Gülemeyeceğim, kusura bakma! Bugün de yine o günlerden biri çünkü. Gözlerimi kapayıp güzel rüyalara dalmak yetmiyor ne yazık ki yeni bir günü başlatmaya. Herşey aynı kalıyor yine. Dönüşü olmayan yollara girilmiş bir kere çünkü. İnsanlar yapmışlar çoktan seçimlerini.Yani anlayacağın, birilerinin seçimleri yüzünden bu halde yüzüm… Seninle bir ilgisi yok. Sana böyle kapkara bulutlarla yüklü gelmeyi hiç istememiştim. Aksine tek isteğim; bir parça güneşti… Gülüşünde ısınmak için gelmiştim ben buraya… Bulutlarımdan birer birer arınmak için…Ama öylesine karanlığım ki bu sefer, sen bile sızamıyorsun içeri. Tek bir noktam bile geçit vermiyor gülüşüne.Sen yine de gülüyorsun ısrarla. O kadar eminsin ki kendinden… Daha çok da benden, üzerimdeki gücünden… Ama eğer bilseydin gerçeği, bu kadar çok güvenmezdin kendine. Üstesinden gelemeyeceğin çok başka şeyler var çünkü. Sana yabancı olan… Seçimlerim dışında benden bir parça olan şeyler…Sen sadece burada, karşında oturan kızdan ibaret mi sanıyorsun yoksa beni?! Buradan kalkınca hep o kız olarak mı devam ediyorum sence? Yürüyorum, eve gidiyorum, konuşuyorum. Hep bu masadaki kız olarak… Öyle mi?!Ama unutuyorsun. Başkaları da var. Başka yaşamlar ve seçimler… Başka sözcükler… Bu masadan kalktığımda, yanından ayrılıp sen olmadan yürümeye başladığımda, her adımda bir parça daha uzaklaşacağım masadaki o kızdan. Senden uzaklaştığım oranda uzaklaşacağım O’ndan da. Diğerlerine yaklaşacağım.Şimdi sen, diğer buluşmalarımızdaki gibi, eninde
sonunda gülümseyeceğimi düşünüyorsun, değil mi? Aslında haklısın da böyle düşünmekte. Hep öyle olmadı mı zaten şimdiye dek? Sonunda hep yenik düşmedim mi gülüşüne?Ama bu kez öyle olmayacak maalesef! Farklı birşeyler var çünkü. Hani seçimlerden söz etmiştim ya sana… Dönüşü olmayan yollardan… İşte dün gece onlarla ilgili yeni birşey öğrendim.Ben o yollarda kendimin de yer alacağını düşünmüştüm şimdiye dek. “Bu kadarı da olmaz herhalde!” demiştim. “Tamam, bencilce davranıyorlar. Ben yokmuşum, hiç olmamışım gibi yeni baştan başlıyorlar herşeye. ‘Ben sıkıldım!’ diyorlar. Vazgeçiyorlar birbirlerinden. Ama benden de vazgeçemezler ya! Bu kadarını da yapamazlar.”Ama yaptılar! Bunu dün gece öğrendim. Benden de vazgeçtiler onlar. Başkalarını seçtiler.Bir kadından söz ediyordu annem. O’nunla ilgili kötü tabirler kullanarak daha da çirkinleştiriyordu gerçeği. “Baban O’na gitti!” diyordu. “Terk etti bizi.” Aylardır susturduğu içini, avaz avaz döküyordu ortalığa. Beni incitmemek için, şimdiye kadar büyük bir sabırla orada tuttuğu şeyleri, zerre kadar saklama gereği duymuyordu artık. O da vazgeçmişti benden çünkü. Kendini seçmişti.İşte böyle sevgilim… Anladın mı şimdi?! Neden öyle suçlar gibi baktığımı gözlerine… Bir kez olsun neden gülmediğimi… Çünkü sen de vazgeçeceksin bir gün benden, biliyorum. Sen de terk edip gideceksin.Dün öğrendim bunu ben: Çünkü kimse vazgeçilmez değil!
yorumlar
mavilikler, bu ne agir bir gençkiz duygusalligidir, bu denli duygusallik benim kalemim olmamasina ragmen tuttum
” O kadar eminsin ki kendinden… Daha çok da benden, üzerimdeki gücünden…”Kadın sevgisini koşulsuzca verirken, erkeğin güvenini yerine getiriyor..Bu yüzden sevgilerimizi halılar gibi toplayıp, bir kenara koyduk, kaybetmemek için, korkuyoruz gönüllere sermeye..
Zaten, kahramanımız genç kız, bu kadar ağır duygular yaşadığı için sevmekten vazgeçmedi mi? Suiza, yazılarında çok iyi hissettirdiğin neşeli mizacın dolayısıyla, bu türden duyguları ağır bulmanı anlayabiliyorum. Ama yaşadığımız kimi şeyleri nasıl biz seçemiyorsak, duygularımızı da seçemiyoruz ne yazık ki!Hikayedeki genç kız da tamamen kendi seçimi dışında gerçekleşen durumlar yüzünden, sevgiye inancını tamamen yitirmiş. Bu yüzden de doğal olarak yalnızlığı seçiyor.Pillibebekkuyuda, beni o kadar iyi anlamışsın ki! Anlatmak istediğimi büyük ölçüde izah etmişsin. Sağolasın!
içimizde aslında hep aynıyız..Sadece kazanmaya çalışanlarımız bu savaşı, duygularını belli etmiyor o kadar..Acımak yok..
başlığa geldim gülümseyerek.ellerine sağlık!
başlıkta taşıdığı sıcaklığı sürdürüyor yazı
Mavilikler; Sen iyi yürekli birisin..Sormayacaksınşu dönemecin ardında ne var,ya ormanın ardında?peki ya tepeciklerin ardında?ne var ruhunun ardında şu adamın?ya şu kızın gülümseyişinin ardında?sormayacaksın işte,baksana ne kadar güzel yaşamak şu yeryüzündebir de şaşırtıcı olmasa!
İvan, hayat böyle mi..Bu kadar sahte mi,Hiç üzülmeyeceksin, sormayacaksın, dağın ardına bakmayacaksın, ağlamayacaksın, her şey yolunda olacak, sonra ayağının burkulduğu yerde kalacaksın..Öl desen daha iyi..
Ah pbk bir de sen anlasanyazdıklarımla senin gerçeğinin hiç bir alakası yok inan bana..rüzgar dinsin açıklarım bir ara..
Rüzgar dinmiyor seni bekletmeyelim pbk.Bak bir mesel vardır ressam filin hikayesi;filin biri ressamlığa soyunmuş. Yaptığı tabloyu ormandakilerden kimi beğenmiş kimi eksik bulmuş, herkes kendi isteğine göre ilaveler yapmasını önermişler..Fil almış tuvali önüne Nil nehrine kocaman bir buzdağı kondurmuş, nehrin bir yanına köstebek yuvası çizmiş, bir yanına kocaman bir palamut ağacı. Ayı kardeş mutlu olsun diye de bir fıçı bal ilave etmiş..Ama resme bakanlar gene hiç memnun olmamışlarsadece çok iyi bir salata olmuş demişler!Tatmin olmadın biliyorum, felsefi anlamda daha uygun bir zamanda tartışırız..şimdi şarabımı içip,rüzgarın dinmesini bekliycem izninle..