bildirgec.org

satranç hakkında tüm yazılar

Dahi, ulusal kahraman ve vatan haini : Satranç Sanatçısı Bobby Fischer

geceyazankedi | 18 February 2010 11:58

Bir satranç üstadı…
Bir ulusal kahraman…
Bir Vatan haini…
Yalnızlık ve kaçışlar içinde bir ölüm…

Kim ne derse desin Bobby Fischer‘ın bizim dünyamıza ait olmayan hayatı 64 siyah ve beyaz kare içinde yaşandı ve bitti. 9 Mart 1943’te California‘da yahudi bir annenin oğlu olarak dünyaya geldi bir dahiden bekleneni yaptı ve okulla arası gerçekten berbattı bunda en büyük etkenlerden yegane olanı ise Bobby 6 yaşındayken ablasına alınan satranç takımı. O günlerde geleceğini bu kadar etkileyeceğini düşünmeden sahip olduğu bu takım onun tek yapmak istediği şeydi.

Ondan bahsedenler “Bobby ile iletişim gerçekten zordu heyecanla konuşabileceğiniz tek konu satrançtı ve konuşmanın durakladığı yerlerde Bobby’nin elindeki ufak kağıt üzerinde satranç hamleleri planladığını görürsünüz.” der. 14 yaşında ulusal turnuvaları kazanan en genç satranç oyuncusu olarak tarihe geçer. Soğuk savaşın en çetin günlerinde satranç bu çarpışmanın en sıcak yüzüdür ancak sovyetler kendi sisteminin bir kanıtı olarak sunduğu satrançta her sene dünya şampiyonluğunu elinde tutmaktadır.

İhtimal

pilli pati | 31 August 2009 09:08

Bir martı kanadı suya nasıl değerse işte o kadar kısa sürecek omuzuma değip geçişin. O an kaderimizin bu denli keskin hatlarıyla çizilmiş olduğunu daha önce hiç farkedemediğimi anlayacağım ve zaten kilitlenmiş olacak adımların kendi mutad yönüne. Bizi bizden ayıran yollara vuracağız kendimizi. Gözlerimi senden alışım, hele o görüntünü hafızama hapsedişim herhalde çok zahmetli olacak.

Gümüşsuyu Palas’ın emektar asansörüne binerken her seferinde gıcırdayan ahşap zemin, yıllar öncesinden kanatlarımda birikmeye yüz tutmuş çileyi anımsatacak bana. Sensiz yaşlanacağım hayatın çıkmaz sokaklarında. Emektar bir asansörle kader birliği yapacağım. Hayat boyu aynı kitabı okumaya mahkum edilsem yine Elias Canetti’nin Körleşme’si diyeceğim. Sonra belki yapabilirsem bakmadan görmeyi öğreneceğim önümdeki satranç tahtasının zaruri bir oyuncusu olarak… Zaruriyetler hep sonunda çokça meziyetlere gebedir ya, bunun için sana sonsuz teşekkür edeceğim her anımsayışımda. Bu oyunda bir oyuncu olmama katkı sağladığın için…

demokratik satranç oyunu

konami | 26 February 2009 12:00

Michael Marcovici isimli tasarımcı tarafından tasarlanan busatranç oyununda taşların herbirinde IP-WLAN ağıyla donatılmış birer kamera bulunuyor. Satrançoyununda taşlar kendi aralarında ve oyuncuyla etkileşime geçebiliyor. Böylece taşlar demokratik bir şekilde hangi hamlenin uygun olduğuna kendi aralarında ve oyuncularla tartışabiliyor. tabii son kararı oyunu oynayan iki oyuncu veriyor. Tasarımcı iki hafta içinde prototipi bitireceğini söylemiş.

satranç

nohacker | 23 January 2009 23:47

satranç hakkında aklınıza gelebilecek bütün sorulara yanıt vereceğine inandığım bir site. düşünün içinde flash dersleri bile var. cok garibime giden ama incelediğim kadarı ile mükemmel olan bir site. hatta buradan haftanın sitesi seçilme onurunu almış bir site. siteye buradan bakabilirsiniz.

Kaybolan Değerlerimiz, Birer Birer İniyor Sahneden…

| 05 January 2009 10:20

Tüketim toplumu olduk. Tarihte işlenmiş eski değerlerimizin yerine, yeni teknoloji yöntemlerini tercih eder olduk. Öyle bir zaman dilimini yaşıyoruz ki, teknoloji başımızı döndürüyor. Geleneksel yöntemlerle yapılan sanat ve zanaatlara taleplerimiz giderek azalıyor. Bir zamanlar, göz nuru ve alın teri ile harmanlanmış mesleklerimiz ve dünden gelebilmiş zanaatçılarımız vardı; cam, çini, taş, ahşap oymacılığı, telkârî işçiliği, kutnu bezi dokumacılığı ve diğer dokumalar gibi zanaatları yaşatan ustalar ise bugün giderek çekiliyor sahneden…

TAŞA HAYAT VERENLER(Taş İşçiliği): Bir zamanlar, taşa ruh kazandıran, taşı bir dantel gibi işleyen ustalarımız vardı. Zanaatçılar, blok şeklindeki taşları, özel yontma işlemleriyle el emeği, göz nuru ile bezer ve bir eser ortaya çıkarırdı; çeşmeler, şömineler, aynalar, masalar, dış cephe kaplamaları(oymalı sütunlar, nişler, kapı ve pencere söveleri, tavan süslemeleri vs…) ve diğer ürünler…
Günümüzde, tarihin derinliklerinde kaybolan taş ustalarının, ellerinin kıvrımlarını ve alın terlerini, Mimar Sinan imzalı bir caminin duvarlarında ya da başka tarihi yapının içinde hissederiz. Türkiye’nin belli bölgelerinde, özellikle İç Anadolu ve Ege Bölgelerinde az sayıda bu zanaata ve zanaatçılara rastlamak mümkündür.

ÇİNİCİLİK: Çinicilik dendiğinde İznik Çiniciliği akla gelir. İznik çiniciliği, 16.yy’ da en parlak ve en görkemli dönemini yaşamıştır. Bugün ise İznik’te bu geleneğe gönül vermiş az sayıdaki ustalarla, çinicilik devam ettirilmeye çalışılıyor. Atölyelerinde, geleneksel tekniklerle ve butik çalışan çini ustaları, kullandıkları turkuvaz, firuze, yeşil, sarı ve kahve renkleri içeren sırlarla imzalı işler çıkarıyorlar.

BENİMLE SATRANÇ OYNAR MISINIZ?

keremx | 10 December 2008 14:23

BENİMLE SATRANÇ OYNAR MISINIZ?

10 yıldır satranç oynuyorum. Satranç oynayanları ilk izlediğimde bu oyunu hiç öğrenemeyeceğim duygusuna kapılmıştım. Bu kadar taş… Bu kadar hamle…Bütün bunları öğrenmek kolay değil diye düşünürdüm. Dama oynamak daha kolay gelirdi bana. Yanlış düşünmüşüm, satranç oynamayı öğrendiğimde anladım bunu.

Satranç oynamayı çok sevdim. Satrancın tarihine yolculuk yaptım. Satrancın hayatı etkileyen felsefesine kapıldım. Satranç ile düşünmeyi yeniden öğrendim. Düşünmek, beklemek, sabretmek, kontrol etmek, acele etmemek gibi yeteneklerimi satranç sayesinde daha da geliştirdim.