bildirgec.org

hollywood hakkında tüm yazılar

The Squaw Man (1914)

queennothing | 01 December 2011 18:31

1881 ile 1959 tarihleri arasında yaşamış olan Amerikan yönetmen Cecil B. DeMille‘nin yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “The Squaw Man“, 1914 senesinde çekildi. Edwin Milton Royle’nin oyunundan uyarlanan film, Amerikan Sineması’nın en iyi western yapımlarından biri olarak kabul edilir. 1929 senesinde yaşamını yitiren Dustin Farnum’un başrolünde yer aldığı “The Squaw Man“, 74 dakika; sessiz ve renksizdir. Zimmetine para geçiren kuzeninin suçunu üstlenen James Wynnegate’nin Güney Amerika’ya yerleşmesini anlatan yapım, Hollywood sınırları içerisinde çekilen ilk sinema filmi olduğu için Hollywood’u sinema cenneti yapan film diyebiliriz.

Sunset Blvd. (1950)

queennothing | 30 October 2010 11:00

Some Like It Hot” (Bazıları Sıcak Sever), “The Apartment” (Garsoniyer), “Double Indemnity” (Çifte Tazminat) gibi yapımlarla tanıdığımız, 2002 senesinde hayatını kaybeden Avusturyalı yönetmen Billy Wilder‘in uğruna ihanetle suçlandığı film “Sunset Blvd.” (Sunset Bulvarı), 1950 senesinde vizyona girdi. 1983 senesinde hayatını kaybeden Amerikan aktris Gloria Swanson ve Oscar Ödüllü William Holden‘in başrollerini paylaştıkları yapım, üç dalda Oscar’a aday gösterildi. Dönemin Hollywood’unu ekranlarımıza taşıyan film, Hollywood camiası tarafından topa tutulan başarılı bir film-noir örneğidir.

Gençliğinde Hollywood’un aranan ismi olan nazıyla, edasıyla gönülleri fetheden Norma Desmond, ilerleyen yaşına ve sönmüş güzelliğine rağmen hala kibirli ve çekilmez bir kadındır. Aranan aktris olduğu günlerin geride kaldığını kabullenemeyen Norma’nın yolu, yeni bir proje umuduyla, şanslı bir yazar olmaktan öteye gidemeyen Joe Gillis ile kesişecektir.

Hollywood’un Altın Çocuğu: Robert Redford

24black mamba24 | 20 July 2010 12:26

Robert Redford
Robert Redford

O bir oyuncu, bir yönetmen, bir yapımcı, baba hatta büyükbaba, kısacası o yaşayan bir efsane. Pek çok erkeğin, özellikle genç Redford’a benzemeye can attığı, pek çok kadının beğendiği, birkaç neslin oyunculuğuna tanık olduğu, son derece zeki ve yetenekli bir Hollywood yıldızı. O Hollywood’un altın çocuğu.

Elbette Hollywood, oyuncu olmak üzere yola çıkan çok sayıda yakışıklının uğrak yeri oldu. Evet çoğu yalnızca uğramakla yetindi, ama o adeta Hollywood’a demir attı. Daha doğrusu Hollywood onu bırakmadı, ondan vazgeçmedi. Çünkü o hep farklı olmayı seçti ve farklı yüzleri başarılı bir biçimde filmlerine taşıdı. Çünkü o fiziksel özelliklerini Allah vergisi oyunculuk gücüyle ustalıkla yoğurdu ve beyazperdede uzun yıllar parlamayı başaran bir yıldız oldu. Onca ödüle, onca başarıya karşın yine de kendini eleştirmekten vazgeçmedi:
“Bir yönetmen olarak kendimi oyuncu kimliğimle beğenmezdim. Oyuncu kimliğimle de kendimi bir yönetmen olarak beğenmezdim.”

Film Dünyası’ndan Son Haberler #1

JaAaa | 08 July 2010 18:35

  • SAW serisinin yedinci halkası olan SAW VII filminden bir kaç görüntüyü şurada bulabilirsiniz. Seri 3D olarak çekiliyor.

Aktör, Yönetmen ve Yapımcı: Mel Gibson

24black mamba24 | 20 May 2010 08:34

Mel Columcille Gerard
Mel Columcille Gerard

Mel Columcille Gerard, 3 Ocak 1956’da Hutton ve Ann Gibson çiftinin onbir çocuğunun altıncısı olarak dünyaya gelmişti. Avustralya şivesini diline fazlasıyla yerleştirmiş olması, onun Avustralya asıllı olarak tanınmasına neden olmuştu, ama o aslında New York, Peekskill’de dünyaya gelmişti. Tren yolu işçisi olan babasının, yaralanması ve patlak veren Vietnam Savaşı, Gibson ailesinin yaşamlarını bambaşka bir kıtada sürdürmeye karar vermelerine neden olmuştu. Baba Gibson, büyük oğullarının Vietnam Savaşı’na katılmasını istemiyordu ve tek çıkar yol o ülkeden, hatta o kıtadan bir an önce kaçmaktı. Mel’in büyükannesi Amerika’ya yerleşmiş, Avustralyalı bir opera sanatçısıydı. Eski vatanlarına, Avustralya’ya gidebilirlerdi, neden olmasındı? Baba Gibson katıldığı bir yarışmadan kazandığı büyük ödülü, ailesine Avustralya’da yepyeni bir yaşam kurmak için harcamaya böylece karar verdi. Mel o sırada 12 yaşındaydı.

Tam Bir Doğa Tutkunu: Leonardo di Caprio

24black mamba24 | 17 May 2010 11:40

Leonardo di Caprio
Leonardo di Caprio

Buğday tarlasını anımsatan saçlar, okyanusların serinliğini içinde gizleyen gözler… O son dönemin en parlak yıldızlarından biri, o Hollywood’un altın çocuğu.

Leonardo di Caprio, California’da 11 Kasım 1974’te dünyaya geldi. Annesi Irmalin daha Leonardo doğmadan önce vermişti ona ilk adını. Çünkü gördüğü bir Leonardo da Vinci tablosunu, önünden ayrılmak bilmeden hayranlıkla izlediği sırada karnındaki bebeğinin güçlü tekmelerini duyumsayan Irmalin, o an bebeğine bu eşsiz ressamın adını vermeye karar verdi ve böylece yeni doğan bebeğin adı kayıtlara Leonardo Wilhelm di Caprio olarak geçti.

Annesi Alman asıllıydı ve bir devlet kuruluşunda sekreter olarak çalışıyordu. İtalyan asıllı olan babası ise sıra dışı bir çizgi romanın hem çizeri hem de yayıncısıydı. Yenilikçi bir ailenin tek oğluydu o. Doğumundan bir yıl sonra annesi ile babası ayrılan Leonardo, tüm davranışlarının, tüm zevklerinin onlardan kendisine geçtiğine ilişkin düşüncelerini şu tümceyle dile getiriyor:

“Her ne yaptıysam, hepsi de onların önceden yaptığı şeylerdi. Örneğin burnuma taktığım bir halkayı babam hoş karşıladı. Çünkü bu tamamen onun tarzıydı.”

The Center for Enriched Studies ve “John Marshall High School”da eğitim gören Leonardo arkadaşlarıyla eğlenmeyi hatta tartışmayı, ders çalışmaya yeğledi hep. “Okulu sevdiğim pek söylenemezdi. Bir şeyin üzerine uzun süre odaklanamam ben, sıkılırım. Öğrenme isteğim de olmadı hiç… Boş bulduğum her anı arkadaşlarımla dans ederek geçirirdim” sözleri de onun okulla arasındaki pamuk ipliği denli zayıf ilişkisini belgeler nitelikte.