Buruşuk çarşaflar mı geride kalan..”Özledin mi” diye sordun.. ”Özlemedim” dedim, ben kimseyi özlemezdim zaten..”Ben kimse miyim” diye sordun..Herkes kimseydi zaten..Sessiz sessiz gezerken soğuk sokakları, duygularım tenimle donmuş, artık cehennem bile ısıtamaz beni..Bıraktığın yerden hiç bu kadar yitmemiştim..Bu yüzden eğlenmek için geldiğim heryerden, mutsuz çıkışlarım..Şimdi bedenim kimsesiz, senle de, sensiz de..Bu yüzden acımasız unutuşlarım..Bu yüzden ellerim seni aramaya gitmeden uyuşur, felç olur benliğim..Şimdi tutkusuz tangolar, şimdi güçsüz samba lar.. Aşk yitik, aşk gülerken çekilmiş, Meksika şapkalarında, aşk dönerken yırtılmış, kırmızı siyah eteklerde kalan.. Aşk beni boğduğun sularda, aşk bir deniz kestanesine basıp, ayağımdan damlayanla kirlenen taşın en ziftli kenarı, aşk koklamaya doyamadığım şebboyları koyduğum kırık vazonun, karanlık kuyusunda..Hala adın ”Cazibe” diyorsan, adımı ”Hüzün” le değiştirdim, yüreğim heryeri çatlamış içi boş bir şampanya şişesi, dokunsan dağılacak..Ama gözlerime sakın dokunma, onlar bir kız çocuğunun en çok kimi sevdiğine karar verememiş suskun hali, aynaya bakınca bana kalan..Unuttum işte seni, parmağımdan çıkaramadığım zehirli diken gibi..Şimdi yükselttiğin omuzlarından yere at beni, ya da bir çingenenin rüyasında kal..