bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Yapıştım eteğine..

haytaazrail | 29 December 2009 10:37

Gel, ey güzeller güzeli, gel artık dünyama, yetererince çirkinleştik gel..
Başkalarına baktığın gözle “ben”i nasıl görebilirsin, nasıl bulabilirsin? Beni tertemiz gözyaşlarınla yıkamadıkça korkuyorum,ürküyorum..

seni aradım, menzilimin özlemimim son noktası hüzne boğma beni gel.. sen emr olundun, çamurdan ibaret hayatımı, hidayete erdirmek üzere ihsan olundun hadi beni tahtıma oturt artık, seyret beni..

Biliyorum sancılısın berbat haldesin, o zaman bırakma beni yapış eteğime..

yapıştım..

vakti gelsin, söylediğin sözlerin hepsinden vazgeçeksin.. ben senin serseri ruhun sevdim de geldim.. ne sözde mana kalacak ne manada söz.. bak göreceksin hepsi uçup gidecek.. sirke kokan ağzın helal kokacak..

Helvanı dağıtıyoruz, sorduğun da soru mu?

astral | 29 December 2009 09:31

www.fotografcirehberi.com
www.fotografcirehberi.com

Helvası dahi dağıtıldığı halde, durumu kabullenmeyen obsesyon vakası

Ruhuma bulaştırdığım katran senin izlerim. Benim sendeki izsizliğimse, benim. Ki o izsizlik ki; katranın sebebidir asıl. Oysa izsizliği en çok anlayan sendin. En çok sana dokunurdu izsizlik.

Kokumun olmayışına dahi katlanamayan sen, ben hiç sana yazılmamışım, hiç sende seyir bulmamışım ya da sen hafıza kaybına uğramışsın gibi ya da hafızanı dolabın üst raflarına – hani kullanılmayanların kaldırıldığı raflar olur ya- kaldırmış gibi; adım yok, ben kimim, ben sen de var mıydım?

Çingene nin Rüyası..

pillibebekkuyuda | 28 December 2009 15:53

Buruşuk çarşaflar mı geride kalan..

”Özledin mi” diye sordun.. ”Özlemedim” dedim, ben kimseyi özlemezdim zaten..”Ben kimse miyim” diye sordun..Herkes kimseydi zaten..

Sessiz sessiz gezerken soğuk sokakları, duygularım tenimle donmuş, artık cehennem bile ısıtamaz beni..Bıraktığın yerden hiç bu kadar yitmemiştim..

Bu yüzden eğlenmek için geldiğim heryerden, mutsuz çıkışlarım..Şimdi bedenim kimsesiz, senle de, sensiz de..Bu yüzden acımasız unutuşlarım..Bu yüzden ellerim seni aramaya gitmeden uyuşur, felç olur benliğim..

üçüncü seks dosyası

taha3045 | 28 December 2009 15:10

Carl von Lınne İsveç’in ilk seksologudur ve Om sättet att tillhopa gå adlı eserinde kadınların da erkekler gibi seks isteyebildiklerini ve cinsel organlarının bu istek sonucu ıslanabilecegini açıklamıştır. Kendisinin savundugu konu aslında yüzyıllarca kadınlar için büyük sorun olan bir duruma açıklık getirmekteydi, çok uzun zaman boyunca kadınların seks isteklerinin, zevk almalarının kötü amaçlı baştan çıkarıcılık, açırı güç istegi ile dogru orantılı oldugu düşünüldü. Cadıların Tokmağı adlı kitapta cadı olarak yakılan kadınların çoğunda cadılığın ette oluşan arzu ile filizlendigi belirtilmiştir, bu yüzden kaç kadının yakıldığı belli bile değildir.

Kadının seks ihtiyacı olabileceği kolay kabul gören bir kavram olmadı hiç bir zaman. Cinsellik yaşadıkları için cadılıkla suçlanmalarının bittiği zamanlar bile kadın cinselliği yokmuş gibi davranıldı. 18. Yüzyılda ahlaklı kadınların bakire olması, evlendigi güne kadar cinsel konuda konuşmamış dahi olması şarttı, kadınlar ikiye ayrılmıştı fahişeler ve ahlaklılar.Kadın ya cinselliği evliyken bile olmayan sadece annelik yaşayan namus timsaliydi yada seksomanyak bir fahişe. İkisinin ortası asla yoktu.

sahanda yumurta

taha3045 | 28 December 2009 13:56

Bir fincan sallama çay eşliğinde başbaşayım kendimle, dışarı çıkacak havam yok, zaten havanın da hali çıkma der cinsten. Canım sıkılıyor içim daraldı, havanın kasveti ruhuma dolandı.

Kocaman bir sahana iki yumurta kırdım, sarılarını dağıtmadım şimdi önümde gülen surat şeklindeki yumurtalar var ve bana gülümsüyorlar.

Bugünkü kararım şımarmak, telefonum kapalı, yumurtam bana gülümsedi,yemeye kıyamadım, kahve çay içmeyecegim sadece ılık süt ve meyve suyu. Az sonra bilgisayarımı da kapatıp çizgi film izleyecegim.Üzerimde ütüsüz pijamalar ,takım bile değil altı başka,üstü başka.

TEFERRUATIN ERİNCİ

il mare | 28 December 2009 12:38

“Boşuna azap çekmeyin BİR derman için” diyor Yusuf Atılgan Aylak Adam’da.. Sonra,adamın sorduğu bir soruya olan kadının cevabının düşünmeden söylenen bir “seni seviyorum” oluşundan ötürü de duraksıyor bir an ve aynı kelimelerin,cümlelerin her insanda farklı bir değere sahip olduğuna,hal böyle olunca da sarfedilen sözler aynı olsa dahi mütemadiyen farklı dillerin konuşulduğuna değiniyor.
Bir insanın yaptığı minik bir hareketin,ama istemli ama değil,nasıl da hayatında büyük izler bırakabilecek bir etkiye sahip olabileceğini söylüyor.Bir kadının ayakkabısının topuğuna yönelişinin bile…
Penceresinden düzenli olarak gözlediği dilencinin sigarasını,’para vermezler’ kaygısıyla yoldan geçenlerden gizli şekilde içtiğini farkedip,ertesi gün dilenciden doğal bir şekilde sigara isteyerek,ona etrafta kendisinden başka delililer olduğu izlenimi vermek istiyor,bir dilencinin dilenirken gayet sigara içebileceğini,dilenciyi şaşırtmaktan aldığı haz ile kanıtlamak istiyor.Ona birşey öğrettiğini düşünüyor,seviniyor.
Yatağa yattığından itibaren,o gün kaleminin çiziktirdiği bir cümle üstüne saatlerce düşünmenin kaç olası rüyanın üstüne yatabileceğinden bahsediyor.Bir süre yazmak istemiyor,biraz uyuyabilmek için.

Ve niceleri…
Bayılıyorum dışarıdan en manasız görülen insan davranışlarının büyük sonuçlara bağlanmasına;çünkü can-ı gönülden inanıyorum kocamanlıklar ardındaki azınlıklara…
Bayılıyorum insanı küçülterek,parçalara ayırarak aydınlatılan o uzun ruh-i tünelin sonuna varma çabalarına,birşeyleri anlamaya çalışmalara,sonunda anlamalara ve aktarmalara..
O kadar basit değilken hiçbirşey,söylenenlerden ve hatta düşünülenlerden bağımsızken neredeyse herşey,bayılıyorum insana dair birşeylere ulaşmak için sözlerin gözardı edilerek bir topuğa yöneliş hareketinin önemsenmesine,bir göz seyrelmesinin derin bir ruhla ilişiklendirilmesine,yemek yenilen bir lokantadan çıktıktan sonra ödenen hesap üzerinde değil de garsonun sarfettiği son sözün tonu üzerinde düşünülmesine,birine bakarken,birine birşey söylerken akıldan geçen fazlaca alakasız milyonlarca izlenimin ve aslında bazı yerlerde ve zamanlarda hep aynı olan o esrarengiz izlenimlerin kimse tarafından dile gelmemiş olmasının ardından pat pat dökülmelerine,her sıradışı,artistik lafın ardındaki esas gerçekliğin,samimiyetin gösterilmesine ve her klişe söz öbeğinin ezber ve alışkanlığı beslediğinin işaretine…

teninin kokusu

astral | 28 December 2009 11:57

Şimdi bir anı fısıldayarak geçiyor yanımızdan…

Gece üzerimize yürüyor sevgilim. Ruhum bir nehir kenarında, kendini suya akıtıyor; düş aşırı. Şimdi bir anı fısıldayarak geçiyor yanımızdan, dudağımızda bir buse kalıyor bir o kadar habersiz.

Ben sana düşüyorum, düşlerimden çok önce. Sen bana kalmadın, dün gördüğüm düşte oysa. Oysalara kristallerini sunan kadınım. Yakın, bir o kadar uzak olan; kadınım…

Suskunluklarımı aya açtım. Hem konuştuk hem sustuk karşılıklı. Bilir misin, karşılıklı susabilmek iyi bir şeydir. O zaman ilerlemiştir iletişiminiz. Ne zaman ki, susmak sıkıntı verir, asıl korkutandır suskunluk. Konuşma çabası taşımıyorsan huzur vardır…

[B]RAINMAN: Kim Peek

vivian darkbloom | 28 December 2009 10:59

Bir kitabı bir saat içinde okuyup tamamını ezberliyor. Sol gözü, sol; sağ gözü, sağ sayfayı okuyor ve böylece ortalama sekiz saniyede iki sayfayı birden okumayı bitiriyor. Hafızasında yaklaşık 12000 (on iki bin) adet kitap var. Herhangi bir tarihin hangi güne denk geldiğini biliyor. Tüm bunlara rağmen IQ’su normalin oldukça altında.

Kim Peek (1951-2009)
Kim Peek (1951-2009)

Yağmur Adam filminin ilham kaynağı olan Kim Peek’i maalesef 19 Aralık 2009 tarihinde kaybettik. 1951 doğumlu Kim Peek fotografik ya da eidetik hafızası çok güçlü bir savant olduğu teşhisiyle yaşadı. Savantların bazı alanlarda normal bir insanın sahip olmadığı üstün yeteneklere sahipken, sosyal olarak belirgin diğer yetersizlikleri ve nörolojik anormallikleri olur. Dünyada 50-100 arası sayıda savant mevcut. Savant sendromu, görsel, işitsel ve benzeri bir alanda güçlü hafızası olan otistiklerde görülüyor. En belirgin ortak özellikleri çok kısıtlı bir alanda sınırsız denebilecek derinlikte bir hafızaya sahip olmaları ve beyinlerinin sol tarafının hasarlı olması. Ancak her savantın otistik her otistiğin de savant olmadığı konusunda da belirlenmiş kesin yargılar var.