berlin in berlin ve çiçek abbas filmlerini sevdiğim yönetmen: sinan çetin
bu yazı, elif şafak hakkındadır, uyaralım. elif şafak’ın yeni kitabı şubat ortası gibi kitapçılarda yerini alacak. üstelik kitaptan yola çıkarak sinan çetin bir film çekecek. şafak daha önceki romanları için de filme çekme konusunda muhtelif yönetmenlerden teklifler almasına rağmen hiçbirini kabul etmemişti. açıkçası, sinan çetin’in teklifini kabul ettiğini öğrendiğimde bozulmuştum. çetin’in çiçek abbas ve berlin in berlin filmlerini çok beğenirim, ama diğerlerini pek sevmem. bakalım nasıl bir iş çıkacak ortaya?13. yüzyılda konya’da geçecek şafak’ın yeni romanı, üstelik hikayenin diğer iki ucu boston ve amsterdam’da; şafak’ın çoğu romanında olduğu gibi yine uluslar arası bir örgü okuyacağız anlaşılan. boston’da yaşayan, evliliğinden kırılmış sıkılmış bir kadın, bir kitap sayesinde mevlana’yı keşfeder,… devamını iki hafta sonra yeni romanından okuyacağız artık. tüm kitapları metis yayınlarından çıktıktan sonra hatırlarsınız siyah süt, doğan kitap’tan çıkmıştı. yeni kitabı da umarım metis yayınları’ndan basılır.istanbul life’ın kasım 2008 sayısında bakın ne demiş şafak: “ben genellikle mutfakta yazmayı severim. keza fırınlarda ya da pastanelerde. oradaki ekmek, kek, tarçın kokusu bana o kadar iyi geliyor ki.”…
tanıştırayım: keri hilson
bu sıralar sürekli time return the favor – keri hilson ( timbaland’la birlikte söylüyorlar) ve around the world – daft punk dinliyorum. selim ileri’nin ilk kitabı cumartesi yalnızlığı’nı okuyorum keyifle. ne güzel bir öykü kitabı ismi değil mi: cumartesi yalnızlığı…
cumartesi yalnızı
yorumlar
türk sineması’nda 12 eylül’ü araştırdığım zamanlar sinan çetin’in 12 eylül temalı iki filmini izlemiştim, bence çok kötüydü ikisi de. ayrıca berlin in berlin’den sonra çektikleri de çok izleyicili, vasat işler oldular bana göre. tabii beğenenleri olacaktır, saygım sonsuz..
oguzkaganv17,,kesinlikle katılıyorum pinhan en iyisiydi..zaten edebiyatta yazarların ilk yazdıkları kitabın en iyi eserleri olduğuna dair bir genelleme duymuştum..inşallah pinhan’dan daha iyi bir romanla geri döner, şafak.
ben Elif Şfak’ın yazılarını , o insana huzur veren yazılarını seviyorum, sivri değil ama ne dediğini bilen biri.yeni romanında üslubundan şaşmaz umarım
galanthus, yazarın onbeş yıldır mesnevi ile ilgilenmesinin bu durumda payı olmalı muhakkak.
sevgili thing, sizi burada yakalamışken yeniden sorayım:sizin kimleri geleceğin edebiyat ustaları arasında gördüğünüzü tüm samimiyetimle merak ediyorum,, en azından birkaç isim verirseniz sevineceğim,,(kimleri okursunuz şiir-öykü-roman..
zengin olunca kendime yaşar kemal seti alacam. gıcır gıcır hepsi bir arad böyle pırıl pırıl.
teşekkür ederim en azından eskilerden yaşar kemal ve adalet ağaoğlu’nu iyi bulduğunuzu öğrenmiş oldum…
yapı kredi en son yıldönümü hatrına ince memedleri yeniden basmıştı, epey yüklü tutuyordu sanki.
haberi duyunca heyecandan ölebilirdim. cok sevindim. “siyah süt”ü romandan saymazsak epey zaman oldu “roman tadında roman” okumayalı “baba ve piç”ten beri. bilgi için çok teşekkürler..
ben korkuyorum artık ya siyah süt gibi olursa yeni kitabı da???
olmaz olmaz. “siyah süt”ü kendisi de roman saymıyordu zaten. o da farkında =)cok sevinçliyim yeni kitap için.
baba ve piç çok başarısız bir kitaptı. içinde verilmeye çalışılan mesajımsı kitabın o kadar önüne geçmişti ki. zerre tat almayıp elif şafak sayfasını kapattığım noktadır.
baba ve piçtense önceki romanlarına da bakmalı ŞEHRİN AYNALARI örnek
Elif Şafak sanki zorla yazıyor. cümlelerinde bir tür tutukluk var. iki kitabını okuduktan sonra, bir üçüncüsüne bakmak gelmiyor içimden artık!
yıllardır yönetmenlik yapmasına rağmen hala çaylaklık var üzerinde
dimoedes’e katılıyorum, nasıl kabul eder yahu sinan çetin’in teklifini anlayabilmiş değilim. acaba geniş kitlelere ulaşabilmek için mi tercih etti onu. semih kaplanoğlu’nu nuri bilge’yi vs seçseydi büyük şehirlerde bile 2-3 salondan fazla yer bulamayacaktı film kendine, oysa çetin çekince bin salonda birden gösterime girer,,
Okuduğum bir ropörtajında Sinan Çetin’in yapımcı olacağı, yabancı bir yönetmenin de filmi yöneteceği yazıyordu.Elif Şafak şarkı sözü de yazıyormuş onu da yeni öğrendim. İşte Teoman’ın seslendireceği şarkı sözü:UÇURTMALARen sevdiği renk mor olan kadınen sevdiği kelime “asi”en sevdiği oyun incitmek benihıncı, çocukluktan kalma bir yara izi gibiipleri dolaşmış uçurtmalar misaline beraber uçabildik, boşverip şu dünyayıne gidebildik kendi yolumuzarüzgarda savruk, başına buyruksenle benzamanı, yaralarla ölçen kadıngeçmişiyle kavgalıgündüz isyankargeceleri tanrı’ya sığınan kız çocuğukırdığı kalpleri dizmiş ipegene en büyük zararı kendineen sevdiği ses, çocuk sesigüneşli, billur, neşeli/ oysa, yıllar var ki kendianne olmayı istememişçekip gidebilmek için bir güngeride ekmek kırıntıları bırakarakkuşlar yesin diye ayak izlerinikalmasın ne bir sızı ne kalp yarasısevişirken taşkın bir nehiröpüşürken kor bir alevuykusunda melek gibi masumbakmaya kıyamadığımkaç gece göğsünde uyuduğumama beraber uyanamadığım kadınipleri dolaşmış uçurtmalar misaline beraber uçabildik, boşverip şu dünyayıne gidebildik kendi yolumuzarüzgarda savruk, başına buyruksenle benher hasretten sonrabaşka başka sevdaların kollarındayemin etmişken bir daha konuşmamayagene bulup birbirimizisabahı olmayan gecelerdealdatma pahasına sevdiklerimiziağlayarak seviştiğim kadınsenle ben ipleri dolaşmış uçurtmalar misaliipleri dolaşmış uçurtmalar misaline beraber uçabildik, boşverip şu dünyayıne gidebildik kendi yolumuzarüzgarda savruk, başına buyruksenle ben
şarkı sözlerine bayıldım + yapımcı olarak kalacaksa sinan çetin buna cok sevindim, anlaşmaları değişti herhalde + şarkı sözlerini nereden buldunuz?
Bende okumuştum bu şarkı sözlerini sanırım Ayşe Arman ile yaptığı röportaj da vardı.. Güzel sözler…
ben hala şoktayım, şarkıyı dinleyen oldu mu peki,,kadın şarkı sözü yazmış şaka gibi,,,
Evet, Ayşe Arman’ın ropörtajında okumuştum ben de . Ekşi’de de yazmışlar. Henüz bestelenme aşamasında da olabilir şarkı, tam emin değilim. Dinleyene rastlamadım yani.
bir de elif şafak hayranıyım diye geçinirim, resmen ayakta uyuyorum,
TEOMAN UÇURTMALARI BEKLİYORUM DÖRT GÖZLE İYİ BİR ŞARKI OLACAĞA BENZER!!
ELİF ŞAFAK – AŞK (DOĞAN KİTAP)..
Romandan metinler için bkz.
Devamı için bkz.
5-6 martta raflarda olacakmış kitap, daha şubatın 15i, elif şafak doğan kitapa geçtiği için mutsuzum, metis’i niye bıraktı niye niye, tabii metis de onu bırakmış olabilir siyah süt’ü yazdığını görünce,
elif şafak doğanda:(
Aşk romanı hakkında ilk duyumlar maalesef pek iyi değil. Aşağıda ekşi’den aldığım bir eleştiri var, kaynağından okumak için bkz.1. roman 1243 senesinin bağdat’ında geçiyor. o dönemde mevlevilikte aşçı dede’lik kurumu henüz oluşmamıştır. dolayısıyla aşçı dede’nin dervişleri dövdüğü bahsi kitabın kurgu oluşuna bağlıyorum.2. bir dergahta eğer o yola zarar vermiş bir hain dergahtan çıkarılacaksa bu dergahın ana kapısından değil arka kapısında atılmak suretiyle gerçekleşir. bu işi ‘asadar’ yapar.3. dervişlerin hıyar, patlıcan, domates soyduğu bölüm ise daha ilginç. çünkü domates ve patlıcan amerika’nın keşfinden sonra zuhur etmiş faydalı yiyeceklerdir. 1243’te domates olmaz. zaten domates bu topraklara geldiğinde de adı domates değil frenk patlıcanı diye geçer.4. mevlevi dervişleri bir postun üzerinde mırmır der demiştir ki bence en feci gaf budur. mevleviler kedi değildir elif hanım. mırmır değil, allah derler.5. 1243 bağdat’ında ise henüz mevlevilik yoktur. ama roman zaten kurgudur.bu beş husus kitaptan alınan kısa bir tanıtım yazısında karşılaştığımız hususlar. kitap henüz piyasaya çıkmadı.(lika, 18.02.2009 22:59)
aman yarabbi, neleri fark etmiş ekşi sözlük yazarı, helal
elif şafak her sene bir kitap çıkarma kararımı aldı. gittikçe bozuluyor.
@msadık, haklısınız bu süreç sanki med-cezirle başladı,,m.mungan da yılda beş kitap yayımlıyor ama sonuç gayet iyi, bakalım “aşk” nasıl,,
hoş bir röportaj aşk romanı odaklı.
okudunuz mu aşk ı , benim alasım gelmiyor.
ben de okumadım, aynen benim de alasım gelmiyor. her an bir kampanya başlatabilirim elif şafak metis’e geri dönsün diye..her yer fotoğraf röportaj fotoğraf röportaj….
proksima, teşekkür ederim soluksuz okudum anını..çok yerinde oldu!
şahane bir kitap aşk. algılayamadığım bu nasıl bir blogdur ki (kitap çıkmadan önce yayınlanmış olsa dahi) oradan buradan linkler, yorumlar verilmiş kitapla ilgili, ama tek bir kişi bile (konu yazarı dahil) okuyup da yorum yazmamış. madem yazdınız bu konuyu, bir okuyun yahu.. şaka gibi. içimden gelmiyor almak, okumak ne demek ola ki.. hayretle okudum yorumları..başlanıldı mı benim gibi eşeklik etmeyip bir gecede okunabilecek, insanı bambaşka bir dünyaya götürebilecek kadar güçlü bir anlatım ve konu.. sadece ismine aldanmayın, bir dünyayı anlatmış elif şafak. tavsiye eder, çeker gierim ben daha ne diyeyim bilemem çünkü.
@puella, okuyamadım henüz , ama gidip aldım ,içimden almak gelmiyor dememe rağmen, elimdekiler bitsin okuyup sonra bende yazıcam fikirceğizlerimi.beni rahatsız eden pembe kapağın ve reklam kampanyalarının gözümüzü gözümüze sokulmasıydı sadece.bi de kitaplığıma bakıyorum, yine o pembe gözüme gözüme çarpıyor. sıra ona da gelse de okusam.
buna ne dersinizhaber
@pilasdik çok teşekkür ederim derinlikli ahkamınız için, sağ olun..
Pilasdik `in taş gibi yorum patlatmuş vesselam,tabiki anlayana..anlamayana bütün yollar Roma üstad.
Bide, hiç sevmiyorum Elif Şafak’ı… O da beni sevmesin mümkünse…
Konu bütünlüğünü sağlamak açısından, en sevdiğim şafak…
@belesh bu sıralar benzer bir yaklaşımı birçok eski elifşafaksever’den duyuyorum..
İnan banaaa çok geç deyiiil, mevsim bahaar daha kış deyiiiil…
🙂 nilüfer örer’e selam olsun hem..
Düzeltme yapiciim. Sadece tipine bakıp sevmediğim birisidir, o sebeple okumadım kitaplarını, aynı orhan pambıh için yaptığım gibi. Belki de hiper über ötesi eserleri var, bilemem. Ama yazdıkları için değil benim saçmalamam, okumadan eserlerine yorum yapmam salakça olur, ki tam benlik bi hareket tarzı aslında. Neyse uzatmiim, okumam gerekiyormuş, rüyamda öle söledi birisi…
hala aşk’ı okumadım almak da istemiyorum..önyargı kötü birşey elbet, belki de yazarın en iyi romanıdır..bilmiyorum..
Benimkisi önyargı değil kuzum, salaklık. Şükür ki bi rüya perisi geldi düzeltti bazı şeyleri. Ama hepsini değil…
bence redaktöre de kızmak lazım yav. herşeyi de yazardan bekle bi yere kadar. ayıp bişi.
Hal-i hazırda okumaktayım. Bitirince yazacağım bir şeyler.
katılıyorum. hem çoğu eserde böyle hatalar oluyor. bi kaç baskıdan sonra bu hatalar düzeltiliyor.ben mesela ön yargımı kırdım aldım. denilen hataları kontrol edeceğim ancaak, ben bu bir roman olduğu için kurgu olduğunu kabullenip öyle okuyacağım, sırası geldiğinde. kahramanla konuşmuştuk mesela almak gelmiyor içimizden diye, ona rağmen gidip aldım.
ben de okuyayım yahu, akıma kapıldım madem hepimiz okuyoruz:)
Bölük şahsiyet burdada Mevlana anlatmış.Git yüzündeki pudrayı tazele pilastik suratın akmasın ibnetor.Hafifin yarattıği baş kolpa…………………………………….
beni siz yarattınız…
Pilastik burda sıçmaya devam ediyo …vakit bol burda adam keklemek üçün demi!!!adam salt kolpa kelime ,laf ebesi gerisi hava gazuuuuuuu…..çok salluyon ya….ceneye vurmuş babaluk syn Vanga bir satur yazmuş…sen bin cevap vermüşsün kimin canu yanmuş acep…pehhhhhhhhhhkenarmahallenin pejmurde babaluğu.eski çamlar bardak oldiii…tey teyyyyyyyyy…vicdansuz …
allaşkına müdahale etme harlem yaa. gitmesin kimse. valla aylardır bööle heyecanla açmıyodum ben hafifi. bizi güzel günner beklediği kanaatindeyim şahsen.
Temam manson ciğerim senimi kuracam.Herkes farkunda zati olay bitmüştür…. ha ha ha 🙂
ne oldu yahu birden bire bütün ahkamları okudum ve her zamanki gibi kimin kime niye kızdığını anlayamadım
kahraman bugün ki diğer blogları da oku, gerçi bende anlamadım.
arkadaşlar elinde k.iskender’in alp krizi isimli şiir kitabı olan var mı?
kahramancayırlı, ben söyleyeyim yok, ama sen niçin soruyorsun okuyan varsa,fikrini söylesin diye mi?
hayır, hiçbir yerde bulamıyorum internet sitesi ya da kitapçı, almak edinmek okumak için. umarım birisinde vardır. çok merak ediyorum çünkü.
elimde şiir kitabı olsaydı kendimi öldürürdüm yav.
niye ki manson:( bu kadar kötü mü şiir:(
sevmiom ben valla günahım kadar. o kadar uzağım ki k. iskenderi konyalı iskender diye okudum.
Senin karnın acıkmış ciğerim. Açık büfe kebapçı biliyorum bi tane ben.. Ismarlarım dersen sölerim yerini..
🙂
pattisli börek dersen bi nevi.
canım tiramisu ve bu gibi ilginç isimli yiyecekler çekiyor..
benimde çekti ya, bir iskender olsaydı şimdi iyi giderdi… sevdalım olsaydı boğaz düşmanı diye atlardı hemen…
ben içecek istiyorum mesela domates suyu
nar suyu da güzel oluyor,ben severim.
evet evet nar suyu da güzel seçenek. mesela pazartesi sabahı için..
gülben ergen ile birlikte bugün şeffaf odadaymış, şafak..
of ya canım portakal suyu istiyor:(
🙂 kahraman bi de böyle buzlar yüzecek içinde , yani sadece 2 adet buz, daha fazlası bozar:)
yeni moda kolalardan istiyorum bardağın yüzde doksanı buz, kalanı birazcık kola..
…
El cevap: *_*
kitap okuyan, bu alışkanlığı olan bir insanın kitabın rengine takılması da ilginç tabi…tamam kapaklar kitabı almak için etken bile olabiliyor bazen , ama renk…@Kahraman, organik şerbet tavsiye ediyorum, ama demirhindi olmasın.
Organik şehvet okuyorum. O ne ola ki demişim.. Hoff, ah bu sıcaklar yok mu…
organik şehvet tanımlamasını literatürümüze girmesini sağlayan beleshi ayakta alkışlıyorum.bu arada organik şerbet yerini ifşa etmek istemediğim kadar huzurlu sakin bir yerde yapılan bir içecek. mekan kafamı toplamak istediğimde sığınılacak kapı benim için. osmanlı şerbeti deniliyormuş eskilerde. tabi şimdi organik deniliyor. eminim o zamanlar başına organik eklenmiyordu… ben sadece demirhindiyi denedim. enerji veriyor, serinletiyor. doğal bir şeyler içtiğinizi düşünüp mutlu oluyorsunuz ancak demirhindi içmem bi daha,başka şeyler deneyeceğim bi daha ki sefere.
Tezahürata gerek yok efenim.. Herşeyin doğalı, organiği güseldir demiyolar mı, dedim böle bişi de var herhal. Nasıldır ki die düşünüodum tam..
haha:) kafanda canlandırabileceğin şeyleri düşünmeye çalışıyorum, yapamıyorum:)
Bende zorlanıyorum..
acaba ileride sahiden böyle bir tanımlama çıkabilir mi… yıllar yıllar sonra ense kökümüze yerleştirdiğimiz çiple şehvet gibi duyguları yaşayacağımızı hayal edersek , o zaman böyle bir tanımdan bahsedebilir miyiz acaba?
a öyle demeyin bir kitabı %30 kapağı %50 ismi sattırıyormuş, ankarada bir yayınevi sahibi söylemişti..
geri kalan %20 mi yazarın payı mıdır acaba:) ya da yapılan reklamların:)kahraman aşk o zaman oradan kurtardı durumu pembe böyle ciyak ciyak dikkat çekiyor raflarda:)ayrıca erkeklerin çoğu artık pembe giyiyior, bir okuyucuyun yazara kitabın kapağı neden gri ya da siyah gibi bir renk seçilmedi diye sormasını mantıksız buluyorum ben.artık erkeklerin giymediği renk yok.
doğru ama yine de pembeden uzak duran pekçok erkek de olabilir..yayınevi, erkekler kitap okumuyor ki zaten vs diye hiç böyle bir ihtimali düşündüğünü sanmıyorum. onlar şimdi sipariş yetiştirmekle meşguller..aşk’ın koca bir kamyon dolusu korsanı yakalanmış. hatta tuna kiremitçi köşesinde elif’in kamyonu diye bir yazı yazdı geçenlerde..
elif şafak’ın o kitaplara bakarken ki hali üzücüydü, o kadar emek verliyor sonuçta…
öyle tabii..ama bilmiyorum yazdıklarıyla o kadar çok insana ulaşıyor ki şafak, bu yüzden çok mutlu olmalı. belki de çok endişelidir, bu rakamları kaybetme korkusu vs..
tabii bir de şöyle bir mevzu var, leyla erbilden birhan keskinden söz ettiğim yazılarda hiç ahkam olmuyor, elif şafaktan söz edince yazı dolup taşıyor, 100 ahkamı geçmişiz..
kahraman utanarak söylüyorum ki birhan keskin’i senin sayende tanıdım belki daha önce duydum bir yerlerde ama akılda kalmamış, ama elif şafak sadece yazdıklarıyla değil reklam kampanyalarıyla da dikkat çeken bir yazar sonuçta.bir ara 4.5 yıl elif şafakla ilgili bir şey konuşmayacağım demiştin sanırım:)
ee yani? kadın kaç roman yazdı, bi yaranamadı size. mint de ne güzel birşeydir.
puella ben bu kadını seviyorum yahu:) bi şey demedim ama yalan da değil yani reklam kampanyaları da dikkat çekiyor.
abi ben kitap yazacam çarşaf çarşaf tam sayfa ilan vermezsem namerdim
ya aslında benim kitabım da çıkarsa ilk buraya ilan vericem
reklam kampanyası derken neyi kastediyorsun? hangi kitapları için reklam kampanyası oldu? diğer yandan tanıtımı olmayan bir kitap biliyor musun?her neyse. ne elbette biri benim düşündüklerimi düşünmek zorunda, ne de ben başkası ile aynı düşünmek zorundayım. ancak, bir söz söylerken bence sözünü ettiğiniz kişi ile ilgili yeteri kadar bilgiye sahip olmak lazım. o nedenle sordum.
elif şafak’ı ben kucağında ” aşk” olan kitap ayracı olarak gördüğümden bu şekilde konuştum. onu bu şekilde görmek beni şaşırtmıştı.
Ben Galanthus un yeteri kadar bilgiye sahip olduğunu düşünüyorum kitap konusunda, kendi ilgi alanlarınızla ilgili yazılar yazılmıyor olabilir..Herkesin uzmanlığı başka, bu şekilde nasıl kararlar verilebiliyor hafif te, anlamıyorum..Ayrıca reklama ihtiyaç duyuluyor, artık reklama ihtiyaç duymamak, eskiyen onurlu bir davranış olarak yorumlanabilir, günümüzde..
şöyle ki sevgili galanthus, şimdi kadın kendi kitabının ayracını kullandı ya, reklam dediğiniz bu mu?
söz şimdi puelde sayın seyirciler
enee ne biçimde geç kaldım
bende reklama karşı değilim ki murathan mungan’ında yeni bir kitabı çıktığında her yerde ilanlar oluyor. sadece, elif şafak’ın çok naif asil bir duruşu var -ki çok takdir ederim- ben o ayracı yakıştıramadım. kendisini çok severim ama kimse kusura bakmasın kitap ayracındaki pozu bana biraz basit geldi. sonuçta kimseyi benimle aynı düşünmekte zorlamıyorum ama bana öyle geldi işte. ben bunda da yazarın kendisini suçlamıyorum , bence doğan yayınlarının yapmış olduğu bir pazarlama ürünü bu. ama pazarlama ürününde elif şafak’ın kendi pozunun olması bana biraz garip geld. ayrıca poz yapmacık geldi. yani çok sevdiğim bir yazar olduğu için böyle düşünüyorum başkası olsa umrumda olmaz belki…benim düşüncem böyle, kendisine almış olduğum bir tavır yok.
Galanthus, sen değil Elif Şafak duygusal düşünüyor, biraz..
ayşe armanda böle dikenli saçla poz veriyo bi sürü misal. kadın olmaktan kaynaklanıyo olabiler bence. misal ben olsam kitabımın ön kapaana resmimi de basarım, oturduğum apartmana kitabımı almayan en adi bi insandır diye afişte asarım.
manson fotoğrafını ben çekebilir miyim:)
Pillibebek duygusal derken:) “aşk” a büyük bir aşkla bağlanmış bu doğru o ayraçta da bu ifade ediliyordu kanımca:)
hepinize şimdilik iyi geceleeer:)
profesyonel ortamda neden olmasın ki galanthus bebeğimayrıca son onbeş dakikada 6 tane misal dedim. 3 ay kullanmasam anca dengelerim.
tamam manson anlaştık 🙂 eğer poz vermezsen bozuşuruz söyleyeyim:) artık huzur içinde yatabilirim:) kendime yeni bir model buldum:)
pibek; kitap konusunda bilgi sahibi olmak farklı şey, spesifik bir yazarın tüm kitapları hakkında “reklam kampanyası” denilebilecek bilgiye sahip olmak farklı şey. kanımca bunu diyebilmek için, yazarın tek bir kitabının değil, tüm kitaplarının geçmişine sahip olmak gerekir. ayrıca bu blogu bir daha hortlatmayacağım ben yav 🙂
Puella ne diyorsa altına kaşemi basıyorum. Ben hortlatabilirim ama konuyu, gerçi çok alakasız yerlere gidiyor konu ama olsun…
abovv bütün gece şafak’ın kulakları deli gibi çınlamış olmalı..
Türk Edebiyat Tarihinin En Kısa Sürede En Çok Satan Edebi Eseri
… dedi bir başka edebiyat üstadı.
Çok seviğim bir arkadaşımın hediyesi olan kitap,aynı zamanda ben daha okumadan başka çok sevdiğim bir arkadaşıma ödünç verdiğim…Ödünç vermek okumaktan güzel.:D Bu arada baba ve piç’ini okudum sadece ve gayet hoşuma gitmişti,zevkle okudum,sonrasında Şebnem İşigüzel‘in sarmaşık adlı kitabını okuduktan sonra da birşeyler benzeşmiş olacak elif ile şebnem i bağdaştırıp durdum hep…Tavsiye de ederim,çok hoş bir romandı…
Aşk, Elif Şafak’ın diğer romanlarına nispeten (Pinhan, Mahrem, Araf mesela) başarısız olmuş maalesef. Tipleri anlatmadaki ustalığını, kurgudaki ustalığını, “bu cümle işte böyle yazılır” dedirten dildeki ustalığını pek göremedim ben bu romanında. Şems’ın 40 kuralı güzeldi, o kadar.Mesela:Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok eğer Tanrı dendi mi evvele aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.Ya da:Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sana kimsenin bilmediği bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.Yahut da:Hakk’ın karşısına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın.” Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir “diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?Siyah Süt, şimdi de bu, umarım Elif Şafak bir daha bizi hayal kırıklığına uğratmaz.
bu yazı yine hortlamış:)
Bu kez ben yaptım. Hep başkaları hortlatıcak diil ya. Pazar pazar canım sıkıldı, girdim hafife ve bu yazıyı hortlatma kararı aldım. Çok mu kötü bişi yaptım?
iyi etmişsin Anthro, benim için mahsuru yok.
hortlamışken hazır, sözünü edelim. aşk, pembe kitap okumaktan UTANAN erkekler için şimdi KAPKARA. bütün kitapçılarda…
Muhteşem olsu Kahramancayırlı…Aşk kompleksten uzak olduğu müddetçe kendini bulur,karşındakine buldurtur.Kafada kurmacalarla ömür geçmez..
e tabii..toplumsal cinsiyetimiz ancak bu kadar kendini ortaya çıkarabilirdi. aşk romanı pembe kalacaktı. pembe bir romanı, bir erkek de utanmadan okuyabilmeliydi. elif şafak’ı daha önce kınamış mıydık? bir sanat eseri halkın önünde eğilip bükülmemeli. sanat eseri insanlara yol göstermeli.
Toplumsal cinsiyet galebe çaldı. Kahraman, ‘karakap’ yorumunu okuduktan sonra akşam üstü Dost’a uğradım Karanfil’de. Orada hala pesbembe kitapları görünce bu kez İmge’ye uğradım ve aylardır elimin gidip gidip geldiği Aşk kitabını toplumsal cinsiyet ve maço duygularıma saygılı bir formda, gri kapak rengi altında aldım. (Pek de dediğin gibi KAPKARA değilmiş yalnız)Kendimden oluşan tek kişilik örneklemimden hareketle anlıyoruz ki: Kapak kitap satarmış. Alınmayan kitabı aldırırmış. Hoş, ben kitabı yanımda pesbembe aksesuar olarak taşımayacaktım ama bu gibi şeyler reklamcılıkta kuş tüyü etkisi kategorisine giriyor. Alıp almamakta tereddüt ettiğim kitabı bu basit yenilik sayesinde aldım. Okuduktan sonra tüm delüğanlılar alemine de tavsiye ederim umarım.
allah allah,bana uzaktan kapkara geldi demek ki..tabii, bir kitabın satışında %50 kapağı, %35 de ismi önemliymiş..
hmm. yani her ikisini iyi yaparsam, içinde bir halt olmasa bile %85 şansım var. hemen oturuyorum ilk romanımın başına.
%15’lik kısma takıldım ben. O ne ola ki?
bunu bana bir yayınevi sahibi söylemişti. ilk roman dosyam elimde yayınevi yayınevi geziyordum. sanki herhangi bir meta alıp satıyordum: adam %7 alacaksın dedi, ben %10 olamaz mı dedim vs. bundan sonra tüm yazdıklarını önce biz göreceğiz biz beğenmezsek başka yayınevlerine gönderebilirsin vb. bir ton madde..neyse ki anlaşamadık. telif hakkını 10 yıl ellerinde bulundurmak istedi ben 5 yılda direttim .. iğrenç bir gündü. kendimi çok kötü hissetmiştim..
o da reklamdır.
bence o yüzdeler, bilinmeyen bir kitabı alırken geçerli. genelde insanlar birbirlerinde gördükleri kitapları okuyorlar..reklam %15’ten çoook daha önemli bir paya sahip..%15i bilmiyorum..
E yazı yazmasan da olur madem. 50+35+15=100. Yazıya gerek yokmuş. Ben de yazıcam.
yazmak, hastalık.bu arada ben pilli.de yazılarda en fazla 100 ahkam olabilir ve 100ü aşınca ahkamlar çıkmıyor sanıyordum. neyse.
:)evet yazmak kesinlikle hastalık.
Yok yok 100 o yüz diil. %100’ün hesabı. Yazı hayatıma %85’lik bir şansla başlıorum. Puel, gel beraber yazalım bi kitap. Ama %15’lik kısmı allaha emanet. Nedir o bilen yok.
anlaştık belesh. sen kapakla ilgilen, ben afili bir isim bulurum. bu hesaba göre yazmamıza gerek bile kalmayacak.
Hah, tam bildiğim yerden bu sefer soru. Eski bi kapak kızı tanıdığım var, hemen ilgileniyorum kennsiyle. Yav aslında önce bi konu seçseydik kitap için.
kalabalık metropollerin yalnızlığını yazabilirsiniz mesela:)
Tenha metropol nası oluo ki?
edebiyatı sadece para kanama aracı olarak görenlerin mantığı işte…pehh.tamam kitap ismi etkili olabilir, kapak etkili olabilir… ama nasıl bu şekilde söyleyebilirler ki.sonuçta bir roman ortalama 2 sene içerisinde hazırlanıyor.
kahraman senin şansın kafadan %50’ye düştü bak, o da kapak konusunda başarılı olduğunu varsayarsak. daha iyi isimler bulmalısın.
Kapak konusunda başarılı olacağımı düşünmekteyim ben.
kitap kapakları çok üretken olunabilecek hoş bir sanat mekanı bence. çok heyecan verici..
belesh de oldukça heyecanlı görünüyor zaten.
Heyecan verici, zevkli bi çalışma olacağına eminim.
Sonuç: Sanat, edebiyat ve bilim dünyasının, yazın aleminin en önemli neferi grafik tasarımcılardır. Tasarımcıları sevelim, öpelim, okşayalım. Onlara ihtimam gösterelim. Dünya onlar sayesinde daha güzel bir hale gelir. Edebiyat alemi bile.
imza değişmiş sanki Anthro, yanılıyor muyum? peki anlamı ne?
kesinlikle doğru grafik tasarımcıları çok önemli hayatın birçok alanında.
Marcus Fabius Quintilianus’un sözü:Bir yalancının hafızası iyi olmalıdır.Aptal yalancılar çünkü sürekli tenakuza düşüyorlar ve kendilerini ele veriyorlar.
güzelmiş
evet güzel sözmüş hakikaten..bu sözleri nasıl ekliyorsunuz her ahkamın altına? ben de bir söz bulayım kendime..
pillinin hesap bilgilerinde imzanız kısmı var, oraya yazabilirsin istediğini.
teşekkürler ama insan ne seçeceğini bilemiyor, havalı birşey düşünmeli.
bir kopya veriyim.yazını yorum aparatında yaz. bold, yada italik form ver. onu imza kısmına yapıştır. herkes bu yazı düzeni kodlarını kullanmadan imza ekliyor çünkü.
benim imzam havalı değil mi şimdi bu biiirikincisi ise imzayı bold yapınca daha mı dikkat çekiyor
sağol anthro..klas bir cümle bulur bulmaz yapıştırıyorum imzama..
okumayacağım dememe rağmen dayanamayıp sonunda okudum. genel olarak ben elif şafak’tan tat almayan bir okuyucuyum. bu kitapta da mevlana şems aşkını çıkarınca geriye lezzetli birşey kalmadı. ancak mevlana şems hadisesi hemen aynı dönemde yayınlanan babı esrara oranla çok daha şık bir şekilde işlenmiş. normal koşullarda yargılanacak olan kurguyu roman olma hadisesi açısından değerlendirirsek yargılamamaız gerektiğini düşünerek o konuya çok takılmayacağım ancak gerçekten de sufilerin yaşamlarını anlatan bölümlerde konuşmalar yer yer o kadar günümüz ağzıyla gerçekleşiyor ki insan o büyülü havadan sıyrılıyor.ella aziz ilşkisi 3. sınıf amerikan filmi tadında zaten, hatta o olanaksız menüleri ve mutfak manzaralarını okurken insan bir an maeve binchy romanına mı düştüm diyor.kitap vasat, konu nefis. şems tebriz aşkı ve sufiliğin özü gibi konuları çok büyük kitleye sıkmadan taşımış. mevlana mevlana deyip mevlevilik hakkında en ufak fikri bile olmayan bir sürü insan belki ömür boyunca mesnevi okuyamaz ama bu kitapla en azından fikir sahibi olur.kitap böyle bir amaç gütmüş mü bilmem ama edebi yönünden çok bu olasılık ilgilendirdi beni.ayrıca gitti dağ gibi aziz demeden de edemeyeceğim.
aha elif şafak!yaşasınnnn!
doğrudur ama öyle ya da böyle yazdığım herhangi bir öykü ya da romanı sinemada izlemek çok isterim. inşallah gerçek olur ileride bu hayalim de.
manson ben bitirmemiştim henüz, niye söyledin ki sonunu kuzum.
kitap, sonu için okunur hakikaten.
aha yine hortlamış bu blog. bu defa ben yapmadım, ben değilim, elif şafak is bek.
ben de yapmadım ki.
Ben hortlatmış olsam sakıncası olur mu puel?
o zaman tedarikçileri kurşuna dizerim belesh yavrum. kırmızı halıyı yetiştiremediler diye.
Olsun. Kırmızı potinlerim var ki benim, canın saolsun…
sayın puella benim için de kırmızı halı serdirebilir misiniz? yalnız ben bekleyebilirim, hiç sorun değil.
madem beklersin galanthus, belesh bi yürüsün üstünde, alsın hevesini, sonra yollarız sana da ayıp ettin. hatta sana kırmızı potin de alırım akabinde. ne gönlü zengin insanım ben.
Ben hevesimi alıcam ha? 15bin metre maraton koşarım o halının üstünde, yine(de)bıkmam.
ama belesh’in yürüdüğü halı olmaz ki. beklerim diyorum.
Neden, mundar mı olur benim yürüdüğüm halı?
tabi ki değil, sadece ben yepisyeni olsun istiyorum. sizin yürüdüğünüz halıyı ben antika odama koyacağım.
caiz mi değil?
İslami usullere uygun yürüyorum ki ben. Bişi olmaz sanki.
3 kulfu bir elham okursan bişi olmaz.
ben sana yeni, gıcır halı alırım galanthusum. kırmızı olması da şart değil hemi. sen ne renk istersen.
Ama çin malı olmasın derim.
çin’de uşak, hereke diye ilçe kurduk biz. harbi diyorum. hereke halısı yapıp gönderiyoruz dünyaya. made in china, made in new hereke!
puella, zevkine güveniyorum, bence rengini sen seç. beleshin kırmızı potinleri var benim de rengrek babetlerim var, buna göre bir şey ayarlayacağından eminim. saygılar, sevgiler.