Orhan Bey: Osman Bey’in Mal Hatun isimli eşinden doğdu.Çelebi Mehmed: Olga’dan doğdu. Eşleri: Sofia, Anna, Veronica’dır.Yavuz Sultan Selim: Annesi (Beti, Anita, Suzi, Liliana, Katherin, Nina,Martha ve Danilova… tartışmalı).3. Murat: Raşel’den doğdu. 130 cariyesinden 112 çocuğu oldu. Eşleri:Venedik’li Sofia Baffo (Safiye Sultan), Polonyalı Mona (Mihriban Sultan),Macar Ninuska (Nazperver Sultan), Rus Olga (Şahhüban Sultan), Romanyalı Meri (Fahriye Sultan).3’cü Mehmet: Sofia Baffo’dan doğdu. Eşi: Yunanlı Helen (Handan Sultan), İspanyol Sinderella Violetta (Mahpeyker Sultan).1’ci Ahmet: Helen’den doğdu. Eşleri: Rum Evdoksia (Mahfiruz Sultan), bir Rum Papazının kızı Anastasia (Mahpeyker Köşem Sultan).1’ci Mustafa (Deli Mustafa): 3’cü Mehmed’in eşi Sinderella Violetta’dan doğdu.2’ci Osman (Genç Osman): Evdoksia’dan doğdu. 4’cü Murad: Anastasya’dan doğdu. Eşleri:Keti, Anna (Atifet Sultan),Helena (Cihannüma Sultan).1.ci İbrahim (Deli İbrahim): 4’cü Murad’in kardeşiydi.4’cü Mehmet (Avcı Mehmet): Nadya’dan doğdu. Eşleri: Rum Evemia (Emetullah Gülnüs Sultan), Korsika’lı Bella (Afife Sultan), Romanyalı Cesika (Güner Sultan), Ermeni Flora (Gülbeyaz Sultan), Rum Helen (Hatice Sultan).2’ci Süleyman: Katrin’den doğdu: Eşleri: Yok. Cariyeleri vardı.2’ci Ahmet: Lehistanli Yahudi Eva. Eşleri: Giritli Rum Yeremiye (Rebia Sultan), Mora’li Diana (Sayeste Sultan).2’ci Mustafa: Evemia’dan doğdu. Eşleri: Rus Vera (Mahfiruze Sultan), Sırp Mari (Hafize Sultan), Giritli Rum Aleksandra (Saliha Sultan).3’cü Ahmet: Rum Emevia’dan doğdu.1’ci Mahmut: Aleksandra’dan doğdu. Eşleri: Fransız Julienne (Hatem),Sicilyalı Lili (Raziya), Macar Maggi (Tiryal), Rus Olga (Verdinaz).3’cü Osman: Mari (Şehsuvar Sultan)’dan doğma. Eşleri: Sırp Olga (Ferhunde), Sicilyalı Olivya (Zerki).3’cü Mustafa: Gürcü Janet (Mihrisah Sultan)’dan doğdu. 1.ci Abdülhamid: İda (Rabia Sultan)’dan doğma).3’cü Selim: Gürcü Janet (Mihrisah), Eşleri: Patricia (Afitab), Linda (Nefizar), Berti (Pakize), Alis (Tabisefa), Lisa (Hüsnümah), Rosa (Nurisems), Anna (Rafet), Magdalena (Ziybifer).4’cü Mustafa: Bulgar Sonya (Seniyeperver Sultan)’dan doğma. Eşleri:Flora (Dilpezir), Adela (Seyyare), Sofi (Peykidil, Gloria (Sevkidil).2’ci Mahmut: Fransız Aimee (Naksidil)’den doğma.1. Abdülmecid: Rus Suzi (Bezmialem Sultan)’dan doğdu. Eşleri: Safiraz Ermeni, Bezmara (Bezmican) kökeni bilinmiyor, Fransız Vilma (Şevkefza), Ermeni Verjin (Tirimüjgan – Abdülhamid’in annesi), Rum Karoli.Abdülaziz: Hamam natırı Çingene Besime’den doğma. Eşleri: Camelya (Dürrünev), Asporce (Gevher), Anna (Edadil), Adela (Hayranidil) ve Alis (Nesrin).5. Murat: Fransız Vilma (Şevkevza Sultan)’dan doğma. Eşleri: Carmen (Cananiyar), Marone (Elaru), Elfi (Filiztan), Clarissa (Gevheri), Henna (Reşan) v.b.2. Abdülhamid: Ermeni Verjin (Tirimüjgan Sultan)’dan doğma. Mehmet Reşat: Rum Sofi (Gülcemal Sultan)’dan doğma.Vahdeddin (5. Mehmet): Abdülmecid’in karısı Henriet (Gülüstü Sultan)’dan doğma. Eşleri: Emine Nasik Eda ve saray bahçıvanının kızı Nevzut. Kökeni bilinmiyor; Çerkez olduğu iddiaları var.biraz uzun bir alıntı oldu ama ben bile haremde bu kadar yabancı kökenli kadın olduğunu bilmiyordum. yazıyı yazan arkadaş bu işe epeyce kafa yormuş,türklüğümüzle ilgili bir takım sorgulamalar yapmış isteyenler okuyabilir.bence padişahlardan ilham alan osmanlı vatandaşları da fırsat bu fırsat deyip padişahların yolundan ilerlemişlerdir. bugün bile yabancı gelin alma işi hız kesmeden devam ediyor. hayret ki ne hayret. yani kana dayalı türklük iddiası epeyce havada kalacak gibi. o kadar karışmışız ki mikserin içinde olsak ancak bu kadar olurdu.
yorumlar
bütün milletin osmanlı hareminden türediğini sanan bir tarih anlayışı var bazılarının.evet gerçekten de var.
ilginçmiş gerçekliği sorgulanabilir.Eğer gerçekse başarılı bir çalışma.Gerçi gurur verici bir şey değil ama.
Çalışma gerçekten doğru.Kan olayı için bir şey diyemeyeceğim çünkü Padişahlık makamında gerçekten bu karışma hat safhada ancak şöyle bir olay var özellikle yukselme dönemindeki padişahlara kadar padişah eşleri de türk kültür ve ananelerini çok iyi bi rşekilde öğrenip şehzadeler üzerinde bu yönde etki yapmakta idiler. Ancak bu dönemden sonrahe nekadar lşehzadeler uzakda yetiştirilmeye devam etmiş olsa da Yabanı eşler imparatorluk aleyhinekendi memleketleri lehine gizli yapılanmaları ve teşkilatlanmaları desteklmekle kalmayıp padişahların memleket idaresine ait kararlarında da etkili olmaya başlamış onları daha ziyade zevk ve sefaya sürüklemişlerdir.Ve sonuç…Diyeceksiniz ulen padişahların hiç mi suçu yok. Olmaz mı elbette var hemde tüm türk erkekleri ile aynı suça ortaklık ediyorlar.Ne mi Bu suç ;Uçkur düşkünlüğü…
Adam padişah olmuş, kimle yatacağına kim karışır? Canı istediği anda mahkemesiz, savunmasız kelle alan bir otoriteden bahsediyoruz. Doğa kanunu, güç yozlaşma getirir…
daha öncede söylemiştim ama ihtiyaca binaen tekrar edeyim. geçmiş asırlarda yaşanan olaylara bugünkü bilgi,yaşam tarzı ve seviyesinden bakıp, o zaman olan olayları bugünkü terimlerle açıklamaya çalışmak bence epeyce yanlış bir tavır. o zamanlarda yaşayanlar kendi hayat tarzları,karşı tarafın davranışları ve tarihin verdiği derslerle kendilerine uygun bir yöntem seçip uygulamışlar, akabinde devletini kurup büyütenler olduğu gibi kısa zamanda milletini ve devletini yerle bir edenler olmuştur. şahsi kanatim olayları zamanın sosyal, siyasal, ekonomik,kültürel, insani, dini yönleriyle ele alıp o zamanda olduğu gibi görebilme yolundadır. bugünkü şartlarda değil.kaldı ki orta asyadan zor şartlarda gelmiş, yeni bir vatanda tutunabilmek için çabalayan insanlara o şartları hayatı boyunca anlayamayacak insanların çeşitli şekilde hakaretler etmesi, kişilerin seviyesini gösterir. zira hakaret edilenlerin mezardan kalkıp kendilerini müdafaa etme imkanları yok. ama benim inancıma göre elbet bu lafların rövanşını alacakları bir zaman gelecek. o sebeple ben aradan çekiliyor, kem sözleri sahiplerine iade ediyorum.bir diğer noktada zor şartlar altında dahi dini hassasiyetleri hep en üst seviyede olmuş. her zaman dini kaynaklardan fetva alarak işlerini yürütmüş bu insanlar nasıl oluyor da bu mevzuda gevşek davranabiliyorlar? belki de gevşek davranmak yerine bir devlet politikası olarak bu yöntemi kullanmışlardır. benim bildiğim istanbulun fethinden önce bir kaç türk beyliğinin evlilik ve miras yoluyla osmanlıya katıldığıdır. hiç bir zaman güvenilemeyecek doğu roma imparatorluğu gibi bir devin yanında yaşayabilmek için bu insanlarla akrabalık kurulması gerektiği gibi bir fikirden yola çıkılarak bu işler yapılmış olmasın? bazen de diplomasi icabı bu evlilikler gerçekleşmişti. çünkü o zamanki devletler ya da devletçikler dış politikada bunu bir araç olarak kullanabiliyorlardı.hatırlarsanız orta asyada ki türk devletlerinde de uygulanan bir yöntemdi bu. sürekli çinden kız alınır kız verilirdi. akrabalık kurup ilişkileri yumuşatmak için. ama işe yaramadığı anlaşıldı o başka. demem o ki bu evliliklerin amaçları farklı farklı idi. ama çamur atmadan önce bu işleri azıcık okuyup bilgi sahibi olmak lazım. hala osmanlıyı zamanın avrupasındaki ufak derebeylikleriyle karıştırıp, isteyenin istediğini yaptığı bir yer olarak görenler var. bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak sadece bizdeki “her şeyi bilen uzmanlara” mahsus bir şey zannedersem.peki bütün padişahlar sıkı sıkıya devlet için mi evlenip kendisini bu zor işlere verdi? tabii ki hayır. padişahların da bir insan olduğunu unutmayalım. yalnız şunu da hatırlayalım ki en kötü zamanlarında dahi bu insanların sorumluluğunda 10 milyonlarca insan, milyonlarca km2 vatan toprağı, bunların adaletle idaresi ve düşmana karşı müdafaası sorumluluğu var idi. bu insanların sorumluluğuna bedel imtiyazlarıda olmalıydı ki o da olmuştur.diğer bir noktada hayatı boyunca 3 kişiyi idare etmemiş kişilerin bu kadar büyük sorumluluk altında bu kadar iş başarmış insanları yargılaması ve çamur atmaya kalkması komik kaçıyor. o insanlar orta asyadan kalkıp söğüte gelmeseydi ve zor şartlarda tutunup, müslüman türkün adını bileğinin hakkıyla ve altın harflerle dünya tarihine kazımasaydı belki biz bugün çok farklı şartlarda yaşardık. kimbilir belki de osmanlını yaptıklarından dolayı kuyruk acısı olanlar bu şekilde davranarak rahatlamaya çalışıyorlardır.son olarak istanbulu fethedeh fatih sultan mehmetin bizansın aydınlarına nasıl davrandığını, istanbulu medreselerle donatırken tebasından saydığı ve adaletle davrandığı rumlar için bir akademi açtırdığını, osmanlıda çok evliliği, osmanlıdaki askeri hiyerarşiyi ve daha bir çok şeyi bilmezseniz osmanlı sultanlarını; sarayını yattığı kadınların yüzlerce büstüyle donatan avusturya kralı, kendi kızkardeşiyle yatan roma imparatoru veya zamanın ingilteresindeki yeni evlenen kızlarla ilk gece birlikte olmanın hakkı olduğunu savunan ve uygulayan lordlarla kıyaslarsınız.
Tamam işte aynı şeyi söylüyoruz, binbir zorluk ile Osmanlı imparatorluğunu büyüten, cihana nam salan padişahlar uçkuruna biraz fazla düşkün olabilir.Ama tabi böyle kısaca yazınca olmaz önce 15 satır kadar padişahların ne yaptığını anlatmak lazım, çünkü hafif okuru tarih bilincinden yoksun kuyruk acılı zavallılar.Benim ailem yüzlerce yıl sipahi olarak savaşmış, Preveze’ye kadar gidip gelmişler, zibidinin biri aklı sıra padişahları savunuyor.İşin komiği acaip bahaneler ile süslediği yazı aynı şeyi söylüyor. Ama yazıyı uzatalım ki araya zaman linki sokalım değil mi?
yabancı kadınla evliliğin birçok sebebi olabilir, ancak bu evliliklerde gözetilen en önemli husus kadının Türk soylularından olmaması. Burada amaç, Sultanlık makamının yada Payidahtın sadece Kayı boyundan gelen aile efradına ait olması, kadın ile gelen ailenin buna ortak olmamasıdır.Malumunuz üzere İslam öncesi Türk geleneğinde kadının soyu da hanlığa ortak olduğundan Çinli ile evlenilir idi. Tabi buna beyfendi’nin söylediği faydalar da dahil. Osmanlı bunun önüne geçmek için şehzadeyi doğuracak kadını genelde Türk boylarının dışından seçmiştir. hatta devişme geleneğinin esası da az çok buna dayanır. Kayı boyundan sadece PADİŞAH çıkar. Bürokratlar, komutanlar vs. Payidahttan hak iddia etmiyecek devşirmeden seçilir.Sistemin doğruluğu, yanlışlığı bir tarafa işleyiş bu.
ah ah şu akşamcı zihniyet. günde 2 paket sigara, bir ufak devirmeden rahat edemeyen, sağa sola hakaret etmeden duramayan zihniyet. ne yapalım ki muhatap alınacak bir fikir bile yok. sadece hakaretleri yazıp gerisini anlayan anlar demekte sadece bu zihniyete yakışır zaten. buyurunuz devam ediniz. pamplonada bir festival varmış. buralardan da bir katılımcıları eksikmiş.
Dışardan kadın almalarının tek amacı elfiya’nın da dediği gibi hanedanlık mirasına başka bir aileyi ya da boyu varis konumuna getirmemekti.Zira daha önceleri Türk devletleri hep benzer sebeplerden krizler yaşamış ve bazılarının yıkılmalarında bunlar önemli rol oynamıştı.Ben bunu düşünen padişahın pratik zekasını tebrik ediyorum. Hem devletin bekasını düşünmüş hem de Türk kadınlarından kat be kat daha güzel Slav kadınlarını haremine katmış. Çok ilkel gelebilir ancak Osmanlı’da kadının önemi büyüktü; Araplar’dan ne kadar etkilensek de onlar gibi kadına mal muamelesi yapılmadı.
demiş redorge.Kesinlikle doğru değil; Osmanlı Devleti şeri hükümler ile yönetiliyordu; bu hükümlerin şu an Araplar’ın uyguladıkları recm, kurşuna dizme gibi olmadığını bilmek isterim. Hükümler kıssasa kıssas olarak düzenlenmişti. Eğer ben birini öldürürsem ölm cezası alırdım ve acı çekmeyecek şekilde boğulara, asılarak öldürülürdüm. Yargı zamanın devletlerine göre oldukça adildi; örneğin fakirseniz ve hırsızlık yaptıysanız suçunuz affedilir ya da düşürülürdü. Padişaha ya da başka bir yöneticiye dava açabilirdiniz. Elbette bu noktada istisnai durumlar ortaya çıkardı ancak davalı taraf memnun edilmeden olay kapanmazdı. Örnek olarak en iyi bilinen olay Fatih Sultan Mehmet’in kızarak bir Rum mimarın kolunu kestirmesidir. Mimar dava açar ve kısas uygulanmasını ister yani sultanın kolu gidecektir. Adam ömür boyu maaşa bağlanır ve olay kapanır…İkinci olarak duyduğum bir olayı ortaya atiyim bu biraz şaibeli aslında:Rivayete göre Fatih Sultan Mehmet’in annesi Hristiyanmış ve devşirilmiş olmasın rağmen dinini korumaktaymış. Çocukluğundan beri Fatih’in ilgisini Hristiyanlığa çekmiş. Ve biraz abartırsak Fatih Sultan Mehmet de Hristiyanmış veya Hristiyanlığa özeniyormuş.İddianın en güçlü kısmı şurası; Fatih İstanbul’u aldığında İstanbul topraklarının yeni sahibinin kendi devleti olduğunu elçiler aracılığı ile açıklayacağı zaman “Devlet-i Ali Osmaniyye” (Osmanlı Devleti’nin asıl ismidir) ismini değil Yeni Roma İmparatorluğu ismini kullanmıştır.Dinlediğim kişi sözüne güvenebileceğim biri olmasına rağmen bu iddia yine de biraz abartı gibi.
kimine görede, ikinci murat manisaya şarapları güzel olduğu için gitmişmiş. Kişi herkesi kendi gibi bilirmiş ya. Öyle işte. Adam düşünmüş düşünmüş padişah tahtı oğluna bırakıp niye manisaya gider diye, “tamam kesin şarap içmeye gitmiştir” diye sallamış. Birileri de bu adam tarihçidir deyip sözüne itibar etmiş. Böyle saçmalıkları kim nasıl uydurur, kim nasıl inanır, anlayamıyorum.
Sende padişah olsan, hareminde birbirinden güzel sayısız kadın olsa sende uçkuruna düşkün olurdun.Bu arada duchamp‘a katılmamak elde değil. Sen pahişanın yattığı kaındlar yüzünden bir ırkın karışmış olduğunu iddia edemezsin. Zannetmiyorumki anadoludaki garipler Olgalar la, Helgalar la takılabiliyordu.
Bu pezevengin derdi Osmanlı İmparatorları falan değil ki;Türklükle ilgili. Şimdi moda bu. Türk diye bir millet yokmuş, orta asya masalmış, kazakları anlamıyormuşuz falan filan.
sen onu bunu boşversene .. osmanlının baştan sona yaptıgı her iş fiyasko ! carıyelerı hanım yapıpta ne yaptı 600 yıllık bir gecmişi kendi elleriyle yok etmeye başladılar .. ya kanunının hurrem sultan yuzunden kendı oğlunu astırmasına ne demeli .. tabı ne olursa olsun bızım turk erkeklerının uckurundan önemlimi ? sen p padısahın zekasını tebrık edıcegın yerde dön kendi zekana bak .. osmanlı bır dın devletıydı .. onlarda turk kurt laz cerkez ayrımı yoktu kı buda gayet ortadaydı kendı ulkemızde azınlık gıbı yasıyorduk bızden cok farklı kökenler mevcuttu .. ama ne oldu bu ırkın temelini bozan hep turk erkekleri oldu .. karmakarısık bır mılletız .. eywallah bu mılleti en az turkler kadar seven kendılerını turk goren cok kokenlı arkadaslarımız var . fakat ne olursa olsun Atatürk’ünde dediği gibi ” Bir ırk soykırımlarda bozulsa dahi bu zamanla duzelir .. Fakat süreklı karısan bır mıllet zamanla yok olup gider . ” bizim slav duskunu erkeklerımız slavların asimilesine ugrayıp benlıklerını unutmuslardır artık türklüklerınden bır haberdardır . bunumu savunuyosun . Ben bu kompleksi uzaydan tanıyorum sen o türk kadınlarından bin kat guzel slavlarla evlenır yuva kurarsın hani türk kadınlarıda senın hastan değildi ve senın gıbı dusunenlerın .. Maalesef bızde hem fiziki hem karakteri olarak dort dortluk erkeklerle aynı ulkeyı paylasmıyoruz .. sen aşağladıgın türk kadınına kurban oL !
“Önemli olan ruh güzelliği diil, rus güzelliğidir” diyodu bi atasözü..
onu atalar değil türk hanzoları söyluyordu ..
Hanzo ne demek?
neyın ne oldugunu ayırt edemeyen , ve bılmeden boş konuşan boş ınsan demek 😉
Benden bahsediosun yane, annadım..
çok haklısın mıss poem ve inan ki “ve” bağlaçından önce virgül gelmez.
yani dolce bu şekilde, önce ve bağlacından önce virgül koyulmayacağını öğren sonra boş konuşacaksan konuş mu demek istiyorsun
evet, galanthus cicim, önce neyi neyle ayırt ettiğimizi bilmemiz gerek, yani virgül “ve” bağlacı yanyana gelirse; ney neyle ayırt ediliyor di mi ama. Madem bir tarif yapılıyor, o zaman bilmek gerek, ama o tarifi neyle ayırıyorsun. Ney neydir deyip geçemezsin di mi ama:)
yapmayın allah aşkına 😀 bunumu taktınız şimdi 😀 meğerse bizim türkçe aşkıyla dolu arkadaslarımız Türk kimliğinin sadece türkçeyle sınırlı olduğunu fakat iş türk kadınına gelince herşeyden sonra nitekim ” Önemli olan rus güzelliği ” deyince işin yine kendi kimliğine geldiğini fark etmiyor ama .. bravo gerçekten milli şuurunuz zirve noktasında. Komıksınız : )
alınmak yok alınmak yok, birisi hemen dedi diye öyle mi oldu. Yaramız mı var ki gocunalım cicim.hemen en ufacık şaka da, vawwww milli şuur’un arkasına sığınıpta atıp tutalım mı yani. Komiklik neredeymiş bak yukarda uçtu gitti, siz söyleyin biz de he çekelim o zaman mı alınmazsınız.
Hanzoların en ünlüsü hattori hanzo bence, ustamdır. Capon hanzo..
yapsın adam ruslara dayanamıyor, milli şuuru yokki! hatta şuursuz mu demeli 😉
Türkün gücünü bütün dünyaya göstermek tezi ile yola çıkmışlarsa, milli şuur en üst seviyede diyebilir miyiz ki?
ben de italyanlara dayanamıyorum, e ne olacak şimdi.
galanthus cicim orada çalışsaydın inan daynırdın:)dayanmak, dayanışma içinde olmak iyidir.
dayanışma iyi tabi, gelin canlar bir olalım.algıda seçicilik yapmayınız, lütfen.
kimsenin alındığı yok çok rahat ol : ) bnm yazdıklarımdan itibaren konu nasıl buraya geldi onuda anlamış değilim .. alınanlar belli cicim 😉 bu hususta gerçeği söyler çeker giderım birileride arkamdan laf yetıstırır 😉
1) hanzo kimdir sorusunun cevabı; sorun değil önemli olan ”italyan’ın sana dayanabilmesi” diyebilecek kapasitedeki kişidir, allahtan benim aklıma bile gelmedi öyle söylemek( galanthusu itinayla tenzih ederim)2) o kadar aşşalığım ki şu cümlenin ardındanDolce Magico DİYOR Kİ, (17 Mart 2010 14:37)çok haklısın mıss poem ve inan ki “ve” bağlaçından önce virgül gelmez.dolce bebeğim pçtk ile biten kelimelere sesli ünlüyle ek yapıyorsan pçtk’yı sırasıyla bcdg’ye çeviryosun yavrum diyesim varnee dedim mi!!
manson hocam derse beş dakika geç kaldım çıkayım mı özür dileyip gireyim mi?
esta piti piti yav. ben sitenin yorumlar esnasında en çok imla hatası yapan üyelerindenimdir belki de ama ele verir talkını kendi yutar salkımı pozisyonu olunca dayanamadım bi an. yazılarımda gayet düzgün yazarım ama. edebiyat ciddiyet ister havasıyla.
ya manson allah iyiliğini versin sabah sabah gül ektin solgun benzimeahkamlarda yazım yanlışları oluveriyor zaman zaman… ama dikkat etmek lazım tabii hele ders türkçe, konu dil bilgisiyse:)