bildirgec.org

vazgeçmek hakkında tüm yazılar

Cam Sandık

admin | 26 March 2011 03:32

Vazgeçtim! Kelimelerden, anlatmaktan, yorulmaktan, çırpınmaktan. İçimde kendimi ve acılarımı, camdan bir sandığın içine kilitledim. Hala oradalar, kıpkırmızı ve can acıtıcı. Bambaşka bir kimliğe mi büründüm? Hayır. Vazgeçtim… Evet, anlatmak istediğim bütün hikayelerimden. Öyleyim işte! Olması gerektiği gibi. Mutlu muyum? Ama hayır! Vazgeçtim sorulardan da! O cam sandığın içinden bana bakan aslım’a, öyküler anlatıyorum… Kitaplardan, insanlardan. Sevdiği görüntüleri gösteriyorum ona, sevdiği sesleri getiriyorum. Oyalıyorum, oyalıyorum, oyalıyorum!
Yo ağlamıyorum.Derin bir melankolinin içinde de değilim. Ama nasılım?… Bilmiyorum.

Beni tanıdıklarını zannedenlerin benim için kafa yormasını da, anlayamamış olanların da anlamasını istemiyorum!Öyleyim işte… Olması gerektiği gibi. Bundan sonra bütün o sıradan şeylerine, sıradan karşılıklar vereceğim… Hepsi bu!

Boşversene..

pillibebekkuyuda | 12 July 2010 13:40

Kuru bir yaprak buldum bugün, kendiliğinden dağıldı ellerimde..
Kaç gece sarhoş olmuşum sevişmeden önce,kaç gece sarılmışım, karanlık gölgelerine..
Kaç kez boşalmış ruhum, yine senle doldurmuşum, sayamıyorum.
Kaç kez kendime geldiğimde sensizlik tokadıyla bayılmışım.
Rüyalarım siyah beyaz benim, sadece sen kırmızısın.
Boyadım seni, siyahsın artık..
Ruhumu boşluğa bıraktım..Yükseklik korkum geçti birden.
Uçacağıma inanmazdım, konamıyorum şimdi..
Senden uzak kalacağıma nefessizliği tercih ederdim, adresi ben de bilmiyorum bugün..
Ben ne vurgunda öldüm, ne kazada..
Onların adı var, benim adım yok
Sensizlikte yok oldum..
Hissetmemeyi istemezdim hiç, kötü değilmiş meğer. Yaralarım kapandı birden.
Şiir yazmıyorum,şarkı söylemiyorum artık..
Derinliğimde kayboldum şimdi, niye istemişim ki seni.
En iyi ressam benim, kendime sevda çizmişim..Sen bensiz yaşarken, bir terzinin dükkanında kendime çaresizlik biçmişim..
Bir sürü güzel çaresizliklerim var şimdi..
Ödülüm sensizlik, iyi duruyor üzerimde..

Bir beden var, ama yürek sesi duyulmuyor artık.
Hey, resmini çekiyorlar, gülümse bana, gülümse tüm yapmacıklığınla hayata..Elde kalan onlar olacak. ”Çok mutlu” desinler..
Her resimde en çok ben gülüyorum artık..

Yanıma mı geleceksin, arada bir istasyon mu var..

Boşversene..

vazgeçmekten vazgeçmek

astral | 31 May 2010 08:52

Vazgeç vazgeçmekten ya da vazgeçmekten vazgeçmek. Aynı. İşin erbabı olanla olmayanın iç sesi… Duyumları ve sezileri…

Ben bu şarkıyı çok severim‘ dedi. Adamın vahşi ve kötüden de beslendiğini anlamak için kâhin olmaya gerek yoktu. Şarkı ona uymuyordu.

‘Bu şarkıyı senin için söylüyor olmalılar. Sen vazgeçensin. Vazgeçenler sana bulaşmaz. Vazgeçenler bu şarkıyı sana söylemez çünkü seninle işi olmaz onların. Onlar seninle aynı fikirde olanlardır. Bu şarkıyı sana söyleyenlerse sana benzemeyenlerdir. Vazgeçmekten çoktan vazgeçmiş olanların kalıcı yarasısın sen’dedi, adamı hiç mi hiç tanımayan kadın.

GÜLÜŞÜNDE ISINMAK

mavilikler | 02 March 2010 09:40

Gülemeyeceğim, kusura bakma! Bugün de yine o günlerden biri çünkü. Gözlerimi kapayıp güzel rüyalara dalmak yetmiyor ne yazık ki yeni bir günü başlatmaya. Herşey aynı kalıyor yine. Dönüşü olmayan yollara girilmiş bir kere çünkü. İnsanlar yapmışlar çoktan seçimlerini.

Yani anlayacağın, birilerinin seçimleri yüzünden bu halde yüzüm… Seninle bir ilgisi yok. Sana böyle kapkara bulutlarla yüklü gelmeyi hiç istememiştim. Aksine tek isteğim; bir parça güneşti… Gülüşünde ısınmak için gelmiştim ben buraya… Bulutlarımdan birer birer arınmak için…

virgül

astral | 17 February 2010 17:36

Penceremde güneş. Bulutların arasından kendini inşaa eden. inadına -belki-. Devam ediyor dedirten, inadına. Oysa inat yüzünden bu şarkının bu denli koyması ve koyacak olması. Güneşin inadı da ne? Onun inadı başka: Onun ki başka. O devam ediyoruz, ‘Kaldır kafanı ey hat!’ diyenlerden…

Devam ediyorum, planlarla. Gaianın köküne köklerimi gömmek üzere hayallerim/ tasarımlarımla, yürüyorum. Onunla olacaktı tüm bunlar ama olmadı ne yapalım.

Yazılar yazdım, buraya koyamayacağım kadar gerçek, şak diye açan gerçekleri, satırlar: Bende kalacak onlar. Kalsın. Kalan onca şeyden sonra bir yazı/ bin yazı kalmış çok mu?

YOLCULUK

admin | 15 February 2010 15:52

Elimi tuttu önce. Sımsıkı kavradı. Ardından “Hadi!” dedi. “Ne duruyoruz?! Gidelim artık!” Öyle ya… Neden vakit kaybediyorduk ki?! Sanki yeterince çalmamışız gibi zamandan… Daha doğrusu, bendim çalan. O ise bu savurganlığa son vermemi sağlamaya çalışan sadık zaman bekçisi…

Öyle ki, boşa geçecek tek bir saniyeyi bile vermek istemiyordu bana. Artık saniyeleri birlikte kullanıyorduk. Henüz misafirliğinin ikinci günü dolmadan, O karar vermişti buna. Ben de ses çıkarmamıştım. Olsa olsa en fazla birkaç gün daha sürecekti bu durum nasılsa. Sonra O yine geldiği zamanki gibi, yanında bavulu, şirin şirin gülümseyecek, ama bu kez içeri girmek için değil; veda etmek, hiç bitmeyen yolculuğuna kaldığı yerden devam etmek için duracaktı kapının eşiğinde.

Gördüklerim

beatmawe | 11 August 2009 12:28

“gördüklerim” isimli kısa filme hoş geldiniz! demek isterdim bir yerlerden ilerde doğabilecek bir zaman diliminden. birşeylerden bahsetmek isterdim -yani ben vazgeçmeden çok çok önce-. tüm anlattıklarım da dahil tüm anlatılanlar topu topu boş sözcük salsatası.işte yemişim zamanda yankılanmasını kelimelerin. ben ilkel insanlar gibi konuşmak isterim.”ve ilkel insan konuşmayı buldu” diye başlamak isterdim, vazgeçmeden çok çok önce. çekilecek üçüncü sınıf bir belgesel filmde. birşey istedi “ver” dedi. bir şey uzattı “al” dedi ilkel amcam.ee kolay değil yeni çözmüş konuşmayı bütün lugatı çok basit, hepsi tek hece.

KAPI

oyuncuhandan | 09 April 2009 16:40

Kapı açık seçik söyledi düşüncelerini: ” Bu oda senin ama çıkmazsan. Bu oda ve benim içe bakan tarafım senin. Ama çıktığın anda dışa bakan tarafım duvar olur yüzüne. Bakma yumuşak ve kerderli durduğuma. Gittin mi, bittin demektir. Kimsinki? Hiçsin. Ben istedim diye değil, hiçsin diye çıkamayacaksın. İllaki kalacak, illaki benimle olacaksın.”

Midemdeki boşluk kapının gözlerine bakarak ne kadar haklı ve korkunç olduğunu kusmak istedi üstüne. Gözlerim kapının iç kısmının güzelliğine ve masumluğuna kana dursun, aklım çıkmanın ne olursa olsun en iyisi olacağına karar verdi.

Kalbimleyim..

pillibebekkuyuda | 18 December 2008 17:32

İstanbul un karmaşık, yoğun yaşantısından, durağan bir hayata geçmek, sabahları erken saatlerde, gölde yüzen kuğulara ekmek atmamla, başladı..Daha önce onların bu kadar güzel olduklarını farketmemiştim..Gölün, bütün kuğularının, alışkanlık haline getirdikleri, evin kıyısına gelip, hep bir ağızdan ”he, kom hier” (buraya) şeklinde bağırmaları, saat 6 da uyanmama neden olsa da haklı bir sebepleri vardı..

Doğa ve ben başbaşa..Trafik yok, bağıran kornalar yok..

Benim devrik cümlelerim..

SNT | 11 February 2008 09:51

Gerçektende insanlar kodlarla konuşuyor birbirleriyle sevinci, istenci, hüznü vs.. anlatmak için, birşeyler göstermek için sürekli kodlar var etrafımızda. Bir yandan umursamaz olmaya çalışıp bir yandanda bütün vakitlere dair hesaplaşmalar yaşıyoruz. Bazen sorulsun istiyoruz beklediğimiz sorular, sorulmayıncada kendi kendimize çözüm yolları arıyoruz anlatabilmek için. Dinle’nmek istiyoruz, dinlesinler istiyoruz. Çok dinlemek değil, az dinleyip çok anlatmak istiyoruz..
Bir kaç şeye birden sahip olmayı istiyoruz. Elde edince yeni bir hedef belirliyoruz. Kazanılanın sevincini yaşamayı gölgede bırakıyor yeni hedeflerin hırsı..
Az gülüyor çok mızmızlanıyoruz.
Erteliyoruz.. Çok erteliyoruz ve sonra da vazgeçiyoruz.. Benzetmeye çalışıyoruz okuduğumuz kitaplardaki hayatları kendi hayatlarımıza. Hep Kahramanı seçiyoruz, zorla zorla kahramanı benzetmeye çalışıyoruz kendimize..
Kendimize kurallar koyuyoruz doyasıya yaşamak yerine. Sonra yıldığımız kurallarla birlikte bizden de gidiyor birkaç satır. Geçmişi siliyoruz. Olduğu, yaşandığı gibi kabul etmek yerine. Kendimizi unutmaya alıştırıyoruz.
Sevmemeyi öğreniyoruz kendimize savunma masalları anlatarak. Sonra sevmeyide unutuyoruz. Hatırlamayı sildiğimiz, unutmayı sevdiğimiz ve öğrendiğimiz içinde dertlenmeye başlıyoruz daha sonra. Kendimize cizdiğimiz ‘ben’ cizgilerini geçmek istiyoruz, gecemeyince yine kendimize kızıyoruz.
Özlemek için özlenmeyi bekliyoruz, sevmek için sevilmeyi..
Unutulmak korkusundan Önce biz unutmak istiyoruz. Ve ‘susacağım’ diyoruz sıkışınca iki ince dal arasında

SNT