bildirgec.org

astral

11 yıl önce üye olmuş, 262 yazı yazmış. 308 yorum yazmış.

dönülmez prizma

astral | 28 May 2012 09:32

Hayat bazen başka türlü yürür. Biraz tasarladığın, biraz tasarlamadığın şekilde. Bazen adımlarınızın üzerine basmamaya çalışırken, bazen de daha bir sıkı ve sağlam basarsın.

Bazı akşamlar gecenin rengi başka kokar ve gecenin içinden kimi ipuçlarıyla mucizeler ve renkler içinde yaşadığının farkına varırsın.

Meleklerinin yanında olduğunu anlayıverirsin. En güzeli budur. Hayatın ip uçları…

En güzeli de gün olur, görünmez bir prizmanın algısında değişirken zaman; gözlerindeki ışığın sönmesi şöyle dursun, daha bir şahlacağı geleceğin seni beklediği gerçeğini iliklerinde hissetmendir ki, en güzel şarkı budur.

gün dökümü aşk

astral | 04 June 2011 12:49

Sessizce geçip giden bu geminin ardından kaç ‘gün dökümü aşk’ kalır? ‘Kalan mıdır, aşk mıdır, olmazda mıdır?’ ya da işin sonu gelinemeyen başka bir yer midir? Us mudur, pus mudur? Aşk uslu mudur? Aşkı tutsak etmek mümkün müdür? Olan olunana denk ise, olunan çıkan sonuçla aynılaşan mıdır? Diyen, denilene benzeseydi, diyen demekten çoktan vazgeçmez miydi? Belki de, diyenin demekten vazgeçmeme sebebi, denilenden iki okyanus ve bir boyun farkıyla ayrı olmasıydı? Öyle olmasaydı sözler çoktan susar, güllere de su vermeye de gerek kalmazmış. ‘Olur olur’ deyip ilk kaçan; önde gidip de yuvarlanan olurmuş. Kendinden sarhoş insanın kendi mezarına düştüğü gibi göz açıp kapayana kadar geçer mi bu felsefe pazarlaması? Yoksa feri bozulmuş bir kırlangıç gibi oradan oraya giderken, yanına aldıkların hep bir parçandan eksik olup/ hep parçanı eksiltirken; eksilirken çoğalır mısın yoksa çoğalırken eksilen mi olursun?

dokunaksız doku

astral | 08 January 2011 17:04

Belki mantıklı değil, sana yazılar yazmak, seni hayata eklemek .

Devamı olmasa da bazı şeylerin an geçtikten sonra nasılsın demek istermiş insan. Affeder hatta affedecek bir şey olmadığını da anlarmış.

Zaman geçince o zaman için fena sayılanlar, benim de hatam çoktu dedirtirmiş. Bunun ötesinde bir niyetim yok, olamaz da. Yine de konuşmak istemezsen, hiç sorun değil. Sorun olanları geçmişte bıraktım.

Çarmıh

astral | 08 January 2011 14:05

Mışlı dünler kıtasında yırtamadığım resimler var.
Gelir misin?

Bu gece böyle bir şarkı çalmamalı. Onun yanımda olmasını, gözlerime bakmasını özleyebilirim. Mum ışıkları altında bu şarkıyı onunla dinlerken, ona sarılmayı özleyebilirim. Özlemek istemiyorum. Kapatın şarkıları.

Romantizme son verin. İçim yeterince onu özlerse benim için zor olur bu duraklar. Belki son durak dediğim anlar vardır ya, asıl onlar yaşatır seni.

arada

astral | 08 January 2011 12:01

1.Perde…

‘Gözlerim donuyor yalnızlıktan.’
Neden, nasıl söylediğini bilmiyordu bu cümleyi. Kahretsin sesli söyledim dedi içinden.

Bu sefer içinden söylemeyi becermişti ama asıl cümle bu olmamalıydı.

Rezil olup olmadığına bakmanın anlamı var mıydı bilmiyordu ama içinden dua ederek ve hiç de öyle bir cümle sarf etmemiş edası ne kadar verilebilirse, işte o da çevresine şöyle bir bakıverdi.

Gün gün

astral | 08 January 2011 10:58

Gün akar, gün durulur, gün koynundakileri açığa çıkartan afacan çocuktur, kuşluk vakitlerinden de çok önce.

Bazen bir günün peşi sıra yollara düşen sen; gün olur, günleri tanıyamaz olursun. Günler arkadaşınken söylediği anlamları ayırt edemez çakıl taşların.

sırlar

astral | 30 December 2010 08:42

Olup olmayacağın sezdiğin, yine de burkulduğun buruk bir tat ile devam ettiğin zamanlar yaşarsın. Yapmam dediğin şeyleri yaptığın anlar olur. O aracıklarda kendini tanımlamaktan kısa ya da uzun süreliğine değil, temelli vazgeçersin.

Yapraklar tekrar sararır mı, kırmızılar sarmışken yeryüzünü bir kalp ağrısı tecelli bulur bedende. Aslında öyle ki, ağrı bedende mi ruhta mı anlamazsın, anlamazsın; Belki bir ömür, belki bir öpücüğü bir saniyeye sığdırdığın bir sonsuz aralığında…

Kim bilir? Sereserpe bırakıvermek vardı şöyle kendini evrene.

GEL BENİMLE KAL DİYEMEMEK…

astral | 20 December 2010 12:18

Telefon çaldığında henüz vakit geç değildi. Ekranında onun adını yazan telefonu aldığında, dudakları kulaklarına uzanırken ev dolu olduğundan Trak sadece ‘Canım’ dedi.

Küt, direk söze girdi enfes ses tonuyla. Radyo programının nadide spikeri edasıyla konuşmaya alışkındı.

Oysa o bu halinin farkında değilken ve merhaba dahi demeden direk; ‘Aynı eve taşınmamız ortalığı karıştıracak bir durum. Farklı şehirlerde çalışmamızsa beni üzecek bir durum.

Durum, durum…’ dedi.

Dudakları büzülmüş olduğundan zor konuşuyordu. Ona bunları söylemesi gerekiyordu.

Kaybolan Ruhlar Günaha Neden Devam Eder?

astral | 19 December 2010 16:08

(Öküz Gücü adlı mim aklıma tonla senaryo çıkardı kara kutudan, dünden ve derinden.)

Öküz olmak ayrı bir senaryo, o öküzlüğün doğal sendromlarını bünyede hissettikten sonra öküzce davranmak ayrı bir ehemmiyet istiyor.

Öyle ki, öküz olduğunu kabul etsen de etmesen de umrunda da olmuyor.

Var gücünle öküz gücünle zarar verme potansiyelini kendi yaralarını bir an olsun unutabilmek için ortaya koyma hikayesi bu.

Karşına çıkan herkese yaralarından bahseder durursun. Öyle ki, aslında pelerinli bir melek edasıyla en çok düşünceli ve incelik şaheseri insancık sensindir. İnandırırsın da…

ilişki adı altında ‘alan’ bırakmama operasyonu

astral | 18 December 2010 14:52

İlişki uygunsuzluğu (bir ilişkiye yapı olarak uyumlu olmamak) testi düzenlense, başarılı olurum. Belki ilk sıralardan hem de. ‘Muhteşem’ ben, ne aşk ne ilişki insanıyım. İtiraf.com

Her şeyden sıkılan, yalnız olmayı gayet seven, ilk önce kendini düşünen ben; işime gelince yalnız kalmak işime gelince bir arada olmak taraftarıyım.

Bu değişir mi ya da nasıl değişir bilmiyorum. Bir de dürüstüm ki, ilişki için iyi midir bilemem. Baktım gayet politik olmak iş yapan gerçek. Ben ki, doğrucu Davut. Arıza yapım var vesselam.

Lakin şikayetçi miyim, tüm bu halimden. Yok, memnunum. İlla ki mesafeli halim, beni ben yapan birincil unsur. Başkasının başka özelliği gibi bu da benim özelliğim.