…Kar serpiştiriyordu fena halde…Esen rüzgarın şiddetiyle, tanecikler yön değiştirerek yüzümü yalıyorlardı, bazısı yanaklarıma, alnıma yapışıyor, kimi ise kirpiklerimde takılıp kalıyordu.Hava feci soğuktu. Dünyanın bütün düzensizlikleri kar taneleri gibi yavaş yavaş hayatıma birikiyordu. Hiç bitmeyen bir koşuşturmanın gönüllü üyesiydim. Dünyanın hızına yetişemiyordum! İnsanlar içinde yaşamadıkları şartlar hakkında ne kadar da kolay fikir yürütebiliyorlardı: Şaşıyordum.Bir adam tüm içtenliğiyle “Evlen benimle!” diyordu. O an bedenim ruhuma 5 beden büyük geliyordu. Taşıyamıyordum. Bu yüzden duruyordum hep… Sanki benimle birlikte hayat da duraklayacak sanıyordum. Ama işte durmadığında da, rahatça soluklanamıyordum…Kuzeyin sert ve soğuk rüzgarları sürekli yüreğimi dövüyorlardı. Durup kuytulara saklanmaktan başka bir şey gelmiyordu elimden. Zaten hep böyle olmamış mıydı? Babaannemin ölümünü öğrendiğim sabah odasında onun beyazlar altındaki bedenini gördüğümde mutfağa kaçıp saklanmamış mıydım? İlk kez regl olduğum o gün annem yüzüme o tokatı atana kadar banyoda sanki bir insanı öldürmüşüm gibi şoka girmemiş miydim? Üniversitede prob olacağımı anladığımda gidip kapalı tenis kortunun bir köşesinde hiçbir şey yapmadan raketime sarılarak saatlerimi harcamamış mıydım? Hele ilk aşkımın o kızla hayatını birleştirme kararını yine kendisinden öğrendiğimde? O günahsız ruhun bu dünyadan bir tüy hafifliğinde uçtuğunu kilometrelerce öteden hissettiğimde? Adımlarım en yakın telefona ulaşmak amacıyla hızlansalar bile, ruhum o ana takılıp kalmamış mıydı? Peki, o canı aşağı düşmeden önce koşarak yakalamaya çalıştığımda ve maalesef başaramadığımda? Aldatıldığımı ilk anladığımda? O trafik kazası sonucu insanların üzerine çıkmamak için elektrik direğine direksiyon kırdığımda? Artık biliyordum, önümdeki satranç tahtasında kalan atım ve fillerim ve birkaç piyonumla oyunu benim yerime bu düzen oynuyordu. …Ve ben durursam, sanki hüzünler daha fazla çoğalmıyordu. Belki bu yüzden saçlarım beyazlamıyor, depresyon hapları henüz kapımı çalmıyordu.Bir adam sürekli bana yalnızlığımı hatırlatıyordu. Ruhum bedenime 5 beden küçük geliyordu. O bedenin altında eziliyordum.Hava feci soğuktu. Sert ve amansız kuzey rüzgarının soluğunda bazen bir hayvan acımasızlığı taşıdığını düşünüyordum. Karıncaların kış sevinci kadar karanlık ve sessizdi benimkisi de…Bir adam bana “Bir şeyler yapmalıyız!” diyordu. Sözleri soluk rüzgarla uzayıp gidiyordu hep. Kısa ve kalitesiz uykulara düşerken buluyordum kendimi… Erik ağaçları her bahar aldanıyordu. Narin, beyaz güzellikleri güneşin ardından gelecek ilk soğuk rüzgara teslim oluyordu.Bir adam bana “Senin kaderin bu!” diye haykırıyordu. Hiç itiraz etmiyordum. Boğazımda katı bir yumru ile katılıyordum hayata… Beni uzun zamandır görmeyenler hiç değişmediğimi söylüyorlardı.Büyük bir deniz feneri yalnızlığı taşıyordu ruhum. Kimse bunu saçtığım ışık yüzünden göremiyordu.Bencillik diz boyuydu ve ben yorgundum. Bir köpek kadar yorgundu gururum. …Ve bir adam bana “Her şey yoluna girecek, üzülme” diyordu. Dereye atılan taş yüzünden ürküp susan kurbağaların hızlı kalp çarpıntılarını taşıyordum.Kar serpiştiriyordu yüzüme! Fena halde yürümek isteği vardı içimde… Gece, karşı kaldırımdaki sokak lambasının ışığında kar tanelerinin rüzgarla dansını izleyemeyeceğimi artık biliyordum. Çok sık buz tutuyordu yüreğim. Bir pencere kenarı sıcaklığı değildi artık aradığım…bu bir pilli patisözüdür!
yorumlar
Abi, güzel yazi diye iste ben buna derim. Kalite diye ben buna derim. Sairane bir yazi diye buna derim. Ellerine, yüregine binlerce saglik olsun Paticigim…
O, üsüyen köpege cok canim yandi…Gurban olim bi da böle resim goyma…
Yine dayanamadim, Moderasyonda ki arkadaslar, bu yazida mi önsayfayi haketmiyor?
aklım bedenime 5 beden küçük geldiğinden bu yazıyı ”muhteşem” den daha iyi tanımlayacak bi kelime bulamadım…
@nicox, resmin seni üzdüğünü biliyorum, insan olanın içini parçalayacak boyutta binlerce resim var sokaklarda… maalesef o resimleri kaldıramıyoruz. insanların, hele bu soğuk mevsimlerde her elinden geldiğince, yardıma muhtaç olan insana olsun, hayvana olsun, hatta bitkiye dahi olsun, gören gözlerle, yardımsever ellerle yapabilecekleri çok şeyler var. yeter ki gören gözle bakmayı bilelim.ayrıca bir minik not: yazıların önsayfada yer alması için sanırım öncelikle toplulukça bilinmeyen ve merak uyandıran bir konu olması gerekiyor. en az üç farklı bilgi kaynağı linki içermesi ve konuyu aydınlatıcı olması şartı aranıyor. tabii ki dil kuralları ihlal edilmeden yazılmış olması icabediyor. bu yazı ön sayfalık bir yazı değil arkadaşım. son paragrafımdaki açıklamalarımı okuyunca bunun bir deneme, bir kişisel çalışma olduğunu anlayacaksın. yani aslında pek de merak edilen birşeyi paylaşmıyorum bu yazıyla.@majorian, teşvik içeren ifadelerin için teşekkürler, kendimi pişirmekle meşgul olduğumdan henüz bir başka ortamda veya kaynakta yazı yayımlama fikri bana uzak görünüyor. ama hayal etmesi şahane…@pbk, sarmaşık fikri benzetmeni çok beğendim. basit düşünmenin faydalarını burada bir kez daha hatırlatmak güzel olmuş. teşekkürler,@kop, sağol. kelimeleri daha iyi anlamak için eskiden cümle içinde kullandırırdı öğretmenlerimiz. sen bunu ziyadesiyle başaranlardansın. kelimeleri evirip çevirmeyi ben de seviyorum. onları farklı çerçevelere yerleştirirken ortaya çıkacakları hep merakla bekliyorum. beğenmediğimi bozup yeniden çalışıyorum üzerlerinde… bu yazıda başka birşey denemek istedim aslında. yazmış olayım da; bundan sonra okuyacakların da belki ilgisini çekebilir. yazının, görseller ve müzik eşliğindeki etkileri değişiyor mu? yoksa bunlar olmadan okunduğunda verdiği haz fark ediyor mu? diye düşünürken böyle yola çıktım, tıpkı bir konferansta konuşma yapmaya hazırlanır gibi Tosca’nın son romanzası olan “e lucevan le stelle” eşliğinde her kelimenin etkisini güçlendirmeye çalıştım. bu çalışma tekniğini ilk kez deniyorum. itiraf etmeliyim ki; zor ve yorucu oldu. mesela Domingo “L’ora è fuggita, e muoio disperato!” diye okurken o esnada yazıda okunmakta olan cümlelerin de yerini öyle ayarlamak istedim ki; yazı kahramanının sözleri, okurun beyninde, kalbinde, imgeleminde güçlü bir etki silsilesine yol açsın!opera yazmanın, bir tiyatro eseri oluşturmanın, ya da herhangi bir sanat eseri vücuda getirmenin zorluklarını hissetmeye çalıştım. gerçek sanatçılara bu yüzden bu yazı ile bir kez daha şapka çıkartmak gerektiğini ifade etmek istiyorum. neyse bu konu uzar… sözü ben şimdilik yine okura bırakayım. ve gidip diğer yazılardaki okurluğuma çalışayım.
Yorumuma ek yapayım derken silmişim Paticim..Kusura bakma..
pilli pati, oparlörüm olmadığından dinleyerek okuyamadım, böyleyken bıraktığı etki muhteşemdi, ancak müziğin de insana verdiği etki bambaşka, bu yazında ikisi birleşince nasıl bi etki bırakacak onu dinleyerek mutlaka test edeceğim,yazılarında bunları farkediyordum zaten, koyduğun görsellerin linkini … olarak incecik belirtmende bile bir anlam yüklü, işte bu özelliğin ile de seni daha çok okunası buluyorum, yazılarında her şeyin bi anlamı olduğunu, ve birşeyleri vurguladığını hissediyorum ve bulmaya çalışıyorum onları, sen dikkat çekilecek yeri gösteriyorsun ancak onu görebilmeyi de okura bırakıyorsun,ohh! bişeyler söylemeyi becerebildim…
görsellerin yanındaki …’lar fotoğrafların edinildiği kaynak linkleridir. hem fotoğrafı çeken kişinin emeğine ve telif haklarına saygımdan, hem de o kişinin diğer fotoğraflarını merak edip görmek isteyenlere bir nevi yol haritası çizmek isteyişimden kaynaklıdır.
Paticigim, yaziya emek verdigin, yazinin her satirindan buram buram eserek, taa Almanya’ya 3500 km uzaga, ve benim kalbime geldiginden belli zaten.)))Aslinda bu yaziya güzel demek cok az kalir. Muhtesem desem bile hakkini vermis olamam. Mükkemel desem.. hayir hayir ben bisey demiyor diyemiyorum. Sadece sunu söylemek istiyorum: Bu yazi kadar zevkle okudugum bir yazi hatirlamiyorum. Binler tesekkür Patim.
Her kar yağdığında dışarı çıkıp dolaşırsan; bizlere daha çoook duygu fırtınası yaşatırsın pilli pati. mükemmel olmuş, yüreğine sağlık…
anlam yüklü derken ben de onu kastetmiş idim pilli pati,nico, benim didiklerimi dekrar etme kardeşim, muhteşem kelimesini ben kullandım önce…
pilli pati mükemmel olmuş, bir solukta okudum çok güzel…teşekkür ederim. Atasözünü dinleyenlerin sayısı azalmış ama haberin olsun pillipaticim
hem bedenim hem ruhum hayata onlarca kat büyük geliyor benimse…kalemine sağlık pillipati, plaktonun yazısından sonra okuduğum 2.can alıcı yazı…bir başkasını kaldıramayacam bu gece..
. Çok sık buz tutuyordu yüreğim. Bir pencere kenarı sıcaklığı değildi artık aradığım.Pillicim gerçekten süpersin.
derinliğinde kaybolduğum bir yazıydı yüreğine sağlık..ve güneş bir gün doğacak ve al bir aydınlık saracak bedeni demekten alamıyorum kendimi sevgili pilli pati
Kop, kardesim kiraladin mi sen “muhtesem” sözünü.. hem sanane ben ne dirsem dirim…
di kardeşim di, senden gıymetli mi, hepsi feda olsun sana
coşmuşsun pilli pati
ve son(ra) işte: yürüdüm
Agzina saglik Patim…
çok güzell!insan anlara takılı kaldığı zamanlarda yanından geçen zamanı ve kişileri farketmiyor.