Bursasporluların, hatta tüm Türkiye‘nin futbol tarihini değiştiren bir sezonu geride bıraktık.Bu senenin renkleri ilk kez yeşil ve beyaz oldu(gerçi Bursa‘da hep öyleydi).İstanbul takımlarının egemenliği altındaki futbol gidişatımız en sonunda özlem duyduğumuz,kıskanarak izlediğimiz Avrupa ligleri gibi daha demokratik ve çekişmeli hale gelmesi açısından çok önemli.Anadolunun herhangi bir ilinde doğup büyümüş birinin, İstanbul takımlarından birini desteklesini her zaman ahmakça bulmuştum,belki de Bursa gibi futbol kültürünün yoğun yaşandığı ve Bursaspor‘un kutsal sayıldığı için böyle düşünüyor olabilirim?Ama bana göre;”tribünde destekleyemediğin,sırf medya sana o üç takımı gösteriyor diye onlardan birini tutuyor olmak zeka geriliğinin göstergesi”ydi ve hala da böyle düşünüyorum.Bu senenin başında Avrupa kupalarına katılma hedefiyle başladı Bursaspor.Ertuğrul Sağlam ‘da elindeki küçük bütçeyle nokta tranferler yapmak zorundaydı ve Bursaspor‘un başında olduğu günden beri getirdiği bütün oyunculardan en üst verimi almayı bildi.Yayıncı kuruluşun bu sene Bursaspor ‘un maçlarını yayınlayacağını duyduğumda,deplasman maçlarını da izleyebileceğim için çok sevinmiştim.Lig başladığında Fenerbahçe ve Galatasaray fırtına gibi girdiler lige ama nefesleri kesildi,söndüler.Sonra Kayserispor bir çıkış yaparak ligin ilk yarısını lider kapattı.Hatta liderliğe de, Bursa‘ya üç tane atarak ulaşmışlardı ama onlarda erken söndüler,atmosferin dışına çıkamadan düşüşe geçtiler.Bursa, ligin başından sonuna kadar hep belirli bir ritimde,istikrarlı bir şekilde ilerleyerek tepede kalmaya kararlı olduğunu gösterdi.Kar nedeniyle ertelenen Kasımpaşaspor maçı ve Diyarbakır‘daki olaylı ve tamamlanamayan maç sonunda liderliğe yükseldi.Uzun süre lider olarak götürdüğü ligi, İstanbul‘da 0-0 biten Galatasaray maçının ardından Fenerbahçeye teslim etti.Bu arada Fenerbahçe‘yi 2-0 dan 2-3 yenerek bana;”işte şampiyonluk maçı bu.Bu maç bizi şampiyon yapar” dedirtmişti.
Haftalar ilerledikçe ligin son hali şekilleniyor,Bursaspor‘un taraftarı Teksas da yeni marşlar,sloganlarla takımı ateşliyordu.Bizler efsane kadrolu (Gançev,Baliç,Ercüment,Selim ve tabiiki de timsah yürüyüşünün mucidi Mususi) intertoto ruhunu hissediyor,”bu sene çok daha fazlasını yapacağız” diyorduk.Fakat liderliği kaptırdıktan sonra Fenerbahçe anormal bir şekilde ilerliyor ve bizimde umutlarımız azalıyordu.En büyük beklentimiz olan,kardeş takımımız Ankaragücü ‘ydü.Eğer bir takım çelme takıp;”kendinize gelin baboli,ne o öyle!Seriye bağladınız gidiyorsunuz” diyecekse, bu Ankaragücü olacaktı.Ama olmadı,Fenerbahçe için çok rahat geçmişti maç ve bizim umutlarımız tamamen körelmiş hatta paslanarak çöpe atılmıştı.

Futbolla ilgilenen herkesin uzun süre hatırlayacağı ve akıllara kazınan son haftaya gelindiğinde, Bursaspor taraftarı temsili bir kutlama yaparak bize bu muhteşem sezonu yaşattıkları için emeği geçen herkese teşekkür edecekti.Ben maça gitmek yerine evde popomu yayıp,içecek ve bu güzel sezonu anımsayıp içlenecektim.Hiç havam yoktu,saat 14:00 civarlarında ayaklarımı uzatarak içmeye başlamıştım.Bir kaç saat babamla içtikten sonra telefon çaldı,açmadım.Sonra yine çaldı,açtım.”Oğlum ben maça gidiyorum,gel hadi sende” diyen arkadaşı kıramayarak “tamam” diyiverdim.Formamı giydim,atkımı aldım ve takımımı alkışlamaya gittim.

Maç sonunda birşeyler olacağını hissettik herhalde,arabayı oldukça uzak bir yere park ederek stada doğru yürümeye başladık.Etrafta bizden başka üç-beş kişi daha Bursaspor formalıydı,onun dışındakilerin çoğu alışveriş faresi kadınlar ve onların veletleriydi.Erkek bile yoktu.Stada yaklaştığımızda ‘fırtına öncesi sessizlik’ diye tanımlanabilecek bir sükunetin hakimiyeti bizi şaşırtmıştı.”Çok mu erken geldik lan?” diye düşünüyorduk,saate baktık;17:56’ydı.Bu saatte buraları inlemeliydi,insanlardan geçilmeyecek bir ortam olmalıydı.Bu takımın hiçbir iddiası olmasa bile her maçı dolar ve heryerde Bursaspor formalı insanlar olur,ama şimdi kimse yoktu.Bursaspor ‘un şampiyonluğuna çok az kişi inanıyor olmalıydı ki NTV ve Ligtv dışında bir kaç yerel kanallar,bir kaç haber ajansının canlı yayın araçları mevcuttu.Biz boş kapılardan içeri girdik,hayatımda hiç bu kadar rahat,itiş kakış olmadan maça girmemiştim.Geçen sene numaralı(şeref tribünün altında) kombinem olduğu halde bu kadar rahat maça girememiştim.Tribüne girdiğimizde gözlerimize inanamadık;stad ağzına kadar dolmuş,herkes sessizce olacakları bekliyordu.Ne yalan söyliyeyim;”maça bu kadar erken gelindiğini daha önce hiç görmemiştim,insanlar daha yeni yeni tribünlere giriyor olurlardı”.Maçın başlama zamanı yaklaştığında Beşiktaşlı futbolcular sahaya çıktıklarında Teksas, BJK aleyhine küfürlü tezahüratlara başladı ama bütün stad ıslıklayarak onları susturarak “Bursa,Bursa…” diye bağırmaya başlandı.İşte ben de o ıslılklayan ve “Bursa” diye bağıran çoğunluğun içindeydim.Çünkü biz oraya rakiple uğraşmak için değil takımımızı desteklemek için oraya gitmiştik.Maç başladığında sıkıcı bir maç olacağı çok belliydi.Stadda ki herkesin aklı Şükrü Saraçoğlu ‘ndaki maçtaydı.Çoğunluk radyodan maçı dinliyor,benim arkamdan oturan benim yaşlarımdaki biri de cep telefonuyla Ligtv ‘ye bağlandı ve maçı izlemeye başladı.Dolayısıyla bizim kulağımız,gözümüz olmuştu.Maçın henüz 7. dakikası oynanırken bir gruptan “goooool” diye bir ses geldi ve bu dalga bütün stadı hareketlendirdi ama haberin yalan olduğunu öğrendiğimizde yeniden kendi maçımıza döndük.Beşiktaş uğraşıyor,cılız ataklar yapıyor ama Bursaspor sadece oyunu izliyor,top çevirerek gelecek haberleri bekliyordu.Ve haber geldi;Fenerbahçe:1-Trabzonspor:0. Hepimiz sustuk,Trabzon’dan bir sürpriz beklemiyorduk,Fener aldı artık diyorduk ama bir anda localardan tüm stada yayılan bir “GGGOOOOOOLLLL” sesi Bursasporlu futbolcuları da ateşledi ve taraftarın da ateşlemesiyle oyun hızlandı.Bursa kısa sürede 2 gol atıp ilk yarıda işi bitirdi.Keyifler yerindeydi ama önümüzde hala 45 dakika gibi bir ömürlük süre vardı.İlk yarılara göre tarih yazıyorduk,ilk kez şampiyon olacak,26 yıl sonra kupayı İstanbul takımlarından çekip alacaktık.Anadolunun zaferi gerçekleşecekti.İkinci yarılar başladığında Bursa’da futboldan ziyade heyecan merak vardı.Bursaspor top gezdirerek zamanın geçmesini ve Fenerbahçe-Trabzonspor maçının bu şekilde bitmesini bekliyordu.
Arkamda maçı izleyen herifin söylediğine göre “Trabzon tek kale oynuyordu”.Sonradan gerçeği öğrendim ama o an için içimi rahatlatıyordu.Ben Trabzonun bastırdığını düşünerek şampiyonluk hayalleri kurarken Fenerbahçeli futbolcular Trabzon kalesini dövüyorlarmış ama Onur,Egemen,Giray ve Engin etten duvar örerek Fenerbahçelileri mutlu etmemeye kararlılarmış.
Beşiktaş 2-1 yaptığında tribünler biraz hareketlenip;”n’oluyor lan!Kendi elimizle şampiyonluğu vereceğiz” düşüncesiyle Beşiktaşlı oyuncuları ıslıkla dövdüler.
Üç dakikalık uzatma bittiğinde kısa bir sevinç ve heyecanlı bekleyiş başladı.Yayıncı kuruluş o sırada Bursaspor-Beşiktaş maçının yayını kestiği için o sessiz bekleyişe sadece staddakiler şahit olmuştu.Kalbim yerinden çıkacaktı,o bir dakikada iki tane sigara yakıp ikisini de bitirmeden yere atmışım,sonradan hatırladım.
Ve tarihi an,tarihin haberi,devrimin haberi geldiğinde önümdeki iki orta okullu velet üzerime atladı.Herkes birbirine sarılıyor,çaprazımda oturan 60 yaşlarında bir abi gözyaşlarıyla oğluna sarılıyor,ben arkadaşıma sarılıyorum,hiç tanımadığım insanlara sarılıyorum,ağlayanlar,sahaya girip futbolcularla Ertuğrul Sağlam’a sarılmak isteyenler…Büyük bir şok etkisi altında ,hiç kimse ne yaptığını bilmeden sahaya iniyor,sahada ne yapacağını bilemeyip timsah yürüyüşü yapıyor,ağlıyor,zıplıyor,çimleri koparıyor,kale direklerine tırmanıyor,fotoğraf çekiyor,kale ağlarını söküyor…Herkes bir anının,o unutulmaz mutluluğun,sevincin her zaman taze kalması için evine götürecek birşeyler arıyordu.Stad da kısa bir kutlamanın ardından bütün Bursa caddelere,sokaklara döküldü.Elinde bira şişesi olan bir gençle bir hacı amca birbirlerine sarılıp “ŞAMPİYONUZ” diyorlardı.Sanki herkes şok etkisinden çıkıp kendisini “şampiyonluğa” inandırmaya çalışıyordu.Meşaleler yanıyor,marşlar söyleniyordu..Kadın,erkek,çoluk çocuk herkes meydanlarda bu unutulmaz anın tadını çıkartarak kutlamaya çalışıyordu.Ama herkesin gözlerinde “şok etkisi” devam ediyor,hala kimse inanamıyordu.Bursa’nın yerel kanalları,Bursa’nın şampiyonluğuna inanmayan ve bu anı canlı yayınlamak isteyen İstanbul basını sayesinde büyük paralar kazanıyor,Bursa’da yer yerinden oynuyordu.Saat gece 04:00 sıralarında eve geldim,intenete girip gazetelere baktığımda;”ŞAMPİYON BURSASPOR” yazısını gördüm ve daha fazla kendimi tutamayıp gözyaşlarımı bırakıverdim.Biz bu anı çok bekledik,hep hayal olarak bünyemizde barındırdığımız şampiyonluğu şimdi gerçeğe çevirmiştik,bu nasıl bir şey böyle,bu nasıl bir sevinç,mutluluk böyle…Fenerbahçelilerin iki dakikalık sevinmeleri hakkında hiçbir şey söylemeyeceğim.Ama onlar için zor bir durum,amatörlüğün kurbanı oldular.Hiçbir taraftarın başına gelmemesini diliyorum.Geçmiş olsun.Bundan sonra -muhtemelen Türkiye’yi temsil eden tek takım olacağız- Şampiyonlar Ligi ‘nde boy göstereceğiz.Bütün Bursa Real Madrid’i bekliyor.Onları burada yenmenin hayallerini kuruyoruz artık.Başarılar ve gerçekler hayalleri geliştiriyor,büyütüyor.Bundan sonra Messi ‘yi,Ronaldo ‘yu timsah yürüyüşü yaparken görürseniz sakın şaşırmayın.Mususi ‘nin de ruhu şad olsun.Ve son olarak teşekkürler Trabzospor ve teşekkürler bizimle bu mutluluğu yaşayan Anadolu.