sen sustukça
Susma,Sen konuştukça cennet kokusu kaplar dünyayı… Kuşlarım kanat çırpar, yelken açar martılar denizler üstünde çığlık çığlığa… Sesinle baharlanır toprak, yeşillenir baharlandıkca umutlar… Uyanır karıncalar uykudan… Dizelenir yollara sıra sıra, öbek öbek yağar düşlerim. Yağmur gibi, sel gibi sesinle, ıslanırım… Islandıkça büyür içimdeki yaslı çocukluğum…Susma,Sen konuştukça dünya adalet çiçekleriyle beslenir… Kolu kırılmış sevdalar, bağrı yanık şarkılar, ayrılıktan dem vuramaz artık… Dirilir yaşama direncim… Her kıtasında sevinç, her cümlende huzur melodileri güzelleştirir geceyi… Gündüzden kaçamaz olurum, kucak açarım aydınlığına… Can bildiğim bütün canlar feda olur yolunda…Susma,Konuş, sen konuştukça şekillensin dünya, yeniden doğsun güneş… Yaz sıcağında serinletsin, zemheride ısıtsın yürekleri sesin… Yeniden kazansın savaşını sevgi, nefretten uzak yaşasın benliğim… Sesinde sevdadan yana ne varsa bilmediğim, görüyorum… Görüyorum yalansız nasıl haykırılırmış dünyaya… Çıkarsız nasıl sevdalar varmış görüyorum, kendini düşünmeden harcamak da varmış sevilen için, sesinde kaybolmak varmış… Sen konuştukça, duyuyorum…Susma,Sen sustukça bir hüzün oturur, çöreklenir bağrıma… Dünya sesinle güzel, nefes almak seninle kolay… Suskunluğun bir bıçak gibi kesiyor iyimser duyguları… Sen sustukça, kayboluşum başlıyor bilinmezlik dağlarında, ormanlar kesiyor önümü… Bir adım atıyorum salkım salkım meyvesiz bağlar, budak budak büyümüş yüksek ağaçlar kesiyor yolumu… Ulaşılmaz bir dağ oluyorsun, çıkamıyorum… Suskunluğun adım attırmıyor bana… Uçurum oluyor sessizliğin… Kabusum oluyor… Sen , susuyorsun…Susma,Sen sustukça, yürüyemez olur ayaklarım… Yere doğru eğilir başım… Bundandır nefes alamayışım… Sustukça sen, yakama yapışır kederler, yüzümden silemem gözlerini. Hıncımı rüzgardan alırım, yaşamayı şikayet bilirim sen sustukça, isyan olurum… Yaradandan sesini dilerim. Yağmur olsun yağsın isterim hiç aralıksız kalabalığıma… Sen, yalnızlık olursun konuşan mısralarımda… Sessizlik olursun çığlık çığlığa… Susarsın, ben sana kanamam… Kan gibi çöreklenirsin yüreğime, çorak dünyama yağarsın… Her gün bir parça çalarım kendimden, sen’den… Bu büyük boşluk senden kalır bana geriye… Yalnızlık olurum…Susma,Sen sustukça kayboluyorum…ferkul28 Ağustos 2007
yorumlar
susma…
yapmayın artık, insanın asık olası yoksada ,bu yazıları okuyunca geliyor, bence biraz sussun:))
susma, susarsan sıra sana gelir…
susmasın…susarsa biter,susarsa gider,susarsa sen de sus.
karar ver sussun mu susmasın mı:))boyle laf ebeligi yapma
:)) laf ebeliği mi? teşekkür ederim bu iltifatınıza:))önce onun susmaması için gerekeni yapsın ama olmuyorsa ve mutlaka susmuşsa sen de sus ve biten bitsin diyorum:)
kırılmadın degil mi?latifeydi sadece:)haklısın ben de senin gibi dusunuyorum
yok kırılmadım tabii ki:)
evet biliyordum:)beni mutlu ettin:)
mutlu olmana sevindim, sizi mutlu etmek bu kadar kolaysa çok iyi o zaman:)
:)) evet bu kadar kolay, heralde sen kolay mutlu olmuyorsun
tam bilemiyorum ama genelde mutlu olurum, olayları fazla ciddiye almam bunun etkisi var sanırım.
bence ciddiye alınması gerekenleri al:)
tabii ki ciddiye alınması gerekenleri ayrı tutuyorum, ama üzüntüyü fazla uzatmam.iki hoplar zıplarım unuturum:) yani spor yaparak motive ediyorum kendimi ve hoplama zıplamadan kastettiğim de bu aslında.
“susma” derken ne çok şey anlatıyor insan.susma sana ihtiyacım var…susma kendimi yalnız ve kimsesiz hissediyorum…susma varlığını hissetmek istiyorum…o susmasın da ben artık susayım.
susmanında bir erdemi var.
susmak bazen de çözüm yolu olabiliyor.
söz gümüşse, sukut altındır. Gözleri okumayı bilmek önemli bir sanattır.
hayatın anlamı gözlerdedir.gözler kalbindekini saklayamaz.susmak bazen iş açabilir ama insanın başına.
bu durumda sen “sus” ama gözlerin hiç “susma”sındiyelim.
bazen susmak lazım…