Okan Bayülgen…Herkes onu çemkiren, asabi falan gibi tanımlarken o gençlere; konservatuarlılara şans verdi, ekip kurdu. Okuduğum röportajlarda öğrendim ki ekibinde tanışıp evlenen aile olan insanlar var.1995 yılında gece kuşu ile başladı yayıncılığa ve sanırım pek de iyi eleştiriler almadı ilk başta. Fakat değişik bir karakter, yayında her an ne yapacağı belli olmayan Okan Bayülgen tarzını değiştirmeden kendi yolunda gelişti.Zaman içinde herkesin yüzüne telefon kapatan adam olarak ünlendi fakat bunun yanında eleştirenler, bu adamın zeki ve yaratıcı olduğu gerçeğini belirtmeden de geçemediler. Çünkü mesela şunu yapmadı: … show diye program yapmak. Yani sanatçı veya showman ismini hep yazar. Örneğin; Oprah WINFREY SHOW gibi. Gece kuşu ile başlayan macerası hep değişik isimli showlarla devam etti ve makina’ ya dek geldi.Benim kendisine olan sevgim asla karşı cins hayranlığı değil. Sadece işini yaparken kıyıdan geçebilecekken derinlere inebilmiş bir insan olduğunu anladığım içindir. Bir izleyici olarak baktığımda izleyicisini salak yerine koymayan, iyi bir proje hazırlamak için çalıştığı çok belli olan bir şahıs olmasındandır.Ayrıca Okan Bayülgen; kazandığı paralarla apartman daireleri almak değil de film yapmak, belgesel çekmek ( Haberturkteki bir çekimde bir rock belgeseli çekmeye hazırlandığını belirtti), reklâmcılıkla uğraşmak gibi yine kendi alanına yatırım yapmayı tercih etmiştir. Bu bile başlı başına üretken bir tavır.Özelikle şimdiki makinada olup bitenler; tamamen Saturday Night Live tadında, yada başka bir benzetmeyle eski bir yılbaşı eğlencesi gibi içinde müzik, sohbet, skeç olan büyük bir park alanı gibidir.Burada ne kadar eğlendiğimi anlatırken Okan Bayülgen’ in başarısı bile demeyeceğim bu yazıyı yazan olduğum halde. Çünkü sihir şu; olayda ekip çalışması var ben onları tebrik ediyorum aslında…Okan Bayülgen’ de bu ekibin gerisinde kaldığının farkında bundan mutlu ve istediği de tam bu sanırım.Gürgen ve diğerlerinin başarısı inanılmaz göz dolduruyor, hani ülkede showman sayısı kısıtlı , şu şu isimler var sadece deniyor ya…Engin GÜNAYDIN’ da bu ekipten çıktı mesela.Kısacası, tv mecburi bir eğlence aracı çoğunlukla…İnsan oturup yeşil düğmeye bastığında ; kendini aldatmayan siyasetçi, uyduruk olmayan şarkılar, ve iyi programlar izlemek istiyor…Ben Okan Bayülgen ve ekibine sırf bu yüzden bile teşekkür ediyorum, hepsi bu…