Vazgeç vazgeçmekten ya da vazgeçmekten vazgeçmek. Aynı. İşin erbabı olanla olmayanın iç sesi… Duyumları ve sezileri…’Ben bu şarkıyı çok severim‘ dedi. Adamın vahşi ve kötüden de beslendiğini anlamak için kâhin olmaya gerek yoktu. Şarkı ona uymuyordu.‘Bu şarkıyı senin için söylüyor olmalılar. Sen vazgeçensin. Vazgeçenler sana bulaşmaz. Vazgeçenler bu şarkıyı sana söylemez çünkü seninle işi olmaz onların. Onlar seninle aynı fikirde olanlardır. Bu şarkıyı sana söyleyenlerse sana benzemeyenlerdir. Vazgeçmekten çoktan vazgeçmiş olanların kalıcı yarasısın sen’dedi, adamı hiç mi hiç tanımayan kadın.
‘Nerden biliyorsun?’ dedi adam tüm şaşkınlığıyla.Yorgun, konferanstan dönüyorlardı ve daha yeni tanışıyorlardı. Bazen tanışmak da gereksizdi. Kimi zaman her şey ortada seriliverirdi, kimileri için…Adam şaşkınlığını devam ettirerek ‘Nasıl bildiğini bilmiyorum ama bildin. Bu şarkıyı bana hediye etmişlerdir hep’ dedi.Şen kahkahasıyla, ‘Tahmin etmiştim. Sen vazgeçmeyecek kadar hiç risk almadın. Almazsın da. Hem bunu bilir, hem de sana yanaşırlar. Bu hep böyle olmuş. Sadece iş de risk alırsın, o kadar. Aşk? Evet, hayatında vardır ama kendini teslim edecek kadar değil.’ diye sözlerini sürdürdü kadın.
Şaşkın kara ve karanlık gözleriyle, kadının ruhunu görebilecekmiş gibi baktı. Sonra bir şey söylemenin zor olduğu durumları tekrar yaşarcasına arabayı kullanmaya odaklanmış göründü adam.Adam doğuştan karizmatikti. Kimileri uğraşır, kimileri uğraşsa da biçaredir, kimileri zaten öyledir ve hiç uğraşmaz. Karizmatik olan kişi bir de bunun farkındaysa vay haline o egonun altında kalanın!Ceketi giymesi, yürümesi, işin içinden sıyrılmaya çalışırken yalan söylemesi dahi karizmatik olan adam; ‘Bilen ama hissetmeyen partisi’ne üye olup şayet bu partiden bir gün çıkacak olursa, asıl o zaman ne yapacağını bilmediğinden, ‘Bu konunun öte tarafı var mıdır?’ diye hiç düşünmeyenlerdendi.Kadın farkında, sessiz ve sakindi.Kimi zaman, ‘Vazgeçmekten öte ne olduğu?’konusunu düşünmenin asıl nafile olduğunu; bunun yanı sıra kötüden yararlanan adamın doğru da yaptığını düşündü. Vazgeçmekten vazgeç. Vazgeçmekten vazgeçmeyenler Gaia’da daha mutlu ve huzurlu oluyorlarsa şayet, vazgeçmekten vazgeçmemek kötü değil, iyi olandı.
Hani adam kötüydü? Kim kötü kim iyi? Ne nafile, ne sürekli, ne yarar, ne zarar?Vazgeçmekten vazgeçmeyensin. Bu şarkıyı sen sevmiyorsun. Bu şarkıyı seven biri sana bu şarkıyı söylemiş. Bu şarkıda seni bulmuş dediğinde kadın sözleriyle olmasa da -vazgeçmekten vazgeçmediği için ve bunu da fark edebildiği için adamı- bakışlarıyla aşağılamıştı.Adamın bir yanı vazgeçmekten vazgeçmeyi çok da ulvi bulmadığı için sözleriyle olmasa da bakışlarıyla kadına, ‘Evet haklısın ama yapılacak bir şey yok’ demişti.Yolculuk neredeyse beş saat sürmüş ve arabada onların dışında başkaları da vardı. Konuşmaya dâhil olmadılar. Onlarsa diğerlerinin anladığını -büyük ihtimalle de anlayacağını da- sanmadı.Oysa adam kadının tespitin şaşırtıcılığını bakışlarıyla yansıttı. Oysa kadın adamın vazgeçmekten vazgeçmemesinin kötü değil iyi olduğunu dahi düşündü ama bunu adama söylemedi.Çünkü söylerse vazgeçmekten vazgeçtiğinde, yumruğu yediğini adam anlayacak ve zayıf noktasını bulabilecekti. Sır vermedi. Konuyla ilgili başka bir şey demedi.Vazgeçmekten vazgeçmeyen kadın, vazgeçmekten vazgeçen adam için; ‘Bu şarkı sana söylenmiş. Bunu sen söyleyemezsin.’ diyorsa bunda alttan altta bir aşağılama da vardır ve kişi bir yandan da alt metinde sanki şunu demektedir: ‘Ben vazgeçmekten vazgeçmeyecek kadar cesur bir ruhum ve gayet mutluyum. Sen buna cesaret edemediğin için bunun mutluluğunu bilmeden sınırlarından çıkmadan, tarlanda ve hatta kümesinde yaşayıp gidiyorsun.’
Ama kadın böyle düşünmüyordu. ‘Vazgeçmekten vazgeçtim de ne oldu? Gördüm belamı. O kendini koruyor. Sonuçta acı var. O sadece acıyı seçmiyor. Bense vazgeçmekten vazgeçmekle bir bakıma acıyı seçtim. Kim akıllı?’
Lakin kadın sır vermeden, yolcuğuna suskunluğuyla; güçlü görüntüsünü bozmadan devam etti. Böylesi karizmatik, var olan ve henüz var olmamış dağları yaratmış bir adama, sırrını verip ne olacaktı?Tepeleri yaratma aşamasında olanlar dahi, heyelan oluşturmak da bu denli usta iken; bu karadan öte kara bakışlı adama hiç güvenilmezdi.İşte o güvenilmez adam kadının yanında otururken, ‘Güvenilmez aşk kavramını ve aşka güvenilmeyeceğini; kötü olan dahi anlamış da ben daha anlamadım ve bunca zaman vazgeçmekten vazgeçmemenin matah bir durum olduğunu düşündüm durdum’ diye düşündü sızım sızım içte/ derinde –belli etmeden.-
Kendi şarkısını en güzel sesiyle okyanusa söyledi.
(Yasal Haklar: Kaynak gösterilsin ya da gösterilmesin, hangi dilde olursa olsun içeriğin bir kısmı ya da tamamının kullanılması yasaktır. Bu yazının yasal hakları www.hafif.org ve Astral’a aittir. Bu madde, altında yazmıyor olsa dahi, Astral’ın tüm yazıları için geçerlidir.)