Ailesi ile tartışmış, düşmüş yollara, bir daha geri dönmemiş gurur belasına. İşportacılık yapıyor bir binanın önünü iş yeri bellemiş. Gece işi bitince günlüğü 10 Ytl olan odasına dönüyor. Çayı çok severmiş ama ne çayını yapan bir eşi ne de çayını kaza ile dökebilecek bir çocuğu olmamış. Ağzında dişi de kalmamış, yaş gelmiş kırk beşe artık yeni bir sayfa da açamamış.Gururunun kırışmasına tahammülü yok. Birkaç kere ona yemek veren dükkân sahibinin bir yerde lafını ettiğini duyunca terk etmiş mıntıkasını ta ki yaptığı iyiliği dili ile yok eden o kişi oradan ayrılana kadar. O gidince geri dönmüş kendine dükkân bellediği o binanın önüne, sevinmişler geri dönüşünü gören iyiler.Jilet satıyor şimdi, dilenmiyor, kar, güneş dinlemez sabah dokuz, akşam altıya kadar burada ayakta dikilir diyorlar. Başkaları beş adedini 1Ytl’ye satarken o 7 adedini 1Ytl’ye satacak kadar da adil.Bir zamanlar çok para kazanmış. Bir arkadaşı kolundan tutup at yarışına götürmüş, bir diğeri ise içmeye… Şimdi çok pişman o günlerine ve diyor ki kendi ağzından bu sözler;“Ben hata yaptım bu da benim cezam ve çekeceğim”Bu kadar da kendini ve hatasını bilen biri. Arkadaşları olmuş onlarda işportacı ve hepsinde başka bir hikâye, başka bir dram…Evime dönerken yol boyunca ne kadar işportacı varsa hepsine çok dikkatli baktım. Daha önceleri onların varlığını fark etmediğim için hayıflanarak…