konuda bazı şüpheleri olabilir…önemli değil…
beni asıl üzen bu tarz tartışmalar,birbirini aptal yerine koymalar;onun fikirlerini alaya almalar…
gerçekten bu kadar önemli darwin’in kelam ettikleri? inan veya inanma,sonuçta bir son varsa hepimiz gerçeği öğreneceğiz.
…evrim aldatmacası kitabını vermişlerdi bana… yolda giderken dağıtıyorlardı, ben de almıştım bir tane.. eve gelirken otobüste 10-15 sayfasını okudum.. masal kitabı gibi sürükleyici idi… Ama o sıralar bende yeni yeni merak uyandıran Tübitak yayınları, bu rüzgara kapılıp gitmememde büyük etken oldu.. Zaten bakkala girmiştim eve girmeden önce, bizim bakkala da vermişlerdi o kitaptan.. Bakkal genç biriydi, severdi okumayı dinlemeyi, o da incelemiş kitabı biraz.. İnanmamıştı o da.. Açıkçası Tanrı Neden Üniversiteden Doktora alamadı bunun yorumu olabilir…
“gerçekten bu kadar önemli mi darwin’in kelam ettikleri? inan veya inanma,sonuçta bir son varsa hepimiz gerçeği öğreneceğiz.” bu sözler çok fazla kaderci, uyumluluğunu anlıyorum ama bu kadar boyun eğmişlik de hoş değil gibi geliyor bana. İnanç ayrı birşey
bilim ayrı birşey ve uzun zamandır din kitaplarında yazılanlar bilimsel olarak açıklanıyor. Örnek olark incilde evine sahilde kuma değil dağda kayalığa kur diye bir bölüm var. nedeni orada açıklanmamış olsa da şu an biz çok iyi biliyoruz neden olduğunu. ve daha bunun gibi bir çok olay var. yedi kat aşağıda cehennemin aslında magma olduğunu, kimse burada dini aşağılama veya yanlışlama çabası içinde değil ama var olan bilimsel, analitik tez karşısına bir inançla ayakta durmaya çalışmak bu yüz yıl için pek geçerli değil.
evrim teorisine inanmayanlar için: bir kuşun atasının dinozor olduğunu biliyor musunuz?
bu da bir teoriydi, öyle düşünülüyordu fakat birkaç yıl önce çinde eksik parça olan tüylü küçük dinozor fosil ve izleri bulundu. şimdi tüm dünya bunu resmen kabul ediyor. evrim değilse bu nedir? herşey olduğu gibi var oldu diyemeyiz değil mi? neden 20 yaş dişiniz yok oluyor?
bugunun teorileri parçaları tamamlanınca; yarının gerçekleri olacak, tıpkı bugün varmı yokmu diye tartışılan tanrının bir gün bizi hesaba çekeceği gibi..
…katılıyorum… evrim teorisini kabul etmek, harun yahya’cı olmak anlamına gelmemeli.. İnsanlar değişiyor ve arık kendilerine başta olmak üzere her şeye olan inancını yitirmeye başlıyorlar.. Bu durumda da Tanrı’nın varlığı onlar için çok merak uyandırılası bir konu.. Ama artık insanlar beyinlerinin sınırlarını zorlamaya başladılar.. Bu bence iyi birşey.. Arkadaşlar, biraz İngiltere’de geçen filmleri seyretmenizi öneriyorum…
şimdi adem ve havvanın yeryüzüne yollandığı belli bir tarih var mı? kesin bir notka var mı? tüm insanlığın atası bu iki kişi mi?
bakın bu böyle değildir, adem ve havva diye 2 kişiden üremedik. bunlar semboldür. insanın atalarının sembolü, biraz daha kambur ve kıllı olsalar da insan olmaktan birşey yitirmezler. adem erkeği, havva da kadını temsil eder. yaratılış hikayesinin evrim teorisiyle hiçbir çakışan-zıtlaşan yanı yoktur. hatta bunların çok fazla alakası da yoktur.
yaratılış, daha çok insanlık tarihini anlatır bana. adem ve havva cennetteydi… sonsuz olanaklar, kaynaklar ve huzur… sizce bu anlatılan yer neresi olabilir? bence dünyadan başka bir yer değil. erkekler ve kadınlar, sonsuz kaynaklarıyla dünyadalar, biraz kambur ve kıllılar, orası farketmez. eğer doğru düzgün davranırlarsa bu dünya onlara, çocuklarına ve torunlarına yeter de artar bile… ama hayır öyle yapmıyorlar. daha fazlasını istiyorlar. insan ırkının ilk günahı da budur işte. sonra da birbirlerini yemeye başlıyorlar, o zaman da dünya cennet olmaktan çıkıyor… eğer hak yemezlerse, zulüm olmazsa, birbirleriyle iyi geçinirlerse de cennetle ödüllendiriliyorlar. yani geldikleri yere dönüş. yani dünyayı yine en başındaki gibi güzelce paylaşma durumuna.
cennet: bu kadar basit. daha iyisini düşünemiyorum. daha fazlasını da istemiyorum…
Oxford Piskoposu Wilberforce, Darwin’i savunan Th.Huxley’e, kendisinin baba yönünden mi, yoksa ana yönünden mi maymundan geldiğini sormaktadır. Huxley, bu kabalığa şu karşılığı veriyor: Bilimsel geçekleri baltalamak için diller döken bir adamın soyundan gelmektense, alçakgönüllü ve haddini bilen bir maymun soyundan gelmeyi tercih ederim.”
Ucantekme den.Bence süper. Biliyoruz ki, T.Huxley R.owen ile meşhur hipokampüs tartışması ile tanınmaktadır.
diyor zati muhterem, ancak gel seni amca ogluyla evlendirelim deyince zebani gormus gibi kaciyor. Yok sakatlar dogdu onlar evrimlesti diycek simdi gulmekten kalp krizi geciririm diye dusunmuyorum o varyanti…
değişim doğa ve yaşamın ta kendisidir… değişim ve uyum için, yaşam zorlanır ve değişir..
bunun aksini iddia edebilen birisi varsa
doğanın tüm itimine rağmen duruyordur ki…
durunca örümcek ağı olur
heryer…… zihinler, bedenler, sözler…
tezler ve antitezlerin varlığı kaçınılmazdır… amadüşüncemizde sürekli. köpekdişlerimiz ve kafatasımız gibi evrilmektedir…
düşünsel evrimin geri basamaklarına takılmış bazı fikirleri kabul etmek
daha doğrusu varlıklarını sürdürmelerine mani olmamak gerek…
ama kendi açımdanda bazı kaygılarım var.. şöyle ki; biz hala aristotelesin ya da kısacası eski yünanın düşünce sistemleriyle düşünmekteyiz.. yani bizim kafalarımızın işletim sistemi aristotelesin mantık ilkelerinin ta kendisidir…. bu durumda ben düşünce biçimimin evriminin durduğu kaygısını yaşarken… bilgilerin veya dünyaya ait fenomenlerin evrimi üzerinde kesin bir karar koymalıyım….
benim derdim düşünüştür… Bu dünya için bilgi ve varlık göz açıp kapayıncaya kadar değişir… eğer dünyanın varoluşundan bu yana geçen süreyi 1 yıl gibi düşünürsek.. canlıların ortaya çıkışı 31 aralığın akşamüstüne denk gelir… bu şu anlama gelir–: insan oğlu dünyanın 8800 saatlik varoluş süresinin son 10 saatinde ortaya çıkmıştır… ve bu on saatte 8800 saati anlamaya çalışmış… ve şu an içinde bulunduğumuz tartışmaları yürütmüştür…
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
keşke hiç yaşamasalar?
bi antitez ortaya koyuyorlar.
neden tahammül göstermiyorsun?
ticari amaç güdüyorlar,söledikleri şeyler hiç de bilimsel değil de ispatlamaya çalış; ama hiç yaşamasalar veya sussunlar deme.
adamların ölmesi bize fayda sağlamaz.sadece garip teorilerini okuyup eylenebilirz bence.. ayrıca harun yahya diye bir kişi deil bir grup varmış, die duydum dorumudur bilimsel, sen yakından tanıor gibisin..
tgrt de sabah program yaşlı bi amca var dr felan heralde o da insan mucizesini kur’an dayalı bi şekilde anlatıor, komik bence niye kasıorsunuz artık alan almış satan satmış…
o yasli amca oktay babuna mıydı neydi onun babası. ne kadar guvenilir oldugunu tahmin edin artık.
ayrıca fikre tahammulu olmayan bu darwin karsitlari isterlerse baska bir dunyada yasayabilirler. onlar beni nasil istemiyorlarsa ben de onlari istemiyorum.
bu kadar kastıran, bence çağdaş eğitim vakfından farkları yok mantalite olarak,aynı muhafazakarlığın karşıt versiyonu.
Saçma hatta aptalca bulabilirsiniz düşüncelerini ama keşke hiç yaşamasalar demek büyük laf bence, Düşüncesizlik hatta biraz da toyluk taşıyor üzerinde…
Ayrıca bu adnan hoca olayı daha önce konuşuldu buralarda gibime geliyo.
Ama hafifte değil de burada sanki.
dediğim tabi ki gaza gelinip söylenmiş birşey, hiç kimsenin yaşam yargıçı diilim ben.)
bütün gece insan ve evrimiyle ilgili yabancı ve yerli sayfalara baktım ve anladım ki yerli sitelerde bu zatlardan korkulup bilimsel çalışmalar yazılamamış (aynısı benim okuldaki profunda başına gelmiş). herneyse asıl kötü olan bu işte….
çocuklarrrrr
iki kere düşün de gazın gitsin.
gene bi iddiada bulunuyosun “yerli sitelerde bu zatlardan korkulup bilimsel çalışmalar yazılamamış (aynısı benim okuldaki profunda başına gelmiş)” diye.
senin prof un dedi diye mi inanacaz.
yok niyetin sadece böyle anlamsızca iddialarda bulunmaksa belirt ki öyle devam edelim.
bu ülkede eğitimle ilgili yüksek konumlarda bulunan insanların konuyla ilgili renkleri bellidir.böyle bi ortamda sen nasıl diyebilirsin bunu.böyle bişey gerçekten yapılmış olsa nasıl bi kıyamet koparılacağını düşünmüyor musun?
yoksa böyle bi olay oldu da ben mi hatırlamıyorum.
ahanda şöyle ispatı var de inanalım.
redstar kardeşim benim öyle bi gurubu tanıyabileceğim hissine nasıl kapıldın? ben burada demiyorum ki evrim teorisinin doğruluğuna inanıyorum yada inanmıyorum. ben yuka kardeşimin tarzını ve tavrını eleştiriyorum.
beraber yaşamak zorunda olan bir topluluğuz.birbirimize tahammül etmezsek yıkım başlar.
olaylara olan yaklaşımların beni böyle düşünmeye itti heralde…
kötü olan bu mu?
“İnsanla şempanzenin genetik yapısının %98 birbirine benzer olduğunu iddia etmek için şu anda insanınkinin olduğu gibi şempanzenin de genetik haritasının çıkarılması, ikisinin karşılaştırılması ve bu karşılaştırma sonucunun elde edilmiş olması gerekir. Oysa elde böyle bir sonuç yoktur. Çünkü, şu ana kadar yalnızca insanın genetik haritası çıkartılmıştır. Şempanze içinse henüz böyle bir çalışma yapılmamıştır.
yoksa bu mu?
“Moleküler düzeyde, her canlı sınıfı, özgün, farklı ve diğerleriyle bağlantısızdır. Dolayısıyla moleküller, aynı fosiller gibi, evrimci biyoloji tarafından uzun zamandır aranan teorik ara geçişlerin olmadığını göstermiştir… Moleküler düzeyde hiçbir organizma bir diğerinin “atası” değildir, diğerinden daha “ilkel” ya da “gelişmiş” de değildir… Eğer bu moleküler kanıtlar bundan bir asır önce var olsaydı… organik evrim düşüncesi hiçbir zaman kabul görmeyebilirdi.” (Michael Denton. Evolution: A Theory in Crisis. London: Burnett Books, 1985, ss. 290-91)
belki de budur seni korkutan?
Evrimcilerin “insan ile maymun arasındaki genetik benzerlik” konusunda kullandıkları bir diğer örnek ise insanda 46, şempanze ve gorillerde ise 48 kromozom bulunmasıdır. Evrimciler, kromozom sayılarının yakınlığını evrimsel bir ilişkinin göstergesi sayarlar. Oysa eğer evrimcilerin kullandığı bu mantık doğru olsaydı, insanın şempanzeden çok daha yakın bir akrabası olması gerekirdi: “Patates”! Çünkü patatesin kromozom sayısı insanınkiyle aynıdır: 46.
yoksa seni newscientist mi korkuttu??
New Scientist dergisinde aktarılan genetik analizler, nematod solucanları ve insan DNA’larında %75’lik bir benzerlik ortaya koymuştur. (New Scientist, 15 May 1999, s. 27) Bu, elbette insan ile bu solucanlar arasında sadece %25’lik bir fark bulunduğu anlamına gelmemektedir! Eğer evrimcilerin kurguladığı soyağacına bakılırsa, insanın dahil edildiği Chordata filimu ile Nematoda filumlarının 530 milyon yıl önce bile birbirlerinden ayrı oldukları görülür.
asagidaki de cok korkunc!
Cambridge Üniversitesi’ndeki araştırmacıların yaptığı bir çalışmada, kara canlılarının bazı proteinlerini karşılaştırmaktadır. Hayret verici bir şekilde, yaklaşık bütün örneklerde insan ve tavuk, birbirlerine en yakın akraba olarak eşleşmişlerdir. Bir sonraki en yakın akraba ise timsahtır. (New Scientist, c. 103, 16 Ağustos 1984, s. 19)
gercekten de cok garip yukaridakiler öyle değilmi?
Bana göre komik olan yuka ve onun gibi düşünenlerin, dedelerinin maymun olduğunu düşünmeleri.. 🙂
bir takım kitaplarda yazılan komik hikayelerdense atalarımın maymun olduğunu düşünmeyi tercih ederim.Hem maymun çamur dan iyidir. 🙂 … pek çok insandan da iyidir..
fobisi gibi bi şey mi var siz de?
yok illa inanın demiyorum da bu kadar da “Hem maymun çamur dan iyidir.” yani nasıl adlandırayım bu şeyi onu da bilmiyorum.
istediğini tercih etmek. Herkes kendi gemisinin kaptanıdır. Ben senin tercihlerini değiştirmek için bir website adresi verip “uzak durun bunlardan, gebersinler” türü sözler söylemem.
Fakat “bir takım kitaplarda yazılan komik hikayeler” dedigin yazılar alanında söz sahibi bilim adamlarına ve bilim dergilerine ait..
Özellikle newscientist dergisinin komik olduğunu düşünmen daha da komik 😉
kendisi de anlamamis ki…
Eğer gerçekten türler öbür türlerden yavaş gelişmelerle türemişse, neden sayısız ara geçiş formuna rastlamıyoruz? Neden doğa bir karmaşa halinde değil de tam olarak tanımlanmış ve yerli yerinde? Sayısız ara geçiş formu olmalı, fakat niçin yeryüzünün sayılamayacak kadar çok katmanında gömülü olarak bulamıyoruz? Niçin her jeolojik yapı ve her tabaka böyle bağlantılarla dolu değil? Jeoloji iyi derecelendirilmiş bir süreç ortaya çıkarmamaktadır ve belki de bu benim teorime karşı ileri sürülecek en büyük itiraz olacaktır. (Charles Darwin, The Origin of Species by Means of Natural Selection, s. 134, Senate Press, 1995)
İnsanla maymun arasındaki en önemli farklılık ise insanın ruh sahibi olması maymunun ise ruhunun olmamasıdır. İnsan bilinç sahibi, düşünebilen, konuşabilen, düzgün cümleler kurarak düşüncelerini diğer kişilere aktarabilen, karar verebilen, hisseden, zevk alan, sanatı bilen, resim yapabilen, beste yapabilen, şarkı söyleyebilen, aile, vatan, millet sevgisi gibi manevi değerleri olan, bilgi sahibi bir varlıktır. Bu sayılan özelliklerin hepsi insanın ruhuna ait özelliklerdir. Hayvanların ise ruhları yoktur. İnsan dışında hiçbir canlı bu özelliklere sahip olamaz.
adam senin için değil çocuklar için yazmış.
nasıl şeyler anlatmasını bekliyorsun.
yahyanın sayfasındaki kuranın bilimsel mucizeleri tarafına bi göz attım.Atmosfer dünyaya düşme tehlikesi olan bi takım taşları eritir,böylece bunlar dünyaya düşmez gibi ibareler var.O zaman abi düşmesin dünyaya göktaşı,göktaşı niye var o zaman.Ya bilemiyorum ama,yarattıysa tamam da,niye?Niye yarattı?Sureti yoktur diyorlar,bilemiyorum karışık.Bu konuda hiçbişeye varamıyorum,en kötüsü de bu.Darwin olayının da kanıtı yok bana göre.Bilmek istiyorum nasıl olduğunu.İnananların çoğu bu bilimsel gerçeklerin kuranda yazılmış olduğu için inandıklarını,ispatın bu olduğunu söylüyorlar.Tamam da niye?Nerden çıkmış bu fikir?Sonu ne?Öğrenmeden ölücem ona yanıyorum,ölüm de ayrı bi şamata.O da belirsiz,belirsizlik yaratmak bile şüphe doğuruyor ben de.2+2=4 gibi değil hiç bişey.Ayrıca 2+2 nin de 4 olmayacağı zamanlar da olıcak mı?Asıl dünya öteki dünyaysa bu bilgiler orda işimize yarıycak mı?Bildiğim üzere cennete gidenler,hiç bi iş yapmadan öyle zevk sefa içinde devam edicekler herşeye,farkındalık olucak mı peki(biz ilkinde de vardık diye)?Ne kadar çok kasan,o kadar iyi mantığı var yani.İşte zorluklara karşı durucaksın,kendini bozmıycaksın,hırsızlık,arsızlık yapmıycaksın,hiç isyan etmiyceksin ve cennete gidiceksin.Ama benim kasma gücüm yok,napıcam o zaman ben,peki mahkemede kazanılan huyların kötülüğü,yapılan davranışların nedeni derinlemesine araştırılacak mı?YOksa buna da cevap,O nun araştırma yapmasına gerek yoktur,O herşeyi derinlemesine bilir midir?Ne biliyim ki,bunu doktora giderek de çözemem,kendi kendime bulmam gerek.AMa bulamıyorum işte,ne okusam tatmin etmiyor beni,nolcak o zaman?
şu bold olayına bi son vererek başlıyorum. Diyeceğim şudur: bedava dağıttıkları bir kitap vardı Evrim Aldatmacası mı ne adı, onu sonuna kadar okudum. Oldukça etkileyici ve inandırıcı örneklerle tezi destekliyorlar. Ben çocuk olmadığım gibi bilim adamı da değilim. Bilim adamlarının söylediklerine ne kadar koşulsuz inanabilecek kadar safsam, bu adamların dediklerine de aynı saflıkta inanabilirim. Yani onların çürütmeleri de aynı şekilde desteksiz, ya da bilim adamlarının söyledikleri de aynı oranda destekli. O kitapta ve bu sayfalarda kıl olduğum şey ise evrim teorisini destekleyen bilim adamlarının yeni bir kafir/ komünist sıfatıyla evrimci olarak anılmaları.
Bilimin söylediği herşey yanlış olabilir, hatta bu arkadaşların söylediği sonuna kadar doğru olabilir ama onların da bunu somut delillerle ispat etmeleri gerekmez mi? Somuttan kastım diğerlerinin söylediklerini çürütme yoluna gitmek yerine sıfırdan insanın nasıl var olduğunu araştırmaları.
İnsalığın genetik bilimine hakimiyeti ilerlediğinde bu tartışma da dünya düzdür – yuvarlaktır tartışması kadar boş ve gülünç olacaktır. O zamana kadar birbirimizi kırmayalım e mi?
Son olarak da arzum tabi ki herşeyin kitaplarda yazdığı gibi olmasıdır. Bana vaadedilen sonsuz hayattan daha keyifli ne olabilir ki?
evrim teorisine anti-tezler var.
evrim teorisi (adı üstünde teori; yani henüz gerçekliği ispat edilmemiş)ni bol miktarda kötülüyor, sorun olayı nereye bağladığı. olayları bir yere bağlıyamıyor yani sadece eleştriyor, ya da bağladığı yer yaradılış düşüncesi. inançlarla bilim yapılmaz, inançlarla bilim bağdaştırılabilir ama inanç ayrıdır bilim ayrıdır. eğer orada biz maymundan gelmedik, ilk insan bugünkünün aynısıydı-moderndi bunu da ispatı budur dese tamam-ispatlasa.
varolan bir teoriyi çürütmek için verdiğiniz anti tezler bilimsel olarak yukarıda yazılmış, bunlar doğru ama bu savunulanlar doğru diye bizlerin yaradılışa inanmamız askıda kalan bir gerçek.
(ayrıca kimsenin yaşam yargıcı olmadığımı söylemiştim- ortalığı kızdırmak için bu konunun daha fazla üstüne gitmek saçamalık- yok hayır özür istiyorsan ÖZÜR DİLERİM)
Öte yandan insan maymundan gelmiyor google da bir araştırma yap bir tek tübitak sayfası bir iki tane daha sayfada başka bilgilerde veriliyor, insan maymunun bir kolundan geliyor ki bu canlının adı “Australopithecus” bir kolu maymuna uzanıyor bir kolu homo sapiense ve bu canlı yok oluyor.
öte yandan sorun bilimsel olarak bunlar üzerine çalışılıyor-girip googlela “human evolution” yazınız ve herşey çıksın ortaya. fakat bu kişiler bu karalama methoduyla propoganda yapıyorlar- bir çok yatırım yapıp- faaliyet gösteriyorlar.
hiç elinize reekarnasyon die evrim die siyah bir kitap tıkıştırılmadı mı kitap fuarlarında? bedava binlerce kitap (neyse bu da ayrı bir konu)
bir teze anti tez üretmek gerekir diğerini bu şekilde karalamak için burada yapılanlar sadece olmadığına dair peki olan nedir? gerçek nedir?
yaradılış bir inançtır, bir inaç üzerine bilim yapılamaz- gerçek diye konuşulamaz.
armutla elma toplanmaz.
son olarak beni bir şey korkutmuyor ama bu zihniyette mehter takımı gibi bir ileri 2 geri hiçbir yere gelemeyiz biz.
lütfen yazdıklarımı kullanacaksanız birebir kullanın ahkamlarınızda, kendi berbat yorumlarınızı ben kullanmışım gibi davranmayın (geber.. vs)
isimli hastalığa yakalanan ilk adam benim heralde. yok valla yaratıcı ile bi derdim yok hatta tanrıya inandığımı bile söyleyebilirim tek derdim benim o nun kitapları olarak adlandırılan kitaplardaki hikayeler ve bunların bilimsel çalışmalara kaynak olarak gösterilmesi ya da paralellik güdülmesi.darwinci felan da diilim 2 sinin de bana uzaklıgı aynı.ha harunyahya ha darwin sadece biri bilim adamı dieri ise şey… ne ?
değil mi, harun yahya’nın adnan hoca denen adnan oktar olduğunu. ve o kitapların çoğunun apartma olduğunu. yani bilmiyor olamayız, değil mi?
adnan oktar oldugunu herkes biliormu ? biliorsunız ve onu savunuyorsunuz öle mi ?
…ona göre harekete edicem de o yüzden bu cevaplara ihtiyacım var.
eskiden evrime inananlara kızardım kendimce neden böyle düşünüyorlar diye…sonra vazgeçtim böyle yapmaktan.anladım ki insanlar farklı düşünebilir,yaratıcının varlığına inanmayabilir ya da bu konuda bazı şüpheleri olabilir…önemli değil…
beni asıl üzen bu tarz tartışmalar,birbirini aptal yerine koymalar;onun fikirlerini alaya almalar…
gerçekten bu kadar önemli darwin’in kelam ettikleri? inan veya inanma,sonuçta bir son varsa hepimiz gerçeği öğreneceğiz.
…evrim aldatmacası kitabını vermişlerdi bana… yolda giderken dağıtıyorlardı, ben de almıştım bir tane.. eve gelirken otobüste 10-15 sayfasını okudum.. masal kitabı gibi sürükleyici idi… Ama o sıralar bende yeni yeni merak uyandıran Tübitak yayınları, bu rüzgara kapılıp gitmememde büyük etken oldu.. Zaten bakkala girmiştim eve girmeden önce, bizim bakkala da vermişlerdi o kitaptan.. Bakkal genç biriydi, severdi okumayı dinlemeyi, o da incelemiş kitabı biraz.. İnanmamıştı o da.. Açıkçası Tanrı Neden Üniversiteden Doktora alamadı bunun yorumu olabilir…
ama bu tartışmanın şöyle tarafları da var..
“gerçekten bu kadar önemli mi darwin’in kelam ettikleri? inan veya inanma,sonuçta bir son varsa hepimiz gerçeği öğreneceğiz.” bu sözler çok fazla kaderci, uyumluluğunu anlıyorum ama bu kadar boyun eğmişlik de hoş değil gibi geliyor bana. İnanç ayrı birşey
bilim ayrı birşey ve uzun zamandır din kitaplarında yazılanlar bilimsel olarak açıklanıyor. Örnek olark incilde evine sahilde kuma değil dağda kayalığa kur diye bir bölüm var. nedeni orada açıklanmamış olsa da şu an biz çok iyi biliyoruz neden olduğunu. ve daha bunun gibi bir çok olay var. yedi kat aşağıda cehennemin aslında magma olduğunu, kimse burada dini aşağılama veya yanlışlama çabası içinde değil ama var olan bilimsel, analitik tez karşısına bir inançla ayakta durmaya çalışmak bu yüz yıl için pek geçerli değil.
evrim teorisine inanmayanlar için: bir kuşun atasının dinozor olduğunu biliyor musunuz?
bu da bir teoriydi, öyle düşünülüyordu fakat birkaç yıl önce çinde eksik parça olan tüylü küçük dinozor fosil ve izleri bulundu. şimdi tüm dünya bunu resmen kabul ediyor. evrim değilse bu nedir? herşey olduğu gibi var oldu diyemeyiz değil mi? neden 20 yaş dişiniz yok oluyor?
bugunun teorileri parçaları tamamlanınca; yarının gerçekleri olacak, tıpkı bugün varmı yokmu diye tartışılan tanrının bir gün bizi hesaba çekeceği gibi..
yahu evrim kadar GERÇEK birşeyden dem vurarak tartışmak…
çarpılırsınız wallaa :))
şaka bir tarafa
evrim hakkında söylenenler kuramlar veya köken açıklamaları bi tarafa
evrim değişimi anlatır ki..
değişim doğa ve yaşamın ta kendisidir… değişim ve uyum için yaşam zorlanır ve değişir..
bunun aksini iddia edebilen birisi varsa
doğanın tüm itimine rağmen duruyordur ki…
durunca örümcek ağı olur
heryer…… zihinler bedenler sözler
inançla bilim neden ayrı olsun.
müslüman inancına göre adem le havva dan türediğimize inanıyorsak bu yolda araştırma yapmanın bunu ispatlamaya çalışmanın neyi zararlı.
bahsi geçen adamlar bunu yapmamışlar.
ülkede kaç kişi bunu bilimsel bir çalışma diye adlandırır ve ona izin verilir mi?bu da ayrı bi mesele.
harun yahya nın ne zıkkım olduğunu bilmiyorum.(o aralar pek haberleri takip edememiştim.)
onun dediklerini ben de diyorum diye neden harun yahyacı olayım.
neden böyle kalıplarınız var?
…katılıyorum… evrim teorisini kabul etmek, harun yahya’cı olmak anlamına gelmemeli.. İnsanlar değişiyor ve arık kendilerine başta olmak üzere her şeye olan inancını yitirmeye başlıyorlar.. Bu durumda da Tanrı’nın varlığı onlar için çok merak uyandırılası bir konu.. Ama artık insanlar beyinlerinin sınırlarını zorlamaya başladılar.. Bu bence iyi birşey.. Arkadaşlar, biraz İngiltere’de geçen filmleri seyretmenizi öneriyorum…
insanoğlu ne kadar okursa okusun ne kadar eğitim alırsa alsın hiç bir zaman at gözlüklerini çıkartamıyo galiba.
nerede özgür düşünce…
bu sayfadan öyle sitelere gidiyoruz ki dünyada görülmemiş fikirlere sahip.
yani birisi senin fikrinden başka bir şey savunduğu zaman kaçalım kurtulalım öyle mi…
lütfen ciddiye alınız şaka yapmıyorum…
şimdi adem ve havvanın yeryüzüne yollandığı belli bir tarih var mı? kesin bir notka var mı? tüm insanlığın atası bu iki kişi mi?
bakın bu böyle değildir, adem ve havva diye 2 kişiden üremedik. bunlar semboldür. insanın atalarının sembolü, biraz daha kambur ve kıllı olsalar da insan olmaktan birşey yitirmezler. adem erkeği, havva da kadını temsil eder. yaratılış hikayesinin evrim teorisiyle hiçbir çakışan-zıtlaşan yanı yoktur. hatta bunların çok fazla alakası da yoktur.
yaratılış, daha çok insanlık tarihini anlatır bana. adem ve havva cennetteydi… sonsuz olanaklar, kaynaklar ve huzur… sizce bu anlatılan yer neresi olabilir? bence dünyadan başka bir yer değil. erkekler ve kadınlar, sonsuz kaynaklarıyla dünyadalar, biraz kambur ve kıllılar, orası farketmez. eğer doğru düzgün davranırlarsa bu dünya onlara, çocuklarına ve torunlarına yeter de artar bile… ama hayır öyle yapmıyorlar. daha fazlasını istiyorlar. insan ırkının ilk günahı da budur işte. sonra da birbirlerini yemeye başlıyorlar, o zaman da dünya cennet olmaktan çıkıyor… eğer hak yemezlerse, zulüm olmazsa, birbirleriyle iyi geçinirlerse de cennetle ödüllendiriliyorlar. yani geldikleri yere dönüş. yani dünyayı yine en başındaki gibi güzelce paylaşma durumuna.
cennet: bu kadar basit. daha iyisini düşünemiyorum. daha fazlasını da istemiyorum…
arkadaşım anlattıklarının ispatı yada kaynağı nedir?
senin kurandan yorumladıkların mı?
Oxford Piskoposu Wilberforce, Darwin’i savunan Th.Huxley’e, kendisinin baba yönünden mi, yoksa ana yönünden mi maymundan geldiğini sormaktadır. Huxley, bu kabalığa şu karşılığı veriyor: Bilimsel geçekleri baltalamak için diller döken bir adamın soyundan gelmektense, alçakgönüllü ve haddini bilen bir maymun soyundan gelmeyi tercih ederim.”
Ucantekme den.Bence süper.
Biliyoruz ki, T.Huxley R.owen ile meşhur hipokampüs tartışması ile tanınmaktadır.
adem le havva dan türediğimize inanıyorsak
diyor zati muhterem, ancak gel seni amca ogluyla evlendirelim deyince zebani gormus gibi kaciyor. Yok sakatlar dogdu onlar evrimlesti diycek simdi gulmekten kalp krizi geciririm diye dusunmuyorum o varyanti…
ben ısrarcı bir tutumla diyorum ki
evrim değişimi anlatır ki..
değişim doğa ve yaşamın ta kendisidir… değişim ve uyum için, yaşam zorlanır ve değişir..
bunun aksini iddia edebilen birisi varsa
doğanın tüm itimine rağmen duruyordur ki…
durunca örümcek ağı olur
heryer…… zihinler, bedenler, sözler…
tezler ve antitezlerin varlığı kaçınılmazdır… amadüşüncemizde sürekli. köpekdişlerimiz ve kafatasımız gibi evrilmektedir…
düşünsel evrimin geri basamaklarına takılmış bazı fikirleri kabul etmek
daha doğrusu varlıklarını sürdürmelerine mani olmamak gerek…
ama kendi açımdanda bazı kaygılarım var.. şöyle ki; biz hala aristotelesin ya da kısacası eski yünanın düşünce sistemleriyle düşünmekteyiz.. yani bizim kafalarımızın işletim sistemi aristotelesin mantık ilkelerinin ta kendisidir…. bu durumda ben düşünce biçimimin evriminin durduğu kaygısını yaşarken… bilgilerin veya dünyaya ait fenomenlerin evrimi üzerinde kesin bir karar koymalıyım….
benim derdim düşünüştür… Bu dünya için bilgi ve varlık göz açıp kapayıncaya kadar değişir… eğer dünyanın varoluşundan bu yana geçen süreyi 1 yıl gibi düşünürsek.. canlıların ortaya çıkışı 31 aralığın akşamüstüne denk gelir… bu şu anlama gelir–: insan oğlu dünyanın 8800 saatlik varoluş süresinin son 10 saatinde ortaya çıkmıştır… ve bu on saatte 8800 saati anlamaya çalışmış… ve şu an içinde bulunduğumuz tartışmaları yürütmüştür…
kardeşim ısrarla tekrarladığın kalıplaşmış görüşlerine bu kadar bağlanma zamanla evrilebilirler (tabi senin görüşüne göre).
değişmeyen kavramlar olduğu (benim için) belirtmek istiyorum.
bu sabitlerden evreni gözlemlemek de göreceliliği en az düzeye indiriyor.
ve doğru bilgi ye ulaşımı sağlıyor.
doğrulara ulaşma yolları yani düşünce sistemleri deiğişebilir, gelişebilir. ama yol gösteren ve değişmeyen bilgiler de vardır(benim için).
bunların örümcek ağı tutması da hurafelerin bulaşmasıdır ki temizlenmesi de pek zor değildir.
20 yaş dişlerimiz yok oluyor?