Geçen hafta hürriyet’de bir haber vardı. Bir kadın annesinin boğazını kesmiş. Aslında kadın değil. 21 çiçek açmış, ömründe. Çocuk- kadın demek daha doğru, belki de. Bütün basın bu haberi verdi. Daha doğrusu ayaklandı. Kızımız hukuk öğrencisi ve çok güzel bir kız. Annesini nasıl öldürür? İşin vahim boyutlarından biri buydu. Bilim kadını bir annenin çocuğuydu. Yani tutunamayanlardan değildi. Zengindi, güzeldi. Olsa olsa psikolojik tedavi görüyordur. Yoksa niye öldürsün ki?Sahi hiç annenizi öldürmek istemediniz mi? Yeter, bırak beni, düş yakamdan demediniz mi? Çünkü anne olmak biraz böyle bir şey. Hep yakasındasınız, bağrındasınız evladınızın. Gün gelir onu boğarsınız. Bu kızımızdaki ilginç bir olay da, boğazını kesmesi. Bir sinirle bıçağı defalarca annesine saplamamış, tek hamlede boğazını kesmiş. Öldürmek istemiş annesini, ondan kurtulmak istemiş. Hasta mı gerçekten? Öldürmek bu kadar zor mu, mesela? Kaybetme korkusu yoksa insanın çok rahat herkesi öldürebilir. İster anne, ister baba, ister bir yabancı. Şiddetin dışa vurumlarından biri. Yok olsun istemiş annesi, onu boğmasın.Hukuk öğrencisiymiş. Belki alıcağı cezayı bile önceden düşündü. Belki tasarladı, herşeyi. Belki bir anlık sinirle yaptı. Belki hiçbiri…Hiç bilemeyeceğimiz sorulardan biri daha.Bir genç kız annesini öldürdü. Boğazını kesti, hiç düşünmeden. “Kavga ettik, ben de öldürdüm” demiş. Aslında basit ve doğru bir cümle. Ama bu kavga o anın değil, zamanın cümlesi. Tek bir kavga öldürmez hiçbir şeyi. Kavgalar öldürür ancak. Çok güzelmiş, öyle diyorlar. Güzel kızlara anne öldürmek yasak.Canı acıdı mı mesela. Annem yok artık demedi mi? Bir insan annesinden nefret ederse, geriye ne kalır tutunacak. Babacı kızlardan mı? Bu hayatta en çok babasını mı sevdi? Babasının gidişinden dolayı mı annesini suçladı? Bilmem, belki soruları kendimizi de anlamak, ebeveynlerimizle aramızdaki şiddeti çözmek için soruyorum. Kimbilir,,,,Çirkin kızlar annelerini öldürebilir!