* İlkokullarda isteğe bağlı din dersi okutulması öneriliyor.(1949)* Tekke ve türbelerin kapatılması hakkında 677 sayılı yasa yürürlükten kaldırılıyor. (1950)* Milli Eğitim bakanlığı okullarda din dersinin zorunlu olmasına karar veriyor. (1950)* Arap harfleriyle tedrisat yapmak için 1931’ de koyulan yasak kaldırılıyor. İmam Hatip Okullarına zemin hazırlanıyor. (1950)* Köy Enstitüleri Öğretmen Okullarına dönüştürülüyor. (1953)* Başbakan Menderes parti meclisinde: ‘’ Siz öyle güçlüsünüz ki, şu anda anayasayı değiştirip hilafeti getirebilirsiniz.’’ diyor.* Milli Eğitim Bakanı, İmam Hatip Okullarını bitirenlerin İlkokul öğretmeni olabileceğini açıklıyor. (1965)* Milli Eğitim Bakanı, amaçlarının her ilde bir İmam Hatip Okulu açmak olduğunu söylüyor. (1968)* 6. filoyu protesto eden gençlerin üzerine ‘’ABD bizim kabemiz’’, ‘’Cihada hazır olun.’’ Sloganlarıyla saldırılıyor.(1969)* Din Kültürü dersi zorunlu hale getiriliyor.(1977)* Demirel döneminde üç yılda 230 un üstünde İmam Hatip Okulu açılıyor. (1975- 1978)* MSP genel başkanı Erbakan; Hafta tatili Cuma günü olmalı, nikahı müftüler kıymalı, mekteplere kuran dersleri konmalı.’’ Diyor. (1979)* Amerika’nın ‘’bizim çocuklar’’ dediği generaller darbe yapıyor. (1980)* Cami imamlarının okullarda öğretmen olmalarına olanak sağlayan yasa çıkarılıyor. (1983)* Nakşibendi Tarikatı üyesi Özal iktidara geliyor. (1983)* Demirel; ‘’Siyasetin emrinde din değil, başka hakların kullanılmasında yaptığı gibi siyaset dine hizmet edecektir.’’ diyor. (1987)* Üniversitelerde türban serbest bırakılıyor. (1989)* Sivas’ta, Madımak Oteli’nde 37 aydın diri diri yakılıyor. Atılan slogan; ‘’Zafer İslam’ın’’,’’ şeriat gelecek zulüm bitecek’’, kahrolsun laiklik’’tir.* Dönemin başbakanı N. Erbakan, başbakanlık konutunda, Türkiye’nin önde gelen din baronlarına iftar yemeği vererek gerilimi tırmandırıyor.* Tayyip Erdoğan’ın incileri(!) saymakla bitmez…-‘’Elhamdülillah şeriatçıyız.’’ (1994)-‘’Bütün okullar imam hatip olacak.’’(1994)-‘’Cumhurbaşkanının imam hatipli olacağı günler yakındır.’’ (1996)-‘’Referansımız İslam’dır, tek hedefimiz İslam devletidir.(1996)-‘’Ulema ne derse o olur.’’ (A. insan Hakları Mahkemesine, türban konusunda)* 2009 yılı UNESCO tarafından Darwin yılı ilan ediliyor. Bilim Teknik Dergisi, Darwin’i ve evrim teorisini kapak yapıyor ve 15 sayfalık yer veriliyor. Dergi hemen toplatılıyor, genel yayın yönetmeni görevden alınıyor. Tepkiler üzerine görevine geri getiriliyor.* Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) adıyla ülkemizde yoksul öğrencilere burs sağlama derneği, Atatürk ilkelerine göre yetişen öğrencilere yardımcı olmaktadır. Başkanlığında da Prof. Türkan Saylan vardır. Bu hareket dinciliği yerleştirmek isteyen ‘’cemaatleri’’ tedirgin etmektedir. En başta Fethullah Gülen cemaati, bu hareketi durdurmak, yok etmek için elinden geleni yapıyor. Darbe girişimiyle ilişkilendirilip soruşturmaya uğruyor.Belirtildiği üzere son günlerin eylemi değil gericilik.1950’lerden başlayıp, her geçen gün artarak bu günlere gelmiştir. Bu görünen yüzüdür. Arkasında; toplumun üstüne hızla çöreklenmesinde, sermaye ilişkinin gücü yatmaktadır.Eğitim kurumlarının asıl görevi bilim üretmektir. Ancak eğitim sermayeye insan gücü yetiştirmeye dönüşmüştür. Eğitim kurumları birer ticarethane olarak görülmektedir. Sermaye ve kurduğu düzenle kucaklaşan gericilik, kendine yer bulmuş ve hızla yayılmıştır. Çarpıcı örneği ABD’nin maddi desteği ve korumasındaki Fettullah Gülen kurumlarıdır.Bu konuda, TÜSİAD ve iktidar arasındaki bazı tartışmalar; türban, laiklik ve gericilik tartışması falan değildir. İktidarın, sermaye açısından işini iyi yapamamasından kaynaklanmaktadır. Gericileştirme politikası, bütün kesimlerin sermayeye daha bağımlı hale gelmesi için kullanılmaktadır.Eğitimde uygulanan politikalar (neo-liberal politkalar), eğitimi alınıp satılabilen bir ticari mal olarak kurgulamaktadır. Ortaya atılan program; neden-sonuç ilişkisi yerine olasılık düşüncesi ve demokrasi yerine, rekabet ve kar odaklı tüccar bakışı yetiştirmektedir. Müfredat, Dünya Bankası, IMF ve AB ile yürütülen eğitimde piyasalaşma politikalarının devamıdır. Yine program ve müfredat; gündelik yaşamda işe yaramayacağını düşündüğü ve ekonomiyle ilişkisi olmayan bilgileri öğretmenin gereksiz olduğundan hareket etmektedir. Piyasa koşullarına uyum sağlamış, yalnız kendini düşünen bireyler yetiştirmeyi amaçlamaktadır.‘’Yaratılış inancı’’ kuvvetlendirilmiş, bilimsel çalışmalar (evrim teorisi gibi) ispatlanmadığı gerekçesiyle göz ardı edilmektedir. ‘’Köktendinci’’ cemaatlerin söylemleri ‘’evrim’’ karşıtlarının beslendiği yerler olması sürdürülmektedir. Bilimsel düşünce ve çalışmalar baltalanmaktadır. MEB’ nın öğrencilere okutulması gerektiğini düşündüğü kitaplar dinci motiflerle süslenmektedir. Klasik çocuk kitaplarından Pinokyo ve Heidi çevirileri bunlara örnektir. Kısacası eğitim, sermayenin de işbirliğiyle ‘’tüccar kafalı’’, ‘’gemisini kurtaran kaptan’’, ‘’dinci’’ kuşaklar yetiştirmektedir.Son iktidar döneminde ‘’dinci’’ (dindar değil) kökenli il, ilçe milli eğitim müdürleri göreve getirilmiştir.(260 küsur) Bilimsel düşünen, deneyimli eğitim yöneticileri görevden uzaklaştırılmıştır. Bilimsel içerikten yoksun yayınlar eğitim kurumlarına sokulmaktadır. Görülmemiş boyutta kadrolaşma gerçekleştirilmiştir. Yasa ve yönetmelikler hukuk çiğnenerek değiştirilmiştir. İktidara yakın, özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan MEB’ na yüzlerce kişi nakledilmiş, yandaşlar ücretli ve vekil öğretmen olarak yerleştirilmiştir. Diğer tarafta öğretmenlik diploması olan gençler işsizdir.Eğitimde piyasalaştırma politikalarının uygulanması ve ‘’ılımlı İslam‘’ politikasıyla karşı karşıyayız. Emperyalizmin ülkemizdeki özgün uzantısı, ılımlı İslam politikalarıyla yerleşmektedir. Özel öğretim kurumlarıyla özel sektöre kaynak yaratılmaktadır. Bu sektör içinde dinci vakıf okullarını güçlendirme hedeflenmektedir.Ülkede; ekonomik olarak yoksulluğun artması, gericiliğin artmasıyla doğru orantılıdır. Yoksulluk arttıkça gericilik derinleşir, yoksulluğun sıkıntıları din ile sarmalanmaya çalışılır. Tarikatlar, cemaatler, kuran kursları en çok yoksul bölgelerde eylemdedir. Yıkıntılar arasında kalan minik bedenlerin babaları, ‘’takdir-i ilahi” diyerek teselliyi dinde aramakta, din evlat acısının üstüne çıkabiliyor. Yoksul mahallelerde çocuklar, kötü alışkanlık ve kötü arkadaş edinmemesi için yatılı cemaat okullarına teslim ediliyor. Çocukların derslerine yardımcı olmak(!) için çalıştıklarını söyleyen ’’abi’’ ve ‘’ablalar’’ cemaatlerce görevlendiriliyor, çocukların gelecekleri etkileniyor.Kendinden başkasına yaşam hakkı tanımayan, diğerine nefes aldırmayan, ötekileştirme, bir kara bulut yumağı gericilik atmosferi toplumun üstüne çökmüştür. Sessiz yığınlar oluşturulmak isteniyor. Kendi gibi düşünmeyene tahammül kalmamış, şiddet göstererek baskı uygulanıyor. Eylemler çoğaldıkça sanki durum sıradanlaşıyor. Adapazarı’nda şortlu sporculara tahammül edilmiyor. Keçiören’de içki satanlar çivili sopalarla dövülüyor, iktidarın da korumasındalar. Kütahya’da kız arkadaşıyla buluşan genç linç ediliyor. Oruç cinayetleri işleniyor.Emperyalizm ve gericiliğe karşı yükseltilecek mücadele birbirinden ayrı düşünülemez. Gerici iktidara, eğitim alanında yürütülen gerici politikalar hizmet etmektedir. Bugün yaşanan tüm gerici durumu tahlil etmek yetmez. Çözüm; halkın bilimsel, laik, parasız eğitim hakkı çizgisinde mücadele etmesi gerekmektedir. Öğretmen, veli, öğrenci hep birlikte alternatif üretmesi zorunludur. Bütün gerçek ortaya dökülmeli, umarım geç olmaz…