Hayatı çıplak gözlerle seyrederken gönül gözünü kör eden sen..Adının geçmediği yerde adımın da olmazdı, şimdi bir elin yüreğinin kapı kolunda. Hafifçe aralanıyor kapı ve olmak istemediğin yerlere huruç eyliyorsun..Sesli düşünüyorsun bir İstanbul’a bir de bana sebepsiz oluşunu. Sustuklarım gerçeğin ispatı, ümitten ümidi olmayan kozmopolit insan.. Yaşadıkça içerler, içerledikçe ufunet dolan kalbini salıverirsin Kaf dağının ardına. Gülümsemelerimiz ironik, alfabemiz retorik. Tesadüflerin zorlanışı tek silah, her ceza suç gerektirmiyor. Düşünmeden düşmüyor düşler izana. Karanlıklar açgözlü yetmiyor gece, o vakit ebediyete bırakıyorum bizi usulca; gün ışığı için.. Sen çalmaya devam et gitarınıGelecek yetersiz, geçmiş erişimsiz. Öyle bir an gelecek ki, hayatın yükünden usandığımda olmadığın halde kollarım sana uzanacak ve sessizce omuzunda ağlamak isteyeceğim. Bir gün aşkın bizatıhi kendisiyle tanışacağım, mış gibi yapmadan..