Orson Welles (1915–1985)Amerikalı yönetmen Orson Welles, savaş sonrası yıllarda uluslararası sinemaya etkili bir güç kattı. Özellikle; ses, film kurgusu ve kamera arkasında yaptığı geleneksel olmayan farklı deneyimleri ile birçok yönetmeni etkiledi.Çok zeki bir çocuk olan Welles, küçük yaşta yazarlıktaki yeteneğini ortaya koydu. Çocukluk yıllarında Shakespeare okudu ve okuluna devam ederken kendi piyeslerini sahneledi, başrolleri üstlendi.Çocukluk dönemi mutlu geçmeyen Orson, daha sekiz yaşında iken annesini ve dört yıl sonra da babasını kaybedince bir aile dostu tarafından büyütüldü.1931 yılında İrlanda’ya giden Welles, ABD’den gelen ünlü bir tiyatro oyuncusu olduğunu söyleyerek Gate Theater tiyatrosunda bir başrol oyunculuğu kaptı. Bunun ardından Abbey Theater‘da çalışmaya başladı. 1934’te New York’a dönen Welles, Broadway‘de sahne aldı.Welles’in, John Houseman ile birlikte sahneye koyduğu yapıtlar tepki topladı. Yalnız zenci oyunculara yer verdiği Macbeth oyunu özellikle ün kazandı.The War Of The Worlds (Dünyalar Savaşı-1938) ile büyük çıkış yapan Welles, oyunun radyofonik uyarlaması ile milyonlarca Amerikalıyı radyo başına kilitledi. Mars’tan gelen korkunç yaratıkların ABD’ye saldırılarını anlatan, gerilim dolu ve gerçeğe yakın canlandırılması ile dinleyicilerin birçoğu tarafından oyun gerçek sanıldı ve halk arasında panik yaşandı. Orson Welles, bu muhteşem başarısı ile Hollywood’da dikkatleri üzerine çekti. RKO Film Şirketi ile, kendisine sanatında tam açıdan özgürlük tanıyan bir sözleşme imzaladı.
filmin orjinal afişi
Welles’in ilk uzun metrajlı filmi Citizen Kane (Yurttaş Kane–1941) günümüzde de bilinen ve tüm zamanların en iyi filmleri listelerinde liderliğini koruyan bir başyapıt.”Yurttaş Kane” filminin konusu, gazeteciler kralıRandolph Hearst‘ün kamufle edilmemiş yaşam öyküsüydü. Welles, bu filmin yönetmenliğini ve yapımcılığını üslendiği gibi, senaryosunun yazımına da katkıda bulundu ve başrolünü kendisi oynadı.50’li yıllarda Welles, bir müzikal sahneye koydu ve dönemin ünlü kadın oyuncusu Marlene Dietrich ile birlikte oynadı.Hollywood’un geleneksel kurallarına uymayan tarzı ile Enfant Terrible (Yaramaz Çocuk) unvanını alan Welles, The Stranger (Yabancı–1945) filminde, bir zamanlar toplama kampında görevli olduğundan dolayı izini kaybettirmeye çalışan bir cellâdın öyküsünü anlattı ve büyük başarı kazandı.
Welles, bunun hemen arkasından ikinci karısı Rita Hayworth‘u başrolde oynattığı The Lady from Shanghai (Şanghaylı Kadın–1948) adlı filmini çekti.Genç bir uyuşturucu savaşçısı ile yaşlı bir polis arasındaki ölümcül düelloyu anlatan Touch of Evil (Bitmeyen Balayı-1958) adlı düşük bütçeyle çevrilen film ise, Welles’in “Yurttaş Kane”den sonraki en iyi filmi sayılmaktadır.Orson Welles, oyunculuğuyla da hem tiyatroda hem de beyazperdede başarılar kazandı.Der Prozess (Dava-1962) ve F for Fake (Kalpazan-1975) adlı filmleri ile 1960’tan sonra çalışmaları Avrupa’da da kabul gördü.
Las Vegas’ta geçirdiği enfarktüs sonucu hayatına veda eden Orson Welles, bir zamanlar dillerde olan I know what it is to be young şarkısı ile de gönülleri fethetti.”But you dont know what it is to be oldSoeday you’ll be saying the same thingTime ticks away, so many questionsOf the wise men I metCouldn’t find all the answersNo one has, as yetThere’ll be days to remember”ve şarkı devam eder…
yorumlar
aslında filmlerini pek sevmem ama bay arkadin in oldukça güzel yazılmış bir kitap.
sinemanın eksiklerini yakalayabilmış bir yönetmen. zamanının önüne geçmiş bir isim. ama çok ta abartmamak lazım hollywood çocuğu nede olsa. burda çok sevimli çıkmış köftehor.
peder bey de mevlana gibi olsun onu da anlayalım dinleyelim seninki de laf yani =)
karlar düşer, düşer düşer ağlarım…hep ismini, hep ismini anarım..
ha gayret.. az kaldı..
buklet, bak yavrum, “nil burak” yazdıktan sonra yazıyı seç ve sonra link’e tıkla. açılan pencereye linki yaz. sonra ok de. sonra gönder. hadi bir daha..
Böyle veriliyo buklet.
büyük adammış bu Orson Welles..ama çocukluk yıllarında Shakespeare okumuş adam. herhalde ondan almış ilham..ha bu arda arkadaşlar şu link verme işini ben bir türlü beceremedim yazıma link veremiyorum sistemden mı kaynaklanıyor acaba bilen varmı?
TEŞ. BUKLET. ÖĞRENMİŞ OLDUM…ŞİMDİ LİNK VEREBILIRIM ARTIK.
Sinemadan anlayan bir abimizdir orson; fakat sinema tarihini yazan dahi çok abartılı bir başlık. Karadenizliler hesabı; “en güzel balık hangisidir?” diye sorsan “hamsi” der, yememişki başka balık (:
İşte ben onlara diyorum karadenizli (:
hoşgelmişiz o zaman Bukletcim:)
Latife ile aşağılamanın ayırdına varamıyorsan öğreteyim, “hamsi” karadenizin geneli için çok önemli bir balıktır çünkü hamsi boldur nedenide karadenizin balık faunası çeşitliliği kısıtlıdır sadece bir kaç çeşit balık yetişir. Hamsi norveçte yenmez balık yemi olarak kullanılır. Ayrıca ben rizeliyim. Başka açıklama gerekiyor mu aşağılama yapmadığımı ifade etmek için (:
Sinema tarihini yazan demek çok iddialı olur.Dahi olduğuysa su götürmez bir gerçek.Benim favorim Macbeth.Shakespeare’nin metnini çok iyi kullanmış ve güzel bir film ortaya çıkarmış.
bu adamın hastasıydım.fakat sinema tarihini yazan bencede iddalı bir başlık.bence saçma bile olmuş.
Bilgi için teşekkürlerlenskontakt lensrenkli lenstorik lenstoric lens
bilgiler için teşekkürler.ilansahibindenemlakikinci elaraba