Yaşamı ve içindekileri sorgulamadan, kendime ufaltılmış bir hayat kurup, öz dünyanın dışında olup bitenleri siktiretmeyi öğrenemeden, huzuru bulup onu içime sabitlemeyi öğrenemeyeceğim. Keşke bu çağda gelmeseydim dünyaya. İnsanların bu denli kendilerinden uzak bir yaşam sürdükleri, gökyüzünden, bilinmeyen yıldızlar ülkesinden bi haber yaşadıkları bir zaman diliminde, bu anası kahpe insan topluluğunda yaşamak bana hiçbir zaman yetmeyecek. Düşünsene ne „akşam-gece“ olduğunda bulunduğumuz toprak parçasının güneşle arasına dünyanın diğer yarısının girmiş olduğunu anlayamadan, onu hissedemeden yaşıyoruz. Bir yıldızın kaymasındaki o muhteşem anı en son ne zaman görebildik? Toplasan toplasan bir insanın ömründe kaç tane yıldız kayar? Dolunayın aydınlattığı büyülü bir ormanda sırlı bir aynanın telaşsız hüznüne dolan denizin kıyısında ateş yakıp etrafımızı ateşin rengiyle boyamayalı kimbilir ne kadar oldu?… ya da gecenin ortasında şaşkın bir yengecin çakmak çakmak gözlerine denk gelmeyeli?…Koca bir meşe ağacının gövdesine sarılmayalı?…Yağmurun alnımızdan başlayıp, bir macera gibi yüzümüzden göğsümüze döküldüğünü görmeyeli?…“Aman batmadan yetişelim!” diye günbatımına yetişmenin o komik gayretiyle…. çeşme otobanında gaza kapaklanmayalı?… Rüzgar gülleri Alaçatı’nın tepelerinde görününce…balıkçı Hasan ağbiyi arayıp “At bakalım çupraları mangala! Rakı bardaklarının demleneceği keyif havuzlarının buzunu kır, geliyoruz” demeyeli? Allı, morlu, güllü kıyafetlere bezenmiş bir Assos’lu köylü kadının yüzündeki derin çizgilerinde güneşin suratına yaptığı dövmeyi izlemeyeli? Yeşilin gövde gösterisi yaptığı Kazdağları’ndan ”Zeus’un Altarı”na çıkıp…yeşille mavinin birbirine kavuştuğu o uzun çizgiyi saatlerce izlemeyeli??? Köylü çocuklarının acemi ve şaşkın bakışlarında ellerimde gözleme yiyip bilmediğim köylerin sokaklarında gezmeyeli? Şirince’de şarap içmeyeli?… Evlerin ışıklarının tek tek yanışını…izlemeyeli?… Koca memeleri olan baklavacı teyzenin “Aaa kara kızım gelmiş!… Tam da yeni baklavamı şerbetlemişken” diyişini duymayalı…Gökte bir kartalın asil konukluğuna şahit olmayalı?… Bir salyangozun kırılgan ve inatçı kabuğunun başına dikilip, yağmurun altında… onun usul usul yaşama asılışını…Yorgun bir geceden .. şehrimi, İzmir’imi izlerken… bir baykuşun sesiyle yırtmayalı zamanı?… Hüzünlenmeyeli dostlarla?……… Sırlar kapısından geçmek için sarhoş olmayalı?………Bilmiyorummmm!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!Boktan boktan insanlar ve onlarla dolup taşan….. boktan bir dünyanın esirleriyiz….Boynumuzda yaşam denen pranga………….(2004 iş hayatına elveda)lalalalalalalalalalallalla :-))